−
Entelektüel yetiştiren klasik eğitim anlayışından üretici yetiştiren eğitim
anlayışına geçilmiştir.
−
Eğitime yatırım olarak bakılmaya başlanmıştır.
−
Klasik yönetim ilke ve yöntemleri eğitime ve eğitim yönetimine
uygulanırken eğitimin sosyal ve psikolojik yönü unutulmuştur. Eğitim
kurumlarının kendine özgü yanları dikkate alınmamıştır. Klasik görüşleri
eğitime uygulayan eğitim yöneticileri doğal grupları görmezlikten
geldikleri için çatışmalara neden olmuşlardır.
NEO-KLASİK ÖRGÜT (YÖNETİM) TEORİLERİ
İNSAN İLİŞKİLERİ YAKLAŞIMLARI
Taylor’un “bilimsel işletmecilik ilkeleri”, işçi ve yönetici kuruluşlarının
eleştirilerine uğradı. Fayol, Gulick ve Urwick’in ilkeleri öğretici ve
uygulayıcılar tarafından katı ve dar bulundu.
Mary Parker Follet (1868-1933) öncülüğünde “insan ilişkileri yaklaşımı”
başladı. Özellikle Elton Mayo’nun yaptığı “Hawthorne Araştırmaları”
insan ilişkileri yaklaşımını geliştirdi.
İnsan İlişkileri Yaklaşımı (Kuramı)
Psikoloji ve felsefe alanlarında yetişmiş bir üniversite profesörü olan
Elton Mayo ve arkadaşlarının Chicago yakınlarında Western Elektrik
Hawthorne Fabrikasında 1927-1933 yılları arasında süren meşhur
“Hawthorne Araştırmaları”, ışık koşullarının işçi üretimi üzerindeki
etkisini ölçmek amacıyla başlamıştı. Daha sonra işçi davranışlarının
fizyolojik, psikolojik, ekonomik ve diğer yönleriyle incelenmesi yoluna
gidilmiş ve elde edilen sonuçların sosyal örgütler ve yönetim üzerindeki
etkileri izlenmiştir.
Hawthorne Araştırmaları bir dizi deneyden oluşur. Bunlardan ikisi öne
çıkar.
Röle Montaj Test Odası Deneyi:
−
İki kadın işçi grubu (bir deney bir de kontrol grubu) oluşturuldu.
−
Deney grubunun ışıklandırma ve çevresel faktörlerinde değişiklik
yapıldı.
−
İki grubun da sonrasında verimliliği ölçüldü ve analiz edildi.
−
Işık düzeyi veya dinlenme sürelerindeki değişiklikler ile çalışma
günü ve çalışma haftası uzunluklarına bakılmaksızın, hem kontrol
grubunda hem de deney grubunda verimliliğin arttığı; hatta,
şartlar daha kötü sunuldukça daha yüksek verimlilik elde edildiği
görüldü.
Seri Bağlama Gözlem Odası Deneyleri:
−
Dokuz kişiye parka başına ödeme yapıldı.
−
Zaman içinde verimliliğin artması beklendi.
−
Beklenmedik sonuçlar elde edildi.
−
Grup Normu (İnformal):
Standart verimlilik düzeyini ifade eder.
“Teşvik edici ücret sistemi”ne itibar edilmedi.
−
Normalden Sapanlar: Grup tarafından disipline edilmişlerdir.
“Oran-kırıcı”
“Üç kağıtçılar”
Sonuçlar:
−
Deneylere katılan 20000’den fazla işçi ile görüşmeler yapıldı.
−
Karmaşık ve şaşırtıcı sonuç örüntüleri elde edildi.
−
Performans artışının sebebinin aslında ışık değil kendilerine verilen
önemi farketmelerinden kaynaklandığı anlaşıldı.
−
Deneyler sırasında yapılan gözlem ve görüşmeler, iş yerinde insan-
sosyal unsurun etkili olduğunu gösterdi.
−
Verimlilikteki artış grubun dinamikleri ve etkili yönetimin bir sonucu
olarak değerlendirildi.
İnsan-sosyal faktörler: Moral, ait olma vb.
Motivasyon, liderlik, katılımcı karar verme ve etkili iletişimin
kullanıldığı kişiler arası becerilerden kaynaklandığını fark ettiler.
“Teşvik edici ödeme sistemi deneyi”nin sonucuna göre informal çalışma
gruplarının, grup üyelerinin davranışlarına uygun, kendilerine ait
normlar ile ortaya çıktığı sonucuna vardılar. Başka dir deyişle üretim
miktarı formal değil informal grubun normlarına göre belirleniyordu.
İnformal liderlerin çoğunlukla formal denetmenler kadar önemli olduğu
gerçeği vurgulandı.
Özetle Mayo ve arkadaşları organizasyonda insan davranışları ve insan
ilişkilerinin önemi üzerinde durmuşlardır. Performansı ya da verimliliği
artıran faktör, fiziki unsurlardan (ışıklandırma, ısıtma, çalışma süresi
vs.)
ziyade
sosyal
unsurlardır.
Çalışanların
motivasyonu,
ödüllendirilmesi, iş tatmini vs. unsurlar verimliliği artıran esas
faktörlerdir. İnsana değer verilmesi, takdir edilmesi, bir arada çalışma
isteği, işbirliği düzeyi, organizasyondaki saygı, sevgi ve güven ortamı,
insan davranışları vs. verimlilik ve kalitenin belirleyici unsurlarıdır.
Araştırmacılara göre, organizasyonda çalışanların psikolojik ve fiziksel
yorgunluğunu giderecek önlemler alınmalı, ekip çalışması ve birarada
çalışma ortamı yaratılmalı, yönetici ve çalışanlar arasındaki iletişim
güçlendirilmelidir (1999, Aktan).
Yönetim bilimine önemli katkılarda bulunan bir teorisyen olan Kurt
Levin geliştirdiği ve literatürde
“Güç Alanı Analizi” olarak bilinen
yaklaşımını, yönetimde insan ilişkileri alanına uygulayabiliriz.
−
Kurt Levin ve arkadaşları grup dinamikleri (dinamizmi) üzerine
araştırmalar yaptı.