−
X Teorisi ve Varsayımları:
İnsan, doğuşu itibariyle çalışmayı sevmez ve mümkün olduğu
ölçüde işten kaçar.
İnsan çalışmayı doğası gereği pek sevmediği için onun çalışmasını
motive etmek, ödüllendirmek, kontrol etmek, yerine göre de
cezalandırmak gerekir.
Genellikle insanlar sorumluluktan kaçma eğilimindedir ve
yönetmektense yönetilmeyi arzular. Birey işinde özellikle güvence
arar.
−
Y Teorisi ve Varsayımları:
Her insan için çalışmak, dinlenmek ve eğlenmek kadar doğal bir
istek ve arzudur. Çalışmak birey için başlıbaşına bir tatmin
kaynağı olabilir.
Sadece dışarıdan kontrol etmek ve cezalandırmak bireyi
organizasyon amaçlarını gerçekleştirmeye yöneltmeyebilir. İnsan,
kendi kendini yöneterek ve denetleyerek de amaçlara ulaşılmasını
sağlayabilir.
İnsana yetki ve sorumluluk devri, onun benliğini ve kişisel
becerilerini ortaya koymak için fırsat yaratır. Dolayısıyla bu tür bir
tatmin netice olarak organizasyon amaçlarının gerçekleşmesine
imkan sağlar.
İnsan sadece sorumluluk yüklenmeyi değil, sorumluluk aramayı
da uygun şartlar olduğunda öğrenebilir. Sorumluluktan kaçmak,
insanın doğasında sabit olan bir özellik değildir.
Organizasyonda sorunların çözümü için yaratıcılık, yüksek
kapasitede bir hayal gücü, hünerlilik çalışanlarda mevcuttur.
Çağdaş endüstriyel yaşamın koşulları altında insanlardaki mevcut
potansiyelin çok az bir kısmından yararlanılmaktadır.
McGregor’un X ve Y teorileri özünde organizasyonda insan ilişkilerinin
önemini
vurgulamaktadır.
McGregor’a
göre
organizasyonal
performansın artırılması için iletişime, motivasyon ve ödüllendirmeye,
yetki ve sorumluluk devrine önem veren Y teorisinin benimsenmesi
gereklidir.
Frederick Herzberg –
Çift-faktör Motivasyon Teorisi
Maslow’un çalışmasını genişleten Herzberg, çift-faktör motivasyon
teorisini geliştirdi.
Hijyen Faktörler (Dışsal faktörler): Bu faktörlerin varlığı motivasyonu
artırmaz ancak eksikliği düşürür. Bunlar Maslow’un düşük düzeydeki
ihtiyaçlarına karşılık gelir.
Motivasyon (Güdüleme) Faktörler [İçsel faktörler]: Bunların varlığı
motivasyonu artırır, yokluğu da azaltır. Maslow’un yüksek düzeydeki
ihtiyaçlarına karşılık gelir.
Rensis Likert – Sistem 1-4
Likert de örgüt hedefleriyle birey hedeflerinin bir arada ele alınmasını
savundu.
Likert’e göre dört çeşit yönetim sistemi vardır.
Otoriter-hiyerarşik Yönetim Sistemi
Katılımcı Yönetim Sistemi
Her bir system örgüt ikliminin özelliğini yansıtır. Likert’e göre “sistem
4” en ideal yönetim modelidir.
Amitai Etzioni –
Örgütte Uyum Teorisi (Compliance Theory)
Uyum, kuvvet sahibi olanlar ile bu kuvveti uyguladıkları kimseler
arasındaki ilişkidir. Örgütlerde uygulanan üç tür kuvvet vardır:
Zora dayalı kuvvet (coercive power): Güç kullanma ve korku yoluyla
alt kademelerde çalışan kişileri control altına alma. Örnek:
Hapisaneler, ordu, akıl hastaneleri.
Kara dayalı kuvvet (utilitarian power): Çalışanlar için dışsal
ödüllendirmeyi kullanma (maaş, emeklilik ve iş güvencesi vb.).
Örnek: Fabrikalar, işletmeler, daireler, bankalar.
Değerlere Dayalı Kuvvet (normative power): İçsel ödüllendirmeyi
kullanır (Rütbe, prestij, statü, vb.). Örnek: Dini ve politik kurumlar,
yardım kuruluşları, hastaneler.
Etzioni eğitim kurumları için de görüş bildirmiştir.
−
Üniversitelerde değerlere dayalı kuvvetin kullanılması gerektiğini
ifade eder.
−
Okullarda ise zora dayalı kuvvet yönteminin geçerli olduğunu
düşünür.
Neoklasik Kuramların Genel Değerlendirmesi
Katkıları
−
İnformal grupların güdüleme ve üretkenlik üzerindeki etkilerini
açıklamışlardır.
−
Bireye ve informal gruplara verilen önem katılımcı yönetim
anlayışının doğmasına neden olmuştur.
−
Üretimi artırır düşüncesi ile işgörenlerin karara katılmalarına fırsat
verilmiştir.
Sınırlılıkları
−
Klasik teoriler nasıl örgüt boyutuna ağırlık vermişlerse neoklasik
kuramlarda birey (işgören) ve informal grup boyutlarına ağırlık
vermişlerdir.
−
Örgütün içinde bulunduğu çevreyle olan etkileşimi göz ardı
edilmiştir.
Neoklasik Kuramlarin Eğitim Yönetimine Etkileri
−
Neoklasik kuramlar eğitim örgütlerinin verimliliğini değerlendirme
sorumluluğunu hafifletti.
−
Diğer yandan verimsiz okulların başarısızlığı, insan ilişkileri ön planda
tutulduğu ileri sürülerek kolayca kapatma yoluna gidildi.
−
Okulların yönetimi kadar programları da etkiledi. Çocuğu hayata
hazırlama ve hayata uyumunun sağlanması programların genel amacı
oldu.
−
Denetim sürecini etkileyerek müfettişin görev ve rollerinde önemli
yeniliklere yol açtı. Denetimin teknik yanı kadar psikolojik ve sosyal
yanı da önemlidir anlayışı gelişti. “Müfettiş teftiş etmez, rehberlik eder”
görüşü ağırlık kazandı.
−
Okul örgütünde informal grupların varlığı kabul edildi ve yöneticiler
tarafından dikkate alınmaya başlandı.
−
Okul öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarını karşıladığı oranda başarılı
sayılmıştır.
−
Tatminkar (doyurucu) çözüm önerisi okulun yapısına ve havasına
uygun düşmüştür.
−
Okul çevreden gelecek hizmetleri kabul etmede bu hizmetlere cevap
vermeyecekse seçici olmuştur.
−
Okullar değere dayalı kurumlar olarak yorumlanmıştır.