Бакы дювлят университети илащиййат факцлтясинин



Yüklə 1,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə28/73
tarix14.07.2018
ölçüsü1,91 Mb.
#55525
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   73

Mustafa Altundağ 
 
84 
içinde kimse kalmamış olduğu halde kapıları (sağa sola) çarpacak. Bu durum, 
onlar orada çağlar boyu kaldıktan sonra gerçekleşecek”.
116
 Muhaddis 
Bezzâr’ın (ö.292/905) rivâyet ettiği bu haberin sonunda, sözü edilenlerle 
günahkar muvahhidlerin kastedildiğine dair bir kayıt vardır.
117
  İbn Hacer bu 
konuda şunları söyler: “Bu kaydın kime ait olduğunu bilmiyorum. Ancak İbn 
Adiyy’in Enes b. Mâlik’ten merfû olarak naklettiği “Cehennem üzerine öyle 
bir gün gelecek ki içinde Ümmet-i Muhammed’den hiç kimse kalmadığı halde 
kapıları sağa sola çarpacak” anlamındaki rivâyet bahis konusu kimselerle âsî 
müminlerin kastedildiğini teyit eder. Aynı Konuda Ebû Ümâme’den merfû 
olarak gelen şöyle bir rivâyet de vardır: “Cehennemin üzerine öyle bir gün 
gelecek ki içinde âdemoğullarından kimse kalmayacak o gün kapılara sağa 
sola çarpacak, yani muvahhidlerden kimse kalmayacak”.
118
  
Abdullah b. Amr’ın, ilgili sözüyle ehl-i tevhidi kastettiğini gösteren başka 
verilere de sahibiz. Meselâ a) Nebe’ sûresinin inkârcıların cehennemde çağlar 
boyu kalacağını belirten âyetin yer aldığı pasajın sonunda “Tadın! Bundan sonra 
yalnızca azabınızı artıracağız” (78/30) âyeti hakkında Abdullah b. Amr şunu 
söylemiştir: “Cehennem halkına bundan daha şiddetli bir âyet inmemiştir. Onlar 
Allah’ın azabında sonsuza dek bir artış içerisinde olacaklardır”.
119
 b) Hâkim en-
Nîsâbûrî, Abdullah b. Amr’dan Zuhruf Sûresinin 77. âyeti münasebetiyle şöyle 
bir rivâyet nakleder: İnkârcılar görevli melek Mâlik’e “Rabbin (bari) bizi 
öldürsün” diye seslenirler. Onların bu isteklerine kırk sene sonra “Sizler 
kalıcısınız” diye cevap verir. Bunun üzerine onlar Cenâb-ı Hakk’a “Rabbimiz 
bizi buradan çıkar. Eğer bir daha (inkâra) dönersek, artık belli ki biz zalim 
kimseleriz” (Müminûn 23/107) diye yalvarırlar. Onları dünyanın ömrü kadar 
beklettikten sonra “Alçaldıkça alçalın orada, bana karşı konuşmayın artık” 
(Müminûn 23/108) diye karşılık verir. Bu söz üzerine onlar yutkunup 
hıçkırmaktan başka bir söz söyleyemezler”.
120
 Bu ve benzeri açık bilgiler 
                                                 
116
 Zemahşerî, el-Keşşâf (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcud-Ali Muhammed Muavvıd), 
Riyad 1998/1418; III, 238; İbn Kayyim, Hâdi’l-ervâh, s. 346. 
117
 Ebûbekir Ahmed b. Amr el-Bezzâr, el-Bahrü’z-zehhâr: Müsnedü’l-Bezzâr (nşr. 
Mahfûzurrahman Zeynullah), Medine 1415/1994, VI, 442. 
118
 Zemahşerî, el-Keşşâf, III, 238 (hâmişinde). 
119
 İbn Kesîr, Tefsîr, VIII, 331; Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, VIII, 397 
120
 Hâkim bu rivâyetin Buhârî ve Müslim’in şartlarını taşıdığını söylemiş, Zehebî de 
ona muvafakat etmiştir (bk. el-Müstedrek, VIII, 3146). 


Kur’an’da müşkil bir mesele: Cehennem azabının ebediliği 
 
85 
göstermektedir ki, Abdullah b. Amr’a göre inkârcılar cehennemde ebedî 
kalacaklardır. Öyleyse onun “cehennemde kimse kalmayacak” sözüyle 
günahları yüzünden ateşi hak etmiş ehl-i kıbleyi kastettiği sonucu çıkmaktadır.  
g) Câbir b. Abdullah. Azâbı inkârcılar için ebedî görüp görmediği 
tartışmalarında Câbir b. Abdullah’ın biri mevkûf diğeri merfû iki haberi öne 
çıkar. Birincisi, daha önce bahsi geçen ve Ebû Saîd el-Hudrî’ye de nisbet 
edilen haberdir. Bilindiği gibi Câbir’in adı orada biri meçhul üç şahıstan 
birisi olarak yer almaktadır. Ebû Saîd’e nisbeti konusunda söylenenlerin 
benzeri Câbir b. Abdullah için de geçerlidir. Bu yüzden bu konuda ilâve bir 
açıklamaya gerek yoktur.  
Câbir’e nisbet edilen merfû habere gelince, Abdürrezzâk’ın kaydettiği 
rivâyete göre, Hz. Peygamber Hûd sûresinin 107-108. âyetlerini okumuş ve 
“”Bir kavim ileride ateşten çıkacak/çıkarılacak” demiştir.
121
 Rivâyet bazı 
kaynaklarda “Şayet Allah bedbaht olanlardan bir kısım insanları ateşten 
çıkarıp cennete dahil etmeyi dilerse, bunu yapar” şeklinde nakledilir.
122
 
Evvela, rivâyet –sâbit ise- cehennemden çıkacak olanlarla inkârcıların 
kastedildiği açık değildir. Günahkar müminlerin kastedilmiş olması da 
muhtemeldir.  İnkârcıların kastedildiğini öne sürenler “ayette geçen 
“bedbaht” (şakî) sözcüğünün cehennemlik de olsa “mümin” için 
kullanılamayacağını, âyetin siyak ve sibâkının da bunu desteklediğini 
söylemektedirler. Hâlbuki başta İbn Abbâs olmak üzere birçok İslâm bilgini 
onlar gibi düşünmemektedirler. O, âyette sözü edilen şakîleri, cehennemden 
çıkacak olanlar yani ehl-i tevhid; ebedî olarak çıkamayacak olanlar 
(inkârcılar) olmak üzere iki gruba ayırmaktadırlar. Kaldı ki rivâyet, 
cehennemde bulunan herkesin çıkacağını belirtmiyor; Allah’ın dilemesine 
bağlı olmak şartıyla bir grup insanın çıkacağını ifade ediyor. Ehl-i 
tevhid’den bazılarının günahları yüzünden cehenneme girdikten bir süre 
sonra şefaatle çıkacaklarına dair sahih rivâyetler yer aldığına ve bu konudaki 
rivâyetlerin bir kısmı Câbir’den geldiğine göre bu merfû haberde sözü 
edilenleri de söz konusu müminler olarak anlamak daha makul 
                                                 
121
 Abdürrezzâk, el-Musannef, XI, 412. 
122
 İbn Kayyim, Hâdi’l-ervâh, s. 347; Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, IV, 476. 


Mustafa Altundağ 
 
86 
görünmektedir. Ölümün öldürülüp, hem cennetliklere hem de 
cehennemliklere “ebedilik var ölüm yok” hadisi Câbir’den de rivâyet edilir.  
Mislim’in rivayet ettiği bir haber göre Câbir, cehennemlik olmuş ehl-i 
tevhidin  şefaatle çıkacağını söyleyince, bir kişi kalkıp ona itiraz etmiş ve 
cehennemden kimsenin çıkmayacağına dair âyetler okumuştu. Bunun 
üzerine Câbir, Hz. Peygamber’in, Kur’an’da kendisine bahşedileceği 
bildirilen Makâm-ı Mahmûd ile (şefaat yetkisi) bir kısım insanları Allah’ın 
cehennemden çıkaracağını söylemiştir.
123
 
h)  Şa‘bî. Rivâyete göre Şa’bî  şöyle demiştir: “Cehennem, iki yurdun 
hem mamur olma hem de harap olma bakımından en süratlisidir”.
124
 
Şa‘bî’nin –haber sahih ise- “iki yurt”tan ikincisi ile neyi kastettiği açık 
değildir. Cenneti kastetmişse, cenneti ebedî, azâbı ise sonsuz görenler için 
delil olma özelliği yoktur. 
Buraya kadar yapılan açıklamalar  ışığında  şu sonuca ulaşmak rahatlıkla 
mümkün olmaktadır: Sözü edilen ilk dönem âlimleri, gerçekte, cehennemden 
inkârcıların değil ehl-i imanın çıkacağı görüşündedirler. Cehennemlik olmuş 
müminlerin oradan şefaatle çıkıp çıkmayacaklarına dair yapılan tartışmalar 
esnasında söyledikleri genel ve anlamı kapalı sözler, sonraki dönemde bazılarınca 
yanlış anlaşılmış; kâfirlerin de çıkacağı yönünde yorumlanmıştır. Nitekim 
müfessirlerin çoğuna göre, ilk dönem âlimlerinden nakledilen rivayetlerde sonlu 
olduğu dile getirilen cehennem, isyânkar müminlere tahsis edilen en üst tabakadır.
125
  
                                                 
123
 Müslim, İman 320. 
Şu bilgi de konuyla ilgili tartışmalar açısından önemlidir: Talk b. Habîb anlatır: 
Ben  şefaati en şiddetli  şekilde tekzib edenlerden birisiydim. Bir gün Câbir b. 
Abdullah ile karşılaştım. Ona cehennem halkının ebediliği ile ilgili âyetleri 
okudum. Bunun üzerine Câbir bana dedi ki: Ey Talk! Sen kendini benden daha iyi 
Kur’an okuyan, Resûlullah’ın sünnetini de daha iyi bilen birisi olarak mı 
görüyorsun? Ben tevazu gösterip “Hayır, vallâhi sen Allah’ın kitabını benden daha 
iyi okur ve anlarsın ve sünneti de benden daha iyi bilirsin” dedim. Câbir dedi ki: 
Senin okumuş olduğun âyetlerdeki cehennemlikler, müşrik (inkârcı) olanlardır. 
Amma bir kavim var ki bir kısım günahlar işlemişler ve bu günahlar yüzünden 
azaba duçar olmuşlar… Şayet ben Resûlullah’ı “onlar ateşten çıkacaklar” derken 
işitmeseydim, biz de senin okuduğun âyetleri okurduk; şefaatin olmayacağını 
söylerdik (bk. Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, III, 72). 
124
 Taberî, Câmi‘u’l-beyân (Şâkir) XV, 484; İbn Kayyim, Hâdi’l-ervâh, s. 347. 
125
 meselâ bk İbn Atıyye, el-Muharrerü’l-vecîz, III, 208. 


Yüklə 1,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə