59
Bu listeye ilaveten Mahabharata’nın, öğreticilerden, doktorlardan ve
yöneticilerden saygıyla söz ettiği de belirtilmektedir
248
.
Puranalar’da Vişnu’nun daha çok ortodoks bir tanrı olarak tanımlandığı,
Şiva’dan daha iyiliksever ve insancıl kabul edildiği, bir çok avatarasından sadece
Krişna, Buddha ve Kalkin’in insan soyuna ahlaki ve fiziksel yıkım getirdiği, ancak
onların da insanlığın iyiliği için tasarlanmış olduğu ifade edilmektedir
249
.
Vişnu’nun Buddha avatarası hakkında farklı yorumlar ortaya çıkmıştır. Bir
görüşe göre Vişnu’nun Buddha biçimine girmesinin nedeni, ifritleri Budizm’le yok
etmektir. Bu da, erdemli birinin önce yozlaştırılması şeklinde olmalıdır. O’Flaherty’nin
ifadesiyle, Hindu görüşüne göre insan soyu Vişnu’nun talihsiz bir eylemiyle Budizm
sapkınlığına uğramıştır
250
.
Parrinder, Buddha’nın bu listeye eklenmesinin Budizm’den hinduları çekmek
amacı taşıdığını iddia etmektedir. Ayrıca bazı yazarların, Buddha ile Gautama
Buddha’nın aynı olduğu iddiasını reddettiklerini de ekleyerek Buddha ismi üzerinde bir
mutabakat sağlanamadığını belirtmekte, ancak Buddha avatarasının insanları yanlış yola
saptırdığı için bedenlemiş bir yanılsama olarak görüldüğüne dikkat çekmektedir.
Buddha hakkındaki, onun dünya çağının sonunda gelecek olan Kalkin için bir hazırlık
olduğu yönündeki başka bir iddiayı da gündeme getiren Parrinder, Buddha’nın tarihsel
bir figür olması nedeniyle avataraların tarihselliğine olan inancı güçlendirdiğini öne
sürmektedir
251
.
Bhagavata Purana’nın listelenen diğer avataralar hakkında detaylı bilgi verdiği
ifade edilmektedir. Hari, kısmen Rama ve onun üç erkek kardeşi olarak görülür. Fakat
Krişna kendisinin Efendisi ve olağanüstü ruhtur. Sonraları Vişnu’nun ikametgahı olarak
adlandırılmıştır.
Rab, yoga güçleriyle Krişna’nın babası Vasudeva’nın düşüncesine girer ve
Vişnu’nun tüm yüceliğinde dört kollu olarak görünür. Fakat zalim Kansa’nın
korkusundan ailesi ona sıradan bir çocuk olması için yalvarırlar. Çocukluğuna dair
süper efsaneler anlatılır. Yaramazlıkları nedeniyle annesi onu bir hayvana bağlamaya
248
Parrinder, a.g.e., s. 75
249
O’Flaherty, Hindu Mitolojisi, s. 149
250
O’Flaherty, Hindu Mitolojisi, s. 191
251
Parrinder, a.g.e., s. 76
60
çalıştığında Krişna, kendini bir anda büyüterek gerçek kimliğini göstermek için ağzını
açınca annesi onda bütün evreni görür
252
.
Hikaye, çobanlar arasında çocukluk şakaları, şeytanları öldürerek ve bir prens
gibi davranarak gençlik serüvenleriyle devam eder. Sonunda ise Krişna, Vişnu’ya
döner ve sessizce oturarak zamanı kendi ikametgahında geçirir. Olay insanî eylemler ve
her anki tanrısal güç arasında dönmektedir
253
.
Krişna kültünün gelişimin en önemlisi çoban kızlarıyla (gopi) arkadaşlığıdır.
Bhagavata Purana’ya göre onlar tanrıça Parvati’ye, Krişna’yı kendilerinin efendisi
yapması için yalvarırlar. Ve bu amaçla da nehirde ritüel bir banyo yaparlar. Krişna
onları banyo yaparken görünce elbiselerini çalar ve bir ağaca tırmanır. Kızlara
elbiselerini vermeden önce onlara elleriyle kendini selamlatır. Sonra onlarla dans ederek
kalplerini çalar ve onları büyüler. Krişna flütüyle oynar ve çoban kızların düşüncelerine
sahip olur ve onlar Krişna’yı bulmak için evlerini terk ederler.
Krişna tavus kuşu tüylerinin tepesinde, sarı bir kaftan içinde parlak mavi-siyah
bir post üzerinde görünür. Çoban kızları kocalarını terk ettikleri için azarlar. Onlar tam
bir dindarlıkla ilk ruha geldiklerini söylerler. Sonra Krişna güler ve onlarla dans eder.
Böylece çoban kızları gururlanırlar. Bu arada Krişna bir kızla ortadan kaybolur. Kız
özgür kalınca şöyle dua eder: “Sen bir çoban çocuğu değilsin, sen her şeyin içindeki
ruhsun”. Sonunda Krişna, onların ‘en sevgili Efendileri’ olarak geri döner ve onlar onu
gözlerinde aşkla büyütürler.
Puranalar’da, Krişna ile ilk karısı Rukmini ve diğer karıları arasında bir
tutkunun söz konusu olduğu iddia edilmektedir. Sarayları, giysileri ve yataklarının
cömertçe anlatıldığı hikayede Krişna Rukmini ile kendisinin fakir olduğunu ve sadece
fakirler tarafından sevildiğini, Rukmini’nin zengin bir kral araştırması gerektiğini
söyleyerek ona takıldığı görülmektedir. Rukmini bu teklif üzerine bayılır ve Krişna onu
kollarının arasında bağrına basar. Onu asla terk etmeyeceğine dair yemin eder. Rukmini
ona sınırsız yüceliğin efendisi olarak tapar. Fakat Krişna, aldatıcı güçlerini, Krişna’nın
252
Parrinder, a.g.e., s. 76
253
Parrinder, a.g.e., s. 76
61
sadece kendileriyle olduklarını sanmaları için diğer karıları içi kullanır. Onlar ona
çılgınca aşıktırlar. On sekiz bin doğumdan her birinin on oğlu ve bir kızı olur
254
.
Parrinder, bu popüler avatara hikayelerinin avatara doktrinine yeni ve güçlü
temalar getirdiğini; bir avataranın sadece düzeni yeniden kurmak ve şeytanlarla
savaşmak amacıyla gelmediğini, ihtiraslı aşkın tanrı ile insan arasındaki başlıca ilişki
olduğunu ve aşkın birliğinin insan hayatının en üst noktası olması nedeniyle insânî-
tanrısal ilişki olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca, Krişna’nın romantik aşkın en üstün
temsilcisi olduğunu gösteren Puranalar’ın, kurtuluşun en iyi yolunun da tanrıya coşkun
bir tapınma olduğu mesajını verdiğini iddia etmektedir
255
.
c. Aşk Sembolizminin Gelişimi
Sonraki yüzyıllarda Bahagavata Purana’daki Krişna hikayesinin yeni bir yolda
geliştiği ifade edilmektedir. Purana’da anlatılan hikayelerinden birinde Krişna, dansı
süresince bir tek kızla ortadan kaybolmaktadır. Önceleri isminden bahsedilmeyen bu
kızın daha sonra Radha olduğu açıklanmaktadır. Radha gopi kızlarının en güzelidir ve
Vişnu’nun eşi Lakshmi’nin avatarası olarak kendisinden söz edilir. Hikayede Radha,
Krişna için kocasını terk eder. Ayrıca Krişna’nın ilk aşkıdır da. Parrinder, bu romantik
olgunluk aşkının doğal ve savaş formalitelerinden, düzen hükümdarlığından daha ilgi
çekici olduğunu belirtmektedir
256
.
Öte yandan, Krişna’nın hikayesinde açıkça erotizm görülmektedir. Dini
amaçları örneklendirmek için derlenen eserlerde, Krişna bir tanrı ve Radha bir ruhtur.
Parrinder, cinsel pozisyonların tanrı için güçlü bir isteğin sembolü olduğunu ifade
etmektedir. Radha’nın Krişna için kocasını terk etmesi, tanrı için diğer bütün insânî
bağlılıklardan üstün tutma anlamı taşırken, çoban kızların giysilerini kaldırma eylemini
ise, ruhun tanrıdan saf ve çıplak görünmesi gerektiği anlamını taşımaktadır. Krişna’nın
yüceliklerini çeşitli şekillerde sunması, tanrının her bir ruhu bireysel olarak sevdiğinin
kanıtı kabul edilmektedir
257
.
254
Parrinder, a.g.e., s. 77
255
Parrinder, a.g.e., s. 77
256
Parrinder, a.g.e., s. 78
257
Parrinder, a.g.e., s. 78
Dostları ilə paylaş: |