36
NE YAPACAĞIMI BİLEMEDİĞİMDE BİR ÖYKÜ
ANLATIRIM
A.
ORÇUN CAN
*İstanbul Sevinç Koleji Özel Lisesi’nde yapılan 6 Nisan 2017 tarihli konuşmadan
düzenlenmiştir.
Açıkçası bugün burada ne yapmam gerektiğini pek bilmiyorum (ne şu an, ne de dokuz
ay sonra bu konuşmanın düzenlenmiş bir metnini FABİSAD ALMANAK için teslim ederken).
Daha doğrusu şöyle. Ben kitaplar yazıyorum. Yapı Kredi Yayınları yayımlıyor. Ama o kitaplar
9-12 yaş arasındaki çocuklar için. Şimdiye kadar gittiğim tüm etkinlikler de ilkokullardaydı.
Diğer yandan, Bilgi Üniversitesi’nde Sinema-TV bölümündeyim. Hatta ders de
veriyorum. Ama onlar da üniversite öğrencileri. Yani meslek tanıtım günlerini bir kenara
bırakırsak bu benim bir lisede ilk konuşmam ve ne yapacağımı, ne yapmam gerektiğini
bilmiyorum.
Elbette genel bir fikrim var. Hayatınızın oldukça stresli bir dönemindesiniz,
farkındayım. Ben de bu yollardan geçtim, gibi bir şey de demeyeceğim; çünkü ben üniversiteye
hazırlanırken sınav çok zordu ve çok çalışmamız gerekiyordu. Ama sanırım şimdilerde sizin
çıplak ellerinizle bir ayıyla güreşmeniz, ve bunu yaparken tek ayak üstünde durmanız
gerekiyor. Hem de arka planda sürekli 90’ların unutulan pop yıldızları çalarken.
O yüzden her şeyden önce iyi şanslar. Bana gelince, pek de şanslı değilim; çünkü dedim
ya, ne yapacağımı bilmiyorum. O yüzden izninizle iyi bildiğim tek şeyi yapacağım. Size bir
hikâye anlatacağım. Ne yapacağını bilmekle ilgili bir hikâye… ve şansla ilgili.
18 Haziran 1947’de bir uçak Hindistan’ın Kalküta şehrinden New York’a uçuyor.
Bir saniye. Eğer aranızda uçaklardan korkan varsa çıkmak (ya da bir sonraki metne
geçmek) isteyebilir. Uyarmadı demeyin.
Ne diyorduk? 18 Haziran 1948. Kalküta’dan New York’a uçan bir yolcu uçağı. O da ne?
Uçağın motorlarından biri duruyor. Kim bilir kaç bin metre yüksekte, bir motor ansızın
duruyor. Bu yüzden uçağın diğer motoru aşırı ısınıyor alev alıyor.
Deneyimli pilot uçağı sağ salim yere indirmeye çalışırken, 25 yaşındaki yardımcı pilot
kemerini çözüyor, yerinden kalkıyor ve kokpitten çıkarak yolculara yardım etmeye başlıyor.
Onları sakinleştirmeye çalışıyor. Yolcuların arasında yalnız oturan bir kadın görüyor. Yanına
gidiyor, oturup elini tutuyor ve gözlerine bakıyor.
“Her şey yoluna girecek,” diyor.
Bunu söylerken pencereden baktıklarında yanmakta olan motoru görüyorlar.