29
çözülemediğinden toplumsal yapısı ve dinsel inançları konusunda kesin bir yargıya
varma imkânı yoktur. Yine de bu konularda belli fikirleri verecek ipuçlarına
rastlanmaktadır. Tanrılarını ve tanrıçalarını gösteren yontularda ve kabartmalarda
sonraki dönemlerde kullanılan simgesel biçimlere benzeyen unsurlar bulunmaktadır.
Bu doğrultuda kutsal metinlerde yerini alan Ana Tanrıçanın simgelediği bereket
dininin, Tanrıça Kali’nin, dans eden Tanrı Şiva’nın, ağaca ve kamışa tapınmanın
izleri bu uygarlıkta görülmektedir. Böyle benzerliklerden yola çıkılarak Hindu
dininin pek çok öğesinin bu uygarlıktan gelmiş olabileceği ileri sürülmektedir.
66
Bu anlamda Veda öncesi bu halkların sahip olduğu pek çok kültür ve dini
öğenin Vedalar’a yansıdığı ve bu dini metinleri beslediği kabul edilen bir gerçektir.
Ayrıca onlara ait söz konusu inançların gerek Vedalar gerekse başka kanallarla
bugünkü Hinduizme geçtiği anlaşılmaktadır. Vedalar’da bu yerli halkın şeklî
özellikleri, yaşantı biçimleri, sosyal ve ekonomik durumları vs. ile alakalı pek çok
bilgi bulunmaktadır. Ancak yerli halkın özelliklerini belirten bu bilgiler konumuzun
sınırları dışındadır. Yukarıda da ifade edildiği gibi Vedalar’ı etkileyen kültürlerden
hangisinin kime ait olduğunu kesin sınırlarla ayırmak mümkün değildir. Burada,
yapılan kazılar sonucu, Vedalar öncesi yerli halkta görülen bazı kültürlerin Vedalar’a
nasıl yansıdığına ve bu metinleri ne şekilde etkilediğine temas etmek gerekmektedir.
Esasında çok tanrılı bir dine sahip olan Veda öncesi kültürlerde en bariz dini
olaylardan birinin yaygın biçimde kabul gören fallus kültü ile dişi bir güce tapınma
işlemi olduğu belirtilir. Söz konusu şehirlerde yapılan kazılarda çok sayıda ve
oldukça iri boyutlarda erkek cinsiyet uzvu tasviri ele geçirilmiş olması böyle bir tezi
desteklemektedir. Bu külte Vedalar’da da temas edilir. Bu metinlerde yerlilere
66
Geni bilgi için bkz., İlhan Güngören, Buda ve Öğretisi, Yol Yay., İstanbul-1994, s.18.
30
“fallusu ilah edinenler” adı verilmiştir. Fallus kültünün bereket kültü ile ilişkisi
olduğu öne sürülür. Bugün Hindistan’da bulunan “Linga taşıyıcılar” mezhebinin hala
erkek cinsiyet uzvuna taptıkları kaynaklarda dile getirilir.
67
Bu durum söz konusu
etkinin ve sentezin günümüze kadar ne şekilde yansıdığının göstergesi
durumundadır.
İlah Vişnu’nun genellikle Hindistan’ın Arilerden evvelki kültürüne ait bir
unsur olduğu kabul edilir. Bu durum Vedalar öncesi yerli halklardan olan Dravid
kültürünün Vedalar’ın teşekkülündeki payını açıkça göstermektedir. Yine Rig
Veda’da ve diğer Hint edebiyatında İndra ile diğer ilahların daima bir boğa ile
mukayese edilmesinin Arilere mahsus bir ürün olmadığı ifade edilir. Boğa kültünün
Ariler’den evvelki Hindistan kültürüne ait olması böyle bir kanaati uyandırmıştır.
Verilen tüm bu bilgiler neticesinde Hintlilerin, Arilerin ve Hindu Avrupalıların en
eski edebi abidesi olan Vedalar’ın tam manası ile saf bir eser olmadığı
anlaşılmaktadır.
68
Kaynaklara
bakıldığında Vedalar’ı besleyen ve bu metinlerin oluşumuna etki
eden yerli halka ait bir diğer öğenin de Tanrıça Şiva kültü olduğu görülür. Tanrıça
Şiva’nın adının Dravid menşeli olduğu ileri sürülür. Dravidlerle akraba olan bugünkü
Tamillerin dilinde Sivan’ın “ kırmızı” anlamına geldiği belirtilir. Bu durum Arilerce
“ mavi boğazlı kırmızı kişi”( nila lohita) olarak bilinen Şiva’nın daha evvelinde
yaşayan Dravidlerce kullanılmış olduğuna delil olarak gösterilir. Hakeza Şiva’nın
lakaplarından biri olan “sambha”nın Tamilçe’de “sembu” şeklinde telaffuz edilmesi
ve “ bakır” yani kırmızı metal anlamını taşıması
69
, Şiva kültünün Vedalar’ı besleyen
Hint kültürel unsurlarından biri olduğunu teyit etmektedir.
Vedalar’dan
67
Geniş bilgi için bkz., Demirci, s. 32.
68
Bkz., Walter Ruben, Eski Hint Tarihi, İdeal Matbaa, Ankara-1944, s. 17.
69
R.C. Majumdur, Th History and Culture of the Indian People, London-1951, C.II, s. 162.
31
önceki halklara ait önemli dini törenlerden birisi olan tanrıça Şiva kültü, yerli halktan
Vedalar’a ve dolayısıyla Hinduizme geçmiştir. Şiva ile ilişkili olarak bugünkü
Hindistan’da ana tanrıça ve ona kurban sunuluşu ile ilgili olarak pek çok veri elde
edildiği kaynaklarda zikredilir. Bunlarla ilgili bazı örneklerin yerli topluluklardan
Dravid menşeli Khondolar arasında görüldüğü belirtilir. Bu toplulukta “meriah”
olarak bilinen insan kurban etme geleneği 1835’de çıkartılan bir yasayla yasaklanmış
olsa da, günümüzde gizli olarak varlığını sürdürdüğü ifade edilir. Kaynaklara göre,
“Meriah” ürünlerin iyi olması, bela ve musibetlerin giderilmesi amacı ile tanrıçaya
sunulur. “Meriah” ya satın alınır ya da çocukluktan itibaren kurban edilmek üzere
yetiştirilir. Kurban sunma töreninden yaklaşık iki hafta önce adanacak kurban
adayının saçları kazınır. Kurban edileceği sırada çeşitli yağlarla yağlanarak etrafında
dönülür ve aday kurban edilir.
70
Günümüzde de uygulanan bu geleneğin kaynağına ait ilk belgelere İndus
vadisindeki Harappa antik şehrinde yapılan kazılar sonucu keşfedilen mühürlerde
rastlanılmıştır. Verilen bilgilere göre burada bulunan bir taş mühür üzerinde bir
erkeğin bir kadını kurban edişi görülmektedir. Bu örnek yaklaşık M.Ö. 2000 yıllarına
ait olup, İndus medeniyeti ile bağlantılıdır. Bu mühürlerin Yoga yapar şekilde
gösterilen bir insan tasvirine ait olduğu vurgulanılarak Mühürlerde işlenen bu ikinci
konunun da o döneme ait önemli işaretler sunduğu belirtilir. Şiva’nın yoga tanrısı
olarak bilindiğinden hareketle, yukarıda belirtilen figürlerin Hinduizmdeki tanrıça
Şiva’nın ilk örnekleri olduğu ileri sürülür.
71
Yine Vedalar’da görülen ölü gömme ile ilgili adetlere benzer inançların Veda
öncesi yerli halklarda bulunduğu belirtilir. Sözü geçen kabilelerin ölü gömme
70
J. Campbell, Oriental Mythology, London-1982, s.161; ayrıca geniş bilgi için bkz., Demirci, s. 33
71
Geniş bilgi için bkz., Campbell, Oriental Mythology, s.169; Demirci, s. 33-34.
Dostları ilə paylaş: |