80
V. yüzyıl.da Kilise birliğini ve Ortodoks Hıristiyan imanını tehlikeye sokan,
teslisin üç uknumunu değil de daha çok İsa’nın bizzat şahsiyetini
hedef alan bir
tehlikenin baş göstermesi ve itizal hareketlerinin yaygınlaşması üzerine M.S. 431’de
Efes’te genel bir konsil toplanmıştır. İskenderiye ve İstanbul ekollerinin rekabeti
nedeniyle çalkantılı geçtiği ifade edilen konsil sonucunda konsil babaları, katolik
imanını, “
İsa’nın tek kişilikli iki tabiatlı olduğu” şeklinde izah etmişlerdir
385
. M.S.
451’de toplanan Kadıköy Konsili’nde ise Papa I. Leon’un gönderdiği dogmatik
mektup okunmuş ve oy birliği ile onun, resmi ortodoks katolik inancını ifade
ettiği
kabul edilmiştir:
“Hepimiz ittifakla bir ve tek oğul İsa’yı kabul ediyoruz. Ve yine onun,
bir tek şahısta birleşmiş iki tabiatını kabul ediyoruz. Bu tabiatlar, kendi
arasında birleşmemiş, bölünmemiş, ayrılmamış ve değişikliğe
uğramamıştır”
386
.
Bu doktrini O’Collins şöyle açıklamaktadır:
“
İsa Mesih’in iki tabiatında tek bir şahsı vardır. Bir kişi anlamındaki
hipostatis, gerçek bir kişi anlamındaki şahıs teriminden daha geniş bir
kullanıma sahiptir. Her şahıs bir hipostatis olabilir; ancak her hipostatis bir
şahıs olamaz. Kadıköy öğretisinden, bedenlenen Tanrı Kelâm’ının sadece bir
şahıs olduğu, fakat iki nesneye sahip olduğu anlamı çıkarılabilir. O bir ‘kim’
dir; ancak ‘ neler’e sahiptir. Biz tekliği şahsa referansla tanımlarız, ikiliği ise
tabiatlara referansla tanımlarız”
387
.
Bu karar 681’de toplanan III. İstanbul’da Konsili’nde:
“İsa’da bölünmeyen, ayrılmayan ve birbirine karışmayan iki iradeyi
ve iki tabi enerjiyi kabul ediyoruz. İki irâde, insânî irâde gibi, tanrısal iradeyi
takip eder ve ona tabi olur”
388
.
sözleriyle tamamlanır.
385
Aydın, a.g.e., s. 17
386
Aydın, a.g.e., s. 19
387
O’Collins, Gerald-Farrugia, Mario,
Catholicism,
The Story Of The Catholic Christianity, Oxford
University Press, New York 2003, s. 154
388
Aydın, a.g.e., s. 22
81
İsa’nın tabiatının tartışıldığı Antikite Konsilleri Ortaçağda
yerini siyasi ve milli
menfaatlere dayanan konsillere bırakmıştır. 15. yüzyıl. da ise İsa’nın tabiatıyla ilgili
karar alan Floransa Konsili (1439-1442) dikkat çeker. İznik metropoliti Bessarion ve
Rum yüksek papazlarının etkisiyle kabul edilen bir formüle göre:
“Kutsal Ruh (Esprit-Saint), tabiatı ve cevheri içinde Babadan ve
Oğuldan aynı anda çıkmıştır ve devamlı da ikisinden bir tek Spiration’la tek
prensip olarak çıkmaktadır”
389
.
Son olarak I. ve II. Vatikan konsillerinde,
iradesinin sırrını bizzat ortaya
koymak Tanrı’nın hoşuna gittiği ve görünmeyen Allah’ın kendi Kelâmı ile
her şeyi
yarattığı, atalara başka bir yaratılışla kendini gösterdiği, onların düşüşünden sonra bir
kefaret vaat ettiği, büyük bir millet yapmak üzere İbrahim’i davet ettiği, bu milleti Hz.
Musa ve diğer peygamberler vasıtasıyla
vaat edilmiş kurtarıcıyı kabul etmeleri için
eğittiği
yönünde görüş beyan edilirken; bazı teologlar Pavlus’un İbraniler’e
mektubundaki ifadelerine dayanarak Ebedi Kelâm Oğul’un kurtuluşu tamamlamak
üzere Baba tarafından gönderildiği ve Tanrı’nın Oğul aracılığıyla insanoğluyla
konuştuğu şeklinde yorumlamışlardır
390
.
3. İsa Mesih’in İnsânî Kişiliği
Gnostiklerin öğrettiği kötülüğün tabiatı sorununu, bugün heretik kabul edilen
Basilides, Marcion ve Manichaean gibi Hıristiyan bilim adamları ‘
ölümcül düşüncenin
hatası’ şeklinde tanımlamaktadırlar. Onlara göre Tanrı olarak İsa Mesih maddi bir
bedene sahip olamaz ve onun bedeni sahtedir. Valentinus’un
da içinde bulunduğu diğer
bir grup ise İsa’nın dünyevi olamayan bir bedene sahip olduğunu kabul eder. Öyle ki
İsa Meryem’den doğmamıştır sadece onun boş bedeni Meryem’in vücudundan
geçmiştir. Apolloniaristler İsa’nın sıradan bir bedeni olduğunu kabul etmekle birlikte,
onun insânî bir ruhu olduğunu reddederler. Onlarda rasyonel düşüncenin yerini Tanrısal
tabiat almıştır. Oysa İsa’nın gerçek bir insan olduğuna dair Tanrı Kelâmı’nın sayısız
yazılı ve sözlü kanıtı vardır. İsa karakterinin Yeni Ahit’teki ünvanı İnsanoğlu’dur.
Çünkü pek çok yerde İsa kendisini İnsanoğlu olarak tanıtır. “
O’nun yaşamı, ölümü ve
389
Aydın, a.g.e., s. 42
390
Aydın, a.g.e., s. 67
82
dirilişi bir yalan olsaydı O ve O’nun dini boş olurdu”
391
cümlesi İsa
dini ne kadar
gerçekse İsa’nın bedeninin de o kadar gerçek olduğunu ima etmektedir. Aziz
Augustinus da,
“Tek Tanrı ve Tanrı’yla insanlar arasında tek aracı vardır. O da
insan olan ve kendisini fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa’dır”
392
;
“
Ellerime, ayaklarıma bakın; işte benim! Dokunun da görün. Hayaletin eti
kemiği olmaz, ama görüyorsunuz, benim var”
393
.
cümlelerinden hareketle İsa’nın bir hayal ürünü olarak tasavvur edilmesinin
ciddi bir hata olacağı ve İsa’nın bir hata olarak kabul edilmesi sonucunda gerçekdışı
olması gerektiği yorumunu yaparken ki, bu, İsa’nın bedeninin hayal olmadığını
savunanların dayanağıdır
394
. İsa’nın insânî ruhu hususundaki iddialar da yine Kutsal
Kitaba dayandırılır.
İsa “Ölesiye kederliyim”
395
ve “Şimdi yüreğim sıkılıyor”
396
gibi
ifadeleriyle sadece insan ruhuna has üzülme ve hastalanma gibi duyguları olduğunu
belli etmiştir. Ayrıca İsa’nın Meryem’den
397
, sonuç itibariyle bir kadından doğumu
398
ve
İbrahim’den
399
Davud’a
400
kadar ulaşan bir soy ağacına dair bilgilerin Kitab-ı
Mukaddes’te yer alması, onun insânî yönünün Kutsal Kitap tarafından da
onaylandığının bir ifadesidir.
a. İsa’nın Yaşamı
İsa’nın hayatı hakkındaki bilgilere daha çok I. yüzyıl. da yazılan
ve Kilise
tarafından otorite kabul edilen Sinoptik İnciller’de rastlanır. Aralarında pek çok
benzerlik bulunan Matta, Markos ve Luka incillerinden biraz daha farklı olan
Yuhanna’da da İsa’ya dair haberler yer alır.
391
I. Korintliler, 15:14
392
I. Timoteos, 2:5
393
Luka, 24:39
394
Drum, a.g.md.
395
Matta, 26:38
396
Yuhanna, 12:27
397
Matta, 1:16
398
Galatyalılar, 4:4
399
Galatyalılar., 3:16
400
Matta, 1:1