Ölmeyi Reddeden Kral



Yüklə 0,54 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə21/80
tarix18.06.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#49351
növüYazı
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   80

Ölmeyi Reddeden Kral 
"Adı Gılgamış olan,  öne çıksın,"  diye buyurdu İştar. 
Gılgamış öne doğru adım attı ve podyuma varınca başını 
eğdi.  "Ben, kral Gılgamış'ım," dedi, "Krallığımı ayaklarınıza 
seriyorum,  ey  Göklerin  ve  Yeryüzünün  Kraliçesi!"  dedi  ve 
başındaki tacı çıkarıp, ayaklarının dibine bıraktı. 
"Bu günün gecesinde benimle dünya evine girdin,"  dedi 
tanrıça,  "tüm  kurallara uygun ve mükemmel  biçimde."  Son 
sözlerini söylerken gülümsedi.  "Kutsal Dumuzi, benim sev­
gili yoldaşım, hem eşim hem çoban kral olmuşhı. Bu tek gün 
dışında  hiçbir  ölümlü,  her  ikisi  birden  olamaz...  Gılgamış 
yağlansın!" Sesi,  ohırduğu yerden yalnızca platformdan de­
ğil, Kutsal Bölge' deki tüm avlulardan duyuluyordu. 
"Yüksek  Rahip,  devam  et!"  diye  buyurdu  İştar  ve  tüm 
gözler,  Beyaz Tapınak'a  ve  onun duvarı  boyunca  dizilmiş 
rahip grubuna  çevrildi. Şimdi tapınağın girişinin ve girişin 
ortasında alışılmadık şekilde büyüyen ağacın önünü açmak 
için çekilmişlerdi. Anu'nun burayı ziyareti sırasında diktiği 
bir fidandan büyüyen bir hurma ağacıydı. Suyunu, yağmur­
lu  kış  mevsiminde  yağmur  suyunun  toplandığı  ve  platfor­
mun  taşla  döşeli  zemininin  altında  gizlenen  sarnıçlardan 
alıyordu.  Tapınağın  tepesinde  gözlerden  gizlenen  ve  tapı­
nağın  çatısına  düşen  yağmur  suyunu  depolayan  mühürlü 
bir sarnıç daha vardı.  O gün,  yılın tek gününde,  ağacın iki 
yanında bir çeşme su kemerleri oluşhırabilsin diye o sarnı­
cın kapakları açılmıştı. 
Platformun  üzerindeki herkes,  biri büyük bir balığın  de­
risini  giymiş,  öteki bir kartalın kanatlarını  takmış  ve  gagalı 
başını yüzüne maske yapmış iki rahibin tapınağın kapısından 
çıkmasını saygıyla izledi. 
"Efendi Enki gibi olan, tanıklık etsin," diye duyurdu Yük­
sek Rahip,  "o ki suların içinde gelen, Yeryüzü'ne ayağını ilk 
basan, bilgeliğin efendisi, yaratıcı!" 
76 


Zecharia Sitchin 
Balık kostümlü  rahip  öne  çıktı  ve  ağacın  sağ  tarafında 
durdu. 
"Efendi Enlil  gibi  olan  tanıklık  etsin;  o  ki  Anunnaki'nin 
efendisi;  onun,  insanoğlunun  babasının  sözüyle  hükmeder 
Kartallar,  Göklerin  Gemileri'ne!"  diye  seslendi  Yüksek  Ra­
hip. 
Kartal gibi  giyinmiş rahip öne  çıktı  ve  ağacın  sol  tarafın­
da durdu.  Balık-adam rahip gibi, bir kova taşıyordu. Yüksek 
Rahip'in işaretiyle,  her ikisi  de kovalarını,  çağlayan  gibi  dö­
külen sularla doldurdu. 
"Bunun, Hayat Suyu olmasına izin ver!" diye hep bir ağız­
dan seslendiler. Sonra her biri, hurma tohumlarından bir ko­
zalak kopardı. 
"Bunun,  Hayat Meyvesi olmasına  izin  ver!"  dediler  hep 
bir ağızdan. 
Orada olan herkes, tanrılar ve insanlar, bağırdı,  "Öyle ol­
sun!" 
Kostümlü iki rahip, bir ellerinde hurma kozalaklarını, di­
ğer ellerinde  su  dolu  kovaları  tutarak,  ağacın yanında  bir 
süre  daha  yüz  yüze  durdu.  Platformun  tepesindeki ruha­
ni  liderler  ve  aşağıdaki büyük  kalabalık,  iki büyük tanrıyı 
temsil  eden rahiplerin  görüntüsünden  ve  ölümlülere  uzun 
yaşam, tanrılara da ölümsüzlük veren Hayat Suyu ile Hayat 
Meyvesi'nin sunulmasından korkmuş halde, kıpırdamadan 
sessizce durdu. 
"Gılgamış yağlansın!" diye buyurdu İştar. 
Kostümlü  iki  rahip  podyuma  yaklaştı  ve  oraya  ulaşınca 
İştar'ı  başlarıyla  selamladılar.  Sonra  dizleri  üzerindeki  Gıl­
gamış'ın iki yanında durdular. 
İştar ayağa kalktı ve podyumun kenarına yürüdü.  Balık­
rahip  suyla  dolu  kovasını  havaya  kaldırdı.  İştar  içine  elini 
soktu ve suyu Gılgamış'ın taçsız başına serpti. 
77 


Ölmeyi Reddeden Kral 
"Efendi Enki adına kutsan!" diye yedi kez yineledi, her se­
ferinde suyu Gılgamış'ın üzerine serperek. "Su, senin hayalın 
olsun!" 
Sonra  kartal-rahip hurma  kozalağını  havaya kaldırdı ve 
İştar onu aldı. 
"Efendi  Enlil adına  kutsan,"  diye yedi  kez  yineledi,  her 
seferinde Gılgamış' a kozalakla dokunarak. "Bereket, her gün 
ekmeğin olsun!" 
Sonra  herkes  görsün  diye  tacı havaya  kaldırdı ve Gılga­
mış' ın başına koydu. "Yeryüzü' nün hakimi Efendi Enlil adı­
na, sana krallığını bağışlıyorum!" diye duyurdu. 
Elini Gılgamış' a uzahp onu ayağa kaldırdı. 
"Erek'in  Hanımefendisi  oiarak,  sana  kraliyet  yetkilerini 
bağışlıyorum!"  diye  seslendi,  krallık  asasını  ve  kutsal  topu­
zu Gılgamış' a uzatarak. "Şimdi," dedi ona, "hem yoldaş hem 
de kralsın.  Kaderler belirlenene  kadar gel ve benim yanımda 
tahtı paylaş!" 
Geriye döndü ve tahtına oturdu. Gılgamış yanından geçer­
ken annesinin bakışlarını yakalayarak podyumun merdiven­
lerini  hrmandı;  bakış,  cesaretlendirici  ve  şefkat dolu  sayısız 
söz  söyledi  ona.  Ardından,  bir süreliğine kutsallar arasında 
kutsal, tanrılar arasında tanrı olmak için tanrıçanın yanındaki 
daha küçük tahta oturdu. 
"Tanrılar konuştu!" diye bağırdı Niglugal.  "Gılgamış, ye­
niden kral!" 
İhtiyarların tarafına bakh; ancak, sessizliklerini korudular. 
"Surdaki  bekçiler,"  diye  platformun kenarında duran ra­
hiplere doğru bağırdı Yüksek Rahip. "Şamaş'ın diski göklerin 
kenarına değdi mi?" 
Bahda, Fırat Nehri'nin yanardöner şeridinin ötesinde gü­
neş, ufukta kırmızı bir diskti. Platformun üstünde ve aşağıda­
ki kalabalıkta herkes sessizdi. Sonra, beklendiği halde irkilten 
78 


Zecharia Sitchin 
bir  anilikle,  rahibin  bağırhsı  geldi:  "Güneş  göğün  kenarına 
değdi!" 
Platformun kenarındaki rahipler meşaleleri yakhlar. 
"Yüksek  Rahip;  Kaderlerin  Belirlenmesi,  başlasın!"  diye 
seslendi İştar. 
Yüksek Rahip, İştar'ın huzuruna geldi ve onu başıyla selam­
ladı. "Yüce Hanımefendi İştar'ın emriyle, topl
anmı
ş on iki tan­
rının 
rızasıyla,  Kutsalların  Kutsalı'na  giriyorum,"  dedi.  "Anu 
ne  derse,  onu  tekrarlayacağım."  Üzerini  düzeltti ve taşlı zırhı 
her iki eliyle dışarıya çekti. 
İştar,  değneğiyle ona  dokundu.  "Nibiru'nun  taşları senin 
koruyucundur,"  dedi.  "Hiçbir ölümlünün giremeyeceği yere 
gir; hiçbir ölümlünün duyamayacağını duy!" 
Tam güneşin diski ufkun alhnda kaybolduğu o anda Yük­
sek Rahip,  yalnız başına tapınağa girdi. Hafif bir esinti meşa­
lelerin aleviyle oynuyordu. 
Önde  gelen rahiplerin  olduğu  grup,  bazılarının  dediğine 
göre Anu'un bizzat orada durduğu zamanlardan,  çağlar ön­
cesinden gelen ezgiler söylemeye başladı. 
Tapınağın içinden ani bir ses duyuldu. "Anu konuştu!" 
Şarkı aniden kesildi.  Tüm gözler tapınağın kapısındaydı. 
Sonra Yüksek Rahip belirdi. "Anu konuştu!" diye yineledi. 
Yanında  kostümlü  iki  rahibin  bulunduğu  kutsal  ağacın 
önünde durmak üzere, yavaşça ilerledi. "Efendi Enki gibi olan 
tanıklık etsin; Efendi Enlil gibi olan tanıklık etsin," diye mono­
ton bir sesle söyledi Yüksek Rahip ve durdu. 
Dayanılmaz, salt sessizlikte, İştar'ın sözleri aniden patlayı­
verdi: "Yüksek Rahip; Efendilerin Efendisi Anu'nun sözlerini 
bildir!" 
Enkullab başını eğerek podyuma yaklaştı. "Yüce Hanıme­
fendi, göksel kraliçe," dedi,  onun da sesi gök gürültüsü gibi 
patlayarak,  "Arındım; saf keten giydim.  Büyülü sözleri söy-
79 


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə