18
DEKABR. 2012. № 13
www.uluturk.info
“Geçmişimizden aldığımız ilhamla
geleceğe doğru yürümek istiyoruz”
- 100 yaşını yenicə
tamamlamış Türk
Ocaqlarının mətbu orqanı
olan “Türk Yurdu” jurnalını
Azərbaycan insanına, oxucu-
larımıza necə təqdim edərdi-
niz?
- 1911'den günümüze
kadar kesintilerle yayın hay-
atını sürdüren Türk Yurdu,
aynı çizgide yürüyen Türk mil-
liyetçiliği hareketinin sesini
yüz yıldır yükselten en uzun
ömürlü bir dergidir. 13. Ciltten
(1917) itibaren 1912’de kuru-
lan Türk Ocağının yayın or-
ganı olarak çıkan Türk Yurdu
muhteva bakımından, her
geçen gün zenginleşir, ülkenin içinde bulunduğu zor
şartlara ve savaş yıllarına rağmen, ilkelerinden ayrıl-
maz. Bütün Türklerce geçerli olan ortak bir ülkü
yaratmaya çalışır. İlim ve kültür alanında çaba gös-
terir. Dergi 1911’den günümüze kadar, bazı kesinti
dönemleriyle birlikte varlığını sürdürmüş, 2011’de
100. Yılı anısına 12 ay boyunca çok kapsamlı ve zen-
gin muhtevalı sayılarıyla Türk dergicilik tarihinde bir
ilke imza atmıştır. Derginin eski harflerle basılı
nüshaları Tütibay yayınları tarafından yeni Türk al-
fabesine aktarılmıştır. 1911’den Türk Ocaklarının ka-
patıldığı 1931 yılına kadar toplam 26 cilt 233 sayı
çıkan Türk Yurdu, 1942-43, 1954-57, 1959-68, 1970
dönemlerinden sonra 16 yıllık bir ara verir ve
1987’den günümüze dek kesintisiz yayınlanmaktadır.
Bu dönemde dergi, Türkiye’nin ve Türk Dünyasının
güncel meseleleri, tarih, edebiyat, sanat, kültür alan-
larında fikrî ve ilmî yazılara yer vermeye devam et-
tiği gibi yayın organı olduğu Türk Ocaklarının genel
merkez ve şubelerinin faaliyetlerine ve Türk
Dünyasındaki önemli gelişmelerin kısa haberlerine
de yer vermiştir.
- Türk Ocaqlarının tarix-
inə ekskurs etdikdə bu təşki-
latın fəaliyyətində Türk
Dünyasının müxtəlif yer-
lərindən olan ziyalıların bu və
ya digər formada iştirak et-
diyini görmək mümkündür.
Məhz bu səbəbdən Türk
Ocaqlarının Türk Dünyası ilə
bağlı çalışmalarını bilmək
maraqlı olardı.
- Sizin de söylediğiniz gibi
Türk Ocakları kuruluş de-
vrinden
itibaren
Türk
Dünyasının ziyalıları ile yakın
münasebette
bulunmuştur.
Türk Yurdu dergisi ve Türk
Ocaklarının faaliyetlerinde Türk Dünyasının mese-
leleri hep birinci derecede önemli olmuştur. Özellikle
1990’lardan itibaren bu alanda çok önemli çalışmalar
yapılmıştır. Türk Dünyası Gençlik kurultayları, Türk
Dünyasına yönelik sempozyum ve şölenler bu kap-
samdadır. 100. Yılımızı kuladığımız bu yıl içinde de
Ankarada Türk Dünyası Hanımlar Kurultayı (30
Mayıs-2 Haziran) ve Dilde Fikirde İşte Birlik (3-4
Ekim 2012) Sempozyumlarını gerçekleştirdik. Dilde
Fikirde İşte Birlik Sempozyumunu özellikle 3
Ekim’de yaptık. Zira bilindiği üzere 3 Ekim 2009’da
Nahcivan Antlaşmasıyla Türk Konseyi kurulmuş ve
bu gün Türk Dünyası günü olarak kutlanmaya
başlamıştır. Kasım Ayında da Ankara Büyükşehir
Belediyesinin desteğiyle Türk Dünyası Müzik şöleni
yapdıq. Türk Ocakları camiası olarak Türk dünyasın-
dan Türkiye’ye gelen gençlerin eğitimlerinde onlara
yardımcı olmaya çalışmaktayız. Ayrıca Türk Yurdu
temsilciliklerimizle de ilişkilerimizi daha düzenli
olarak geliştirmeye gayret edeceğiz.
-
Partiyalarüstü bir təşkilat kimi tanınan
Suallarımızı Türk Ocaqları təşki-
latının genel başkanı, professor
Mehmet Öz cavablandırır
19
DEKABR. 2012. № 13
www.uluturk.info
“Geçmişimizden aldığımız ilhamla gelecege yürümek istiyoruz”
Türk Ocaqlarının Türkiyənin hazırkı və gələcək du-
rumuna, PKK probleminə, Yaxın Şərqdə baş verən-
lərlə əlaqədar yürütdüyü siyasətə münasibətinizi
bilmək maraqlıdır. Türkiyə bu cür siyasət yürüt-
məkdə davam edərsə, bölgənin lider dövləti ola
biləcəkmi, yoxsa fəlakətlərlərmi üzləşəcək?
- Türkiye, tarihi ve kültürel bağları itibariyle Or-
tadoğu, Balkanlar ve Türk Dünyası ile yakın ilişkilere
sahiptir. Osmanlı Devletinin dağılma döneminde Or-
tadoğuda çizilen siyasî harita, İsrail devletinin kuru-
luşundan sonra, Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan
süreçte değiştirilmeye başlanmıştır. Sovyetler Bir-
liğinin dağılmasıyla meydana gelen yeni durumda
kartlar yeniden karıldı. Dünyanın girdiği bu yeni
süreçte farklı güç odakları yeni stratejiler belirlerken
Türkiye’nin tarihininden kültüründen getirdiği yu-
muşak güç (soft power) unsurlarıyla sahip olduğu
gerçek gücü iyi harmanlayıp bir siyaset gütmesi
gerektiğine inanıyoruz. Türkiye, artık gözlerini dışa
kapayacak noktayı çoktan geçmiştir. Türk
Dünyasının bağımsızlığına kavuşmasıyla Türkiye’
nin önünde “hâcet kapıları” açıldığı gibi bulunduğu
coğrafyada çıkarları olan diğer güç odaklarıyla da
daha yoğun bir rekabet dönemine de girilmesi
kaçınılmaz olmuştur. PKK problemini de bu denklem
içinde düşünmemiz lazımdır. Mesele salt ayrılıkçı bir
terör örgütü meselesi değildir. Türkiye, artık 21.
Değil 22. Yüzyılın planlarının yapıldığı bu dönemde
Suriye meselesinde olsun PKK ile mücadelede olsun
kendi hesaplarını iyi yapmalı, kendi yumuşak ve sert
gücünü karşılaşması muhtemel krizlere karşı sağlam
tutmalıdır. Türkiye’nin bulunduğu coğrafî konum,
zor bir konumdur ve burada bu toprakların hakkını
vermeyenlerin yaşamasına tarih boyunca izin ver-
ilmemiştir. Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’nin gele-
ceğinin küçülmekten ve içine kapanmaktan değil,
Türk Dünyası ve İslam alemi ile dengeli, karşılıklı
çıkarlara saygı gösteren bir anlayışla ilişkilerini de-
rinleştirmesinden geçtiğini anlamalı. Bu siyaset
uygulanırken bölgede çıkarları bulunan ve bölge de-
vletleriyle bağları olan diğer devletlerle de karşılıklı
çıkarları dikkate alan bir anlayış içinde hareket
edilmelidir. Türkiye’nin enerji veya silahlanma
açısından belirli odaklara “mahkûm” olma pozisy-
onundan çıkarılması da bu noktada elzemdir.
-
Dünya Türklərinin Türkiyədən çox böyük
gözləntilərinin olduğunu etiraf etməliyik. Türkiyə
bu ümidləri doğrulda bilirmi?
- Türkiye, bu alanda gerçekçilikle ülkücülüğü
dengeli bir şekilde götürmelidir. Türk Dünyasında or-
taya çıkan devletler arasında kardeşlik ve eşitlik
esasına dayalı ilişkiler kurulmalıdır. Diğer Türk
topluluklarının meseleleriyle milletlerarası hukuk ve
çeşitli mekanizmalar temelinde yakından ilgilenilme-
lidir. Yukarıdaki soruda da esas itibariyle Türkiye’nin
bu potansiyele sahip olduğunu ama bunu daha da
geliştirmesi gerektiğini ifadeye çalışmıştım.
-
Türk Dövlətlərinin Əməkdaşlıq Şurasının
Bişkekdə 2012-ci ilin avqust ayında keçirilən
toplantısında alınan qərarlar haqqında nə deyə
bilərsiniz? Şura ondan gözlənən ümidləri doğrulda
bilirmi?
- Türk Şurasının 2012 Bişkek toplantısı sonunda
yayınlanan beyannameyi büyük bir memnuniyetle
karşıladık. Burada alınan kararların uygulanması ve
bu şuraya Türkmenistan ve Özbekistan’ın da katıl-
ması en büyük arzumuzdur. Bunun, kültürel,ilmî,
ekonomik, siyasî alanlarda ilişkilerimizi daha da
geliştireceğine inanıyoruz.
-
Hazırda Türk Dünyasında təşkilatlanma
fəaliyyəti gedir. Buna misal olaraq Türk
Dövlətlərinin Əməkdaşlıq Şurasını, Türk
Dövlətlərinin Parlament Assmbleyasını, TÜRK-
SOY-u və s. göstərmək olar. Lakin bu birliyin daha
da sürətli olması üçün Ortaq Türk Əlifbasının
yaradılması, Ortaq Türk Ədəbi Dili, Ortaq Türk
Tarix və Ədəbiyyat kitablarının hazırlanması ilə
bağlı işlər görülməlidir. Sizcə bu işin reallaşması
üçün hansı addımlar atılmalıdır?
- Bu sorunuz, merhum İsmail Gaspıralı’nın Dilde
Fikirde İşte Birlik düstürudur. Türk dünyasında,
Gaspıralı’nın idealini gerçekleştirmek bizim de en
büyük ülkümüzdür. Önceki dönemde alfabe birliği,
ortak tarih kitabı vb. konularda birtakım adımlar atıl-
maya çalışıldı. Ortak alfabe konusunun makul bir
yaklaşımla gerçekleştirilmesi nispeten daha yakın
vadede olabilir. Türk Dünyasında ortak bir iletişim
diline ihtiyaç vardır. Bu ihtiytacı tespit ettikten sonra
en uygunu Türkiye Türkçesi olarak görülüyor. Ne
yazık ki, Türkiye’de yaşanan “Dil Devrimi”nin olum-
suzlukları sadece nesiller arasında değil Türkiye ile
Türk Dünyası arasında da dil yönünden ayrılık daha
da derinleşmiştir. Tabii Rus çarlığı ve Sovyet poli-
tikalarının bu sürece katkıları da madalyonun diğer