Eylül 2016 İstanbul/Türkiye



Yüklə 4,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə22/238
tarix14.06.2018
ölçüsü4,91 Mb.
#48762
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   238

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 59


âlemde ancak “gözü açık”ların görüp anlatabildiği bir meseledir. Nitekim Ha-

kas şamanları arasında “üçüncü göz” tabiri sıklıkla dile getirilmekte olup bu 

kavram “gözü açık” tabiri ile uyuşmaktadır. Demek ki Islam medeniyeti Türk-

lerin eski inançlarına müsamaha gösterse de “menkıbe”lerde bunu en makul 

ve mantıklı çerçeveye oturtmuştur.

Öte  taraftan  Şamanist  kültürü  devam  ettiren  Türk  boylarında  iyi  veya 

kötü,  evcil  veya  vahşi  tüm  hayvanlara  dönüşüm  olduğu  gözlemlenmekte-

dir. Tabii coğrafyaya göre bu hayvan türleri değişebilmektedir. Örneğin sığır 

kültünün hâkim olduğu Yakutlarda boğa, öküz, maral gibi türler ağırlıklıdır. 

Daha güneyde olan Hakas ve Altaylarda ise kurt, kuş ve bazı geyik cinsleri 

görülmektedir. Yine de Güney Sibirya’da kuşlar ağır basmaktadır. Kuşların, 

Ahmed Yesevî “menkıbe”lerinde yoğun biçimde yer almasının sebebi de il-

gili hayvan kültleri ve Güney Sibirya ile Orta Asya coğrafyalarının yakınlığı 

olabilir.



IV. Mantıksızlıkların Mantığı

“Menkıbe”ler dikkatle incelendiğinde bunların bazı mantıksızlıkları barın-

dırdığı görülecektir. Ancak bunlar gerçekte sözlü gelenek içinde hiç de man-

tıksız değildir. Onun için bunlara “mantıksızların mantığı” denebilir. Nitelim 

A.  Olrik  halk  anlatılarının  epik  kanunlarında  “anlatı  mantığı  kuralı”na  yer 

vermekte ve anlatı mantığının doğal dünya mantığı ile ölçülemeyeceğini, ani-

mizm, büyü ve mucizeye olan eğilimin onun temel kuralı olduğunu

31

söyler.



Ilk  “menkıbe”ye  bakıldığında  tezatlar  görünmektedir.  Örneğin  Horasan 

erenlerinden biri haber vermek için turnaya dönüşüyor ama sonraki satırlarda 

Hoca yedi kişinin geldiğini belirtiyor. Sonra hoca bazı dervişleri yanına alsa 

da sadece kendisi turnaya dönüşüyor. Hatta ortalıkta olmayan bir bezirgân 

aniden “menkıbe”ye dâhil oluyor. Ancak anlatım esnasında bunlar çok dikkat 

çekmez. Ve bu metni okuyan/dinleyen halk kitlesinden biri de bu eksikliklere 

dikkat  etmez.  “Menkıbe”de  dikkat  çeken  esas  unsur  Hoca  Ahmed’in  kera-

metleri ve manevî kudretidir. Nitekim ikinci “menkıbe”de Baba Maçin de kuş 

donuna girip uçan bir veli olmasına karşın Hoca Ahmed’e yenilmiştir. Dola-

yısıyla burada önemli olan Hoca’nın ön plana çıkmasıdır. Bu da olağanüstü 

hadiselerle verilmektedir.

31

  Özkul Çobanoğlu, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınları, 



Ankara 2010, s. 126.


60  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Yine, üçüncü “menkıbe”de bazı tezatlar görülse bile metin üzerinde bazı 

düzeltmelere gidilmiş görünmektedir. Örneğin kocaman sığır dergâha bırakı-

lırken “Nasıl kimse bunu görmez?” sorusuna yaz mevsimi olduğu ve müritler 

dışarıda yattığı için kimsenin bu olayı görmediği dile getirilerek bu eksiklik 

giderilmiştir. Bu da “menkıbe”nin yazıya geçirilmesi esnasında bir müdahale 

olduğunu akla getirmektedir. Ayrıca gerçek hayatta kuyruklu insan olmadığı 

bilindiği ve “menkıbe”de köpeğe dönüşenlerin eski vaziyetlerine geldiği hâl-

de kuyrukların kaldığı çok inandırıcı bir şekilde anlatılmaktadır.

“Menkıbe”lerin yanı sıra “şaman anlatıları”nda da benzeri örneklerle kar-

şılaşmak mümkündür. Bu husus ise sözlü geleneğin anlatı mantığı ve gücüyle 

ilgili olsa gerektir.

SONUÇ

Ahmed  Yesevî  “menkıbe”lerini  okuyan  bir  mümin  ilk  bakışta  onun  ke-

rametlerinden ve üstün manevî gücünden dolayı Islam’a ısınmakta ve ima-

nı kuvvetlenmektedir. Ancak burada bu menkıbelerin Islam’a,daha doğrusu 

şer’i hükümlere ne kadar uygun olduğu sorusu sorulduğunda bunun üzerin-

de biraz düşünmek gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü Islam’da insanın hayvana, 

hayvanın insana “dönüşme”si söz konusu değildir. Gerçi Kuran’da eski put-

perest ve müşrik bazı kavimlerin ceza veya ibret olsun diye Allah tarafından 

hayvana dönüştürüldüğü söylenmektedir. Yine de Sünni mezheplerde ve Sün-

ni geleneğe sahip tarikat çevrelerinde Hz. Peygamber’den sonra onun yüzü 

suyu hürmetine bu tür hadiselerin artık ortadan kalktığı belirtilmektedir.

Nitekim Ocak da Bektaşilerdeki “menkıbe” örneklerinden hareketle dö-

nüşüm motiflerini Islami gelenekle izaha kalkışmanın yanlış ve aldatıcı ola-

cağını söylemektedir.

32

 Madem Hz. Peygamber’den sonra böyle bir husus söz 



konusu  değil  ve  bunlar  Islami  gelenekle  izah  edilemiyor  o  zaman  Islam’a, 

sünnete tam riayet ettiği ifade edilen Ahmed Yesevî “menkıbe”lerinde neden 

böyle olağanüstülüklerle karşılaşılmaktadır?

Evvela Ahmed Yesevî “menkıbe”leri ile “şaman anlatıları”nın hem içerik 

hem yapısal açıdan benzerliğini çok yitirmediğini söylemek gerekir. Dolayı-

sıyla eski gelenekler, eski kalıplar içinde yeni medeniyet ve kültür çevresine 

uygulanmış ve böylece bu olağanüstülükler devam edegelmiştir. Daha doğru-

su eski Türk kültüründeki unsurların kabul edilen yeni kültür ve medeniyete 

32

  A. Yaşar Ocaka.g.e., 2005, s. 143.




Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 61


adapte edilme hadisesi ile karşı karşıya olduğu ileri sürülebilir. Bu yapılırken 

de en makul çerçeveye dikkat edilmiştir. Nitekim gerek Köprülü gerekse Ocak 

benzer görüştedirler.

33

Üstelik “menkıbe”ler Ahmed Yesevî’den sonraki dönem/dönemlerde te-



şekkül ettiği için kendisinin bu anlatılara dahili söz konusu değildir. Kendisi 

hayattayken  bu  tür  “menkıbe”leri  duysa  idi  bunlara  nasıl  bir  tepki  verirdi, 

bilmiyoruz; ama şahsî kanaatimiz

34

 bunlara kendisinin şiddetle karşı çıkacağı 



yönündedir. Nitekim bir hikmetinde “Mürşidlikni da‘vâ kılur şartın bilmes 

/ Helâl haram, sünnet, bid’at farkın bilmes / Bû-Hanîfe mezhebinde hergiz 

yürmes / Diger bid‘at mezheplerdin yürürler-e”

35

 diyerek ölçüyü ortaya koy-



muştur.  Bununla  birlikte  muakkipleri  bu  tür  anlatıları  Islam  propagandası 

için kullandıklarından bunlar Islam’ın yayılmasında önemli bir rol üstlenmiş-

tir.

KAYNAKÇA

Burnakov, V. A., “Juravl v Mifologiçeskih Vozzreniyah Hakasov”, Gumanitarnıe Na-



uki v Sibiri, S. 2, 2012, s. 87- 89.

Butanayev, V. Ya., Traditsionnıy Şamanizm Hongoraya, Hakas Devlet Üniversitesi Ya-

yınları, Abakan 2006.

Çobanoğlu, Özkul, Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ 

Yayınları, Ankara 2010.

33

  Örneğin  A.  Yaşar  Ocak,“Ahmed-i  Yesevî  ve  Yesevîlik”  başlıklı  makalesinde  “Ahmed-i  Ye-



sevî’nin içinde faaliyette bulunduğu Siriderya havzası ve çevresindeki göçebe Türk boyları, 

eski inançlarının tesirlerini henüz kuvvetli bir şekilde korumakta olduklarından, bu şeyhin 

onlara telkin ettiği Islam, zamanla kendiliğinden bu boyların eski dini ve sosyal yapılarına 

adapte olmuş ve Yesevîlik kırsal kesimlerde, kentsel kesimlerdeki Sünni renginin aksine, daha 

farklı bir yapıya bürünmüştür” diye yazar (2010: 30).

34

  Bu  kanaati  hislerimizden  hareketle  ileri  sürüyoruz.  Şahsi  kanaatler,  elde  herhangi  bir  veri 



olmadan ileri sürülen görüşler biçiminde değerlendirilse bile aslında bunların bir temeli var. 

Mesela “hissiyat” aynı kültür-medeniyet çevresinde yaşayan insanlar için önemli bir veri ta-

banıdır. Burada önceki-sonraki devir çok mühim değildir. Önemli olan aynı kültür dairesine 

mensup kişilerin gerek geçmişte gerekse günümüzde benzer maddi-manevi değerlerde buluş-

muş ve benzer bir yaşam biçimini sürdürmüş olup olmadığıdır. Bu, bir milleti millet yapan en 

mühim hazinedir. Dolayısıyla hissiyata dayalı şahsi kanaatlerin de bir bilimselliği bulunmak-

tadır.

35

  Necdet Tosun, Ahmed Yesevî, HAYTKÜ Yayınları, Ankara 2015, s. 20. Gerçi “Hikmetler”in de 



kendisinden sonra ortaya çıktığı söylenmektedir ancak burada hiç olmazsa ilk muakkiplerin 

onu taklit etmesi noktasında bu dizeler bize bir fikir verebilir.




Yüklə 4,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   238




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə