illo tempore
ölümsüz varlıklarca başlatılmış kozmogonik tö
renin yıllık tekrarlanışıyla karşı kârşıyayız; zira, icra edi
len simgesel jestler arasmda en önemlisi kabile mensuplarının
"payandaları dünyanın altına koymak" dedikleri jesttir ve bu
tören dünyanın yeniden yaratılışını ima eden, son aysız ge
ceyle yeni ayın belirmesine denk düşmektedir. Yeni Yıl ayini
nin, yeni hasat üzerindeki yasağın kalkmasını da içermesi
hayatın tümüyle yeniden başlamasının sözkonusu olduğunu
77
göstermektedir.
Bu "dünyanın yeniden kuruluşu" ile bağlantılı olarak ha
yalet dansı dini denilen şeyin temelinde yatan ideolojiyi ha
tırlamak öğretici olacaktır; ondokuzuncu yüzyılın sonlarına
doğru Kuzey Amerika kabileleri arasmda yayılan bu mistik
hareket evrenin yeniden doğuşunun yaklaşmakta olduğu, yani
dünyanın sonu ve hemen ardından cennetsi bir dünyanın kuru
luşunun çok yakın olduğu kehanetinde bulunuyordu. Hayalet-
dansı dini bir kaç satırda özetlenemeyecek denli karmaşıktır,
ancak kesintisiz dört, beş gün süren danslar aracılığıyla ölü
lerle kitlesel ve kollektif bir iletişim kurarak dünyanın sonu
nu hızlandırmayı amaçladığını söylemek bizim konumuz açı
sından yeterlidir. Ölüler dünyayı istila etmekte, yaşayanlar
la iletişim kurmakta ve böylece mevcut kozmik devrenin ka
panışını ilan eden bir "kargaşa” yaratmaktadırlar. Ama, za
manın "başlangıç" ve "son"una ilişkin mitsel tasavvurlar iş-
levdeş olduğundan -eskatoloji, en azından belli veçhelerden,
kozmogoniyle bir olmaktır -hayalet-dansı dininin esch aton 'u
Cennet'in, ilk bolluğun mitsel illud tempus'unu yeniden gün
celleştirm ektedir.42
78
ZAMANIN SÜREKLİ YENİDEN DOĞUŞU
.
\
Bundan önceki sayfalarda gözden geçirilen malzemenin he-
terojenliği okuru korkutmamalıdır. Bu alelacele sunuştan her
hangi bir etnografik sonuç çıkarmak gibi bir niyetimiz yok.
Tek amacımız bu dönemsel arınma ayinlerinin (ifritlerin, has
talıkların ve günahların kovulması) ve yılın sonu ve başlan
gıcı törenlerinin özet bir fenomenolojik analizini yapmaktır.
Her benzer inanç grubunda çeşitlemelerin, farklılıkların, uy
umsuzlukların olduğunu, bu törenlerin ortaya çıkış ve yayıl
malarının başka incelemeleri gerektiren bir sürü sorun doğur
duğunu kesinlikle kabul ediyoruz. îşte bu nedenle herhangi bir
sosyolojik ya da antropolojik yorumlamadan kaçındık ve ça
lışmamızı tüm bu törenlerden çıkan genel anlamın yalın bir
sunuşuyla sınırladık. Kısacası, amacımız bunların anlamla
rını anlamak, bize gösterdikleri şeyi görmeye çalışmaktır -
her bir mitsel-ayinsel karmaşanın (genetik ya da tarihsel)
ayrıntılı incelemesini geletekteki çalışmalara bırakıyoruz.
Dönemsel törenlerin çeşitli grupları arasmda önemli fark
lılıklar olduğunu -hatta rahatlıkla diyebiliriz ki olması ge
rektiğini- söylemeye bile gerek yok; genellikle "medenileşmiş
insan" ve "ilkel insan” denilen hem tarihsel hem de "tarihsel
79
olmayan" halklar veya katmanların sözkonusu olması bile
başlı başına bir neden bunun için. Yaratılış'm tekrarlandığı
Yeni Yıl senaryolarının tarihsel halklar, tam tabiriyle tari
hin kendileriyle başladığı haklar, yani Babilliler, M ısırlı
lar, îbraniler, îranlılar arasında özellikle belirgin olduğunu
da belirtmeye değer. Adeta bu halklar, "tarih"i ilk kendile
rinin kurmakta olduğunu bilerek kendi eylemlerini kadar ge
çirmiş ve sonrakileri kullanıma sunmuşlardır (ancak; bundan
önceki bölümde gördüğümüz gibi kategori ve arketiplerde ka
çınılmaz değişimler de olmuştur). Ayrıca, bu halklar geçmiş
zamanı yoketme ve kozmogoniyi güncelleştirme yoluyla ken
dilerini de periyodik olarak yeniden doğurma ihtiyacını de
rinden hissetmişlerdir.
.
Hala arketipler cennetinde yaşayan ve zamanı sadece bi
yolojik olarak kaydederek "tarih" olmasına -y an i olayların
geri çevrilemezliğini göstererek kendi aşındırıcı eylemini on
ların bilincine dayatm asına- fırsat vermeyen ilkel toplumla
ra gelince, bu halklar "kötülükler"in kovulması ve günahların
itirafı yoluyla kendilerini periyodik olarak yeniden doğur
maktadırlar. Bu toplumlarında bir periyodik yenidendoğuşa
ihtiyaç duymaları biraz önce arketipler cenneti dediğimiz du
rumlarım sürekli koruyamamalarının ve belleklerinin (kuşku
suz modem insanınkinden çok daha az yoğun olsa da) olayla
rın geri çevrilmezliğini gösterme, yani tarihi kaydetme yeti
sine sahip olduğunun kanıtıdır. Dolayısıyla, bu ilkel halklar
da insanın kozmos içindeki varoluşunu bir düşüş olarak gör
mektedirler. R.Pettazzoni'nin La confessiona dei peccati adlı
yapıtında yetkin biçimde incelediği günah çıkarmanın yaygın
ve tekdüze morfolojisi göstermektedir ki en basit insan top-
lumlarında bile "Tarihsel" bellek, yani, hiç bir arketipten tü
retilmemiş olayların, kişisel olayların (çoğu durumda "gü
nahlar" m) anımsanışı katlanılmaz birşeydir. Günahların iti
raf edilmesinin başlangıcının bazı fiziksel araçlarla (kan, ko
nuşma, vb.) bir hatanın ortadan kaldırılması olduğunu biliyo
ruz. Ama, gene bizi ilgilendiren itirafta bulunma prosedürü
80
değil -b u yapı olarak büyüseldir---- ilkel insanın günahtan,
yani hep birlikte tarihî oluşturan ardışık kişisel olaylardan
kurtulma ihtiyacını hissetmiş olmasıdır.
Bu nedenle kozmogonik eylemin tekrarı yoluyla gerçekleş
tirilen kollektif yeniden doğuşun, tarihi yaratan halklar ara
sında muazzam bir önem kazandığını gözlemliyoruz. Burada
şuna işaret edebiliriz: elbette çok çeşitli bir çok neden yanın
da Hint tinselliğinin metafizik ve tarihsel-olmayan yapı
sından ötürü Hintliler antik Yakın Doğu’da görüldüğü kadar
kapsamlı bir kozmolojik Yeni Yıl senaryosu geliştirmemişler
dir. Ayrıca şunu da belirtebiliriz: önde gelen tarihsel halk
lardan olan Romalılar "Roma'nın sonu"nu sürekli bir saplantı
haline getirmiş ve sayısız renovatio sistemleri pp.şindp koş
muşlardı. Ama şimdilik okuru bu yola yöneltmek istemiyoruz.
Dolayısıyla, dönem dönem yinelenen bu tarihi yoketme tö
renleri haricinde geleneksel toplumların (yani, modern dün
yayı oluşturanlara kadar tüm toplumların) zamanın yeniden
doğuşunu sağlayacak daha başka yöntemler bildiğini ve uygu
ladığını belirtmekle yetineceğiz.
İnşa ayinlerinin de benzer biçimde, kozmogonik eylemin az
ya da çok belirgin bir taklidini varsaydığını başka bir yerde
göstermiştik.7
Geleneksel insana göre bir arketipik modelin taklit edil
mesi o arketipin ilk kez gösterildiği mitsel anın yeniden can
landırılmasıdır. Dolasıyısıyla, ne periyodik ne de kollektif
olan bu törenler de dindışı zamanın, süremin akışını durdurur
ve kutlamayı yapanı mitsel zamana in illo tempore aktarır.
Görmüş olduğumuz gibi, tüm ayinler bir tanrısal arketipi tak
lit eder ve bu arketiplerin sürekli yeniden canlandırmışları
tek ve aynı zamandışı mitsel kertede gerçekleşir. Ancak, inşa
ayinleri bunun da ötesinde bir şey göstermektedir: kozmogoni
nin taklidi, dolayısıyla yeniden güncelleştirilmesi. Her evin
inşasıyla "yeni çağ" açılır. H er inşaat bir mutlak
başlangıçtır; yani, başlangıç kertesini, tarihin izini taşı-ma-
yan bir şimdinin çokluğunu yeniden kurma eğilimindedir. El-
81
bette, günümüzdeki inşa ayinleri büyük ölçüde kalıntılardan
ibarettir ve bunlara uyan insanın bilincinde ne ölçüde bir de
neyimin yaşandığını anlamak güçtür. Ama bu rasyonalist iti
razın dikkate alınması gerekmez. Önemli olan insanın inşaat
larında kozmogoniyi yeniden üretme ihtiyacını hissetmiş, bu
yeniden üretimle dünyanın mitsel başlangıç anı ile çağdaş
olmuş ve kendini yeniden doğurabilmek için, olabildiğince sık,
bu ana dönme ihtiyacını hissetmiş olmasıdır. Modem dünya
da hala inşaat ayinlerini sürdürenlerin bu anlam ve gizemi ne
derecede paylaştıklarını söyleyebilmek için olağanüstü bir
kavrayış gerekmektedir. Kuşkusuz deneyimleri, bütün olarak,
dindışıdır: bir inşaatla belirtilen Yeni Yıl, o evde yaşayacak
olanların hayatında yeni bir aşamaya çevrilmiştir. Ama, mi
tos ve ayinin yapılan, güncelleştirilmelerinin doğurduğu de
neyim artık tümüyle dindışı olsa bile gene de değişmez: bir
inşaat dünya ve yaşamm yeni bir örgütlenişidir. Gerekli olan
tek şey duyarlığı yaşamın mucizesine daha az kapalı bir
modern insandır; ve bir ev inşa edip de ilk kez içine girdiğinde
onun için yenilenme deneyimi yeniden doğacaktır(tıpkı, mo
dem dünyada bile Yeni Yıl'ın hala geçmişin sonu ve yeni bir
hayatın taze başlangıcı olma itibarını sürdürmesi gibi).
Bir çok durumda elde bulunan belgeler yeterince açıktır: bir
mihrap veya kurban, sunağının inşaatı kozmogoniyi tekrarlar,
bunun nedeni sadece mihrabın dünyayı temsil etmesi değil ay
nı zamanda çeşitli dünyevi döngüleri cisimleştirmesidir.
Örneğin, işte Flavius Josephus’un^Yeruşalim Tapmağı'nm ge- .
leneksel simgeciliği ile bağlantılı olarak bu konuda bize
söyleyecekleri; tapmağın üç bölümü üç kozmik bölgeye tekabül
eder (bahçe denizi -yani aşağı bölgeleri- Kutsal Saray yeryü
zünü, Sanctum Sanctorum da göğü temsil eder); masadaki oniki
somun yılın oniki ayıdır; yedi dallı şamdan da zodyakın
bölümlerini temsil eder. Tapmağı inşa edenler sadece dünyayı
değil kozmik zamanı da inşa etmişlerdir.
Kozmik zamanın kozmogoninin tekrarı yoluyla inşası
Brahman kurban töreninin simgeciliğinde daha da açıkça g ö-
8 2'
rülmektedir. Brahmanlarda her kurban veriş dünyanın yeni
bir Yaratılışı’na denktir (örneğin, bkz. Satapatha Brahmana,
VI, 5, 1 ve devamı). Öyle ki, kurban sunağının inşası "dünya
nın yaratılışı" olarak kavranmaktadır. Kilin karıştırıldığı
su ilk sudur, sunağın temelini oluşturan kil yeryüzüdür; yan du
varlar atmosferi temsil eder. Dahası, sunağın inşasında her
aşamada o sırada yaratılmış olan kozmik bölgenin adı
söylenen dualar okunur (Satapatha Brahmana, I, 9, 2, 29; VI,
5 ,1 ve devamı; 7, 2 ,1 2 ; 7, 3 ,1 ; 7, 3, 9). Ama sunağın dikilişinin
kozmogonik eylemi taklit etmesine karşılık, kurban verişin
bir başka amacı vardır. Yaratılış’tan önce varolan ilk birliği
yeniden kurma. Zira, Prajapati kozmosu kendi tözünden ya
ratmış ve onu ortaya çıkardıktan sonra "ölümden
{Y
4, 2, 2) ve'~tanrılar onu canlandırmak için armağanlar sun
muşlardır. Aynı şekilde, bugün kurbanı kutlayan kişi Prajapa-
ti'nin bu ilk yaşama döndürülüşünü yeniden üretmektedir.
"Böylece, her kim bunu bilerek bu kutsal işi yerine getirir
veya [hiç bir ayin yapmadan] bunu bilirse Prajapati’yi bütün
ve tam kılar." (X, 4, 3, 25, vb.)45 Kurban verenin ilksel birliği
yeniden tesis etmeye, yeni Yaratılış’dan önce gelen biltün'ü ye
niden kurmaya yönelik bilinçli çabası ilksel birliğe susamış
Hint tininin çok önemli bir özelliğidir, fakat bunun üzerinde
durmayacağız. Brahman’ın her kurban verişte arketipik koz
mogonik eylemi tekrarladığını ve "mitsel kerte" ile "şimdiki
an" arasındaki bu çakışmanın hem dindışı zamanın ilgası
hem de dünyanın sürekli yeniden doğuşu demek olduğunu
söylemekle yetinelim..
Eğer "Prajati Yıl" ise (Aiteraya Brahm ana, VII, 1, 2 vb.)
"Yıl Ölüm ile aynıdır; ve her kim bu Yıl’ın Ölüm olduğunu bi
lirse [yıl] onun hayatını yoketmez..." (Satapatha Brahmana,
Dostları ilə paylaş: |