Ebedi dönüş mitosu



Yüklə 3,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/51
tarix15.01.2023
ölçüsü3,73 Mb.
#98631
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   51
0963-Ebedi Donush Mitosu-Mircea Eliade-chev-Umit Altugh-1976-187s

MİTOSLAR VE TARİH
Bu bölümde zikredilen örneklerin her biri aynı "ilkel" on- 
tolojik anlayışı ortaya sermektedir: bir nesne ya da bir eylem
ancak bir arketipi taklit veya tekrar ettiği ölçüde gerçek olur. 
Demek ki, gerçeklik yalnızca tekerrür veya katılma foluyla 
kazanılmaktadır; örnek modeli olmayan her şey "anlamsız", 
yani, gerçeklikten yoksundur. Böylece insan, arketipik ve pa- 
radigmatik olma eğilimi göstermektedir. Bu eğilim paradok­
sal gözükebilir, şu anlamda ki geleneksel kültür insanı (mo­
dem bir gözlemciye göre) kendisi olmaktan çıktığı ölçüde ger­
çek olduğunu düşünmekte ve başkalarının tavırlarını taklit ve 
tekrar etmekle yetinmektedir. Başka bir deyişle, ancak "ken­
disi olmaktan" çıktığı ölçüde gerçek olduğunu, yani "hakika­
ten kendisi" olduğunu düşünmektedir. Dolayısıyla denebilir 
ki ilkel ontolojinin Platonik bir yapısı vardır; bu durumda, 
Platon "ilkel zihniyet" in en önde gelen filozofu, yani arkaik 
insanlığın hayat ve davranış tarzlarına felsefi bir geçerlilik 
ve anlam vermiş düşünür olarak görülebilir. Elbette, bu durum 
onun felsefi dehasının özgünlüğünü yoketmez; zira, bizim en 
büyük takdirimizi kazanan yönü arkaik insanlığın bu tasav­
vurunu teorik olarak, kendi çağmın tinsel olarak ona sunduğu
47


diyalektik araçlarla haklılaştırm a çabasıdır.
Ancak burada bizi ilgilendiren Platon felsefesinin bu veç­
hesi değil, arkaik ontolojidir. Bu ontolojinin Platonik yapıda 
olduğunu söylemek bizi fazla ileri götürmez. Önceki sayfalar­
da zikredilen olguların analizinden çıkarılacak ikinci sonuç 
da en az onun kadar önemlidir -yani, arketiplerin taklit edil­
mesi ve paradigmatik tavırların tekrarı yoluyla zamanın il­
ga edilmesi. Örneğin bir kurban verme ab origine bir tanrı ta­
rafından gösterilmiş ilk kurban verme törenini tamı tamına 
yeniden üretmekle kalmaz, aynı zamanda o ilk mitsel an için­
de vuku bulur; başka bir deyişle, her kurban ilk kurbanı tek­
rarlar ve ona denk düşer. Tüm kurban törenleri başlangıcın ay­
mitsel kertesinde icra edilir; ayin paradoksuyla dindışı za­
man ve sürem askıya alınır. Aynı şey tüm tekrarlar, yani ar­
ketiplerin tüm taklit edilişleri için de geçerlidir; bu taklitle 
insan arketiplerin ilk ortaya çıktığı mitsel çağa aktarılır. 
Böylece, ilkel ontolojinin ikinci bir veçhesini görmüş oluyoruz: 
bir eylem (veya bir nesne) belirli paradigmatik jestlerin tek­
rar edilmesiyle belirli bir gerçeklik kazandıkça dindışı za­
man, sürem, "tarih" de örtülü biçimde yokedilmektedir; ve 
örnek jesti yeniden üreten kişi böylece o jestin vahyedildiği 
mitsel çağa aktarılmış olur.
Dindışı zamanın ilgası ve bireyin mitsel zamana yansı­
tılması, kuşkusuz, ancak özsel dönemlerde -yani, bireyin 
hakikaten kendisi olduğu dönemlerde olur: ayinler ve önemli 
eylemler (beslenme, doğum, törenler, avlanma, balık avlama, 
savaş, çalışma) sırasında yaşamının geri kalan kısmı anlamı 
olmayan, "oluş" halindeki dindışı zamanda geçer. Brahman 
metinleri bu iki zamanın, kutsal ve dindışı zamanın, ölüm­
süzlük vasfını taşıyan tanrıların varlık tarzıya, ölümlülükle 
nitelenen insanın varlık tarzının heterojenliğini açıkça gös­
termektedir. Kurban veren kişi arketipik kurban verişi tek­
rarladığı sürece tam bir törensel eylem içinde ölümlülerin 
dindışı dünyasını terkeder ve ölümsüzlerin ilahi dünyasına 
girer. Kendisi de bunu şu şekilde ilan etmektedir: "cennet'e,
48


tanrılara eriştim; ölümsüz oldum!" (Taitliriya Samhita, I, 7, 
9). Ayin sırasında terkettiği dindışı dünyaya geri dönecek 
olursa ölecektir; bu nedenle kurban verme eylemini gerçek­
leştiren kişinin dindışı zamana dönebilmesi için çeşitli kut­
sallıktan arındırma ayinleri gereklidir. Aynı şey törensel cin­
sel birleşme durumunda da geçerlidir; birey ilahi bir arketipi 
("Ben Gökyüzüyüm, sen Yeryüzüsün", vb.) tekrarladığından 
artık 1 dindışı ve anlamsız zaman içinde yaşamamaktadır. 
Malenezyalı balıkçı denize çıktığında, Aori'nin kimliğine bü­
rünür ve mitsel zamana, paradigmatik seferin yapıldığı ana 
aktarılır. Her tapmak, saray veya binayı mitsel mekanın 
aynı merkezi noktasına aktaran Merkez simgeciliğinin din­
dışı mekanı ilga edişi gibi, arkaik insan tarafından yapılan 
her anlamlı eylem yani, arketipik jestin her tekrarı süremi 
askıya alır, dindışı zamanı ilga eder ve mitsel zamana dahil 
olur.
Dindışı zamanın askıya alınması ilkel insan açısından te­
mel bir ihtiyaca yanıt verir ki bunu bir sonraki bölümde, za­
manın yenilenişi ve Yeni Yıl simgeciliğiyle ilişkili bir dizi 
koşut anlayışı incelerken gözlemleme fırsatı bulacağız. Bu ih­
tiyacın önemini o zaman anlayacak ve arkaik insanın "ta- 
rih”e güçlükle katlandığını ve dönem dönem onu yoketmeye 
çalıştığını göreceğiz. Bu bölümde incelediğimiz olgular o za­
man başka anlamlar da kazanacaklardır. Ama zamanın sıfır­
dan başlayarak yenilenmesi sorununa girmeden önce insanın 
tekerrür yoluyla arketipe dönüşme mekanizmasına başka bir 
açıdan bakmamız gerekiyor. Belirli bir durumu inceleyeceğiz: 
kollektif bellek tarihsel olayın anılarını ne ölçüde korumak­
tadır? Her savaşçının bir kahramanı taklit ettiğini ve bu ar­
ketip ik m odele o labild iğin ce yaklaşm aya çalıştığın ı 
görmüştük. Şimdi, popüler belleğin iyi belgelenmiş bir tarih­
sel kişilik hakkında ne gibi anlar sürdürdüğünü görelim. Soru­
nun üstüne bu açıdan giderek bir adım daha ilerlemiş oluyoruz, 
çünkü, bu kertede "popüler" olsa da ilkel olduğu söyleneme­
yecek bir toplumu ele almaktayız.
49


Öyleyse, tek bir örnek verelim, bilinen bir paradigmatik 
mitos, bir kahramanla çoğunlukla üç başlı dev bir yılan, ya da 
kimi zaman bir deniz canavarı arasındaki döğüşü anlatmak­
tadır (Indra, Herakles ve ötekiler; Marduk). Geleneğin az çok 
yaşamakta olduğu yerlerde büyük hükümdarlar kendilerini 
bir ilk kahramanın taklitçileri olarak görürler: Dara kendini 
yeni bir Thraetona, üç başlı canavarı öldürdüğü söylenen mit­
sel İran kahramanı olarak görüyordu; onun için -v e onun do- 
layım ıyla- tarih yemlenmekteydi, zira, bir ilk kahramanlık 
mitosunun yeniden canlandırılması, yeniden güncelleştirilme- 
siydi aslında bu. Firavun’un hasımlan "yıkıntının, kurtların, 
köpeklerin oğullan", vb. diye nitelendiriliyordu. A p o p h is  

Yüklə 3,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə