Uludağ ÜNİversitesi İLÂHİyat faküLtesi dergiSİ



Yüklə 193,67 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/8
tarix23.11.2017
ölçüsü193,67 Kb.
#12098
1   2   3   4   5   6   7   8

 10

çıkardığı sonuç ise şu: İslâm düzlüğe ve selâmete çıkmada kişiye, bu 

üstün kuvvete teslimiyetten öte, aktif sorumluluk yüklemeyen bir 

dindir”.


20

 

Özetlemek gerekirse Weber, İslam’da “kapitalizmin ruhu”nun 



gelişimini engelleyen üç faktörün olduğunu ileri sürüyor: Bunlar 

sufilik, savaşçı ahlâkı ve doğu despotizmidir. 

  Sufilik, öteki dünya karakterli olduğu için kapitalistik bir 

ruhun gelişimine engeldir. Weber, sufiliğin kaderci bir hayat 

tarzını cesaretlendirdiğini düşünüyor. 

  Savaşçı ahlâkı ya da “fetih ruhu” üretken kapitalist ruhun 

antitezi olarak görülüyor. 

  Weber  İslam  İmparatorluğunun despotik karakterinin mül-

kiyet haklarını ve dolayısıyla kapital birikimini sınırladığını 

ileri sürüyor.

21

  

 



C- WEBER’İN İSLAM TEZİNİN ELEŞTİRİSİ 

İslam’ın konumuna ilişkin Weber’in kısa ancak üzerinde ciddi-

yetle durulması gereken yorumunu, “İslam-savaşçı sınıf ilişkisi”, “İs-

lam-şehirli orta sınıf ilişkisi”, “İslam-Hazcılık  İlişkisi” ve “Weber’in 

kendi yöntemiyle çelişkisi” başlıkları altında eleştirmek mümkündür. 

 

1. İslam-Savaşçı Sınıf İlişkisi  

Weber Hıristiyanlığın bir gezginci zenaatkâr ve  esnaf doktrini 

olarak başladığı ve ayağını  şehirli orta sınıf temeline dayalı tuttuğu 

konusunda sonuna kadar kararlı olurken

22

, Medine dönemindeki 



İslam’ı “bedevi savaşçıların” dini olarak görmek ister. 

İlk Müslümanların sosyo-ekonomik konumlarını gösteren bir 

inceleme, sosyal sınıf-tabakalaşma ve din ilişkisinin bir örneğini 

oluşturmasının yanı  sıra aynı zamanda Weber’in argümanlarının 

tutarsızlığının da test edilmesine imkân sağlar. Her şeyden önce, 

liderliğinin ve çekirdek kadrosunun bedevilerden değil, Mekke’nin 

orta ölçekli ticaret elitinden gelmiş olduğu gerçeği, İslam’ın önde ge-

len özelliğinin “askeri güdüler”le motive edilmiş bir savaşçı dini oldu-

ğu savının geçersizliğini ortaya koyar. Weber, Batı’da kendisinin İs-

lam konusundaki ilk eleştirmenlerinden olan Turner’in da söylediği 

                                               

20

   Ülgener, age, 54. 



21

   Arslan, Mahmut (2000), “A Cross-Cultural Comparison of British and Turkish 

Managers in Terms of Protestant Work Ethic Characteristics”, Business 

Ethics: A European Review, Vol.9, No:1, January, s.13. 

22

   Weber, Max, Sosyoloji Yazıları, haz. H.H. Gerth ve C. Wright Mills, çev. Taha 



Parla, Hürriyet Vakfı Yay, İst. 1986, s.229. 


 

11

gibi, Müslüman savaşçının rolünü bütünüyle abartmıştı ve muhte-



melen orta sınıf tüccarların ilk dönem İslam’ın değerlerini  şekillen-

dirmedeki öneminden habersizdi.

23

 Gerçekte, ilk sırada orta sınıf 



tüccarları olmak üzere, daha zayıf kimseler, köleler ve bedeviler hep 

birlikte  İslam’ın taşıyıcısı olmuşlardır.

24

 Bu sıralamada, tüccarların 



her zaman başta, göçebe bedevilerin ise sonlarda olduğunu söyle-

mek, dinin ortaya çıktığı sınıflar için Weber’in ileri sürdüğü genel tez 

ile de uyuşmaktadır.

25

 Zira İslam, başlangıçtan itibaren bir savaşçı 



dini değildi. Aşağıda görüleceği üzere, Mekkeli ve daha sonra Medine-

li tüccarların etkinlikleri, onun savaşçı niteliğine göre çok daha ön 

planda görünmekteydi. 

 

2. İslam-Şehirli Orta Sınıf İlişkisi 

İslam’ın doğuşundan önce Mekke’nin zaten şehir ölçütlerine 

uygun bir yer olduğu ve İslam’la birlikte gelişmesini sürdürdüğü; 

Müslümanların hicretiyle birlikte beliren ekonomik ve demografik 

gelişme sonucunda da Medine’nin bir şehir haline dönüştüğü açık-

tır.

26

 Yukarıda geçtiği üzere, İslam’ın liderliği, bedevilerden değil



Mekke’nin orta ölçekli ticaret elitinden gelmişti. Kırsal kesim kültü-

rünü yansıtan bedevilik değil, yoğun ticari ilişkilerin ve eğitim faali-

                                               

23

   Turner, age, 98, 141, 143. 



24

   Watt, W. MontgomeryHz. Muhammed Mekke’de, (çev. M. Rami Ayas ve Azmi 

Yüksel), Ank. Üniv. İlahiyat Fak. Yay, 1986, s.95-106. 

25

   Aslında  İslam toplumlarının gelişim ve büyümesini sırf askeri güce dayanan 



“fetih ruhu”yla ilişkilendiren oryantalistlerden birisi de Wittek’dir. Wittek, 

1937’de ortaya attığı gazi teziyle Osmanlı devletinin görkemli yükselişinin ger-

çek sebebinin, İslam mücahitleri (gaziler) olan Türk göçebelerinin olduğunu 

ileri sürmüştür. Ancak Amerikalı tarihçi Jennings 1986’da yayınladığı maka-

lesinde, ilk Osmanlı gelişiminin fetihlerden daha çok, sosyal ilişkiler aracılı-

ğıyla sağlandığını örneklerle açıklayarak bu tezin yanlış olduğunu belirtmiştir. 

Jennings’e göre cihat Müslümanlara farz olduğu içingazi ordusunun yalnız-

ca Müslüman askerlerden oluşması beklentisine rağmen, ilk Osmanlı ordula-

rının bir kısmının sadece Müslüman Türk mücahitlerinden değil, onlarla bir-

likte Bizans’a bağlı bazı Yunan Ortodokslarından oluşmuştur. Ayrıca, ilk yıl-

larda her ne kadar bazı Bizans toprakları savaşla alınmış olsa da birçoğu ya 

satın alınmış ya da evlilik yoluyla elde edilmişti. İlk hükümdar Osman (1258-

1326), hayatını Bizans topraklarını fethe vakfetmiş olmasına rağmen, Os-

man’ın Bizans’la ilişkisi hep samimi ve cana yakın olmuştur. Osmanlı yöne-

timine giren bu insanlar, Osman ve haleflerini terk etmediyseler veya onlar-

dan nefret etmediyseler, bunun sebebi belki de ilk Osmanlı hükümdarlarının 

onlara yeterli mal ve can güvenliği sağlamış olmasıydı. Bkz, Jennings, Ro-

nald(1986), “Some Thoughts on the Gazi-Thesis,” Wiener Zeitschrift fur die 



Kunde des Morganlandes, Vol. 76, s.152. 

26

  Kurt, Abdurrahman (2001), “Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yönden İslam Ön-



cesi Mekke Toplumu”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 17, S. 

2. 



Yüklə 193,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə