270
1960
31.254
98.599
273.436
42.057
445.346
1970
38.007
200.915
359.064
50.792
648.778
1980
63.347
604.760
460.477
40.747
1.169.331
1990
76.340
1.268.696
504.160
39.766
1.888.962
2000
84.080
1.433.901
532.489
16.107
2.066.577
2005
-
-
-
-
3.000.000
2010
-
-
-
-
4.000.000
Kaynak: Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tuz Sanayi Sektör Araştırması -2005 ve SI raporu
Üretim: Ülkemizde Tekel Genel Müdürlüğü 600.000 ton/ yıl ham tuz üretim kapasitesiyle bu
konuda ülke İhtiyacını karşılamakta, ayrıca çok ilkel metodlaria yurdun çeşitli bölgelerinde mahalli
ihtiyaçları karşılamak amacıyla tuz madenciliği yapmaktadır. Tekel Genel Müdürlüğüne bağlı
olarak 1 deniz, 2 göl, 6 kaya ve 49 memba tuzlacaları faaliyettedir.
a)
deniz tuzu üretimi: Çamaltı tuzlalarından yaklaşık 300.000 ton/yıl kapasiteli deniz tuzu
ihtihsal edilmektedir
b)
göl tuzu üretimi: Tuz gölü kıyısındaki Yavşan ve Kaldırım tuzlarından, yılda yaklaşık
200.000 ton tuz üretilmektedir. Kullanılan üretim metodunun eski oluşu nedeniyle, düşük kaliteli
tuz üretilmektedir.
c)
kaya tuzu üretimi: Kaya tuzu üretimi Kırşehir, Çankırı ve Kağızman bölgesindeki toplam
6 kaya tuzu yatağından, yeraltı işletmeciliğine göre yapılmaktadır. Kapasitelerin düşüklüğü
nedeniyle üretim maliyeti yüksektir(Madencilik Dergisi Cilt: XIII Sayı: I)
Tüketim: Yurt içi tuz tüketimine ait gerçek rakamları bulmak mümkün olmamıştır. Bununla
birlikte 1970 yılı tahmini tuz tüketimi; üretimden 300.000 ton fazladır. Ancak bunun Tekel
dışındaki kaynaklardan karşılandığı tahmin edilmiştir. DPT Tuz Sanayii Alt Komisyonu Raporuna
göre 1970-80 yıllarına ait tahmini tüketim miktarları aşağıda verilmektedir.
1970
1975
1980
İnsan Gıdası
350.000
397.000
451.000
Gıda Sanayii
49.000
61.000
80.000
Deri Endüstrisi
50.000
382.000
443.000
Hayvancılık
330.000
71.000
102.000
Su Tasfiyesi
90.000
115.000
147.000
Klor Alkali
8.000
13.000
21.000
Soda
_
240.000
360.000
Diğerleri
96.000
266.000
276.000
Toplam
973.000
1.542.000
1.880.000
Havza çevresinde en verimli iş, hayvancılık. Havza etrafında yapılan hayvancılıktan yılda
182 milyon dolar gelir elde ediliyor.
Havzada 290 bin hektar az bulunan doğal bozkır alanı var. 52 bin hektar alanda sulu tarım
yapılıyor ve 130 milyon dolar gelir elde ediliyor. Kuru tarım geliri ise 25 milyon dolar.
Tuz Gölünün kirli su deposu olarak kullanılması bile, yılda 55 milyon dolar kazandırıyor.
Tuz üretiminden yılda 15 milyon dolar, sodyum sülfat elde edilmesinden ise 2 milyon dolar
gelir sağlanıyor.
Mantar, doğal bitkiler ve bal üretiminden 1,5 milyon dolar, Şereflikoçhisar (ayrıca
Şereflikoçhisarda tuzlu çamurdan yapılan çömlekler 36 bin dolar) ve Eşmekayada kesilen
sazlıklar da 6 bin dolar gelir sağlıyor. Bunlar küçük gelirler de olsa bölge insanı için hayati
kaynaklar oluşturuyor.
Türkiye’de tuz/sodyum tüketimi durumu ve aşiri tuz tüketiminin azaltılmasi ile ilgili
çalışmalar
271
Ülkemizde ilk on ölüm nedeni içerisinde iskemik kalp hastalıkları 1.sırada, hipertansif kalp
hastalıkları 6.sırada, inflamatuar kalp hastalıkları ise 10. sıradadır. Temel hastalık gruplarına göre
ölüm nedenleri sıralamasında ilk iki sırada kronik hastalıklar yer almakta ve kardiyovasküer
hastalıklar %48 ile ilk sırada yer almaktadır.
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından 2008 yılında yapılan SALTurk
çalışmasında (Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı Çalışması), Türkiye’de günlük tuz
alımının diğer ülkelere göre daha fazla olduğu belirlenmiştir. Türk toplumunda hem günlük
ortalama tuz tüketimi hem de Türk toplumunun kan basıncı değerleri diğer ülkelere kıyasla daha
yüksektir. Sağlıklı yetişkinler için önerilen ortalama günlük tuz miktarı yaklaşık 5 gram iken
Türkiye’deki günlük tuz alımı ortalaması kişi başı yaklaşık 18 gramdır. SALTurk çalışmasında
vücut ağırlığı parametreleri sınıflandırılara yapılan analizlerde
, alınan tuz miktarının artış oranına
paralel olarak kan basıncı değerleri de artmaktadır. Vücudu daha az tuz tutabilecek bireylerde
(Kreatinin/ağırlık oranı 10-40 arası) yaklaşık her 6 g sodyum (100m Eq/gün sodyum) alımında
sistolik kan basıncı (SKB) 3,5 mmHg ve diyastolik kan basıncı (DKB) 2,5 mmHg artmaktadır.
Daha
çok tuz tutabilecek bireylerde ise (kreatinin/ağırlık oranı 15-25 arası) yaklaşık her 6 gr
sodyum alımında ise SKB 8,2 mmHg ve DKB 4,9 mmHg artmaktadır. Hipertansiyonun kontrol
altına alındığında, inme ve kalp yetersizliği görülme oranı yarıya inerken, kalp krizi riskini üçte bir
oranında azalmaktadır. Ancak, hipertansiyonu olan on hastanın yedisinde hedef kan basıncı
(tansiyon) değerleri olan 140/90 mmHg’ dan düşük değerlere ulaşılamamaktadır (diyabet ve böbrek
hastalarında hedef değer: <130/80 mmHg’dır).Hedef kan basıncı değerlerine ulaşmak için, tuz
alımını azaltmak gibi önemli yaşam tarzı değişikliklerinin yanında iki veya daha fazla ilaca ihtiyaç
duyulmaktadır. Kronik Böbrek Hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla artan bir
sağlık sorunudur ve böbrek kaybı ile kardiyovasküler komplikasyonlar bu duruma eşlik etmektedir.
Türkiyede Kronik Böbrek Hastalığı durumunu belirlemek amacıyla gerçekleştirilen ve 2011de
yayınlanan toplum bazlı CREDIT çalışmasında; Kronik Böbrek Hastalığı prevalansının %15.7 ,
hipertansiyon prevalansının %32.7 olduğu saptanmış ve kardiyovasküler risk faktörlerinin Kronik
Böbrek Hastalığı olanlarda anlamlı bir şekilde daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Yine “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hayat Programı 2010-2014” çerçevesinde “B.Obezitenin
Önlenmesine Yönelik Çalışmalar B.4 Obezitenin Önlenmesinde Gıda Sanayi ile İşbirliğinin
Sağlanması” bölümünde obezitenin önlenmesine yönelik tuz oranı azaltılmış gıdaların üretiminin
arttırılması konusunda aktiviteler bulunmaktadır.
Ayrıca ülkemiz WHO ve AB gibi uluslararası sağlık otoritelerinin konuyla ilgili
çalışmalarında yer almış ve ilgili Dünya Sağlık Asamblesi kararlarını kabul etmiştir. Ancak
ülkemiz
için önemli bir sorunu olan ve bir çok kronik hastalığın temelini oluşturan aşırı tuz tüketiminin
azaltılması stratejilerinin, konunun önemi ve kapsamının geniş olması gereği ve WHO, AB üyesi
olan ülkeler ile diğer ülke deneyimlerinde olduğu bir eylem planı çerçevesinde ele alınması gerek-
tiği düşünülmüş ve eylem planı dört temel başlık altında yürütülecek eylem planı oluşturulmuştur.
“Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Eylem Planı” 4 bölümden oluşan ve 2011-2015
tarihleri arasında uygulanacak olan söz konusu eylem planının amaç, hedef ve stratejileri aşağıda
yer almaktadır.
Türkiye aşiri tuz tüketiminin azaltılması eylem planı amaç, hedef, strateji ve aktiviteler
Mevcut durum ve hedefler
Amaç:Toplumda tuz tüketiminin azaltılmasına yönelik önleyici faaliyetlerin yürütülmesine
temel oluşturacak verilerin sağlanması ve ulusal hedeflerin
belirlenmesi
Hedef: 2012 yılına kadar bilimsel yöntemlerle toplumda tuz tüketimi ve aşırı tuz tüketimine
neden olan majör faktörler saptanacak buna göre kısa ve uzun vadede tuz tüketiminin azaltılmasına
yönelik hedefler belirlenecektir.
Stratejiler:
1. Tuz tüketimi ulusal danışma kurulu ve tuz tüketimi yürütme kurulunun kurulması
2. Günlük tüketilen ortalama tuz miktarının saptanması
3. Toplu beslenme sistemlerinde tuz tüketiminin saptanması
4. Aşırı tuz tüketiminin sağlık
etkilerinin belirlenmesi