36
cebelüleri ile üç bin donanımlı asker hazırlar ve Mirlivalarının bayrağı altında
sefere katılırlar.
179
Alaybeyi ve Çeribaşısı, Şeyhülislamı, Nakibüleşrafı, Sipah
kethüdayeri, Yeniçeri Serdarı vardır. Şehri beş yüz akçelik mevleviyettir.
Zamanımızda Rumeli Kazaskerliğinden ayrılmış Dakki (…) Efendi hazretlerine
arpalık olarak ihsan edilmiştir. Kendileri inci gibi yazılarıyla mahkemede şehir
Kaymakamı Yusuf Efendi’ye yol gösterirler. Bu mevleviyet senelik adalet üzere yirmi
bin kuruş hasılı olan şerif mevleviyettir.
180
Mollanın yönetimindeki sancaklar
şunlardır. Evvela Tire Kazası, nahiyesi dört kazadır: Fevane Kazası, Kebir Bergos
Kazası, Sağir Bergos Kazası, Maden Kazası, Bu dört çeşit kazasıyla on sekiz
kazadır.”
181
Evliya’nın Tireyi mevleviyet olarak göstermesi gerçekten buranın çok önemli
bir kaza olduğunun göstergesidir. Beş yüz akçelik kazalara bu yüksek rütbeli kadılar
atanmaktaydı. Bunlar Süleymaniye, Sahn ve Ayasofya Medreselerindeki müderrisler
kadılığın en yüksek mertebesi olan bu göreve atanırdı.
182
Alaybeği, Tımarlı
sipahilerin başında bulunan görevli idi. Sipah Kethüdayeri ise tımarlı sipahilein şer’i
ile olan davalarına bakardı.
183
Çeribşılar da tımarlarda Alaybeyinin emrindeki daha
düşük rütbeli görevlilerdi.
184
“Sancak Kazaları ise şunlardır. Bayındır Kazası, Birgi Kazası, Balyambolu
ve Keles Kazası, Güzelhisar, Köşk, Sultanhisarı, Nazlı, Arpaz, Amasiyye, Eynegöl,
Alaşehir ve Vakıf Kazaları.
185
Kazaların hepsi bin parça şenlik kura, kasaba ve
şehirlerdir. Evliya’nın burada bahsetmiş olduğu kazaları Aydın kısmını anlatırken
vermiştik. Seyyahımız Tire’nin gayet saygın ayan ve reayaya sahip olduğunuda
belirtmektedir”.
186
179
Seyahatname, s.86
180
Seyahatname, s.86
181
Seyahatname, s.86
182
M. Zeki Pakalın, “Mevleviyet”,
Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c.II, MEB 1993
İstanbul, s.519; Yusuf Halaçoğlu,
a.g.e, s.126
183
Pakalın,
a.g.e,c.I
s.45; Özkaya,
a.g.m, s.703
184
Pakalın,
a.g.e, s.353
185
Seyahatname, s.86
186
Seyahatname, s.86
37
Tire Anadolu Beylerbeyliği’ne bağlı Aydın Sancağı’nın merkezi
durumundaydı bugün Aydın
dediğimiz Güzelhisar, sözü geçen sancağın 14
kazasından birinin merkeziydi ve bu sancak, Orta ve Yukarı Gediz Ovası (Sart,
Alaşehir, İnegöl) ile Orta Büyük Menderes ve Küçük Menderes Ovası’nın tamamını
kaplıyordu.
187
Aydın ilinin kazaları içinde gerek nüfus gerek ekonomik ve fikri
faaliyetler itibariyle birinci derecede olan Tire şehri idi. Fatih ve Kanuni devrindeki
Tahrir Defterlerinin incelenmesinden anlaşıldığına göre Tire, Sancak Hass’ı olup
yirmi altı mahalleden oluşan büyük bir merkez olduğu halde, sonradan Aydın
Eyaleti’nin merkezi olan “Aydın Güzelhisarı” ise yedi mahalleden oluşan Subaşı
Hassı durumunda bulunmakta idi. XVII. yüz yıla kadar Tire’nin
sancak merkezi,
Güzelhisar’ın ise kaza merkezi olduğu anlaşılmaktadır.
188
Evliya Çelebi Tire’nin Büyük Selçukluların ve Saruhanlıların kadim merkezi
olduğunu söyler. Hem o dönemde hemde Osmanlı Hükümdarı I. Ahmed Devrinde
Tire Darbhanesinde para bastırıldığını söylemektedir. Hatta bu parayı gördüğünü ve
üzerinde “
Sultan Ahmed bin Mehmed Hân azze nasruhu duribe Sire” yazdığını ve
saf gümüş olduğunu söylemektedir.
189
Sadece I. Ahmed devrinde değil daha önceki
dönemlerde de Osmanlı paraları Tire’de basılmıştır. Çelebi Sultan Mehmed Han
döneminden başlayıp, IV. Murad dönemine kadar Tire darbhanesi Osmanlılar
tarafından kullanılmıştır. Basım işinin hiç değilse 1623 yılına kadar devam ettiği
söylenebilir.
190
2. Fiziki Görünüm
Evliya Çelebi Sire Yaylağının ayanı ve eşrafıyla canı gönülden sohbetler
ettikten sonra aşağı şehir olarak nitelediği şehre yani Tire’ye doğru yola çıkmıştır.
191
İki yüz haneli bağlı ve bahçeli bir camii ve mescitli bir karyeden geçtiğini
belirtmektedir fakat köyün ismini vermemiştir. Köy halkının yaylada yetişmesinden
187
Darkot,
a.g.m, s.380
188
Akın,
a.g.e, s.87
189
Seyahatname, s.87
190
Akın,
a.g.e, s.123-126; A. Munis Armağan,
Belgelerle Beylikler Devrinde Tire, s.3
191
Seyahatname, s.85
38
dolayı sağlam vücutlu olduğunu belirtmektedir.
192
Bu karyeden yokuş aşağı kuzey
tarafa bir saat yolculuktan sonra Tire şehrine ulaşmıştır.
193
Tire’ye yaklaşan Evliya
şehri şu şekilde anlatır. “
Tire’nin kalesi yoktur. Batıdan doğuya Bursa Şehri gibi
kestane dağının bitiminde bir ticaret şehridir. Manisa Şehri gibi Aydın Bay
mülküdür. Manisa Şehri’nin kuzeyindedir, aralarında Kızılca Musa Dağı vardır, (…)
merhale yerdir. On yedinci örfi iklimdendir denilmiştir.”
194
Tire Şehri’nin üst tarafında Su Uçurumu denilen yer görmeğe değer bir
mesire yeridir. Çevrede böyle bir yer yoktur. Minare boyu yükseklikten kayalar
üzerinden nehir akarak aşağıda havuz içerisine dolar. Bu havuz kudret eliyle
yapılmıştır. İnsanlar etrafında köşe köşe oturup sohbet ederler. Nehrin sesinden
rahatsız olanlar etrafındaki gölgeliklerde oturur. Büyük havuzun çevresinde
kayalarda yer yer ağaçlar olup Tuba ağacı (hurma) yapraklar zemine gölge eder.
Asla zemine güneş tesir etmez. Bütün halk burada zevk ve sefa eder. Sanki safa ve
Merve vadileridir.
195
a. Mahalleler
Evliya Tire’nin altmış sekiz mahalle mahalle olduğunu sölemektedir. Fatih ve
Kanuni devri Tahrir Defterlerinden anlaşıldığına göre Tire yirmi altı mahalleden
oluşmaktadır.
196
1833 yılına ait şeri’ye sicillerinde ise mahalle sayısı altmış olarak
karşımıza çıkar.
197
1676 tarihli avarız defterinde ise mahalle sayısı 60 olarak
verilmiştir.
198
Evliya Çelebi Tire’deki yerleşimi şu şekilde tasvir etmeğe devam eder.
“Büyük saraylar, hanedanların bağlı bahçeli, gülistanlı, kiremit örtülü süslü kargir
binaları vardır. Manisa binalarından şirindirler.
199
Tire Şehri’nin camii, mescit,
mahalleleri, çarşı ve Pazar, hanedanları ve diğer imaretleri velhasıl her şeyi Manisa
192
Seyahatname, s.85
193
Seyahatname, s.85
194
Seyahatname, s.86
195
Seyahatname, s.90
196
Akın, a.g.e, s.87
197
Armağan,
Belgelerle Beylikler Devrinde Tire, 1988 İzmir, s.5
198
BOA-KK-2791, s.9-11
199
Seyahatname, s.86