cGMP, ince bağırsaklar, kalp, kan damarları, beyin ve böbreğin toplayıcı kanallarındaki bazı
hücrelerde intrasellüler ikinci haberci olarak fonksiyon görür.
Diaçilgliserol, membrana bağlı Ca
2+
bağımlı enzim olan protein kinaz C’yi aktifleyerek
intrasellüler ikinci haberci olarak görev görür.
Protein kinaz C, spesifik hedef proteinlerin
serin ve treonin kalıntılarını fosforiller ve katalitik aktivitelerini değiştirerek hücrenin
hormona yanıtını oluşturur.
İnozitol-1,4,5-trifosfat, plazma membranında fosfolipaz C etkisiyle oluşur; plazma
membranından endoplazmik retikuluma diffüze olur; endoplazmik retikulumda spesifik
reseptörlere bağlanır ve Ca
2+
kanallarını açarak depo Ca
2+
’un sitozole geçmesine neden olur;
sitozolik Ca
2+
konsantrasyonu 100 kat artarak yaklaşık 10
−8
M’dan 10
−6
M’a yükselir ki bunun
bir etkisi protein kinaz C aktivasyonudur.
İnsülin reseptörünün kendisi bir protein kinazdır; ATP’den bir fosfat grubunu tirozin
kalıntılarının hidroksil gruplarına transfer edebilir. İnsülin reseptörü, plazma membranının dış
yüzünden dışarı uzanan iki idantik
α zinciri ve sitozolik yüzdeki karboksil uçları ile
membranı geçen iki
β zincirine sahiptir. α zincirleri insülin bağlayan bölge içerir; β zincirleri
tirozin kinaz bölgesi içerir.
α zincirlerine bağlanan insülin, β zincirlerinin tirozin kinaz
aktivitesini aktive eder. Tirozin kinaz, önce
β zincirinde, kritik tirozin kalıntılarında kendini
fosforiller; bu otofosforilasyon sonunda enzim, başka membran veya sitozol proteinlerini
fosforillemek için aktive olur; hedef proteinlerin fosforillenmesinden sonra intrasellüler
insülin etkileri ortaya çıkar:
Etkilerini nükleer düzeyde vaya gen aktivasyonu suretiyle gösteren hormonlar
Etkilerini nükleer düzeyde vaya gen aktivasyonu suretiyle gösteren hormonlar, steroid
hormonlar, 1,25-dihidroksi vitamin D
3
ve tiroit hormonlarıdır:
8
hormon-reseptör kompleksi nükleusa transfer olur ve nükleer kromatin ile reaksiyonlaşarak
genoma bağlanır. Spesifik protein sentezi için mRNA uyarılır. Ribozomlarda spesifik protein
sentezi artar. Yeni sentezlenen proteinler ile, sellüler işlevlerde değişiklikler ve böylece
hücrenin hormona yanıtı oluşur. Tiroit hormonları, nükleer düzeyde hormonal etkiyi kısa
yoldan başarırlar; sitozoldeki basamağı atlarlar; hormon-reseptör kompleksi oluşmaz ve
hormon, nükleer kromatindeki genoma direkt bağlanır.
Hormon salgılanmasının düzenlenmesi
Hormon salgılanmasının düzenlenmesi, feedback düzenlenme ve sinir sistemi ile olur:
Hormon salgılanmasının feedback düzenlenmesi
Hormon salgılanmasının feedback düzenlenmesi, kandaki kimyasal maddelerle ve tropik
hormonlar ile olabilir.
Hormon salgılanmasının kandaki kimyasal maddelerle feedback düzenlenmesinin iki güzel
örneği, parathormon salgılanmasının plazma Ca
2+
düzeyi ile düzenlenmesi ve insülin
salgılanmasının plazma glukoz düzeyi ile düzenlenmesidir.
Plazma Ca
2+
düzeyinin düşmesi durumunda paratiroit bezleri bunu algılar ve uyarılarak
parathormon salgılamayı artırırlar; sonuçta plazma Ca
2+
düzeyi normal değere yükseltilmeye
çalışılır.
Plazma Ca
2+
düzeyinin düşmesi paratiroit bezlerinin uyarılmasına ve parathormon
salgılanmasının artışına neden olur. Plazma Ca
2+
düzeyinin yükselmesi de parathormon
salgılanışını baskılar.
Plazma glukoz düzeyinin yükselmesi durumunda pankreasın Langerhans adacıklarının
β
hücreleri bunu algılar ve uyarılarak insülin salgılamayı artırırlar; sonuçta plazma glukoz
10
düzeyi normal değere düşürülmeye çalışılır.
Plazma glukoz düzeyinin düşmesiyle insülin
salgılanması azalır ve bu defa pankreasın
α-hücreleri uyarılarak glukagon salgılanışı artar.
Hormon salgılanmasının tropik hormonlar ile feedback düzenlenmesinin örnekleri, tiroit,
sürrenal korteks ve gonat hormonlarının sentez ve salgılanışıdır. Bu hormonların plazmada
azalışı, ilgili tropik hormonun salgılanmasını uyarır ve sonuçta hormonun kendisinin düzeyi
de plazmada artar. Bu hormonların plazmada artışları ilgili tropik hormonun salgılanmasını
baskılar ve sonuçta hormonun kendisinin düzeyi de plazmada azalır.:
Hormon salgılanmasının sinir sistemi ile düzenlenmesi
Hormon salgılanmasının sinir sistemi ile düzenlenmesi pek çok hormon için geçerlidir:
11
Hipofiz hormonları
Büyüme hormonu (GH, somatotropik hormon)
Büyüme hormonu, hipofiz ön lobundaki eozinofilik hücrelerden salgılanan, protein yapısında
bir hormondur. GH’un yapısında sığırlarda 396, maymunlarda 241, insanda 191 amino asit
bulunur; 53-145.ve 182.-189.amimo asitler arasında disülfit köprüleri vardır. GH, prolaktin ve
insan plasental laktojen hormonu ile yapısal benzerlik gösterir; bu nedenle de bu hormonların
etkilerinin bir kısmını oluşturabilir.
Büyüme hormonu salıverilişinin kontrolü
Büyüme hormonunun salıverilişi, büyüme hormonu salıverici hormon (GHRH, GHRF) ve
büyüme hormonu salıverilişini inhibe edici hormon (Somatostatin) vasıtasıyla düzenlenir.
Büyüme hormonu salıverici hormon (GHRH, GHRF), hipotalamusun median çıkıntısında
oluşturulur; büyüme hormonu salıverilişini artırır. Büyüme hormonu salıverilişini inhibe edici
hormon (Somatostatin), hipotalamus, pankreas, mide, duodenum ve jejunumda oluşturulur;
büyüme hormonu salıverilişini inhibe eder. GHRH ve Somatostatinin salıverilişlerinin
düzenlenmesi de hipotalamusun ventromedial çekirdeğinden çıkan sinyallerle olur; bu
çekirdeğin çeşitli etkilerle uyarılması, büyüme hormonu salıverilişini başlatır.
GH salıverilişi ritmiktir. Yetişkinlerde plazma büyüme hormonu düzeyi, ağrı, korku, soğuk,
cerrahi stres ve egzersizden sonra artar. Stres sonrası büyüme hormonu artışı, hipotalamus
12