I uluslararasi



Yüklə 127,96 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/163
tarix10.12.2017
ölçüsü127,96 Kb.
#15028
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   163

I. Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu
23-25 Ekim 2014 Zonguldak, Türkiye
Kırgızlarda Tarih Yazımı
3
(1889-1938) gibi isimler Kırgız tarihi ile ilgilenen ilk isimlerdir. Yalnız bunların çalışmaları sadece edebî literatür 
mâhiyetindedir. Osmonaalı Sıdık uulu’nu (1875-1940) ilk Kırgız tarihçi ve ilk matbu Kırgız tarihi kitabının 
müellifi olarak ifade edebiliriz
4
. Sıdık uulu Muhtasar Tarih-i Kırgıziya (Özet Kırgız Tarihi) (Kazan, 1913) adlı 
kitabını yazarkenki gayelerini açıklarken en başta eserin faydalı olması, geçmişle bağın koparılmaması, tarih 
bilmenin faydaları gibi konuları ele almakta ve bunun ehemmiyetini izah etmektedir. O, bu eserini bir yıl sonra 
1914’te Muhtasar Tarih-i Şadmaniya (Şabdan’ın Özet Tarihi) adı ile ikmâl edilmiş olarak tekrar yayınlatacaktır. 
Bu eserin mukaddimesinden sonraki kısmı Kırgız boylarının şeceresini ihtiva etmektedir. Osmonaalı Sıdık 
Uulu, bilhassa Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türk ve Şecere-i Terakime adlı eserleri ile birlikte Türk boyları 
arasında yaygınlık gösteren şecere tarihçiliğinin 20. yüzyıldaki temsilcilerinden biri olarak kabul edilebilir. 
Osmonaalı Sıdık Uulu’ndan sonra bilinen Kırgız tarihçisi Belek Soltonkeldi uulu (1878-1938) şecerecilikle 
modern tarih geleneğinin geçiş noktasını teşkil eder. Hazırladığı Kırgız tarihi, Sovyet yönetiminin baskı 
rejimine takılarak yayınlanması yasaklanmış, müellifi de 1938’de kurşuna dizilerek öldürülmüş, 1950 yılında 
ise aklanmıştır. Ama eseri ancak bağımsızlık döneminde yayınlanabilmiştir
5
. Bu eser Kırgız tarihi ve kültürü ile 
ilgili mühim kaynaklardan birini teşkil eder. Gerek Osmanaalı Sıdık uulu gerekse Belek Soltonkeldi uulu’nun 
eserlerini yazış gayelerinde bir millîleşme gayesinin olduğu, Kırgız millî kimliğinin canlandırılmasına ve 
pekiştirilmesine çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bu noktada millî kimliğin halkı bir arada tutacağı, birlikten güç 
doğacağı anlayışlarının onları bu çalışmalara yönlendirdiği söylenebilir. Osmanaalı Sıdık uulu Kırgız boylarının 
şecerelerini verirken onların bir kaynaktan gelen köklü bir tarihlerinin olduğu bilincini vermeye çalışmakta, 
Belek Soltonkeldi uulu da daha ziyade kültürel müştereklerde birleşme bilincini ortaya koymaya çalışmaktadır.
1898 yılında Andican’da ve 1916 yılında Sovyet iktidarının hemen öncesinde Türkistan’ın genelinde cereyan 
eden isyanlar da tarihçilerin araştırma konuları arasında olmuştır. Çarlık döneminde bu isyanlarla ilgili 
araştırmaları ise daha ziyade Rus araştırmacılar yapmışlar, bunlar rapor olarak ilgili devlet kurumlarına 
sunulmuştur. Bu araştırmacılar ağırlıkla bu isyanların sebepleri üzerinde durmuşlardır. İsyanların çıkışını dini 
fanatizm, ekonomik, siyasî imkansızlıklar, dış güçlerin kışkırtmaları gibi sebeplere bağlamışlardır. Bu isyanlar 
bazı Sovyet dönemi tarihçileri tarafından ise proletar işçi kesiminin baskıcı Çar yönetimine karşı yaptığı 
progresif yani ilerici bir karaktere sahip halk hareketleri olarak değerlendirilmiştir.
Sovyet Dönemi Kırgız Tarihi Araştırmaları
Ekim ihtilâli ile başlayan süreç ile birlikte Kırgız tarihi araştırmalarında bir duraklama dönemi yaşanmıştır. 
Abdıkerim Sıdık uulu haricinde Kırgızlardan Kırgız tarihi ile ciddi bir şekilde meşgul olan tarihçiler 
görülmemekle birlikte bu durum 1950’li yıllara kadar devam edecektir. Bu zaman zarfında Sovyet devletinin 
oluşturduğu sosyalist-marksist-leninist tarih anlayışı rejim tarafından yaygınlaştırılacak ve bu döneme kadarki 
yazılmış tarihler ve olaylar bu bakış açısı ile tekrardan değerlendirilmeye alınacaktır.
Sovyet yönetimi döneminde Kırgız tarihini ilk defa ilmî metotlarla araştıran ve değerlendiren V. V. Bartold 
(1869-1930) olmuştur. Onun, Kırgız ileri gelenlerin teklifi ve daveti üzerine kaleme aldığı Kirgızı. İstoriçeskiy 
Oçerk (Kırgızlar. Tarihi Deneme) adlı meşhur ve günümüzde de ehemmiyetini muhafaza eden eseri 1927 yılında 
basılır. Bu eserin daha sonraları Rusça ve bağımsızlık döneminde de Kırgızca’ya çevrilerek bir çok kez baskısı 
yapılacaktır. Bartold bu eserinde Kırgız tarihini çok farklı dillerdeki kaynaklardan derinlemesine ve çok yönlü 
olarak araştırarak ilmî bir şekilde ortaya koyar. Bartold yeni yeni yerleşmeye başlayan Sovyet tarih anlayışını 
benimsememiş, bu anlayışın fanatik, tarafgirciliğe götüren tarih yorumlamalarından mümkün olduğu kadar 
uzak durmuştur. “Güvenilir vakıaları ele alma, nedensel ilişkilerde ve sistematik düzende araştırma Bartold’un 
genel özelliğidir. V. V. Bartold vakıayı her yönden araştırma, başkalarıyla karşılaştırma, benzer olgularla 
mevcut olan nedenleri arama hususiyetine sahip
6
” bir tarihçi olmuştur. Bartold’un Alman pozitivist tarih 
4   Hayatı ve eserleri ile ilgili geniş bilgi için bkz: ; Kırgızdar-1, haz. Keñeş Cusupov, Bişkek 1993, s. 49-54.
5   B. Soltonoyev, Kızıl Kırgız Tarıhı, c. I-II, Bişkek 1993; Tekrar basımı: Kırgız Tarıhı, Bişkek, 2004.
6   V. B. Lunin, Jizn i deyatel’nost’ akademika V. V. Bartolda, Taşkent, 1981, s. 101.


I. Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu
Cengiz BUYAR
4
yazıcılığından ve dönüşen toplum anlayışından beslenerek kuramsal çerçevesini oluşturduğu görülmektedir
7

Bartold’un Kırgız Tarihi’ni yazarken de bu çevçevede bir anlayışta olduğu görülmektedir. Bartold kendisine 
temel oluşturan Alman pozitivist tarih yazıcılıcığını geliştirerek kendine özgün bir tarih anlayışı oluşturmuştur. 
O, bu temel anlayış doğrultusunda Rusya’da şarkiyatçılığın kurucusu, Orta Asya tarihini de ilmi temellere 
oturtan kişi olmuştur.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği İlimler Akademisinin 1943’te Kırgızistan’da şubesinin açılması ile 
birlikte yeni araştırmaların hız kazandığı görülür. Bu tarihten 11 yıl sonra 1954 yılında bu akademiye bağlı Tarih 
Enstitüsünün açılması ile birlikte tarihçi araştırmacıların akademik çalışmalarının resmî bir şekilde devam 
etmeye başladığı görülmektedir. Böylece bir noktada ilmin denetime tâbi tutulması dönemi başlarken diğer 
yandan da kalitenin düzeyinin artmasına teşvik süreci başlamaktadır. Bu süreçte Saul Matyeviç Abramzon
8
 ve 
Ya. R. Vinnikov
9
 Kırgız etnik yapısı, etnografisi ve kültürü üzerine mühim çalışmalar ortaya koyarlar. Yine A. 
N. Bernştam’ın
10
 Kırgızistan arkeolojisi ve Kırgız tarihi üzerine yaptığı mühim çalışmalar da yayınlanır.
Sovyet döneminde V. Butanayev, S. E. Malov, S. G. Klyaştornıy, V. A. Livşits, M. Vyatkin, M. P. Gryaznov, M. 
Masson, Yu. Hudyakov vb. ünlü Rus tarihçilerin Kırgız tarihi ile ilgili muhtelif çalışmaları bulunmaktadır. Bunun 
yanında Sabır Attokurov, Anvar Baytur, Cumadil Baktıgulov, Begimaalı Camgırçinov, Ceniş Cunuşaliyev, 
Ömürkul Karayev, M. Ploskih, Akılbek Cumanaliyev, Canıbek Cakıpbekov, Keneş Cusupov gibi Kırgızistanlı 
tarihçilerin Kırgız tarihi üzerine yaptıkları çalışmalarla ön plâna çıktıkları görülmektedir. Bu yazarların genel 
itibari ile Sovyet döneminin resmi tarih yazımı ideolojisini benimsedikleri söylenebilir.
Bazı tarihçiler ise fanatizm sınırlarına geçerek gerek Sovyetler tarihini gerekse Kırgız tarihi ile ilgili bir çok vakıayı 
aşırı uç kriterlere göre değerlendirmeye başlamıştır. Olaylarda suçlu ve suçsuzu ayırt etmeye çalışan bir yargıç, 
ideolojiye ters düşenleri suçlayan bir savcı, makam kaygısına düşen bir dalkavuk görünümünde olan tarihçiler 
de az değildir. Bilhassa Stalin ve sonrası dönemde Lenin, Marks, Engels’in eserlerinin referanslar listesinde 
bütün alfabetik sıralamayı atlayarak ilk sıralarda yer alması ise bir noktada Sovyet tarih anlayışındaki ideolojik 
yaklaşımların tesirlerinin açık göstergesidir. Daha sonra bilhassa açıklık ve yeniden yapılanma dönemindeki 
nispeten serbestiyet ortamından cesaret bulan tarihçilerin olayları daha orijinal bir şekilde değerlendirmeye 
başladıkları da dikkate değerdir.
Sovyetlerin son döneminde adlarını duyurmaya başlayan tarihçilerin ise bağımsızlık sonrası süreçte modern 
anlayışları algılama yolunda dönüşümler geçirdikleri, modern tarihçilik anlayışlarına uyum sağlamaya 
çalıştıkları görülmektedir.
Cumhuriyet Dönemi Kırgız Tarihi Araştırmaları
Bağımsızlığın ilk yılları bilhassa millî tarih yazımının hızla yaygınlaştığı, yıllardır resmî ideolojik istibdatla 
arşivlerde kalan, basılmasına izin verilmeyen çalışmaların gün ışığına kavuştuğu bir süreç olmuştur. Kırgız 
tarihi ile alâkalı bu çalışmalar hızlı bir şekilde basılmaya başlanmıştır. Bu eserlerin başında Belek Soltonoyev’in 
iki ciltlik Kızıl Kırgız Tarihi adı ile yayınlanan eseri, Kırgızdar adlı ansiklopedik çalışma gelir. Bu eser önce 5 
cilt, 2011 yılında ise 14 cilt olarak yayımlanmıştır. Bağımsızlığın ilk yıllarında tirajı hayli yüksek olan Kırgız 
tarihi kitaplarıyla millî bir birlik ve kimlik oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda bağımsızlıkla birlikte 
tarih ilminin önemi devlet yetkilileri tarafından anlaşılarak millî tarih anlayışları içeren projeler hazırlanmaya 
başlanmıştır. Tarihin popüler bir alan haline gelmesi ile birlikte çok farklı meslek dallarına mensup insanlar 
Kırgız tarih yazmaya başlamıştır.
7  Bkz: V. V. Bartold, Rusya ve Avrupa’da Oryantalizm, (Çev.: Kaya Bayraktar, Ayşe Meral), İstanbul, 2004.
8  S. M. Abromzon, Kirgizı i ih etnogenetiçeskiye i istoriko-kulturnıye svyazi, Leningrad 1971.
9  Ya. R. Vinnikov, “Rodo-plemennoy sostav i rasseleniye kirgizov na territorii Yujnoy Kirgizii” Trudı kirgizskoy 
arheologo-etnografiçeskoy ekspeditsii, I, Moskva 1956, s. 136-181
10  A. N. Bernştam, İstoriçeskoye proşloye kirgizskogo naroda, Frunze 1942; A. N. Bernştam, Arheologiceskiy ocerk severnoy 
Kirgizii, Frunze 1941.


Yüklə 127,96 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   163




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə