B
39
enerjiye çevrilmesini desteklemek
adına bugüne kadar 50’ye
yakın rüzgâr projesine 2 milyar
dolar finansman sağladık. Bu
segmentte %35 pay ile lider banka
durumundayız.
Güneş enerjisi projelerine ilgi her
geçen gün artıyor. Bu segmentte
lisans sürecini yakından takip
ediyoruz. Buna ek olarak, 1 MW
altında ve lisanssız güneş enerjisi
projeleri için müşterilerimize özel bir
ürün sunmuş durumdayız. Bu ürünle,
güneş enerjisinden elektrik üretimine
dair uygulamaları Türkiye genelinde
yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Banka olarak sürdürülebilir enerji
yatırımlarının finansmanına
yönelik bu desteklerimizin
yanında, ofislerimizde de,
başta enerji verimliliği olmak
üzere çeşitli çevresel yatırımlar
gerçekleştiriyor ve karbon ayak
izimizi azaltma konusunda kararlı
adımlar atıyoruz. Bu anlamda
19 binin üzerinde çalışanı olan
bankamızın 2013 yılında kişi başı
enerji tüketimini %3,8 düşürdük.
Genel Müdürlük binamızdaki
verimlilik çalışmalarımız sayesinde
WWF Yeşil Ofis Diploması’nı alan
ilk Türk bankası olduk. Pendik’te
yapımına başladığımız yeni teknoloji
kampusumuzu yeşil bina konusunda
uluslararası sertifikasyon standardı
olan LEED kriterlerine göre dizayn
ettik ve bu kriterler çerçevesinde
inşa ediyoruz.
Projelere sağlanan finansmanların
belirlenme ölçütleri nelerdir?
Bankamızın Proje Finansmanı Birimi,
sektörde bu alan özelinde çalışan en
geniş ekip. Şu anda,15’i mühendislik
kökenli olmak üzere 34 kişilik bir
kadromuz var. Bu kadronun yarısı
işlemlerin yapılandırılması alanında
çalışıyor. Kalan yarısı ise, portföy
yönetimi ve izleme, sürdürülebilirlik
ve bizim işlemler özelinde çalışan
avukat kadrolarımızdan oluşuyor.
Bizlere yeni bir proje geldiğinde,
yapılandırma ekiplerimizle bu
projeleri çok detaylı incelemelere
tabi tutuyor ve bir ön değerlendirme
süzgecinden geçiriyoruz. Ön
değerlendirmelerimiz sonucunda,
finanse edilebilir bir proje olarak
görüyorsak, sıra o projeye özel
olarak doğru finansman yapısını
belirleyip kurmaya geliyor. Uygun
kredi vadesi, doğru ve kabul
edilebilir borç/özkaynak yapısı,
risklerin net olarak tespit edilmesi ve
bu risklerin proje şirketi üzerinden
alınıp doğru taraflara aktarılacağı ve
kredinin risk profilini makul düzeye
çekecek mekanizmaların kurulması
detaylı çalışmalar sonucu ortaya
çıkıyor. Bu süreçlerde projelerin
gerektirdiği ölçüde, bağımsız
danışman şirket görüşleri de alıyor
ve bir bakıma doğru yapıların
teyidini, ilgili alanda uzman üçüncü
taraflardan da almış oluyoruz.
Yeri gelmişken, artık Türkiye’de
uluslararası standartlarda proje
finansmanı yapılarının kuruluyor
olduğunu söylemek isterim.
2000li yılların başından bugüne
kadarki sürece baktığımızda, bu
alandaki gelişim gerçekten gurur
verici boyutta. Gerek bizim, gerekse
çok değerli yerel rakiplerimizin bu
alana verdiği önem ve sektördeki
know-how ve kapasite katbekat
artmış durumda. Bugün ülkemiz
açısından oldukça önemli ve çok
büyük montanlı birçok proje,
bu bankaların bir araya gelerek
kurduğu yapılar ve sağladıkları
finansmanlarla hayata geçiyor.
Garanti Bankası olarak biz,
Türkiye’nin özellikle son yıllarda
gündeminde olan ve çok bankalı
yapılarla finanse edilen birçok
önemli projesinde, koordinasyon ve
yapılandırma gibi önemli görevler
alabiliyoruz. Bunun arkasında
da, aslında yıllardır sarf edilen
emeğin bir sonucu olarak bu geniş
ve deneyimli ekipleri kurabilmiş
olmamız yatıyor diyebilirim.
Ebru Dildar Edin
40
B
40
Şu anda yürütmekte olduğunuz
projelerden bahsedebilir misiniz?
Proje ve satın alım alanında
13 milyar doların üzerinde
bir portföyümüz var. İnşaatı
devam eden projelerdeki ek
taahhütlerimizle bu rakam daha da
yukarı çıkıyor.
2014 yılının genel bir resmini
çekmek gerekirse, proje ve satın
alım finansmanı alanında yaklaşık
3 milyar ABD doları yeni taahhüt
sağladığımız bir yıl oldu. Enerji
sektörü bankamız ve genel sektör
içinde proje finansmanlarının
ağırlıkta olduğu sektör olmaya
devam etti. 2014 yılının en önemli
işlemlerinden biri, bizim de tek Türk
bankası olarak finansmanda 450
milyon USD ile yer aldığımız, Star
Rafineri Projesi oldu. Ayrıca kamuya
ait santral özelleştirmeleri de ön
plandaydı. Bugüne döndüğümüzde,
gündemimizde çok sayıda yeni
proje var. Bu yılı proje finansmanı
alanında 2014’ün de üzerinde
bir performansla kapatacağımızı
düşünüyoruz.
Yılın başından bu yana imza
attığımız işlemlerden en büyüğü,
kamu özel işbirliği modeliyle
geliştirilen ve Türkiye’de bugüne
kadarki en büyük sağlık kompleksi
projesi olan Bilkent Entegre
Sağlık Kampüsü projesi oldu. 890
milyon euro tutarında yedi banka
tarafından sağlanan kredi paketinde
bankamız 210 milyon euro ile en
yüksek katılımı sağladı. Şu anda
üzerinde çalıştığımız en büyük kredi
paketi, YİD modeliyle geliştirilmekte
olan Gebze- İzmir Otoyolu Projesi
kapsamında, daha önce Gebze-
Bursa arası kesim için sağlanmış
kredilerin refinansmanı ve tüm
güzergâhın kalan yatırımlarının
finansmanı amacıyla sağlanacak
5 milyar dolar tutarındaki paket.
Altyapı finansmanı tarafında
3. havalimanı ve Mayıs ayında
ihalesi yapılacak Kuzey Marmara
Otoyolu’nun kalan kısımlarının
ihaleleri, üzerinde yoğun olarak
çalıştığımız diğer önemli işlemler.
Enerji sektöründe ise kamuya ait
santrallerin özelleştirmeleri devam
ediyor olacak. Yılın ilk yarısında
termik santral, ikinci yarısında ise
HES özelleştirmelerinin gündemde
olmasını bekliyoruz. Ayrıca yeni
kapasite artışı kapsamında ise
yenilenebilir enerji yatırımları
ön planda olacak. 2015 yılında
enerji sektöründeki ilgili işlemlerin
finansman ihtiyacının toplamda 7-8
milyar dolar olmasını bekliyoruz.
Satın alım tarafında son dönemde
gerçekleştirdiğimiz en dikkat çekici
proje Anadolu Grubu’nun Migros
hisselerinin satın alım finansmanı
oldu. 2008 yılında finansal krizin
ortasında pek çok bankanın
piyasadan çekildiği ortamda,
Avrupalı girişim sermayesi fonu
BC Partners’ın Migros hisselerinin
satın alımının finansmanını
gerçekleştirmiştik. Girişim sermayesi
fonları belli süreler geçtikten sonra
yatırımlardan çıkıp, gelirlerini
realize etmek isterler. BC Partners’ın
hisselerini kısmen Anadolu Grubu’na
satması da bu anlamda bizim için
inandığımız bir projeye tekrar satın
alım kredisi sağlamak anlamında bir
fırsat yarattı.
Boğaziçi Üniversitesi mezunu
olmanın size ne gibi değerler
kattığını düşünüyorsunuz?
Boğaziçi Üniversitesi hepimize
olduğu gibi bana da birçok
konuda değer kattı. Bunlardan
en başta geleni, öğrenmenin
sınırı olmadığının farkındalığı
diye düşünüyorum. Daha esnek
düşünme, farklı görüşlere, farklı
kültürlere, farklı düşüncelere saygı
duyma, onları bir zenginlik olarak
görme ve farklılıklardan yeni şeyler
öğrenme benim için her zaman çok
önemli oldu ve kariyer hayatımda da
bunun faydalarını gördüm.
Gerek iş gerekse iş dışı hayatlarımız
artık çok daha hızlı ve dinamik.
Sürekli olarak dünyadaki yenilikler
konusunda up-to-date kalmak
başarının anahtarlarından biri.
Burada, bu gelişimi sadece işinizle
sınırlamamak gerekiyor. Dünya
görüşüne sahip olmak, sosyal
yönünüzü geliştirmek de artık bir
kişinin değerlendirilmesinde çok
önemli hale gelmiş durumda.
Bunların dışında da, etik iş yapma,
adil olma, bir iş yaparken sadece
ekonomik getiri değil sosyal
sonuçlarını da gözetme gibi
değerleri de eklemek isterim.
Üniversitemizin teknik eğitimler
dışında, bu konularda da
bizlere aşıladığı değerler bizim
kariyerlerimizde ve sosyal
hayatlarımızda bence hep önemli
oldu.
Mezun olarak okul ile bağınızı
nasıl kuruyorsunuz, bu anlamda
BÜMED’in katkısı sizce nedir?
Mezun olduktan sonra yoğun iş
temposunun da etkisiyle maalesef
üniversite ile bağlarımız azalıyor;
ancak burada BÜMED’in çok önemli
bir fonksiyonu yerine getirerek
mezunlar ile Boğaziçi Üniversitesi
arasındaki bağı güçlendirmekte
olduğuna inanıyorum. Üniversite
ile ilgili birçok güzel gelişmeden
bu vesile ile haberdar oluyorum ve
mümkün olduğunca düzenlenen
etkinliklere katılmaya çalışıyorum.
Biz mezunların okulla olan
bağı ne kadar devam ederse,
öğrenci arkadaşlarımıza destek
sağlayabileceğimiz alanları da fark
edebiliriz ve arkamızdan gelen
nesilleri daha iyi yönlendirebiliriz
görüşündeyim. Burada
BÜMED’in, mezunları, okulun
ve öğrencilerimizin ihtiyaçları
konusunda yönlendirmesi oldukça
önemli. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki
öğrencilerimize destek olup,
üniversitenin misyonunu devam
ettirmek ve yeni kuşaklara da
benzer değerleri aktarmakta biz
mezunlara büyük görev düşüyor. Bu
amaçla tüm mezunlarımızın maddi
manevi desteğinin devam etmesini
önemsiyorum.
B
40