S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə22/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   256

57

s i y a s i   i s t i k r a r   v e   b ü y ü y e n   t ü r k i y e   e k o n o m i s i

halat lehine gelişmesi, ithalattan kaynaklanan 

cari açık ve dış borç ödemeleri için gerekli olan 

finansmanın ihracattan elde edilen gelirlerden 

karşılanması zorunluluğunu getirmiştir. Bu 

nedenle dış ticarette ülke çeşitlendirmesi çok 

önemli ve yerinde bir karar olmuştur. 

Türkiye’de şu anda dış politikada eksen kayması 

değil, tam aksine olması gereken dış ticaret çe-

şitlendirmesi ve yörünge gelişmesi yaşanmak-

tadır. İhracatın yaklaşık yüzde 50’sini yaptığı-

mız AB ülkelerindeki dış talep daralmasını dış 

ticaret çeşitlendirmesi ile telafi etme çabaları 

doğru bir karar olmuştur. Küresel ekonomik 

krizin başladığı dönemde, Türkiye’nin krizin 

ülke ekonomisine vereceği tahribatı iyi ana-

liz edip, dış ticarete yön vermesi, ticaret için 

komşu ülkelere, uzak doğuya ve Ortadoğu’ya 

yönelmesi aslında, ülkenin yeni imkânlar ve 

pazarlar geliştirme yeteneğini göstermektedir. 

Bunun sonucu olarak, 2010’da 111.7 milyar do-

lar ihracat hedeflenirken, bu rakam aşılmış ve 

113.6 milyar dolarlık rakama ulaşılmıştır. Kü-

resel ekonomik kriz süresince ekonomik açıdan 

olağanüstü bir performans sergilenmiş ve tüm 

ülkeleri kıskandıran bir başarı hikâyesi yazıl-

mıştır.  Ülkedeki  değerli  TL’ye  rağmen  ihracat

konusunda seferberlik birçok şehre sıçramıştır. 

2000’de 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan 

şehir sayısı 4 iken 2010’da bu rakam 14’e çık-

mıştır.


2011 beklentileri...

2010’da makro ekonomik göstergelerdeki iyileş-

melerin yanı sıra halkı birebir ilgilendiren istih-

dam ve gelir dağılımı konularında da iyileşme-

ler beklenmektedir. Esas olarak, ihracata dayalı 

büyüme temel alındığı için, ekonomik büyüme, 

istihdam ve buna bağlı olarak cari açıktaki ar-

tış da ihracat performansına bağlı olacaktır. Bu 

yüzden, 2023 yılı 500 milyar dolar ihracat hede-

fine ilerlerken, 2011 için hedeflenen 127 milyar 

doların üstüne çıkmak gerekir. İhracatın ağır-

lıklı olarak yapıldığı AB ülkelerindeki talep da-

ralması, küresel ekonomik kriz, meydana gelen 

gelişmeler ve kırılganlıklar dikkate alındığında, 

Türkiye’nin ihracatı için uzun dönemli bir risk 

görülmektedir. Bu yüzden, Türkiye bu sürede, 

yeni pazarlar bulmak ve işbirliği geliştirmeye 

ısrarla devam etmelidir. Ayrıca, şunu unutma-

mak gerekir ki ekonomik büyüme olduğu hal-

de, bu ekonomik büyüme istihdama tam olarak 

yansımıyorsa bundan sorumlu olan ekonomik 

büyüme değil, istihdamı etkileyen diğer faktör-

lerdir. Bu faktörler; olmayan bütüncül istihdam 

stratejisi, değişen işgücü piyasası koşullarına 

uyumsuzluk, piyasa katılıkları, yüksek vergiler 

ve eğitim-istihdam arasındaki uyumsuzluktur. 

Ayrıca, vergi gelirlerini artırmak, bütçe denge-

sini mevcut koşullarda devam ettirmek ve kayıt 

dışılığı önlemek için kapsamlı ve adil bir vergi 

reformu şarttır.



Sabah, 22 Ocak 2011

Türkiye’de şu anda dış politika-



da  eksen  kayması  değil,  tam  aksine 

olması  gereken  dış  ticaret  çeşitlen-

dirmesi ve yörünge gelişmesi yaşan-

maktadır.




58

o c a k   1 1

Soğuk Savaş sonrası kurulan yeni dünya düze-

ninde sıradan ve pasif bir aktör olmayı kabul-

lenmeyen Türkiye, dış politika önceliklerini ve 

tercihlerini başka güçlerin etkisinde kalmadan 

belirlemeye başladı. Siyaset, ekonomi, eğitim, 

hukuk ve sağlık gibi hayatımızı doğrudan ilgi-

lendiren alanlarda kabuk değiştiren, bölgesel ve 

küresel gelişmelere seyirci kalmak yerine mü-

dahil olmaya başlayan Türkiye, dış politikada 

kendi gündemini oluşturmaya ve bölgedeki ge-

lişmelerde etkin olmaya çalışmakta. Dış politika 

tercihlerinde küresel hegemonik güçlerin yö-

rüngesinden kurtulmak, kendi istikametini be-

lirlemek, geleneksel müttefikleri küstürmeden 

yeni ittifaklar kurmak cesaret, zekâ ve manevra 

alanına sahip olmayı gerektirir. Ancak cesaret 

ve zekâ bağımsız bir dış politika kurgulamak ve 

sürdürmek için yeterli değil. Bunlara ilaveten 

bir ülkenin sert ve ince güce, bunları akıllı güce 

(smart power) dönüştürebilecek siyasi lider ve

kadrolara da ihtiyacı vardır. Son dönemdeki dış 

politika aktivizmine ve etkilerine bakıldığında 

Türkiye’deki siyasi kadronun ülkemizin sahip 

olduğu sert ve ince gücü ideoloji ve romantizm 

kıskacına kapılmadan gerçekçi ve akılcı bir şe-

kilde yönettiğini görüyoruz. 



İç politika gibi dış politika da normalleşiyor

Türkiye’nin demokratikleşerek açık ve saydam 

bir ülkeye dönüşmesi, üretiminin artması, eko-

nomisinin büyümesi ve yeni pazar arayışları 

güvenlik perspektifini etkisizleştirdi. Bunun 

yerine akılcı, gerçekçi, pragmatik ve aynı za-

manda moral değerleri de önemseyen bir dış 

politika vizyonu benimsendi. Türk dış politi-

kasındaki yeni açılımlar, özellikle Ortadoğu 

ülkeleri ile kurulan yakın ilişkiler her ne ka-

dar bazılarında eksen kayması biçiminde yo-

rumlansa da aslında bir özgüvenin ve yukarı-

da işaret edilen gelişmelerin yansımasıdır. Bu 

noktada,  Başbakan  Recep  Tayyip  Erdoğan’ın

Kuveyt’teki Türk-Arap İlişkileri Konferansı’nda 

yaptığı konuşmada “Dış politikamızı kendimiz 

tayin eder, rotamızı kendimiz belirler, dış po-

litikada gündemimizi kendimiz oluştururuz” 

mealindeki sözleri, Türkiye’nin dış politikası-

SETA YORUM

Türkiye Bölgede Düzen 

Kurucu Rol Üstleniyor 

Türkiye’nin uluslararası sistemde sözüne kulak verilen bir aktör olmasında, BM, AB, 

İKÖ ve NATO’da saygınlığının artmasında özgüveni kadar moral ve etik değerleri dış 

politikasının merkezine yerleştirmesinin de büyük bir payı var.

TALIP KÜÇÜKCAN

iran nükleer krizine çözüm arayışları



Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə