Microsoft Word Brown, Dan Da Vinci Sifresi doc



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə72/116
tarix10.11.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#9412
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   116

Teabing, "Kehanet," dedi. "Büyük bir değişiklik çağındayız. Yakın zaman önce bin yıl 
sona erdi ve onunla birlikte iki bin yıllık Balık Burcu Çağı da kapandı... aynı zamanda 
Mesih'in burcu. Herhangi bir astroloji simgebilimcisinin söyleyeceği gibi, Balık Burcu'na 
göre, insana ne yapması gerektiği yüksek makamlarca söylenmelidir, çünkü insan kendisi için 
neyin iyi olduğunu düşünme yeteneğine sahip değildir. Dolayısıyla hararetli bir din devri 
yaşanmıştır. Fakat şimdi, Kova Burcu Çağı'na giriyoruz, bu burca göre insan gerçeği 
öğrenecek ve kendi adına düşünme yeteneğine sahip olacaktır. Aradaki ideolojik değişim çok 
büyük ve gerçekleşmeye başladı." 
Langdon ürperdiğini hissetti. Astrolojik kehanetler onun için hiçbir zaman ilginç ya da 
kayda değer olmamıştı ama kilisede yakın takipçileri olduğunu biliyordu. "Kilise bu geçiş 
dönemine Zamanın Sonu diyor." 
Sophie şüpheyle bakıyordu. "Dünyanın sonu gibi mi? Kıyamet mi?' 
Langdon, "Hayır," diye cevap verdi. "Bu ortak bir yanılgı Pek çok dinde Zamanın 
Sonu'ndan bahsedilir. Bahsedilen dünyanın sonu değil, çağın sonudur, İsa'nın doğumuyla 
başlayan Balık Çağı iki bin yıl sürdü kapanan bin yılla sona erdi. Şimdi Kova Çağı'na geçtik, 
Zamanın Sonu geldi." 
Teabing, "Kâse tarihçilerinin çoğu," diye ekledi. "Tarikat sahiden gerçeği açıklamayı 
planlıyorsa, tarihin bu anının sembolik açıdan uygun olacağına inanıyor. Çoğu tarikat uzmanı, 
ki bunlara ben de dahilim, kardeşliğin yapacağı açıklamanın yeni bin yılla çakışacağını 
tahmin ediyordu. Öyle olmadığı ortada. Kabul etmek gerekir ki, Roma takvimi astrolojik 
tarihlerle tam olarak uyuşmaz, bu yüzden kehanette bazı karanlık alanlar var. Kilise kesin 
tarihin yaklaştığını içerden mi haber aldı yoksa astrolojik kehanet yüzünden endişeye mi 
kapıldı bilemiyorum. Zaten hiç önemli değil. Her iki senaryo da kilisenin kendini müdafaa 
etmek için tarikata karşı saldırıya ermesinin nedenini açıklıyor." Teabing kaşlarını çattı. "Ve 
inan bana, eğer kilise Kutsal Kâse'yi bulursa onu yok edecek. Beraberinde belgeleri ve 
Magdalalı Meryem'in kalıntılarını." Gözleri yaşarmıştı. "İşte o zaman hayatım, yok olan 
Sangreal Belgeleri'yle birlikte tüm kayıtlar kaybolacak. Kilise binlerce yıllık tarihi yeniden 
yazmak savaşını kazanmış olacak. Geçmiş sonsuza dek silinecek." 
Sophie yavaşça haç şeklindeki anahtarı süveterinin cebinden çıkararak Teabing'e uzattı. 
Anahtarı eline alan Teabing, dikkatle baktı. "Aman Tanrım, Tarikat mührü. Bunu nereden 
buldunuz?" 
"Bu gece büyükbabam ölmeden önce bana verdi." 
Teabing parmaklarını haçın üstünde gezdirdi. "Bir kilise anahtarı mı?" 
Sophie derin bir nefes aldı. "Bu anahtar kilit taşına ulaşmaya yarıyor." 
Teabing yüzündeki inanmayan ifadeyle başını aniden yukarı kaldırdı. "İmkânsız! Hangi 
kiliseyi atlamış olabilirim? Fransa'daki bütün kiliseleri aradım!" 
Sophie, "Kilisede değildi," dedi. "Bir İsviçre emanet bankasındaydı." 
Teabing'in heyecanlı görüntüsü kaybolmuştu. "Kilit taşı bir bankada mıydı?" 
"Kasa," diye düzeltti. Bir banka kasası  mı?" Teabing başını  hızla iki yana salladı. "Bu 
imkansız. Kilit taşının gül işareti altında saklı olması gerekiyordu." 
Langdon, "Öyle," dedi. "Beş yapraklı gül kabartmalı gül ağacından bir kutunun içinde 
saklıydı." 
Teabing iyice afallamıştı. "Siz kilit taşını gördünüz mü?
Sophie başını salladı. "Bankaya gittik." 
Gözleri korkuyla dolan Teabing yanlarına yaklaştı. "Dostlarım, bir şeyler yapmalıyız. 
Kilit taşı tehlikede! Onu korumak bizim görevimiz peki ya başka anahtarlar varsa? Mesela 
öldürülen sénéchaux'larda? Eğer kilise de sizin yaptığınız gibi bankaya girebilirse..." 
Sophie, "O zaman çok geç kalmış olurlar," dedi. "Kilit taşını biz aldık." 
"Ne! Kilit taşını saklandığı yerden çıkardınız mı?" 
Langdon, "Endişelenme," dedi. "Kilit taşı iyi bir yerde saklı." 


"Umarım, fazlasıyla iyi bir yerdedir!
Kendini tutamadan sırıtan Langdon, "Aslında," dedi. "Koltuğunun altındaki tozları hangi 
sıklıkta temizlediğine bağlı." 
 
Chateau Villette'in dışında esen rüzgâr artmış ve pencerenin yanına emekleyerek yaklaşan 
Silas'ın cüppesini havalandırmıştı. Konuşulanların çoğunu duyamadığı halde, kilit taşı 
kelimesi pek çok kez camdan dışarı sızmıştı. 
İçeride. 
Öğretmen'in sözleri kelimesi kelimesine aklındaydı. Chateau Villette'ye gir. Kilit taşını al. 
Kimseye zarar verme. 
Şimdi Langdon ile diğerleri aniden başka bir odaya geçerek, çalışma odasının  ışıklarını 
söndürmüşlerdi. Silas avına yaklaşan bir panter gibi cam kapıya doğru, sürünerek ilerledi. 
Kilitli olmadıklarını görünce içeri girerek, kapılan arkasından sessizce kapattı. Diğer odadan 
gelen boğuk sesleri duyabiliyordu. Silahı cebinden çıkaran Silas emniyeti açtı ve koridorda 
ilerlemeye başladı. 


63 
 
Teğmen Collet, Leigh Teabing'in garaj yolunun başında tek basma durmuş, heybetli eve 
bakıyordu. Issız. Karanlık. Saklanmak için iyi bir yer. Collet yarım düzine adamının sessizce 
çitlerin etrafını sardığını gördü. Üzerinden aşıp, evi birkaç dakika içinde kuşatabilirlerdi. 
Langdon, Collet'nin adamlarının ani baskın yapması için daha uygun bir yer seçemezdi. 
Sonunda telefonu çaldığında, Collet, Fache'yi kendisi aramak üzereydi. 
Fache, gelişmelerden Collet'nin tahmin ettiği kadar memnun değildi. "Neden kimse bana 
Langdon'ın yerini tespit ettiğimizi söylemedi?" 
'Telefonda görüşüyordunuz ve..," 
"Tam olarak neredesin Teğmen Collet?" 
Collet, ona adresi verdi. "Arazi, Teabing isimli bir İngiliz’e ait. Langdon buraya gelmek 
için hatırı sayılır bir yol kat etmiş, araç güvenlik kapısının ardında. İçeriye zorla girildiğine 
dair bir belirti yok, yani Langdon ev sahibini tanıyor olabilir." 
Fache, "Geliyorum," dedi. "Yerinizden ayrılmayın. Bu meseleyle şahsen ilgileneceğim." 
Collet'nin ağzı bir karış açık kaldı. "Ama yüzbaşım, yirmi dakika uzaktasınız! Hemen 
harekete geçmemiz gerekli. Onu köşeye sıkıştırdım. Toplam sekiz adamım var. Dördü tüfekli, 
diğerlerinin tabancası var." 
"Beni bekleyin." 
"Yüzbaşım, ya içerde Langdon birini rehin almışsa? Ya bizi görüp yaya kaçmaya karar 
verirse? Şimdi harekete geçmemiz gerek! Adamlarım pozisyonlarını aldı ve hazır bekliyorlar." 
“Teğmen Collet, harekete geçmek için benim gelmemi bekleyeceksiniz. Bu bir emirdir." 
Fache telefonu kapatmıştı. 
Hayret içindeki Teğmen Collet, telefonunu kapattı.  Fache ne diye beklememi istiyor? 
Collet cevabı biliyordu. Sezilerinin kuvvetli olmasıyla ün yapmasına rağmen, Fache gururuna 
fazlasıyla düşkün biriydi. Fache tutuklama vesilesiyle itibarını artırmak istiyor. 
Televizyonlarda Amerika kadar kendi yüzünün de gösterilmesini istiyordu. Patron gelip günü 
kurtarana kadar Collet'nin vazifesi kaleyi kollamaktı. 
Beklerken, Fache'nin gecikmesinin başka bir nedeni aklına geldi. Hasar kontrolü. 
Emniyet teşkilatında, bir kaçağın tutuklanması sadece bir nedenden ötürü geciktirilirdi, 
şüphelinin suçundan emin olmadıkları zamanlarda. Fache, Langdon'ın aradığımız adam 
olmadığından mı  şüpheleniyor? Bu düşünce korkutucuydu. Yüzbaşı Fache, Langdon'ı 
tutuklamak için o gece herkesi seferber etmişti... Interpol bile cinayet zanlısını arıyordu. 
Ayrıca Fransız televizyonunda tanınmış bir Amerikalıyı cinayet suçuyla haksız yere 
yargılarsa, bu işin siyasi sonuçlarından Bezu Fache bile kurtulamazdı. Eğer Fache şimdi bir 
hata yaptığını fark etmişse, Collet'ye harekete geçmemesini söylemesi mantıklı olurdu. 
Fache'nin ihtiyaç duyacağı son şey Collet'nin masum bir İngiliz’in özel mülküne yıldırım 
baskını yaparak Langdon'ı silah zoruyla almasıydı. 
Collet bununla birlikte, Langdon'ın masum olmasının davadaki en garip paradokslardan 
birini açıkladığını fark ediyordu: Kurbanın torunu Sophie Neveu, neden katil zanlısına yardım 
etmişti? Langdon'ın haksız yere suçlandığını bilmediği müddetçe tabii. Fache bu gece 
Sophie'nin tuhaf tutumunu açıklamak için tüm açıklamaları düşünmüştü. Bunlara, Sauniére'in 
tek vârisi olan Sophie'nin gizli âşığı Robert Langdon'ı miras parası için büyükbabasını 
öldürmeye ikna etmiş olması da vardı. Sauniére bundan şüphelendiyse, polise P. S. Robert 
Langdon'ı bul, diye bir mesaj bırakmış olabilirdi. Collet işin içinde başka bir iş olduğundan 
emindi. Sophie Neveu, böylesine alçak bir işe karışmayacak kadar güvenilir biriydi. 
"Teğmenim?" Ajanlardan biri koşarak yanına geldi. "Bir araba bulduk. 
Collet, ajanın peşinden garaj yolunun yaklaşık elli metre arkasın yürüdü. Ajan, yolun karşı 
tarafındaki geniş banketi işaret etti. Orada, Çalılıklar arasında siyah bir Audi, neredeyse 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   116




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə