Microsoft Word Elmi Mecmue 21



Yüklə 2,82 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə56/161
tarix08.07.2018
ölçüsü2,82 Mb.
#53795
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   161

 

Sabuhi SHAHAVATOV 

148


“Nüzûl” kelimesi “n-z-l” filinin mastarı olup, (لوزن) inmek

10

, hulûl ve yerleşme 



anlamlarına gelir.

11

 Daha çok “yüksek bir yerden aşağıya doğru inmek



12

 anlamında 

kullanılmaktadır. Bundan başka sözlüklerde “falan kişi geldi” “نلاف لزن” cümlesinde 

gelmek


13

 anlamında, insanların başına gelen sıkıntı, felaket

14

 gibi mecazî anlamlarda 



da kullanıldığı vuku bulmuştur. Konaklamak anlamındaki nüzûl kelimesi ise, 

herhangi bir yere konaklamak isteyen kimsenin devesini çökertmesinden kinaye 

olarak kullanılmıştır.

15

  



Kur’ân’ın nüzûlünü yukarıdan aşağıya doğru bir “indirme” şeklinde 

anlamaktansa, ilahî bir lütuf ve tenezzül olarak anlamak daha uygun ve doğru 

gözükmektedir. Çünkü vahiy, somut bir “indirme” ile ifade edilemeyecek kadar 

manevî-metafizik bir olaydır. Ayrıca Allah’ın insana hitap etmesi, onu muhatap 

alması, ona doğru yolu göstermek için bir peygamberle mesajını iletmesi, kelimenin 

tam anlamıyla bir lütuf ve tenezzül buyurmaktır. Kaldı ki nüzûl ve n-z-l kökünden 

türeyen diğer kelimeler Kur’ân’ın birçok ayetinde, “indirme” anlamından ziyade 

“lütuf” anlamında kullanılmıştır. Demirin nüzûlü,

16

 elbiselerin nüzûlü,



17

 hayvanların 

nüzûlü,

18

 sekînetin nüzûlü



19

 gibi ifadeleri buna örnek olarak vermek mümkündür.

20

 

Kur’ân’ın nüzûlü, Hz. Peygamber’e ilk vahyin inzâlinden son vahyin inzâline 



kadar geçen 23 senelik dönem boyunca bu inzâlin aralıklarla sürmüş olduğunu ifade 

etmektedir.  

İstilahî olarak “nüzûl ortamında meydana gelen bir hadise veya Hz. 

Peygamber’e yöneltilmiş bir soruya, vuku bulduğu günlerde, bir veya daha fazla 

ayetin, hadiseyi/soruyu kapsayan nitelik ve özellikleri içermek, cevap vermek veya 

hükmünü açıklamak üzerine inzâl olunmasına vesile teşkil eden ve vahyin nâzil 

                                                 

10

 Fîruzâbâdî, Kamusu’l-MuhitMısır, 1938, V/57 



11

 Fîruzâbâdî, Kāmûs, IV/56 

12

 Ragıp el-İsfahânî, Müfredat, s. 799 



13

 Ragıp el-İsfahânî, Müfredat, s. 488; İbn Manzûr, Lisânu’l-Arab, IX/656. 

14

 Vâhidî, Esbâbu’n-Nüzûl, s.3 



15

 Râğıb, Müfredât, nzl mad. 

16

 Bkz: Hadid, 57/25 



17

 Bkz: A’raf, 7/26 

18

 Bkz: Zümer, 39/6 



19

 Bkz: Tevbe, 9/26 

20

 Nüzûl kelimesinin analizi için bkz: Mâturîdî, Tevilâtu’l-Kur’ân, XIV, 371; Râzî, 



Mefâtîhu’l-ğayb, XIV, 54. Ayrıca kavramın detaylı bir analizi için bkz: Murat Sülün

“Demirin  İnzâlinden Kur’ân’ın  İnzâline -Bir Nüzûl Analizi-”, Akademik Araştırmalar 



Dergisi, Sayı 43, 2009-2010, ss. 155-176 


Esbâb-ı Nüzûl Rivayetleri ve Nüzûl Ortamını Tespit Etmede Yeterliliği Meselesi 

149


olduğu ortamı resmeden hadiseye esbâb-ı nüzûl denir.

21

 Yani “Esbâbu’n-Nüzûl” 



olarak bilinen ve nüzûl sebepleri anlamına gelen tabir, Hz. Peygamber’in risâleti 

döneminde vuku bulan ve Kur’ân’ın bir veya birkaç ayetinin yahut bir suresinin nâzil 

olmasına yol açan olayı, durumu ya da soruyu ifade etmek üzere kullanılır. Bu ilim 

tamamen sem’î ve naklî bir ilim olup, keşfi noktasında akıl ve istidlale yer yoktur.

22

   


C. Esbâb-ı Nüzûl Rivayetlerinin Sıhhati 

Esbâb-ı nüzûl literatüründe sadece 500 kadar ayetin nüzûl sebepleri yer 

almaktadır.  İbn Teymiyye, bunların dışında kalan ve önemli bir kısmı geçmiş 

peygamberlerin kıssaları ile ahirete dair haberlerden oluşan çok sayıdaki ayetin nüzûl 

sebeplerini her hangi bir dış olayda değil doğrudan doğruya bu ayetlerin kendi 

muhteva ve manalarında aramak gerektiğini belirtir. Buna göre ayetlerin büyük bir 

kısmı özel bir olaya, konuya, dolayısıyla belirli bir sebebe bağlı olarak inzâl 

edilmeyip genellikle insanları muhtaç oldukları hususlarda bilgilendirmek, eğitmek, 

aydınlatmak, yönlendirmek ve uyarmak maksadıyla vahyedilmiştir. Böylece aslında 

Kur’ân’ın her hangi bir ayetinin belirli bir sebebe bağlı olarak inzâl olması hakkında 

“Esbâbu’n-nüzûl” tabiri kullanılmıştır.

23

 Ancak bu yaklaşım, tikel olarak her ayete 



bir nüzûl sebebi bulmak gibi bir düşünceye mebni olduğu için problemlidir. Nitekim 

ilgili rivayetlerde sıklıkla rastlanan tutarsızlıkların nedeni bu olmalıdır. Cabirî’nin de 

işaret ettiği üzere, Esbâb-ı Nüzûl müellifleri,

24

 her ayete bir nüzûl sebebi bulmak 



uğruna oldukça zorlama rivayetler nakletmişlerdir. Oysa nüzûle sebep olan olaylar, 

tikel vakıalarda değil, nüzûl çağının genel koşulları, ihtiyaçları, tartışmaları ve Hz. 

Peygamber’in davetinin seyri içerisinde aranmalıdır.  

Tefsirin nakille başlamış olması nedeniyle, esbâb-ı nüzûl rivayetleri giderek 

çoğalmış, zamanla sağlam olmayan rivayetler de bu kapsama girmiştir.

25

 Kur’an-ı 



Kerim’in anlaşılmasında esbâb-ı nüzûl’un yetersiz kalmasının en önemli 

nedenlerinden birincisi bu rivayetlerin bizzat kendileridir. Zira bu rivayetler merfu-

müsned, mursel, senetlerinin hazf edilmiş olması, rivayetlerinin tasnifinin dikkate 

alınmaması, rivayet sigalarına dikkat gösterilmemesi

26

 gibi sebeplerden dolayı 



                                                 

21

 Ahmet Nedim Serinsu,  “Kur’ân-ı Kerim’in Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzûl’ün Rolü” s. 



68,   

22

 Bahauddin Hürremşahî, Kur’ân Bilimi, İstanbul, 1998, s. 82 



23

 Muhsin Demirci, “Esbâb-ı Nüzul”,  DİA, XI/360 

24

 Muhammed Âbid Câbirî, Fehmu’l-Kur’ân, Beyrut, 2009, III/369 vd. 



25

 Serinsu, a.g.e., s. 174 

26

 Geniş bilgi için bkz: Serinsu, ., s.187-207 




Yüklə 2,82 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   161




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə