Namazı Terketmenin Hükmü


(284) Beyhaki: 2/100. İsnadında Abdullah bin Said El-Makberi vardır. Kendisi zayıftır. (285)



Yüklə 1,73 Mb.
səhifə16/17
tarix19.10.2018
ölçüsü1,73 Mb.
#74965
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17

(284) Beyhaki: 2/100. İsnadında Abdullah bin Said El-Makberi vardır. Kendisi zayıftır.

(285) İbni Huzeyme “Sahihinde”: 628 rivayet etti. İsnadı gerçekten çok zayıftır. Çünkü İbrahim ve babası İsmail zayıftırlar. Hafız: “Feth” adlı eserinde: 2/291 bu rivayete işaret edip şöyle demiştir: “Ancak İbrahim bin İsmail bin Yahya bin Seleme bin Kuheyl O da babasından gelen etraftaki (rivayette) ikisi zayıftırlar.

Şayet bu hadis sabit olsaydı şifa (vesilesi) olurdu. Lakin Yahya bin Seleme bin kuheyl hakkında Buhari: “Onda münkerler vardır” demiştir. İbni Main’de: “O bir şey değildir. Hadisi de yazılmaz” demiştir. Nesei de: “Hadisi metruktur. Bu kıssa Yahya ve başkasının vehm ettiği bir kıssadır. Muhakkak ki bilinen ancak Musab bin Sad O da babasından gelen rivayet olup, dizlerden önce ellerin koyulmasındaki tatbikin nesh olduğunu belirtmiştir. Bu ravi de hıfz etmemiştir. “Dedi ki: “Mensuh olan dizlerden önce ellerin koyulmasıdır.”

Önce eller koyulur diyenler: “İbni Ömer’in hadisin sahih olarak gelmiştir. Bu Ubeydullah’dan O da Nafi’den gelen rivayettir” demişlerdir. İbni Ebi Davud dedi ki: “Bu hadis ehlinin görüşüdür. Onlar: -ki kendileri başlarından daha ilmi çok olanlardır-. “Bu kesin nakl olunandır. Bu sünnettir” demişlerdir. Bunu Medine ehli rivayet etmiştir. Onlar bu konuyu başkalarından daha iyi bilmektedirler.

İbni Ebi Davud şöyle demiştir: “Onların bu konuda iki tane senetleri vardır:



1. Muhammed bin Abdillah bin Hasan, O da Ebi Zinad’dan, O da A’reç’den, O da Ebu Hureyre’den gelen senet.

2. Ed-Deraverdi, O da Ubeydullah’dan, O da Nafi’den, O da ibni Ömer’den gelen senet.

Şöyle demişlerdir: “Vail bin Hucr hadisinin iki yolu bulunmaktadır. Bu ikisi de illetlidir. İkisinden birisinde şerikin tek başına rivayeti vardır. Darekutni dedi ki: “Onun tek başına rivayetinde kuvvetlilik bulunmamaktadır.”İkincisi ise; Abdulcebbar bin Vail O da babasından gelen rivayet. O da babasını işitmemiştir.”

Önce dizler koyulur diyenler şöyle demiştir: “Vail bin Hucr hadisi Ebu Hureyre ve ibni Ömer hadisinden daha sabittir.” Buhari dedi ki: “Ebu Zinad’ın, O da Arac, O da Ebu Hureyre’den gelen rivayetli hadisi buna mutaba kılınmaz. Çünkü Muhammed bin Abdillah bin Hasan vardır. Dedi ki: “Ebu Zinad’dan işitti mi işitmedi mi? bilinmemektedir.” Hattabi dedi ki: “Vail bin Hucr hadisi ondan daha sabittir.” Dedi ki: “Bazı alimler bunun mensuh olduğunu sanmışlardır. Bu yüzden de Tirmizi bunu hasenlememiştir. Garipsemiştir lakin bu hadis hasenlenmiştir. Dediler ki: “Ebu Hureyre hadisinde şüphesiz devenin çöktüğü gibi çökmeyin. Deve çöktüğü zaman dizlerinden önce ellerini indirmekle başlar” rivayetindeki bu nehy, “Dizlerinden önce ellerini koysun” rivayetine muvafık değildir. Bilakis onu nefy etmektedir. Bu açıklama da bunun mahfuz olmadığını gösterir. Belki de bunun lafzını bazı raviler karıştırmıştır.”

Dediler ki: “Bunun tercihliğine şu iki tane sonuç açıklaması delalet etmetedir:



1. Ebu Davud’un ibni Ömer’den rivayet ettiği hadis. Kendisi şöyle demiştir: “Rasulullah (s.a.v.) kişinin namazda ellerine dayanmasını nehy etmiştir.”Başka bir lafızda da: “Kişinin namazda kalktığı sıra elleriyle dayanmasını nehyetmiştir” demiştir.286 Şüphe yok ki dizlerinden önce ellerini koyduğu sıra mutlaka elleriyle dayanır. Böylelikle de bir nebze de olsa yere elleriyle dayanmış olur. Aynı zamanda secde ile bu itimad edişi (dayanması) kalmasındaki dayanmaya benzemektedir, eşittir. Dolayısı ile bundan nehy edince bunun benzeri böylece olmaktadır.

2. Namaz kılan huşulu olarak namazında okumasında, yalvarmasında iken yere en yakın yerde ilk önce durur. Sonra da üstünden bu (namaz huşusu) yükselir. Sonra da onun üzerinden yükselir. Ta ki en yüksek yere dek yükselir. Bu da yüzüdür. Kendisi secdeden başını kaldırınca öncelikle bundaki en yüksek olan yükselir. Sonra da altındaki, sonra da onun altındaki ta ki dizlerine dek en sonuncusu yükselir.”Allah en iyisini bilir.

(286) Ebu davud: 992 Namaz’da: Namazda el ile yaslanmanın keraheti babında. İsnadı ise sahihtir.

(SECDENİNŞEKLİHAKKINDA)FASILA

Sonra da yüzü, burnu, iki eli, iki dizi ve parmak uçları ile secde yapardı. El ve ayak parmakları da kıbleye dönük idi. kendisi ellerinin avuç kısımları ile itimad eder (dayanırdı) ve kollarını kaldırırdı. Kollarını da bağrından uzak tutardı. Öyle ki O’nun (s.a.v.) koltuk altlarının beyazlığı bile görünmekte idi. Midesini de dizlerine değmekten korur idi. Secde de mutedil durur, namazgahında direk olarak yere de yüzünü sağlamca ve temkinli kılardı. Sarığın kuyruğu, kıvrımının üzerine de (secdeye engel olması açısından) secde etmezdi.

Ebu Humeyd Es-Sadiy; kendisi O’nun kelamını işiten on sahabeden birisidir, şöyle demiştir. “Rasulullah (s.a.v.) namaza kalktığı zaman dimdik kıyamda dururdu. Omuzlarına ulaşıncaya dekte iki elini kaldırır (tekbir alırdı). Rüku etmek istediği zamanda ellerini omuzlarınn hizasına dek kaldırır ve sonra da: “Allahu Ekber” derdi ve rüku ederdi. Sonra da dimdik durur, mutedil olurdu. Başını da doğrultmazdı, eğmezdi de. İki elini de (rükuda) dizlerinin üzerine koyardı ve: “Semi Allahu limen hamideh” derdi. Sonra da kalkardı ve bütün organlar yerini buluncaya dek mutedil olarak dururdu. Sonra da secdeye inerdi ve; “Allahu Ekber” derdi. Sonra da kendisini toplar ve pazularını karnına toplardı. Ayak parmaklarının da arasını açardı. Sonra da sol ayağını yayar üzerine otururdu. Sonra da dikelir (oturur). Bütün uzuvları yerini buluncaya dek. Sonra da secdeye varır: “Allahu ekber” derdi. Sonra da ayağını yayar üzerine otururdu. Yine ta ki tüm organları yerine gelinceye (mutmain oluncaya) dek. Sonra da kalkardı. Kendisi iki secdeden kalkıncaya dekte bunların aynısını ikinci rekatta yapardı. Tekbir getirir ellerini kaldırırdı. Tıpkı namazın başında ellerini omuzları hizasına kadar kaldırdığı gibi burada da kaldırırdı. Sonra da namazın bitişi o rekat olanın da aynısını yapardı. Sol ayağını yayar, teverrük eder yanına otururdu. Sonra da selam verirdi.”287

(287) Buhari: 2/253, 254, 255 namazın sıfatında: Teşehhüdde oturmanın sünneti babında; Ebu Davud: 730, 735 Namazda namazın açılışı babında: Tirmizi: 304, 305 namazda: Namazın vasfı hakkındaki babda rivayet etmişlerdir.

Kendileri secdede: “Subhane Rabbiyel Ala” der idi.”288 Rivayet olunduğuna göre Nebi (s.a.v.) buna; “ve bihamdihi” demeyi de eklerdi.288 Bazen de: “Allahumme linni leke secedtu ve bike ve sevvarahu. Ve şakka semahu ve basarahu “Fe tebarekallahu Ehsenu El-Halikin”290 der idi. Aynı zamanda şunu da derdi: “Subhanekallahümme ve bihamdik, Allahummeğfirli.”291



(288) Ebu Davud: 869, Namaz’da: Rüku ve secdesinde kişi ne der babında; ibni Mace: 887 Namaz’da, rükuda tesbih çekmek babında; Darimi: 1/299 Namazda: Rükuda neler denir babında rivayet etmiştir. Bu hasen bir hadistir.

(289) Ebu Davud: 870. Hadiste meçhul birisi vardır. İbni Mesud’dan Darekutni’nin rivayet ettiği buna şahitlik etmektedir. Aynı zamanda Ahmed’in Ebu Malik El-Eşari’den rivayet ettiği de böylecedir. Böylelikle hasen olmaktadır.

(290) Nesei: 2/222, İftitah’da, secde de dua etmenin son nevi babında: Muhammed bin Seleme’den. Bunu aynı zamanda: 2/226 da rivayet de etmiştir. Uzun bir hadisten bir parça olarak, Müslim: 771, Misafirlerin namazında: Gece namazı ve kıyamında dua babında rivayet ettiler.

(291) Buhari: 2/247, Namazın sıfatı bölümünde: Secde de dua ve tesbih babında ve rükuda dua babında; Müslim: 484 Namazda, rüku ve secdede neler söylenir babında; Ebu Davud: 877, Namaz’da, rüku ve secde de dua babında; Nesei: 2/219, İftitah bölümünde: Secdede dua babında rivayet etmiştir.

Nebi (s.a.v.): “Subhaneke Allahümme ve bihamdike La ilahe illa ente” derdi.”292 Kendileri şöyle de derdi: “Subbuhun Kuddusun Rabbul melaiketi ver-Ruh.”293 Kendileri şöyle de derlerdi. “Allahummeğfirli zenbi kullehu, dikkahu ve cillehu ve evvelehu ve ahirehu, ve alaniyetehu ve sırrahu.”294 Şöyle de demişlerdir: “Allahummli inni euzu bimudake min sahatike ve bimuafatike minukubetike ve euzu bike munke. La uhsi senden aleyke ente kema esneyte ala nefsike”295 Kendilerinin secdesi kıyamları kadar uzun tutardı. Sonra da başını kaldırıp: “Allahu Ekber” derlerdi. Ellerini kaldırmadan. Sonra da sol ayağını yayar üzerine otururdu. Sağ ayağı da diker, ellerini de dizlerimin üstüne koyardı. Sonra da: “Allahummeğfirli verhamni vecburni vehdini verzugni” derdiler.296



(292) Müslim: 476, Namaz’da rüku ve secdede ne der babında; Nesei: 2/223, İftitah’da, secdede duadan bir başka nev babında.

(293) Müslim: 478, Namaz’da, rüku ve secdede ne denir babında; Ebu Davud: 872, Namaz’da, rüku ve secdesinde kişi ne der babında: Nesei: 2/224, İftitah’da, secdede dua etmenin başka nevi babında.

(294) Manası: Allah’ım!Benim günahlarımı bağışla hepsini, incesini, gizlisini, öncesini ve sonrasını gizli ve açığını (hepsini bağışla) Mütercim.

Müslim: 483, Namaz’da, rüku ve secdede ne der babında Ebu Davud: 878, Namaz’da, rüku ve secdede dua babında.



(295) Muvatta: 1/214 Kuran’da: Dua hakkındaki babda; Tirmizi: 3491, Daavaat’da; Ebu Davud: 87-9, Namaz’da: Rüku ve secdede dua babında. İsnadı ise sahihtir.

(296) Ebu Davud: 850 Namazda: İki secde arasında dua babında, Tirmizi: 284, Namaz’da, iki secde arasında ne der babında. Hakim rivayet edip sahihlemiş, Zehebi de onaylamıştır. Hadis hasendir.

Başka bir lafızda ise: “Ve afini” derdi. 297 buna bedel olarak da: “Vec burni” demiştir. Bu ibni Abbas’ın hadisidir.



(297) (Bu geçen Ebu Davud’un rivayet ettiğidir.)

Huzeyfe dedi ki: “Nebi (s.a.v.) iki secde arasında: “Rabbiğ firli” derdi.”298 Her iki hadis “Sünen” de geçmektedir. Bu oturuşu da öyle uzatırdı ki: (dışarıdan) birisi: “Her halde daldı” ya da “unuttu” derdi.299



(298) (İbni Mace: 897 Namaz Bölümünde iki secde arasına ne der babında: Müslim: 472, Namaz’da namaz rükunlerinin itidali babına: Ebu Davud: 853 Namaz’da iki secde arasında Rükudan kıyamın uzatılması babında rivayet ettiler.)

(SECDEVETEŞEHHÜD’DENKIYAMAKALKMA

HAKKINDA) FASILA

Sonra tekbir getirir ve ellerini kaldırmadan secdeye giderdi. İlkinde yaptıklarının aynısını ikinci rekatte yapardı. Sonra da tekbir çeker olarak başını kaldırır, ayaklarını başlarını diz ve yanlarına mütmid olarak (yasaklayarak) kalkardı.

Malik bin Huveyris dedi ki: “Resulullah (s.a.v.) namazında tektil kıldığı bir yerinde oturmasında tam yayılmadan kalmazdı.”300 Buna da: “İstirahat oturuşu” denilmektedir. Resulullah (s.a.v.) bunu kıldığı hakkında hiçbir şüphe yoktur. Ancak bunu namazın sünnetlerinden birisi olduğu için ya da namazın şeklinden olduğu için mi yaptı mesela tecafi ve başka şeyler gibi: Yoksa bunu bir ihtiyaçtan dolayı mı yaptılar. Mesela Nebi (s.a.v.) yaşlılık alıp da yerinden kalkamayacak durumda olmuşsa vs.

(300) (Buhari: 2/249, Namazın sıfatında: Kim namazın tekli bölümünde oturarak yayılması babında: Ebu Davud: 844, Namaz Bölümünde: Secdeden kalkışın keyfiyetinin nasıl olacağı babında: Nesei: 2/233, 234 iftitafda. İki secdeden kalkma anında oturmada yayılma babında rivayet ettiler.)

İşte bu ikincisi iki şeyden dolayı daha doğrudur:



1. Bir defa bunda onun ve vail bin Hucrun301 ve Ebu Hureyre’nin: “Kendileri ayak uçları ile kalkardı” hadisinin rivayeti arasında cem (ortaklık) vardı.

(301) (Ebu Davud: 838, Namazda Ellerden önce dizler nasıl koyulur babında: Tirmizi: 268, Namazda Secde ve başka yerlerde iki elden önce dizlerin koyulması ile ilgili babda rivayet ettiler. Bu da geçmişti.)

(302) (Tirmizi: 288, Namazda secdeden nasıl kalkılır babında isnadında Halid bin ilyas vardır zayıflığında ittifak edilmiştir. İbni Hibban dedi ki: Sikalardan mevzuatları (uydurukları) rivayet ederdi. Hatta kendisi onu vaz ediyormuş gibi kalbedip sebk ederdi. Ancak hayret yönüyle hadisleri yazılır. (Yani yazılmaz) İbni Adiy “Kamil” adlı eserde. Bak: Nasbur- Raye: 1/398.)

2. Sahabeler şüphesiz Nebi (s.a.v.)’nin namazının şeklini ve O’nun fiillerini görmede insanlardan daha hırslılardı. Kendileri de ayak uçları ile ayağı kalkarlardı. Abdullah bin Mesud namazda ayak ucu ile kalkardı, oturmazdı. Bunu Beyhala rivayet etmiştir.

Bunu ibni Ömer, ibni Abbas ibni Zübeyr ve Ebu Said el-Hudri’den Uteyya el-Avfi’de onlardan olmak üzere rivayet etmiştir. Bu ibni Mesud’dan sahih gelen bir rivayettir. Bu kıyamda ellerini kaldırmazdı. Kendisi ayakta tamam olunca kıraate başlar suzmazdı. “El Hamdu lillah rabbi Alemin” ile de kıraatini açardı.

İlk teşehhüdde oturduğu zaman iki secde arasında oturuyormuş gibi yayılarak oturur. Sol elini sol dizinin üzerine sağ elini de sağ dizini üzerine koyardı. İşaret parmağı ile de işarette bulunurdu. Halka şeklinde olmak üzere kalın parmağını orta parmağının üzerine koyardı. Gözünü de kaldırıp işaret ettiği parmağa bakardı. Kendisi işaret parmağını kaldırır az olarak eğerdi ve O parmakla rabbini teklerdi.

Ebu Davud’da ibni Abbas’dan gelen hadiste Nebi (s.a.v.): “İhlasta böylecedir -(sonra da) kalın parmağının yanıdaki el işaret etmiş- Duada böylecedir” demiş ve ellerini omuzlarına dek kaldırmış “ibtihal da böylecedir” demiş ve ellerini çekerek kaldırmıştır” bu mefkuf olarak rivayet olmuştur.

Sonra da şöyle demiştir: “Ettehiyyatu lillahi ves-salavatu Et-Tayyibatu. Es-Selamu Aleyke Eyyuhannebiyyu ve rahmetullahi ve berekatuhu Es-Selamu aleyna ve ala İbadillahis-salihin. Eş Hedu Enlailahe illallahu Vahdehu la şerike leh ve Eşşehu Enne Muhammeden Abduhu ve resuluhu” 303 Nebi (s.a.v.) bunu, ashabına Kuran-ı öğrettiği gibi öğretirdi. Aynı zamanda şunu da okurdu: “Et-tehiyyatul Mübarekatu Es-Salavatu Et-Tayyibatu lillah”304 bu ibni Abbas’ın teşehhüdüdür. İlki ise ibni Mesud’un teşehhüdüdür. Bu daha kamil olandır. Çünkü ibni Mesud’un teşehhüdür değişik şeylerin cümlesini içerir iken ibni Abbas’ın teşehhüdü de tek bir cümleyi içermektedir.

(303) (Buhari: 2/257-261, Namazın sıfatında: Sonunda teşehhüd babında: Müslim: 402 Namazda, namazda teşehhüd babında Ebu Davud: 968 Namazda, Teşehhüd babında Tirmizi: (289) Namazda, Teşehhüd hakkında gelenler babında; Nesei: 2/237 İftitah’da ilk teşehhüdün keyfiyeti babında rivayet ettiler.

(304) Müslim: 403 Namazda, Namazda teşehhüd babında; Ebu Davud: 974 Namazda, Teşehhüd babında; Tirmizi 290 Namazda, Teşehhüd hakkında gelenler babbında; Nesei: 2/242, 243 İftitahda: Teşehhüdde son nev babında rivayet ettiler.

Aynı zamanda “sahihaynda” ki bunda vavın ziyadesi de mevcuttur gelen bi rivayette; “Nebi (s.a.v.) onlara Kuran’ı öğrettiği gibi bunları da öğretiyordu.”

İbni Ömer’den rivayete göre: “Et-Tehiyyatu lillahi Es-salavatu-et-Tayyibatu”305 lafzında başka türleri de mevcuttur. Bunların hepsi caizdir. Kendileri bu celseyi hafif tutardı. Sanki; “Radaf”306; sıcakta ısıtılmış taşın üzerinde oturuyormuş gibi sonra da Nebi (s.a.v.) tekbir alır ayağı kalkardı. Üçüncü ve dördüncü rekatları kılar ilklerinden daha (kısa) hafif tutardı. Bu ikisinde de (son iki rekatta) Fatiha suresini okur bazen de üzerine bir şeyler daha okurdu.”

(305) (Ebu Davud: 271 Namazda, Teşehhüd babında rivayet etti. İsnadı sahihtir.)

(306) Ebu Davud: 995 Namazda, Oturuşun tahfifi babında; Tirmizi: 366 Namazda, İlk iki rekatta oturmanın miktarı babında; Nesei: 2/242 İftitahda, İlk teşehhüdde hafifletme babında. Hadisin senedinde kopukluk vardır. Çünkü Ebu Ubeyde bin Abdillah bin Mesud babasından işitmemiştir. Lakin bunun Hafız’ın: “Telhis” adlı eserinde rivayet ettiği konuda şahitleri vardır: “Ebu Bekir (r.a.) iki rekatta oturduğu zaman sanki sıcakta ısıtılmış bir taşın üzerindeymiş gibi olurdu.” “Hafız dedi ki: “Bunun isnadı sahihtir.” Bunun ibni Ömer’den de bir benzeri mevcuttur.)

(KUNUTUNŞEKLi HAKINDA)FASILA

Nebi (s.a.v.) bir kavim için kunut etse ya da bir (kafir kavme beddua etse, rukudan sonra başını kaldırdıktan sonra son rekatta kunutu yapardı. Bunu da en çok sabah namazında yapardı. Humeyd Enes’den naklederek şöyle demiştir: “Resulullah (s.a.v.) bir ay süreyle namazda rukudan sonra Ril ve Zekvan kabilelerine (beddua edip) kunut etmiştir. İbni Sirin dedi ki: Ben Enes’e:

“Rasulullah (s.a.v.) sabah namazında kunut eder miydi?” diye sordum. O da:

“Evet! rukudan sonra az olarak yapıyorlardı” dedi. İbni Sirin dedi ki: Ben Enes’e:

“Rasulullah (s.a.v.) sabah namazında kunut eder miydi?” diye sordum. O da:

“Evet!Rukudan sonra az olarak yapıyorlardı” dedi. İbni Sirin dedi ki: “Enes’den rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v.)’in bir ay boyunca sabah namazında rukudan sonra Usayye kabilesine beddua edip kunut ettiğini rivayet etmiştir.307 Bu hadislerin (sahihliğinde)ittifak edilmiştir. İşte onlar Enes’i, insanlar arasında daha iyi bilmektedirler. Onlar Enes’den hikaye ederek O’nun rukudan sonra kunut yaptığını belirtmişlerdir. Humeyd’e gelince, kendisi Enes’e kunuttan sorunca O da: “Bizler rukudan önce ve sonrasında, kunut yapardık”308 diye söylediği sözdeki kunuttan murad kıyamın uzunluğudur.



(307) Bu rivayetler Enes’dendir. Bunu Buhari: 2/408 Vitir bölümünde, “Rükudan önce ve sonra kunut babında ve başka kitaplarda; Müslim: 677 Mesacidde: Bütün salavatlarda kunutun müstehaplığı babında; Ebu Davud: 1444, 1445 Namazda, Salavatlarda (namazlarda) kunut babında; Nesei: 2/200 İftitahda, Rukudan sonra kunutta ve sabah namazında kunut babında ve kunutta lanet okuma babında ve kunutu terk etme babında; ibni Mace: 1184 Namazın ikametinde: Rukudan önce ve sonra kunut hakkındaki babda rivayet ettiler.

(308) İbni Mace: 1183 Namazın ikametinde, Rukudan önce ve sonra kunut yapma babında: “Zevaid’de şöyle denmiştir: “Bu hadisin isnadı sahih olup, ricali de sahihtir.”

Ebu Hureyre’nin haber vermiş olduğu Enes’in haber verdiğinin aynısıdır: “Nebi (s.a.v.) rukudan sonra kunut yaptı. Kendisi: “Semi Allahu limen hamideh” dedikten sonra yapardı. Secde etmeden önce de: “Allah’ım!Ayyaş bin Ebi Rabia’yı, Velid bin Velid’i, Seleme bin Hisam’ı ve diğer mustazaf müminleri koru” demiştir. Bunda Buhari ve Müslim ittifak etmişlerdir.309 İbni Ömer rivayetle, kendisi Resulullah (s.a.v.)’ın sabah namazında son rekatta rukudan sonra başını kaldırdığı zaman: “Allah’ım!Filanca filanca kişiye lanet et” dediğini, bundan önce de: “Semi Allahu limen hamid, Rabbena velekel hamd” dediğini işitmiştir.”310 Dolayısıyla hadisler O’nun (s.a.v.) rukudan sonra kunut ettiğinde ve bir arızadan dolayı ettiğinde ancak sonra da terk ettiğinde ittifak etmişlerdir. Sonra Enes şöyle demiştir: “Kunut akşam ve sabahda vardır.”311 Bunu da Buhari rivayet etmiştir.



(309) Buhari: 8/170 Ali İmran suresinin tefsirinde: “Senin için bu işte bir şeyin yoktur” ayetinin tefsirindeki babda ve Nisa suresinini tefsiri bölümünde: “İşte onları umulur ki Allah af eder” ayetinin babında vs. Müslim: 675 Mesacid’de. Bütün namazlarda kunutun müstehaplığındaki babda; Ebu Davud: 1442 Namazda, namazlardaki kunut babında Nesei: 2/201 iftitahda sabah namazında kunut babında.

(310) Buhari: 8/170 Ali İmran suresi tefsirinde:“Senin için bu işte bir şeyin yoktur” ayetinin tefsirindeki babda ve Meğazi bölümünde: “Senin için bu işte bir şeyin yoktur” babında ve İtisam bölümünde: “Senin için bunda bir şeyin yoktur” babında, Tirmizi: 3007 Tefsirde, Ali İmran suresindendir babında: Nesei: 2/203 İftitah’da kunutta münafıklara lanet babında.

(311) Buhari: 2/235 Namazın sıfatında: “Allahumme rabbena lekel hamd” babında ve vitir bölümünde rukudan önce ve sonra kunut babında.

Berra dedi ki: “Resulullah (s.a.v.) sabah namazında ve akşam namazında kunut etmişlerdir.”Bunu Müslim rivayet etmiştir.312 Ebu Hureyre’de, öğlenin ve yatsının son rekatlarında kunut yapmıştır. Sabah namazında: “Semi Allahu limen hamideh” dedikten sonra da kunut yapmış. Müminlere dua etmiş, kafirlere de lanet okumuştur. Devamla da: “En çok benim namazım, sizikilerden daha çok Resulullah’ınkine benzemektedir” demiştir.313 Buhari zikretmiştir. Ahmed dedi ki: “İkindi namazındaki (kunut) yatsı namazının yerlerinde (mekanında)dir.”314 İbni Abbas dedi ki: “Resulullah (s.a.v.) öğle, ikindi, akşam, yatsı, sabah namazlarının sonlarındaki son rekatta: “Semi Allahu limen hamideh” dedikten sonra peşpeşe bir ay boyunca kunut yapmıştır. Hayy’dan olan Beni Seleym kabilesine dua etmiş arkasındakiler de: “Amin” demişlerdir315 Bunu Ahmed ve Ebu Davud zikr etmişlerdir.



(312) Müslim: 678 Mesacidde, Müslümanlara bir bela vs. isabet ettiği zaman tüm namazlarda kunut yapmanın müstehap olduğu babda; Ebu Davud: 1441 Namazda, namazlarda kunut babında: Tirmizi: 401 Namazda, Sabah namazında kunut hakkındaki babda: Nesei, İftitahda, akşam namazında kunut babında.

(313) Buhari: 2/236, 237 Namazın sıfatında, Müslim: 676 Mesacidde: Tüm namazlarda kunutun müstehaplığı babında: Ebu Davud: 1440 Namazda, Namazlarda kunut babında.

(314) Nebi (s.a.v.) tüm boş vakit namazda kunut yapmıştır. Tıpkı Ebu Davud, Darekutni hasen senedle rivayet ettikleri gibi. Onun son rekatta rukudan sonra kunut yaptığı hadisinde Ebu Davud ve Hakim rivayet etmişlerdir. Hakim sahihlemiş, Zehebi de onaylamıştır.

(315) Ahmed: 2747; Ebu Davud: 1443 Namazda, Namazlarda kunut babında.

Gördüğün gibi bu hadisler Nebi (s.a.v.)’in son rekatta rukudan sonra kunut ettiği hususunda ittifak etmiştir. Bunlar da hiç şüphesiz arızi olup devamlı yaptığı değildir. “Sahihi Müsim’de” Enes’den gelen bir rivayette şöyle demiştir: “Nebi (s.a.v.) arablardan bazı kabilelere beddua ederek kunut etmiştir. Sonra da terk etmiştir.316 Ahmed dedi ki: “Nebi (s.a.v.) bir ay kunut etti. Sonra da terk etti.”317 Ebu Malik El-Eşcai dedi ki: Ben babama:

“Ey babacığım!Sen şüphesiz ki Resulullah’ın (s.a.v.), Ebu Bekr’in, Ömer’in, Osman’ın ve Kufe’de Ali’nin arkasında burada beş sene kadar kıldın. Onlar kunut ediyorlar mı idi?” diye sordum. O da:

“Ey oğlum!Bu bidattir” dedi. Tirmizi bu hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.



(316) Sf: 214’de geçti.

(317) El-Fethur-Rabbani: 3/298. Hadis sahihtir. Bunu Buhari Müslim’de rivayet etmiştir.

Nesei de rivayet etmiş ve lafzı da şöyledir: “Ben Rasulullah’ın (s.a.v.) arkasında namaz kıldım. Kunut etmemiştir. Ebu Bekir’in arkasında kıldım. O da kunut etmemiştir. Ömer’in arkasında kıldım. O da kunut etmedi, Ali’nin arkasında kıldım. O da, kunut etmedi” dedi. Sonra da: “Ey oğlum bu bidattir” diye devam etti.318 Sabah namazında kunutu kerih gören bu hadisleri delil getirmektedir. Enes’in: “Sonra terk etti” kavli hakkında: “Bu da mensuh olduğudur” demişlerdir. Rukudan önce yapmaya müstehaptır diyenlerin delilleri, sahabenin ve tabiinin bu konudaki eserleridir (rivayettendir).



(318) Tirmizi: 402 Namazda, Kunutun terki babında Nesei: 2/203, 204 İftitahda, Kunutun terki babında hadis sahihtir. Bu, “Sahihayn da” da geçmiş idi. “Resulullah (s.a.v.) bir ay boyunca kunut yaptı. Ril, Zekvan ve Usayye kabilelerine beddua etmiştir.”Bu da gösteriyor ki kunut, musibetler vs. olunca yapılmaktadır.

Ebu Davud et-Tayalisi dedi ki: “Said bin Ebi Arube bize hadise tahdis etti. O da Ebu Reca’dan O da Ebi Mağfel’den rivayet etmiştir. Dedi ki: “O, sabah namazında rukudan önce kunut etmiştir.”319 Malik dedi ki: “Hişam bin Urve, O da babasından rivayetle dedi ki: “Kendisi rukudan önce kunut ederdi.”321 İsba bin Ferec, Haris bin Miskin ve ibni Ebi Ömer dediler ki: “Bizlere Abdurrahman bin Kasım hadisi tahdis ettiler. Dedi ki: “Sabah namazındaki kunut hakkında Malike şanı soruldu”:

“Hangisi sizin için daha iyidir diye?”O da:

“İnsanların kavuşacağı. Bu da rukudan önce öncekilerin kunutu konusudur” dedi. Ben de:

“Hangisini hasseten kendin için alıyorsun?” diye sorunca O da:

“Rukudan önce kunuttur” dedi. Ben de:

“Kunut öyleyse vitirdedir” dedim. O da:

“Onda kunut yoktur” dedi.”322



Yüklə 1,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə