Microsoft Word içindekiler doc



Yüklə 2,39 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə92/110
tarix28.08.2018
ölçüsü2,39 Mb.
#65015
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   110

Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies
  
Cilt: VII, Sayı 1, Sayfa: 183-200, İZMİR 2007. 
183 
 
BATI DÜNYASININ ÇİFTE STANDARTLI YAKLAŞIMLARINA BİR ÖRNEK: 
"ERMENİLERİN TEHCİRİ VE BULGARİSTAN TÜRKLERİ KIYASLAMASI" 
A Case About Western World’s Double Standarted Attitude: “An Comparision Between 
Armenian’s Forced Emigration and Bulgarian Turks” 
Recep YILDIZ

 
Özet 
Osmanlı devleti içinde Ermeni ve Bulgar gibi azınlıkları barındırmıştır. Azınlıkların 
ekonomik, siyasi, dini ve kültürel yaşamlarını güvence altına almış ve maddi ve manevi 
olarak desteklemiştir. Ancak azınlıklar, Osmanlıya karşı, yayılmacı, paylaşımcı Batı devletleri 
ile işbirliği yapmışlardır. Buna karşın, Bulgaristan’daki Türkler, iyi bir Bulgaristan vatandaşı 
olmalarına rağmen siyasi, dini, ekonomik ve kültürel yaşamlarında hep asimilasyona tabi 
tutulmuşlardır. Bati ise bu durum karşısında susmuştur; insan haklarını değil dini birlikteliği 
gözetmişlerdir. Bu araştırma, bu çifte standardı ortaya koymaktadır.  
Anahtar Sözcükler: Ermeni Tehciri, Bulgaristan Türkleri, Batılı Devletler, Çifte 
Standart 
Abstract 
The Ottoman State harbored minorities such as Bulgarians and Armenians and covered 
the economic, political, religious, and cultural lives of those minorities, and supported them 
spiritually and materially. However, minorities played along with the expansionist European 
countries against the Ottoman State. For all that, the Turkish population in Bulgaria 
underwent an assimilation process in their religious, political, economic and cultural lives. 
But the West, though they know the circumstances, did nothing but kept quiet and considered 
the religious togetherness instead of human rights. This study aims to present this double 
standard. 
Key Words:  Armenian forced emigration, Turkish population in Bulgaria, Western 
Countries, Double Standart 
1. Giriş 
Osmanlı Devleti tarih sahnesinde yer aldığı süre içinde -1461 yılında Ermeni Patriğini İstanbul'a 
taşıyarak kalıcılıklarını ve özgürlüklerini muhafaza altına almak örneğinde olduğu gibi- sınırları içinde 
yaşayan azınlıkların haklarını gözetmiştir. Böylelikle ticari, siyasi ve sosyo-kültürel hayatta azınlıklar 
etkili olmuşlar, huzurlu ortamda yaşamışlardır. Ancak özellikle Fransız İhtilali sonrasında ulus devletlerin 
oluşumu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanışı sürecinde, misyoner faaliyetler ve yabancı okulların 
da (Amerikan, Fransız Kolejleri, Robert Koleji gibi) etkileriyle, dini ve etnik unsurlarda milli bilinç 
oluşmaya -oluşturulmaya- başlamıştır. Batılı devletler ile Rusya tarafından stratejik birer araç olarak 
kullanılan Bulgarlar ve Ermeniler buna örnektir.  
Osmanlı Devleti'nden koparak bağımsız devletlerin kuruluşunda özellikle Rusya ve İngiltere'nin 
çıkarlarının çatışmaları ve rekabetleri, Osmanlı içinde başgösteren isyanları beraberinde getirmiş ve 
günümüze ulaşan siyasi arenada yerini alan Ermenilerin Tehcirini ve buna bağlı Ermeni Soykırımı 
                                                 

 Yrd.Doç.Dr., Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü. 


Recep Yıldız 
184 
iddialarını doğurmuştur. Dahası bu iddialar birçok batılı devletlerin parlamentolarınca da kabul edilerek 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti azınlık ve insan hakları bağlamında sıkıştırılmak istenmiştir, istenmektedir. 
Bu da kaynağı itibariyle Ermeni meselesinin, Türk-Ermeni değil, Türk-Rusya ve Türk-Batılı Devletler 
meselesi olduğunu ortaya koymaktadır. Öte yandan Osmanlının azınlıklara yaklaşımlarının aksine, 
kuruluş aşamasından günümüze kadar geçen süre içinde hiçbir şeye karışmadan sade bir hayat yaşamak 
isteyen Bulgaristan'daki Türkler, nüfusları nedeniyle Türk isimlerine dayalı zorlayıcı uygulamalarla insan 
hakları ihlallerine maruz kalmışlar, zorunlu göçe tabi tutulmuşlar veya kaçmak zorunda bırakılmışlardır. 
Ama bu durum, Batılı devletler ve Rusya tarafından gözardı edilmiştir, edilmektedir. Üstelik Rusya, 
ABD, Fransa, İngiltere gibi devletler, Osmanlıyı bölebilmek için stratejik bir unsur olarak kullandıkları 
misyonerler ve masa başı faaliyetlerle, yeri geldiğinde Balkan Türkleri, yeri geldiğinde Türkî 
Cumhuriyetlerde yaşayan Türkler, yeri geldiğinde Ermeniler, yeri geldiğinde Kıbrıs'ta yaşayan Türkler 
üzerine oyunlarını sergilemişlerdir, bu oyun bitmiş de değildir. Geçmişte 'ulus devlet' anlayışıyla Osmanlı 
Devleti'nin parçalanmasına yönelik yürütülen siyaset artık modern dünyanın küresel değişimi, halkların 
biraradalığı, insan hakları, demokrasi vb üzerine yürütülmektedir. 
2. Bulgaristan'ın Doğuşunda Türk-Bulgar İlişkileri 
Yüzölçümü 110.912 km² ve Başkenti Sofya olan Bulgaristan'da bir dine bağlı olduğunu belirten 
Bulgarların büyük çoğunluğu, Doğu Ortodoks Kilisesi’ne bağlıdırlar. Ayrıca Müslümanlar ile az sayıda 
Katolik ve Protestan vardır. Bulgaristan’da en büyük azınlık, 1984 ile başlayan Türkiye’ye göçten önce 
ve Bulgar makamlarının verdiği rakamlara göre, % 8.5 ile Türklerdir.
1
 1989 yılından itibaren dışa açılma 
ve liberalizasyon sürecine giren Bulgaristan Cumhuriyeti, 1995 nüfus verilerini, % 0,3 nüfus artışı 
oranıyla 8,4 milyon nüfus olarak ilan etmiş ve bu nüfusun % 85'ini Bulgar, % 8,5'ini Türk, % 2,6'sını 
Çingene, % 2,5'ini Makedon, % 0,3'ünü Ermeni ve % 0,2'sini Rus
2
 olarak bildirmiştir.

  
İlkçağda Trakya adıyla bilinen bugünkü Bulgaristan topraklarında yaşayan ve büyük bir ihtimalle 
de Orta Asya kökenli olan Bulgarlar, 370’li yıllarda Volga Irmağı’nın batısında yerleşirler. Arasıra Bizans 
İmparatorluğuna saldırdıkları görülür. Ancak, 6.yy’da Türk akıncılarına boyun eğerler. Türk akıncıları 
tekrar geri döndüklerinde Bulgarlar, Kurt (605-665) adında bir Han’ın yönetiminde birleşirler. Kurt’un 
oğullarından olan Asparuh, hükümdar olunca aşiretini Balkanların güneydoğu kesimine götürür. Buradaki 
Bizans topraklarını ele geçirir ve 679'da Birinci Bulgaristan İmparatorluğunu kurar. Fakat bu devlet, 
1018-1185 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun egemenliği altına girer. 1185 yılında Misya'da 
İkinci Bulgar Çarlığı'nı kurarak tekrar bağımsızlığına kazanan Bulgaristan, 1396’da Osmanlı 
İmparatorluğu’nun egemenliği altına girer ve 1878’e kadar da böylece devam eder.
3
 Osmanlılar XIV. 
                                                 
1
 Ana Britannica, Bulgaristan mad. 
2
 http://www.ozturkler.com/data/0008/0008_05_02.htm, "Bulgaristan", 11.02.2006. 

 Dikkat edilirse göç öncesi ve sonrası Bulgaristan nüfusu içindeki Türk oranı her ikisinde de % 8.5 olarak belirtilmektedir. 
Dolayısıyla  şu soru akla gelmektedir: Bu tarihler arasında Türkiye'ye zorunlu olarak göç eden Türkler toplam sekiz milyon 
nüfus içinde oranlara hiç mi etki etmemiştir? Bulgarlaştırma politikası çerçevesinde ifade edilmiş olan bu rakamlara karşın, 
Bulgaristan’da yaşayan Türkler 2000’li yıllarda Türk nüfusunun, Bulgar nüfusunu aşacak  şekilde çoğalmakta olduğunu ileri 
sürmüşlerdir. Örneğin, T.C. Kültür Bakanlığı'nın yayınladığı, Ahmet Şerif  ŞEREFLİ'nin "Bulgaristan'daki Türkler (1879-
1989)" isimli kitabının Önsöz'ünü yazan G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Ahmet Cebici, Ahmet 
Şerif'in bizzat kendi sözlerinden aktarmaktadır: "Bulgaristan'da Türk azınlığının sayısını kasıtlı bir şekilde gizlediler, gerçek 
sayının yarıdan azını gösterdiler. Rahmetli Osman Keskioğlu, 1948-1949 yıllarında Nüvvab Okulu öğrencilerine sayım 
yaptırarak, Türklerin sayısının 1.5 milyon civarında olduğunu tespit ettiklerini söylemişti. 1965 yılında biz de Bulgaristan Türk 
Gençlik Teşkilatları Birliği ((BTGTB) olarak yapmış olduğumuz sayımda 2.200.000, aynı yıl yapılan resmi sayımda 800.000 
olarak ilan edilen Türk nüfusu, gerçekte ise İstatistik Enstitüsünde çalışan Bulgarlardan aldığımız gizli bilgiye göre, bu rakam 
2.225.000 idi. 1969-1978 yıllarında 130.000 Türk Anavatan'a göç etmiştir. Bulgaristan Türklerinin yıllık artışı %0.20 (binde 
20) üzerinden 45.000 kişidir. Bu artış ve göç hesaplanınca 2.5 milyonu aştığı anlaşılır. 1989-1990 yıllarında 340.000 soydaşın 
zorunlu göçünden ve 160.000 kişinin geri dönüşünden söz ediliyor. Geri dönenlerin hemen hepsi bir yolunu bulup Türkiye'ye 
döndüler.... göç edenlerin sayısı 900.000 ila 1 milyonu buldu. Sonuç olarak diyebiliriz ki Bulgaristan'da 1.5 milyon dolayında 
bir Türk azınlığı kaldı." (Ahmet Şerif ŞEREFLİ, "Bulgaristan'daki Türkler (1879/1989), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 
2002, Önsöz: Ahmet Cebeci, XX-XXI). 
3
Ana Britannica, Bulgaristan mad. 


Yüklə 2,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə