Aqşin Babayev_______________________________________________
226
dinləyərdik. Gözəl natiq idi Nazim Hikmət. Onun səsi həmişə
qulaqlarımdadır”.
Arxivimdə Nazim Hikmətin Mirzə Fətəli Axundzadənin 150 illik
yubileyində söylədiyi geniş, əhatəli bir nitqi var. Həmin türkcə nitqin
mətnini ixtisarla təqdim edirəm.
“Yoldaşlar, aziz konuklar, Bakülüler, Azerbaycanlılar! Sizin büyük
bayramınızı Dünya Barış Şurası adına kutlarım, tebrik ederim!
Emin olun ki, sizin bu büyük bayramınız, bütün ilerici, barışçı
insanlığın da bayramıdır. Çünkü Ahundzade yalnız Azerbaycanın deyil,
yalnız Doğunun – Şarkın, Asiyanın ve Afrikanın deyil, bütün insanlığın
öğüneceği çok büyük bir yazar, çok büyük bir mütefekkirdir.
... Size bir az kendi Vatanımdan söz edeceğim. Çünkü Vatanımda
Ahundzadenin bugün başardığı , apardığı mücadele ve savaş qayet canlıdır.
Ahundzade sizin için belki çok yüksek bir gelenektir, bir enenedir. Siz
onun enenesi izinde yürüyorsunuz. Ama bizde Ahundzade ölmedi, dip-diri
yaşıyor ve bizde irtica var. İrticanı besleyen kuvvetlere karşı döğüşüyor ve
çarpışıyor. Bunu bir hayal diye söylemiyorum. Rusların dediyi gibi, bu, bir
obraz değil, bu, bir gerçek. Biliyorsunuz, bugün Türkiye Amerikan
imperializminin bir müstemlekesidir. İstersiniz bir yarı müstemleke deyin,
daha kibar olmak için. Fakat, Türkiyenin bugün Amerikan imperializminin
bir müstemlekesi olduğu maalesef büyük bir gerçekdir. Bu müstemlekede
Amerikan imperializmi istismarçılığa dayanıyor... Bu istismarçılar
kimlerdir? Bunlar bizim burjuazimizdir, bunlar, bu istismarçılar bizim
büyük topraq beylerimiz, toprak ağalarımızdır, bunlar bizdeki gerici
kuvvetlerdir. Bu gerici kuvvetler halkı ezmek için, evvela halkın kafasını
ve yüreğini esir etmek isterdiler. Bu esareti yapmak için de hacılara,
hocalara, meşedilere, mollalara, softalara dayanırlar. Yani, Amerikan
_______________________________________________
Nazim Hikmət qalaktikası
227
imperializmi kat-kat yukarıdan aşağıya iner zülmünü icra etmek için ve
inerken Türkiyede bu söylediyim sınıflara dayanır... Biz bugün Türkiyede
Ahundzadenin fikirlerini, düşüncelerini halkı irticaya karşı seferber etmek
için bir silah olarak kullanıyoruz. Ahundzadenin yanısıra bizde Sabir
döğüşüyor türk halkının kurtuluşu ve medeniyeti için.
Bunu boşuna söylemiyorum, yoldaşlar. Belki adını duydunuz, bizim
şimdi irelici büyük bir müharririmiz var. Adı Aziz Nesin. Kendisi büyük
hicivler yapar, hicviyeçidir. İstanbulda bir dergi çıkarır, bir mecmua çıkarır.
Bu mecmuanın adı “Zübük”tür. “Zübük” uydurma bir kelimedir.
“Zübük”ün bende yeni bir sayısı var. Bu sayının orta sayfasında Sabirin
resmi duruyor ve Sabirin şiiri çap edilmişdir. Azerbaycancası bir yanda,
öbür yanda Türkçesi. Şu “Korkuram” şiiri. “Harda müsülman görürem,
korkuram” şiirini çap etmiştir. Aynı sayıda tıpkı “Molla Nasreddin”in
vaktile yapdığı iş var burada. Bir resim görüyorsunuz: bir meşedi kara
sakalını bir halı gibi yaymış ve o halının üstünde bir burjua göbekli,
başında silindir şapkası yürüyor. Yani bizde istismarçıya, kapitaliste yol
açan, doğrudan doğruya bizim meşedinin, bizim hacının kara sakalıdır. Bu
resmi görüyorsunuz burada. Ve Aziz Nesin diyor ki, “Sabir sağ olsun, -
diyor, - bize çok büyük kömek ediyor, yardım ediyor” - ve bundan sonra
her sayımızda onun bir şiirini koyacağız”.
Bizde irticaya karşı yapılan kavga - imperializme karşı yapılan
kavgadır. Bizde irticaya karşı yapılan kavga – milli bakımsızlık, milli
istiklal için yapılan kavgadır. Size bir misal vermek istiyorum. İzin
verirsiniz okuyum. Aziz Nesin bir yazı yazıyor, bir acı politika yazısı. Bir
Türk ağası köyden, bir Türk ağası, bir meşedi, hacı, Kennediye mektup
yolluyor. Ağanın Kennediye yazdığı mektup var. Kennedinin bizdeki uşağı
Aqşin Babayev_______________________________________________
228
olan ağanın Kennediye yazdığı mektub var. Tabii, mektup uydurma,
anlıyorsunuz. Mizah mektubu. Size bir kaç satır okuyum, bu mektuptan ve
o zaman anlıyacaksınız ki, nasıl bu mektup Sabirin ve Molla Nasreddinin
geleneğini, enenesini davam ettiriyor politik hicviyede.
“Kennedi emi, evvela mahsusen selam eder, ellerinden öperiz. Jaklin
bacıma da (Jaklin-Kennedinin karısı), selam eder, her iki gözünden, nazik
ellerinden incitmeden öperiz. Nasılsınız, iyimisiniz? İyi olmanızı seni ve
bizi yaratan Ulu Tanrıdan dileriz. Siz de, kardeşiniz Bay Mehmet efendiden
sual edecek olursanuz, şu yazmış olduğum kıymetli mektubun ilk
satırından son satırına kadar vücudum sıhhat ve afiyettedir.
Göndermiş olduğun ianeleri aldık. (Amerikanın sözde Türkiyede
yapdığı yardım var, biliyorsunuz, o yardıma “iane” diyorlar. “İane”
kelmesini, sözünü, tabii, biliyorsunuz). Allah Size daha çok versin. Büyük
mitingler ve merasimlerle buğdaları limanlara boşalttık. (Amerika sözde
Türkiyeye buğda gönderiyor). Sonra İstanbuldan şehirlere dağıttılar. Yalnız
bizim hükümet şimdilik başka işle iştigal ettiğinden bazı limanlardakı
gemileri unutmuşlar. Sizin oğlanlar, yani Amerikalı gemiciler canı
sıkıldığından çekip gitmişler. Buğdaların bir kısmını yaptıkları büyük
işlerden dolayı patronlara, zavodçulara verdiler. Bizim hükümet zaten
onları her zaman destekler. Kayseriye gelen buğdayı Con efendi taşıdı. Çok
kamyonu var Con efendinin. Yarıya taşıdı. Muhtarlar hane-hane dağıttılar,
bir az taşlı çıktı, amma temizledik. Süt tozundan da aldık. Güzel-güzel
kaynatıp içiyorduk, bizim kara Ahmed Hoca “domuz sütünden yapılmış
mahsuldur, istifade kabul değildir” dedi, biz de dökdük. İlimine güvenir,
öğretmen, yani köy hocası, okulda çocuklarımıza zorla içiriyormuş,
öğretmene haber gönderdik, bağırdık, içirmiyor şimdi. Siz bize buğdayı
Dostları ilə paylaş: |