106 •
THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH •
7/13
Helenizm’i, neredeyse yazarlara, doktorlara ve hırslı öğrencilere hizmet
eden bir ideoloji olarak yorumlamıştır.
12
Bu pencereden bakıldığında Hele‐
nizm ve eğitim arasında ciddi bir bağ olduğu söylenebilir. Başından beri var
olan bu bağ, zamanla Yunan ve Rum aydınlar tarafından güçlendirilmiş ve
Yunanistan’da alt yapısı güçlendirilmeye çalışılan eğitim, kısa sürede Hele‐
nizm’in silahı haline getirilmiştir.
13
SYLLOGOS’UN KURULUŞUNU HAZIRLAYAN ORTAM
III. Selim dönemindeki yenilikleri, sistematik anlamda ilk reform çaba‐
ları olarak görürsek, II. Mahmut dönemi reformları, kurumsal anlamda çok
geniş bir alana nüfuz etmiştir. Bu bağlamda II. Mahmut’u zihniyet dönü‐
şümünün öncüsü olarak yorumlamak mümkündür. Zira Onun döneminde
hazırlanan, ancak oğlu Abdülmecit’in tahta geçmesinden çok kısa bir süre
sonra halka duyurulan Tanzimat Fermanı (Gülhane Hattı Hümayunu),
sadece kurumsal anlamda değil, aynı zamanda zihniyet bağlamında da
modernleşmenin önünü açmıştır. Her ne kadar ayrıntılı bir reform planı
ortaya koymasa da,
14
Mustafa Reşit Paşa önderliğinde hazırlanan bu reform
paketi, Gayrimüslimlerin zaten sahip oldukları özgürlükleri onaylarken,
geleceğe dönük de daha geniş kapsamlı bir reform dizisini öngörmüştür.
15
Müslüman ve Müslüman olmayan bütün tebaanın can, mal ve ırz güvenli‐
ğinin sağlanması, vergilerin belli bir sisteme göre alınması, askerlik ödevi‐
nin düzenli bir usule bağlanması gibi prensipler içeren Tanzimat Fermanı,
imparatorluktaki Müslim ve Gayrimüslimlerin kanun önünde eşit olacağı
şeklindeki düzenlemeyle, adını verdiği yeni dönemin başlangıcını sağlamış‐
tır. Bu kadrajdan bakıldığında, eşitlik ilkesinin ön plana çıkarılmış olması,
Gayrimüslimleri memnun edecekmiş gibi görünse de, Enver Ziya Karal’ın
aktardığına göre ilk tepki Rum Patriğinden gelmiştir. Fermanın okunduğu
sırada hazır bulunan patrik, fermanın okunmasının ardından, kırmızı atlas
keseye konulurken, “inşallah bir daha bu keseden dışarı çıkmaz” sözleriyle hoş‐
nutsuzluğunu dile getirmiştir.
16
Aslında Gayrimüslim tebaayı memnun etmek ve bu yolla da yabancı
devletlerin en azından müdahalesini önlemek amacıyla girişilen bu reform
hareketinin Rumlar üzerinde yarattığı huzursuzluğu, onların Osmanlı sınır‐
12
Abdolonyme Ubicini,
Letters on Turkey: An Account of the Religious, Political, Social and Commercial Condition of the
Ottoman Empire, Part II, The Greeks, Armenians, Latins, Israelites, London, 1856, s. 287.
13
Sia Anagnostopoulou, “Tanzimat ve Rum Milletinin Kurumsal Çerçevesi: Patrikhane, Cemaat Kurumları, Eğitim”
Pinelopi Stathis(Ed.),
19. Yüzyıl İstanbul’unda Gayrimüslimler. Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1999, s. 29.
14
Gerasimos Augustinos,
Küçük Asya Rumları, 19. Yüzyılda İnanç, Cemaat ve Etnisite, Ayraç Yayınları, Ankara, 1997, s.
88.
15
Roderic H. Davison, Osmanlı İmparatorluğunda Reform 1856-1876, Agora Kitaplığı, İstanbul, 2005, s. 120.
16
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Nizam-ı Cedid ve Tanzimat Devirleri (1789-1856), V. Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayın-
ları, Ankara, 2007, s. 187.
7/13 •
ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE •
107
ları içindeki yaşam düzenlerinde aramak gerekmektedir. Gayrimüslimler
arasında imtiyazlı bir konuma sahip olan Rumlar, Osmanlı idaresinde gö‐
revler almış, Divan‐ı Hümayun’da ve elçilik heyetlerinde tercümanlıklar
yaparak önemli sorumluluklar üstlenmişlerdir.
17
Böylece her zaman devlet
ile organik bağları olmuş ve devletin yönetim organlarına yabancı kalma‐
mışlardır. Her ne kadar Yunan isyanı sonrasında Rumlara yönelik güven‐
sizlik nedeniyle Tercüme Odaları açılmış olsa da
18
bazı Rumlar saray için‐
deki konumlarını muhafaza edebilmişlerdir. Dolayısıyla sahip oldukları bu
ve benzeri ayrıcalıkları Tanzimat Fermanı ile kaybetmemek için, söz konusu
fermana ve getirdiklerine mesafeli yaklaşmışlardır.
Islahat Fermanı’nın Gayrimüslimler açısından diğer bir önemli getirisi
de her cemaatin kendi kültür ve diline uygun okul açabileceği, ancak tüm
okulların ders programları ile öğretmenlerinin Meclis‐i Maarif Nezareti
denetiminde tutulacağıdır. Söz konusu denetim zorunluluğuna karşın, 1856
Islahat Fermanı’nın yarattığı ortamın etkisiyle Gayrimüslimler çok sayıda
özel okul açmış
19
ve eğitim‐öğretim konusunda bilinç düzeylerini arttırarak
ulusal kimliklerini geliştirmeyi başarmışlardır.
Yapısal anlamda yaşanan bu laikleşme süreci, Rumların sosyo‐kültürel
hayatlarına oldukça hızlı bir şekilde tesir etmiştir. Geleneksel kuruluşlar
hala ayaktayken, aynı kuruluşlar Rumlar arasındaki toplumsal yeni olu‐
şumlara da destek olmuştur. Öte yandan eğitim cemiyetleri gibi laik, siyasi
ve kültürel kurumlar kurulmaya başlandığında, bunlar Millet‐i Rum dün‐
yasına birer birer eklemlenmiştir.
20
Başka bir deyişle Osmanlı ülkesinde
zaten sosyo‐kültürel yaşamın içinde olan, hatta en önemli parçasını oluştu‐
ran Rumlar, Tanzimat dönemindeki değişim ve dönüşüm sürecinde bu tür
faaliyetlerini cemiyetler yoluyla daha örgütlü bir şekilde yürütme olanağına
kavuşmuşlardır.
Tanzimat döneminde Osmanlı Rumları arasında hissedilen bu sosyal
hareketlenmeyle, Islahat Fermanı’nın yayınlanmasından bir süre sonra (5
yıl) bahsedilen yapı çerçevesinde ilk büyük sosyo‐kültürel organizasyon
gerçekleştirilmiş ve Rumlar eğitim konusunda önemli bir örgütlenme yolu‐
na gitmişlerdir. Aşağıda detaylarıyla anlatılacak olan Syllogos dışında bu
dönemde hayırseverlikten meslekiye, kadından sanat ve spor cemiyetlerine
kadar çok sayıda Rum cemiyeti kurulmuştur. Tüm bu Rum cemiyetleri
17
Karal, age., V. Cilt, s. 187.
18
Yunan İsyanından sonra oluşan güvensizlik ortamı II. Mahmut’u Müslüman tercümanlar yetiştirilmesi için Tercüme
Odaları açmaya sevk etmiştir. Ayrıntılı bilgi için bk. Cahit Bilim, “Tercüme Odaları”,
OTAM. (Ankara Haziran 1990),
s.29-43, 01/06/1990.
19
Gülnihal Bozkurt, İngiliz Belgelerinin ve Siyasi Gelişmelerin Işığı Altında Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki
Durumu 1839-1914, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1996, s. 159.
20
Augustinos,
age., s. 235.