38
Psİkolojİ
HASTALAR İLE ÇALIŞMA ESNASINDA DUYU
VE ALGILAMALAR
Sağlık çalışanların temel görevlerinden biri hastaların sistematik ve
her günlük kayda alınmasıdır. Hastalık belirtilerinin not edilmesi, meyda-
na gelen tüm değişikliklerin ve hastanın genel davranışların takip edilmesi
halinde, semptomların kayda alınması kaçınılmazdır. Dersimizin deva-
mında, semptomların kayda alınmasıyla ilgili kimi daha önemli konulara
değineceğiz.
Hastanın algıları
-İş sürecimizde sık sık hasta kendi duyu ve güçlük-
lerini ne kadar tamam tarif edebiliyor diye kendimize soracağız. Hastanın
açıklamaları hastalık karşısında duyduğu korku, hastaneye yatırılma, has-
talık neticesi dolayısıyla son derece öznel olmaktadır. Hasta semptomların
(belirtilerin) kaydedilmesi açısından çok farklıdır. Bazı hastalar, hastalık
ilerleyene kadar farkına varmazlar, başkaları, kendilerinde meydana ge-
len önemli ve önemsiz değişiklikleri görmezler. Hastaların farklı kaydetme
yeteneklerine sahip olduklarını göz önünde bulundurmalıyız. Özellikle
çocuklarda belirti ifade etme yeteneği daha kısıtlıdır. Belirti saymakta aşı-
rıya kaçan veya herhangi bir fayda karşılığında hasta takliti yapanların da
varolduğunu bilmeliyiz. Bazı hastalar, hastaneye yatırlmaktan kaçınmak
için, hastalık belirtilerini gizlerler.
Bedende ağrılar-genel
-İnsanların çoğu
(kimisi daha az, kimi daha
çok), hastalığı kendi üzerinde hissetmişlerdir. Her hastalık belirtisinin iyi
bir yanı da vardır diyebiliriz: belirtiler insan bedeninde bir şeylerin iyi ol-
madığını haber eden alarmdır ve önlemlerin alınması gerekiyor demektir.
Beden ve ruhun sıkı bir bağlantı içinde bulunduğunu ve bedende ağrı-
nın belirmesi insanın keyfi ve bütünsel davranışlarına etki ettiğini daha
önce söyledik. Personel sabırlı ve hoş davranıyorsa ve hastanın güçlükleri
karşısında anlayış gösteriyorsa, hasta ağrıları daha kolay tahammül eder.
Sağlık çalışanı hastaya hitaben, hastalığın nasıl geçeceğini, ağrı olacak mı,
ne kadar ağrı olacak, ondan ne bekliyor ve benzer şeyleri söylemelidir. Bu
şekilde davranıyorsa, hastaya yardımcı olacağı sanılmaktadır.
İnsanlarda ağrı konusunda nesnel bir ölçek ve hoşgörü (ağrıyı ta-
hammül etmek) mevcut değildir. Hastaların ağrıları karşısında aşırı duy-
gulu olan sağlık çalışanları, sancı kesici ilaçlarını daha sık tavsiye etmek-
tedirler, ancak bu zararlı da olabilir. Öte yandan hastanın yaşadığı ağrıları
karşısında duyarsız kalmak, aynı öyle kötü bir belirtidir. Bu iki uç arasında
39
sağlık mesleki okullar için
bir ortanın bulunması gerekliyor, bu arada hastanın nasıl bir kişiliğe sahip
olduğu konusundaki bilgilerimizin yardımı dokunabilir.
İnsan sihirli bir şekilde dünyayı değiştirebilseydi, kuşkusuz ki ağrısız
bir dünyayı tercih eder. Ancak böyle bir dünyanın ciddi eksiklikleri olur.
Fiziksel ağrı, kişilerin fiziki ortama adım uydurmalarında çok
önemli rol oynamaktadır. Bunun neticesi olarak evrim içinde kalmaya ba-
şarmıştır. Ağrı, önemli bir tehlike işaretidir. İnsanda ağrı mevcut olmasay-
dı, şimdiye kadar doğanın özel türü olarak yok olmuş olurdu. Ağrısız bir
dünya ile ilgili enteresant bir örnek:
Örnek 1:
Doğuştan ağrı hissi olmayan 19 yaşında bir kız talebe, Amerika
Duke Üniversitesi doktor ve psikologlar gurubu tarafından araştırmalar
yapmaya tutulmuş.
Kızın ebeveyinleri daha küçük yaştan kızın yandığını ama ağrı his-
setmediğinin farkına varmışlar. Kızcağız hayatı boyunca birçok kere daha
yanmış, kesik olmuş ya da yaralanmış ama ağrı hissetmemiş. Başağrısı,
adet sancıları, diş veya mide ağrısı hiçbir zaman olmamış.
Laboratuvar analizlerinde cildine yapılan tüm yüzeysel ve derinsel
uyarılara tepki göstermemiş (sıcak, soğuk, dürtme, iğneleme vb.). Fiziki
açıdan kız nerdeyse normal denilebilecek kadar sağlıklıymış, ancak elleri
ve bacaklarında çok sayıda yara izi varmış. Yaşanan ağrının bastırıldı-
ğı konusunda hiçbir kanıt yokmuş: hipnoz seanslarında, şiddetli ağrıla-
ra maruz kalacağı söyleniyormuş, ancak ağrı verici uyarılar uygulandığı
zaman, kızcağız ağrı yaşadığını kanıtlayacak hiçbir işaret vermiyormuş.
Psikoloji testleri kızın çok zeki olduğu ve uyum sağlama açısından
normal olduğunu göstermiş. Duygusal hassasiyetin belli bir ölçüde kısıtlı
oluşu, onun portresinde tek tuhaf çizgiyi temsil etmekteymiş. Yine de duy-
gular konusunda sıkça ve pek ayan tutumlar sergiliyor ve duygularla ilgili
sözlüğü gayet zengin ve tarif ediciymiş. Ağrı eksikliğinin onun kişisel geli-
şimini engellediği konusunda hiçbir kesin delil veya kayıt bulunmamıştır.
Bu kız kendisini ortamdan gelen tehlikelerden korumak için diğer
işaretler öğrenmiş ama bunlar mükemmel olamazmış: ayak bileğinin kı-
rıldığı bir trafik kazasından sonra, kırık olduğunun farkına varmadan
matineye gitmiş, ancak ayağı şişerek ayakkabı giyemez olduğu zaman
ayağının hasar gördüğünü anlamış.
40
Psİkolojİ
Kendi algılarımızı nasıl iyileştirelim-
Hastada meydana gelen de-
ğişiklikleri kaydetmek ve önlem almak, hastalıkları tanımak ve hastanın
beden değişikliklerini takip etmek, sağlık çalışanlarının en önemli görev-
lerinden biridir. Gözleri devamlı olarak açıkolmalı, sırf hastanın ifadele-
rine göre hareket etmemeli. Ne kadar daha iyi gözlemci olursa, hastanın
ifadelerini seçip ne kadar daha iyi yorumlar yapabiliyorsa, daha başarılı bir
sağlık çalışanı olacaktır.
Başarılı takip için yapılması gerekenler:
- Planlı takip edelim;
- Temelli takip ve elde edilen verilerden bir bütün oluşturalım;
- Tez elden ve yeterli delil olmaksızı sonuç çıkarmayalım;
- Kayıt işlemlerimize şahsi isteklerimiz ve kişisel tutumlarımızı dahil
etmeyelim;
- Kayıt sırasında gerçek ilgi gösterelim;
- Çalıştıklarımız konusunda yeterince uzmansal ve hayati tecrübe-
miz olsun;
- Kendi kendimizi pek iyi tanıyalım;
- Kaydettiklerimiz konusunda kendisiyle danışabileceğimiz birisi
olsun.
Başkasının algılarını nasıl iyileştirelim-
Hastalar ve onların refa-
katçılarıyla bizi anlayabilecekleri şekilde konuşuruz. Bize ayan olanların
onlara da ayan olduğunu sanmamalıyız. Çoğu kez bizi yanlış anlayabilirler.
Hastanın anladım demesi yeterli değildir. İnsanların bir şeyi anlamadıkla-
rını itiraf etmeleri daha zordur. Bunun için önemli talimatlar verdiğimiz
zaman, hastanın söylenenleri gerçekten anladığını denetlememiz gerekir.
Bazı insanlar sakin, bazıları hızlı, bazıları az konuşur, bazıları ise
hastanın anlamadığı kelimeleri kullanırlar. Bu durumlar iletişimde aksak-
lıklara sebebiyet verir. Bizi anlayabilmeleri baş hedefl erden biridir, bundan
dolayı konuşmamız, hastanın eğitimi ve kültürüne uygun olmalıdır.
Hasta, hastaneye alındığında şaşkın ve gafildir. Bunun için yatacağı
bölümdeki davranış kuralları, odaların planı, çalışanlarla ve yardım isteye-
bileceği kişilerle tanışması gerekiyor.
Hastanın hastanede kalacağı günlerde onun duyu organları durumu
ve diğer karakter özellikleriyle tanışmamız gerekiyor. Aşırı duyarlı olan
ve durmadan şikayet eden bazı hastalar diğer hastaların duygularına tesir
Dostları ilə paylaş: |