Microsoft Word Esas metin 1-82. doc



Yüklə 0,65 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/25
tarix06.10.2018
ölçüsü0,65 Mb.
#72677
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25

 

10 


40 yılda, birbirinden farklı üç askeri müdahale yaşayan toplumun 

gelişme dinamiği 1920’lerden 1960’lara uzanan 40 yıllık süreçten 

daha hızlı boyutlarda biçimlendi.  Ekonomik ve toplumsal yaşamdaki 

farklılaşma, soğuk savaş sonrası değişen dünya düzeninin bu süreçteki 

görünümü, yükselen küreselleşme salgını, bilişim ağının dünyanın 

dört bir yanını saran etkinliği ister istemez son 40 yıllık dönemin 

(edebiyatını) öykücülüğünü farklı düzlemlerde etkiledi.  (11) 

Bu tespit yerinde bulunarak, tezin ilerleyen bölümlerinde, 1965’ten günümüze öykü 

yazan Tomris Uyar’ın, temelde değişen ve modernleşen yerli bir gündelik hayatın 

evrensel nitelikte eleştirisini öykülerine yerleştirme çabasında olduğu gösterilmeye 

çalışılacaktır. 

 

Ç. Tomris Uyar Hakkında 

 

 

1941 yılında İstanbul’da doğan Tomris Uyar, kendisinin ifadesiyle 

“bağnazlıkla ilişkisi olmayan bir toplumda, İstanbul’da ve rahat bir aile ortamında 

yetiş[ti]” (“ ‘İzm’lere Girmeyen Bir Yazar” 460).  Arnavutköy Amerikan Kız 

Koleji’ni ve daha sonra İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdi.  Dost

PapirüsSoyut ve Yeni Dergi gibi dönemin belli başlı edebiyat dergilerinde 

İngilizce’den çevirilerinin yanı sıra öykü, deneme ve eleştiri yazılarını yayımlamaya 

başladı (Necatigil 340).  1969’a kadar olan yazılarında “R. Tomris” imzasını 

kullanan yazarın, yaşamda ve edebiyat dünyasındaki yeri aydın kimliğiyle örtüşerek 

belirlendi. 

 Tomris 


Uyar’ın ilk öykü kitabı İpek ve Bakır 1971 yılında yayımlandı.  Bunu 

1973’te Ödeşmeler ve 1975 tarihli Dizboyu Papatyalar adlı öykü derlemeleri izledi.  

1979 yılında yayımlanan Yürekte Bukağı ile yazar 1980 Sait Faik Hikâye 

Armağanı’nı aldı.  1981’de Yaz Düşleri Düş Kışları, 1983’te Gece Gezen Kızlar ile 




 

11 


yazar, üretkenliğini sürdürdü.  1985 yılında Rus Ruleti/Dön Geri Bak adıyla yazarın 

bu iki kitabı bir arada basıldı.  1986 tarihli Yaza Yolculuk ile yazar ikinci kez Sait 

Faik Hikâye Armağanı’na lâyık görüldü.  1990 yılındaki Sekizinci Günah’ı 

1992’deki Otuzların Kadını takip etti.  Yazarın şimdilik sonuncu öykü kitabı 



Aramızdaki Şey 1998 yılında diğer yapıtları gibi Can Yayınları’ndan çıktı.  Yazarın 

öyküleri çeşitli yabancı dillere çevrilerek birçok antolojide yer aldı. 

 

Tomris Uyar, elli dolayındaki çevirisi ile de bugün bu alandaki yetkinliğiyle 



takdir topluyor.  Turgut Uyar’la birlikte Lucretius’tan çevirdikleri Evrenin Yapısı 

Türk Dil Kurumu’nun 1975 yılı Çeviri Ödülü’nü aldı.  Ayrıca yazar Hiawatha 

çevirisiyle 1986-87 Avni Dilligil Tiyatro Ödülü’ne çeviri oyun dalında lâyık görüldü. 

 Tomris 


Uyar’ın sonuncusu 1998’de olmak üzere bugüne kadar on öykü kitabı 

yayımlandı.  Belirli bir tema ya da belli bir tarihsellik anlayışı, gündelik hayattan 

esinlenen bu öykülerin dikkati çeken özelliği oldu hep.  Öykülerinde, değişen bir 

toplumun sıradan bireyler üzerindeki etkisi, kimi zaman şiirsel ve hüzünlü, kimi 

zaman ironik ya da trajikomik olarak, bazen bildik bir öyküleme yöntemiyle, bazense 

deneysel bir kurgu ile karşımıza çıktı.  Bütün bu arayışlar, yazarı, kendini tekrar 

etmekten korudu ama temeldeki duyarlılık aslından bir şey yitirmedi.  Tomris Uyar 

öykücülüğü “toplumsal güncellik” diyebileceğimiz bir dürtüyle yaşanan günlerin 

taze eleştirisini öyküye yakışır inceliklerle işledi.   

 

Güncelin öyküyü bozması söz konusu değil bu anlayışta.  Çünkü güncel 



hallerimizin öyküye dönüşmeyen eleştirisi, yazarın güncelerinde bir edebiyatçı 

duyarlılığıyla zaten hak ettiği yeri buluyor.  Günümüze kadar Tomris Uyar’ın bu 

türde altı kitabı yayımlandı: Gündökümü 75 (1976); Sesler Yüzler Sokaklar (1981); 

Günlerin Tortusu: (Bir Uyumsuzun Notları) (1985); Yazılı Günler: (1985-1988)

Tanışma Günleri/Anları: (1989-1995) ve Yüzleşmeler: Bir Uyumsuzun Notları 



 

12 


(1995-1999).  Füsun Akatlı’nın vurguladığı gibi, bu günlükleri okurken “önemli 

olan, Tomris Uyar’la bir noktada anlaşmamız değil.  Bir yaşama kültürü, bir 

düşünme tutumu, bir ‘ahlâk’ ile karşı karşıya gelerek kendimizle, yazarla ve kendi 

günlerimizle bir sorgulama, hesaplaşma, tartışma ilişkisini canlandırmak için” 

okumalıyız bu “Derine Yazılı Günler”i (6).  Uyar’ın çoğu öyküsüyle de bu türden bir 

bağımız olabileceği düşünülebilir.  Akatlı’ya göre, “bir uyumsuzun notları” olarak 

ortaya çıkardığı güncelerinde, “kah neşeli, gırgır, kah bungun, buruk ol[an]” Uyar, 

“dipte [. . . ] ise ‘hep gittikçe zorlaşan soluk alma koşullarına, gittikçe çürüyen bir dil 

ve düşünme ortamına’ karşı, isyana varan bir direniş” içindedir.  Öyküleri için de 

benzer bir tavır alıştan bahsetmek mümkün görünüyor.  Orhan Koçak şöyle diyor: 

Onu ilk öykülerinden ve ilk “gündökümlerinden” beri izlemiş olanlar

“deneyim” denen şeyin bu metinlerde (ve bu hayatta) olağandışı bir 

değer kazanarak her şeyin tek ve kıskanç ölçüsüne dönüşmeye yatkın 

olduğunu sezmiştirler.  Kaynak ve erektir, deneyim, Tomris Uyar’da.  

Yoklanır, gözetilir, beslenir ve bazen de (yetersiz kaldığında) 

kışkırtılır.  (“Deneyim İmkansızlaşırken” 45) 

Bu “deneyim”in katmanlarını kısa öykü adına değerlendirecek olursak, yazarın 

öykülerini, gündökümünde, nostaljide ya da fantazide harcama niyetinde olmadığını, 

geçmişten geleceğe doğru yol almakta olan “deneyimlenen bir şimdi”de kendi 

sanatıyla sınadığını fark ederiz.  Yazarın izlediği yol bir dönemselleştirme 

çerçevesinde izlenmeye çalışılacaktır. 

Öykü kitaplarından her biri yazarın öykücülüğünde yeniliklerle karşımıza 

çıktıysa da 1983’teki Gece Gezen Kızlar, Füsun Akatlı ve Orhan Koçak gibi 

eleştirmenlerce bir yol ayrımına işaret ediyor gibiydi.  O güne kadar şiirsel 

izlenimciliği, toplumsal olaylara olan duyarlılığı ve bunu yansıtmadaki yalınlığı, 



Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə