35
Karma inancı Hint kutsal
literatüründe ilk olarak, M.Ö. 800-400 yılları arasında
ortaya çıktığı kabul edilen temel Upanishadlar’da belirgin olarak görüldüğü
bilinmektedir. Bu inancın Vedalar’da görülmemesi, Ari kökenli değil de yerli
Dravidyen kültürüne ait olduğu tezini güçlendirmektedir. Vedalar’daki ruh
anlayışından yola çıkılarak karma inancının söz konusu metinlerde yer almadığı
ifade edilir. Buna göre Vedalar’ın ruhla ilgili verdikleri bilgiler karma inanışının
özüyle uyum sağlamamaktadır. Zira Vedalar’a göre ölümle birlikte bedenden ayrılan
ruhlar, yeryüzünde değil de cennet-cehennem biçiminde tarif edilebilecek başka bir
mekânda varlıklarını sürdürecekler ve tekrar yeryüzüne dönmeyeceklerdir.
76
Buradan
da anlaşılacağı üzere böyle bir inanış, Upanishadlar’ın öne sürdüğü “insanların
yaptıkları iyi veya kötü işlerin yeniden dünyaya gelişlerinde
elde edecekleri durumda
etkili olduğu, iyi işler yapanların daha üst mertebede, kötü işler yapanların daha aşağı
seviyelerde yeniden doğacakları”
77
şeklinde özetlenebilecek
karma öğretisinden
farklıdır. Yine bu inanış, karmanın doğurduğu “ölümle birlikte bedenlerden ayrılan
ruhlar, nihai kurtuluşa ulaşıncaya kadar varlıklarını yeryüzünde sürdürürler”
şeklindeki tenasüh anlayışıyla uyuşmamaktadır.
78
Bu bilgiler, yukarıda zikredilen
inançların Upanishad satırlarına Vedalar öncesi yerli halktan
geçtiği yönündeki tezi
destekler mahiyettedir.
Karma öğretisinin Dravidyen asıllı Hint yerlilerine ait bir inanç olduğunu
savunanlar, bu öğretinin ilk olarak niçin Vedalar’da değil de Upanishadlar’da
görüldüğünü de açıklarlar. Buna göre Ariler, yerli halkların topraklarını istila
etmekle kalmamışlar, aynı zamanda ele geçirdikleri bu topraklarda yaşayan yerlilere
ait söz konusu karma inancını da benimsemişlerdir. Daha sonra onlar kendileri
76
Rigveda I, 35. 5-6;II, 29,6; IV, 5,5.
77
S. Radhakrishnan, Indian
Philosophy, I/113.
78
John Dowson, A Classical Dictionary of Hindu Mythology and Religion, s. 334.
36
tarafından meydana getirilen kutsal kitaplara bu öğretiyi sokmuşlardır. Arilerin bütün
kuzey ve orta Hindistan’ı ele geçirmeleri ancak M.Ö. VIII-VII. asırlarda
tamamlandığından karma anlayışı da ortaya çıkışı bu döneme rastlayan
Upanishadlar’da ilk olarak yer almıştır.
79
Gerek
kişinin bu dünyadaki hayatını ve statüsünü gerekse ebedi kurtuluşunu
(moksha) belirleme noktasında Hinduizmin olmazsa olmaz inancı olan karma
doktrininin, bunun yanında yukarıda zikredilen belirli dini ritüellerin ve
uygulamaların Dravidyen menşeli olması, Hint kutsal
metinlerini besleme ve
etkileme hususunda yerli halka ait kültür ve inancın ne denli önemli olduğunu açıkça
ortaya koymaktadır.
Hint
kıtasında yerli halkların dini inançlarının tespiti daha çok günümüzde
yapılan etnolojik çalışmalardan gelmektedir. Yaşayan Hinduizm bu araştırmalar için
iyi bir çalışma alanı oluşturmasına rağmen bu kültürü oluşturan unsurların kime ait
olduğunu hakiki manada belirleme meselesi, her zaman ilim dünyasını uğraştıran bir
sorun olmuştur. Bu problemin en açık çözümü de Vedalar’dan önce yerli halkların,
Mohenje-daro ve Harappa höyüklerinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Ariler
öncesi İndus
Vadisi medeniyetinin, kullandığı resim yazısının çözülmesine bağlıdır.
Vedalar’a etki eden kültürlerin menşei hakkında kesin bilgiler elde etmenin bu
yazıların çözümüne bağlı olduğu kabul edilmektedir. Bu yüzden mevcut bilgilerin
varsayımlara dayalı olarak ortaya konulduğunu belirtmek gerekir.
80
79
Franglin Edgerton, The Beginnings of Indian Philosophy, London-1965, s. 29-30; The
Encyclopedia of Religion (ER), ed. Mircea Eliade,
Macmillan Publishing Company, New York-1986,
C. VIII, s. 262.
80
S.N. Dasgupta, History of Indian Philisophy, I /10.
37
BİRİNCİ BÖLÜM
HİNDUİZMDE KUTSAL KİTAP ANLAYIŞI VE HİNDUİZMİN
KUTSAL METİNLERİ
Hint kutsal metinleri ve Upanishadlar’la ilgili temel kavramları ve söz konusu
metinlerin oluşumuna tesir eden unsurları belirttikten sonra Hinduizmde kutsal kitap
anlayışı ve Hint Kutsal metinleri üzerinde durmak yerinde olacaktır. Böylece asıl
konumuz olan Upanishadlar’ın genel Hint literatüründeki yeri daha belirgin olarak
öne çıkacaktır.
I) Hinduizmde Kutsal Kitap Anlayışı
Hinduizm, yaşayan en eski dinlerden biri olma özelliğine sahiptir. Dayandığı
dini temeller sayesinde asırlarca varlığını devam ettirmiştir
. Bu
yönüyle Hint dini
metinleri, insanlık tarihinin günümüze kadar gelen en eski metinlerinden birini
oluşturmaktadır. Bu kutsal metinlerin teşekkül süreci ile ilgili olarak verilen tarih
MÖ 6000/4000-2000/1100 aralığıdır. Bu metinlerin herhangi bir grup tarafından belli
bir süre içerisinde kompoze edilmemiş olduğuna ve yüzyıllar boyunca nesilen nesile,
bugünkü geleneksel eğitimde olduğu gibi ezberlenerek ve şifahi olarak aktarıldığına
inanılır. Sınırlarının tespit edilerek yazıya geçirilmesi ise ilk ortaya çıkışlarından çok
sonra olmuştur. Diğer bir ifadeyle Hinduizmde hakikatlerin idraki ve ifadeye
geçirilmesi, birçok ferdin zihni katkısını içinde barındıran yüzlerce yıllık
tedrici bir
sürecin neticesidir.
81
Hinduizmde dini metinler gibi felsefi ve diğer metinler de ilk zamanlarda o
dönemin bilginleri ve din adamları olan Brahmanlar tarafından ezbere alınmak
81
Radhakrishnan, Indian Philosophy, I/67; ERE, XV/214.