Dilimizde -mAyA (–mAğA) Başlamak Yapısında Bir Birleşik Fiilden Söz Edilebilir mi?
115
Görüldüğü gibi, bu bileşik eylem, kavram yönünden, geniş zaman ortacı ile “olmak” yardımcı
eyleminden oluşan “Başlama eylemi “ile büyük ölçüde uyuşmaktadır. Bunun nedeni “başlamak”
eyleminin sözlük anlamının, söz konusu kavrama uygun düşmesidir.
Sonuç olarak “demek istemek”, çekinmeğe başlamak” gibi bileşiklerin oluşturdukları öğelerin
kavramca da vurguca da birleştiği düşünülerek “ bileşik eylem” olarak alınmalarında zorunluluk vardır”
(Şimşek,1987;65-66 )
Hacıeminoğlu (1992) ve Ecmann’ın (1988) birleşik fiil olarak değerlendirdikleri
fiil + ünlü zarf-
fiil + başla- kullanımına Harezm Türkçesi, Kıpçak Türkçesi ve Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde
rastlanmaktadır. Türkiye Türkçesinde ise böyle bir kullanıma rastlanmamıştır. Tarihî metinlerdeki –I
başla- ve –A
başla- kullanımları yerine Türkiye Türkçesinde –mAyA
başla-, -mAğA
başla-
kullanılmaktadır, düşüncesi ile görüldüğü üzere bu konuya yer veren araştırmacılar yönelme
durumundaki –mek’li fiilden sonra gelen
başla- fiilinin birleşik fiil oluşturduğu görüşündedirler. Ancak
bu konuda Ergin “
Bugün vokal gerundiumları tek olarak kullanılmadıkları için göründükleri yerde
birleşik fiilin var olduğu kolayca anlaşılır. Eski devirlerde ise vokal gerundiumu birleşik fiil unsuru
olduğu gibi tek başına zarf da olduğu için o devirlerde birleşik fiille zarflı müstakil fiili ayırmak biraz
dikkat ister. Hatta bazı tanınmış gramerciler bu hatayı işlemişler ve eski devrin zarflı müstakil fiillerini de
birleşik fiil olarak göstermişlerdir.” (Ergin;1972: 388) diyerek bu konuda uyarmıştır.
Türkiye Türkçesinde –maya
başla- ve mağa
başla- kalıbında bir birleşik fiil olup olmadığını
anlamak için öncelikle
başla- fiilinin anlamına TDK Türkçe Sözlük’ten bakarak başlayalım:
başlamak (-e) 1. Bir işe girişmek, harekete geçmek:” Şairliğe on sekiz yaşında gazel ve
rübailerle başlamıştı.”H.Taner; 2. (nsz) Çalışır, işler yürür duruma girmek: “ Bundan başka , evlenme
hayatı da oldukça başarılı başladı.” H.E. Adıvar; 3. Olmak, oluşmak, ortaya çıkmak, doğmak:” Şiirimiz
milletlimizin Anadolu’daki teşekkülü ile başlar.” Y.K Beyatlı; 4. Görünmek;” Kasabanın kenar
mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı:” S.F Abasıyanık;5. Etkisini gösterme: “ Kış başlarken
yapraklar döküldü.” C.Uçuk; 6. Hoş olmayan bir davranışa koyulmak: “Etraftaki çocuklara gene
arsızlanmaya başladılar.” O. C. Kaygılı. Başlama!( hoş olmayan bir söz veya davranışla ilgili olarak)
“tekrarlama” anlamında emir: Gene başlama ! (TDK, 2005)
Verilen
örnek cümlelerde başla- fiilinin yönelmeli dolaylı tümleç aldığı görülmektedir. Bu
cümlelerden birini inceleyelim:
Şairliğe: DT on sekiz yaşında :
ZT, gazel ve rübailerle:
ZT, başladı :
Yk.
Benzer birkaç cümleye de bakacak olursak:
Bu yıl çocuklar okula 12 Eylül’de başladılar.
Teze yeni başladı.
Bağ bozumuna bugünlerde başlandı.
IMF heyeti temaslarına başladı.
Rolling Stones dünya turuna başladı.
Bülent Arınç temaslarına başladı.
Jale Öztürk
116
Karadeniz TV test yayınına başladı. Bu cümlelerde de
başladı yüklemi altı çizili kelimeleri
dolaylı tümleç (yer tamlayıcısı) olarak almıştır.
Bir de şu cümlelere bakalım:
Bazen büsbütün çocuklaşarak Emeti Kadın’la şakalaşmağa başlıyorum. Y
Beni görünce bir çığlık kopardı ve aksi yöne dolu dizgin koşmağa başladı. Y
Altın başı bir çoban yıldızı gibi parıldamağa başladı. Y
O adam, orada bir yolun ortasında, şaşırmış gibi duruyor ve etrafına bakınıyor, sonra gene
birkaç adım yürümeye başlıyordu. Y
Bu gruptaki cümlelerin birinci grup cümlelerden farkı burada
başla- fiiline yönelme haliyle
bağlanan grubun –mAk’lı bir isim-fiil grubu olmasıdır. Bu tip cümleleri çözümlerken yüklemi sadece
başla- olarak mı yoksa
şakalaşmağa başla-, koşmağa başla- parıldamağa başla- olarak mı alalım.
şakalaşmağa
başla- olarak aldığımızda bu
grubu bir birleşik fiil,
başla- fiilini de yardımcı fiil olarak
değerlendirmiş oluyoruz.
Aşağıdaki örneklere anlam açısından bakıldığında
başla- fiilinin esas anlamı ile kullanıldığı çok
rahat görülebilir:
Bazen büsbütün çocuklaşarak Emeti Kadın’la şakalaşmağa başlıyorum. Y (girişmek)
Beni görünce bir çığlık kopardı ve aksi yöne dolu dizgin koşmağa başladı. Y (girişmek)
Altın başı bir çoban yıldızı gibi parıldamağa başladı. Y( olmak, oluşmak, ortaya çıkmak;
doğmak)
O adam , orada bir yolun ortasında , şaşırmış gibi duruyor ve etrafına bakınıyor, sonra gene
birkaç adım yürümeye başlıyordu. Y (harekete geçmek)
Nurettin Demir ve Emine Yılmaz Türk Dili El Kitabı adlı birlikte hazırladıkları eserde kelime
grubu hakkında bilgi verirken bir konuya işaret etmektedirler:
Cümlede yan yana durumdaki kelimelerin bir grup oluşturup oluşturmadığını anlamanın bir yolu
cümledeki öge dizilişini değiştirmektir. Değiştirme sırasında birlikte hareket eden kelimeler bir grup
oluşturuyor demektir (Demir- Yılmaz; 2005:201) Aşağıdaki örneği bu açıdan inceleyelim:
Ama o parasızlık dönemimde sıkıntıdan kitap okumaya başladım sayılır.
Bu cümlede
okumaya başladım mı kelime grubudur, yoksa
kitap okumaya mı? Bunun cevabını
bulmak için öge dizilişini değiştirelim,
Ama kitap okumaya o parasızlık dönemimde sıkıntıdan başladım
sayılır. Görüldüğü gibi
kitap kelimesi
okumaya isim-fiilinden ayrılmayıp
birlikte hareket ederken,
başladım fiili ile
okumaya kelimesi birlikte hareket etmemektedir. Bu da –mAyA başlamak şeklinde bir
birleşik fiilin varlığını kabul etmemizi güçleştiriyor.
Ayrıca Türkçede, kelime gruplarının ana yapısında önce ana unsur, daha sonra yardımcı unsur
gelirken sadece
edat gruplarında ve birleşik fiillerde tersi bir durum göze çarpar; önce ana unsur sonra
yardımcı unsur gelir. Çünkü dilin mantığı iki grupta da vazifeli unsuru ek gibi telâkki ettiği için, ana
kelimenin sonuna eklemiştir. Bu sebeple edat gruplarında edatla ismin yeri kesinlikle değişmez;
Ben