Stephen King ve Peter Straub Cilt1 Tılsım



Yüklə 2,72 Mb.
səhifə55/55
tarix26.03.2018
ölçüsü2,72 Mb.
#34420
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   55

Her nasılsa odasına dönmeyi başarmıştı. Ondan beri ateşi düşmüyordu. Soluması giderek daha sesli olmuş, ciğerleri birer akvaryuma dönmüştü. Ama hâlâ tutunuyordu. Çünkü zihninin bir kısmı delice direnmekteydi. Jack'in gittiği yerden döneceğinden emindi.
7

Son komasının başlangıcı, kumda açılan bir gamze gibi oldu. Dönen kumların ilk gamzesi. Ciğerlerinde şangırdayan zincirler daha kuru ses çıkarmaya başladı.

Derken bir etki onu derinleşen bu gidişten geriye çevirdi, eliyle duva-n yoklayarak ışık düğmesini aramasına yol açtı. Yatağından kalktı. Oysa bunu yapacak gücü yoktu. Bir doktor duysa, gülerdi. Yine de kalktı. İki kere düştü, sonunda ayakta durmayı başardı. Dudak uçlan aşağıya çekiliyordu. Sandalyeyi aradı, buldu, yakalayıp pencereye doğru sürüklemeye başladı.

'B' filmleri kraliçesi Lily Cavanaugh'un yerinde yeller esiyordu. Bu yürüyen iskelet, bu kanserin kemirdiği varlık ondan çok farklıydı. Pencereye vanp dışanya baktı. Orada bir insan silueti duruyordu... bir de ışıklı küre.


10

"Jack!" diye bağırmaya çalıştı, boğazından ancak bir fısıltı çıkabildi. Elini kaldırıp, sallamaya uğraştı. Baygınlık.

(HaaaaJıhhh...)

üzerine kapandı, pencerenin pervazına sarıldı.

"Jack!"

Birden siluetin elindeki top pırıl pırıl ışıklandı, sahibinin yüzünü aydınlattı. Jack'in yüzüydü... Jack'di... Oh, Tanrıya şükür, Jack'di. Jack eve dönmüştü.



Siluet koşmaya başladı.

"Jack!"


Çukura kaçmış ölü gözler biraz daha panldadı. San, gergin yanaklarından yaşlar süzülmeye başladı.
8

"Anne!"


Jack lobiyi koşarak geçti. Telefon santrali kapkaraydı. Sanki yangından çıkmıştı. Jack aldırmadı. Annesini görmüştü. Hali kötüydü... pencerede bir korkuluktu!

"Anne!"


Merdivenleri ikişer ikişer, üçer üçer çıkmaya başladı, Tılsım pembe bir ışık çıkardı, sonra ellerinde karardı.

"Anne!"


Koridordan odaya doğru. Ayaklan uçuyordu. Sonunda onun sesini duyabildi... O peşten gülüşü değil... tozlu bir gıcırtıydı duyduğu. Ölümün sınınndan gelen bir ses.

"Jacky?"


"Anne!"

Odaya daldı.


9

Aşağıdaki arabada Richard Sloat kaygılı gözlerle camdan yukan bakıyordu. Ne işi vardı burada! Jack'in ne işi vardı? Richard'ın gözleri yandı. Üst kat penceresini görmeye savaştı. Başım yana eğdiğinde, üst pencerelerin birkaçından kör edici bir ışık panldadı, otelin bütün cephesi aydınlandı. Richard başını dizleri arasına gömüp inledi.

Annesi pencerenin önünde, yerdeydi... Jack sonunda onu orada bulabildi. Buruşuk, tozlu yatak boştu. Odanın tümü boş gibiydi. Çocuk odası gibiydi. Jack'in midesi dona"ç gibi oldu, kelimeleri boğazında takılıp durdu. O sıra Tılsım bir büyük ışık daha saçtı, odadaki her şey renksiz bir beyaza dönüştü. "Jacky?" diye inledi annesi tekrar. Jack, "ANNE!" diye haykırdı, onu pencerenin dibinde, kirli halının üzerinde gördü. Zayıf ve sıska. Saçla-n halıya yayılmıştı. Elleri ufacık hayvan pençeleri gibiydi. "Ah, Tanrım, Anne, Ah, kutsal olan her şey," diye geveledi, her nasılsa hiç adım atmadan odanın içinde ilerledi, adetâ yüzdü.

Hastalığın yoğun kokusu geliyordu burnuna. Yaklaşan ölümün kokusu. Jack doktor değildi. Lily'nin vücudunda neler olup bittiğini bilemezdi. Ama bir tek şeyi biliyordu... annesi ölmekteydi. Hayatı görünmez çatlaklardan sızıp sızıp gidiyordu. Çok az zaman kalmıştı. Oğlunun adını iki kere söylemişti. Bundan fazlasına gücü yoktu. Jack ağlamaya başlamıştı bile. Elini onun baygın alnına dayadı, Tılsım'ı yere, onun hemen yanına bıraktı.

Annesinin saçlan kumlu gibi, alnı sıcaktı. "Ah, Anne, Anne," dedi Jack. Onu kucakladı. Yüzünü hâlâ göremiyordu. İnce geceliğinin altında kalçaları sıcaktı. Soba kadar sıcak. Kemiklerinin üzerinde ona yastık gibi görev yapacak et kalmamıştı. Bir an zaman durdu, annesi tek başına bırakılmış hasta ve pis bir çocuk oldu. Jack onu kaldırdı. Sanki bir kucak elbise kaldırıyordu. Gözlerinden davetsiz yaşlar fışkırmaya başlamıştı. Jack inledi. Lily'nin kollan cansız gibi sarktı.

(Richard)

Richard da hissetmişti... bu kadar kötüsünü değil ama! Jack onu sırtında Point Venuti'nin zehirli havasına doğru taşırken. O sıra Richard'ın cildinde küçük sivilceler ve kızarıklıklar vardı. O da ateş gibi yanıyordu. Ama Jack'e, onda daha bir hayat varmış gibi geldi. Annesinde şu an olduğundan daha fazla. Ama yine de, oğlunun adını söyleyebilmişti.

(ama Richard neredeyse ölüyordu)

Adını söylemişti. Jack o umuda sanldı. Pencereye kadar yürümüştü. Adını söylemişti. İmkânı yoktu. Akıl almazdı... öleceğim düşünmek ahlâksızlıktı. Bir kolu cansız sarkıyordu. Alyansı parmağından düşmüştü. Sürekli ağlıyordu Jack. Duramıyordu. Farkında değildi. 'Tamam, Anne," dedi. 'Tamam, artık tamam, tamam..."

Kollarında tuttuğu hareketsiz vücuttan, onay sayılabilecek bir titreşim çıktı.

Jack onu yavaşça yatağa bıraktı, annesi yana yuvarlandı. Jack yatağa dizini dayayıp onun üzerine eğildi. Saçlar annesinin yüzünden döküldü, yüzü meydana çıktı.
11

Bir zamanlar, bu yolculuğun en başında, utanç verici bir anda annesini yaşlı bir kadın olarak görmüştü. Bitmiş, tükenmiş bir kadın, çay salonunda kahvesini yudumluyordu. Jack onu tanıdığı anda, yaşlılık etkisi geçmişti. Lily Cavanaugh Sawyer kendi kimliğine dönmüştü. Aslında Lily Cavanaugh asla yaşlanamazdı. Ebedî bir sarışındı. Bıçak gibi bir gülümseyişi vardı. İlân panosundaki resmiyle oğluna cesaret veren Lily Cavana-ugh'ydu o.

Yataktaki kadın o ilândaki artiste pek az benziyordu. Jack'in gözyaşları gözlerini bir an için kör etti. "Ah, olmaz, olmaz," dedi, avucunu onun san yanağına dayadı.

Lily'de elini kaldıracak kadar kuvvet yok gibiydi. Jack onun elini kendi avucuna aldı. "Lütfen, lütfen yapma..." Söyleyemiyordu bile.

Ufalmış kadının ne kadar çaba göstermiş olduğunu o zaman anladı. Pencereye onu aramaya gelmişti. Jack bunu birden anlayıverdi. Annesi biliyordu onun geleceğini... geldiğini. Onun geleceğine güvenmişti. Bu bir bakıma, Tılsım'ın kendisiyle ilgiliydi besbelli. Döneceği saniyeyi bile bilmişti Jack'in.

"Buradayım, Anne," diye fısıldadı. Burun deliklerinden bir ıslaklık balon gibi kabardı. Onu hiç düşünmeden koluyla sildi.

Bütün vücudunun titremekte olduğunu ilk defa farketti.

"Getirdim onu," dedi. Büyük bir gurur ve başarı duygusu tadıyordu. "Tılsım'ı getirdim!"

Sandalyenin yanında, yerde, Tılsım ışık saçmaya devam ediyordu. Ama ışığı zayıf, kararsız, bulutluydu. Richard'ı iyileştirmek için o küreyi vücudu* üzerinde yuvarlamıştı. Speedy'ye de aynı şeyi yapmıştı. Ama bu seferki başka olmak zorundaydı. Bunu biliyordu ama, ne olması gerektiğini bilemiyordu... acaba bilmek miydi mesele, yoksa inanmak istemek miydi?

Tılsım'ı kıramazdı. Annesinin hayatını kurtarmak için bile... O kadarını biliyordul.

O sıra Tılsım'ın içi bulutlu bir beyazlıkla doldu. Nabız gibi atmalar sıklaşıp birleşti, sürekli bir ışık oldu. Jack ellerini ona değdirdi. Tılsım kör edici t>ir ışık demeti çıkardı^jCökkuşağı! Neredeyse konuşacaktı! SONUNDA!

Jack tekra?~yatağa ilerledi. Tılsım ışığını yere, tavana, duvara saçıyor, yatağı pırıl pırıl aydınlatıyordu.

Annesinin yatağı yanında durduğunda Tılsım'ın dokusu parmaklan altında değişir gibi oldu. Cama benzer sertliği değişti, kayganlaştı, gözenekli oldu. Jack'in parmak uçları neredeyse gömülecekti Tılsım'a. Küreyi dolduran bulut kaynadı, sonra karardı.

Jack o anda güçlü, ihtiraslı bir duyguya kapıldı. Üç ay önce yola çıkarken böyle bir şeye asla inanamazdı. Diyar'a ilk geçişini yaparken, Tılsım'ın görünmeyen bir anlamda değişeceğini, bu kan ve dert varlığının başka bir şey olacağını hissetti. Ebediyen değişecekti. Ve Jack onu kaybedecekti. Tılsım onun olmayacaktı artık. Yüzeyi de bulutlanıyordu, yumuşu-yordu. Cam değil de, âdî plastikti sanki.

Jack değişen Tılsım'ı acele annesinin ellerine uzattı. Tılsım görevini bilirdi. Bu an için vardı o. Dahî bir işçilik onu sırf bu an için yaratmıştı, başka bir an için değil.

Jack ne olmasını beklediğini bilmiyordu. Bir ışık parlaması mı? Bir ilaç kokusu mu? Bir gong sesi mi?

Hiçbir şey olmadı. Annesi hareketsiz, ama kesin bir biçimde ölmeye devam ediyordu.

"Lütfen," diye patladı Jack. "Lütfen... Anne... Lütfen..."

Soluğu göğsünde katılaştı. Tılsım'ın düşey çizgilerinden biri hiç sessiz aynlıyor, yarılıyordu. Annesinin ellerine bir ışık boşaldı. O gevşek, içi boşalan toptan giderek daha fazla ışık dökülüyordu dışan.

Bahçeden kuşlann ânî şarkısı duyuldu. Varlıklannı kutluyorlardı.


12

Ama Jack bunun pek az farkına varabildi. Soluk almadan eğildi, Tılsım'ın annesinin yatağına boşalışma baktı. Bulutlu beyazlık dolup dolup taşıyordu içinde. Yarıklar, kıvılcımlar canlandınyordu küreyi. Annesinin gözleri kıpırdadı. "Ah, Anne," diye fısıldadı Jack. "Ah..."

Tılsım'ın yangından altın rengiyle gri karışımı bir ışık çıktı, annesinin kollarına düştü, yayıldı. Kurumuş yüzünde kaşları belli belirsiz çatıldı.

Jack kendini bilmeksizin içini çekti.

(Ne?)

(Müzik mi?)



Tılsım'ın kalbinden gelen altın rengi ışık, Lily'nin vücudunda güçleniyordu. Onu sarıp sarmalıyordu. Yan saydam, ama biraz da saydamsızdı. Jack bu sıvı dokunun Lily'nin zavallı göğsüne, incelmiş bacaklanna kayışına baktı. Tılsım'ın yangından harikulade bir koku döküldü. Tatlı ve acı, çiçek ve toprak, tümüyle iyi, mayalı bir koku. Doğum kokusu, diye düşündü Jack. Oysa ömründe gerçek bir doğum görmemişti. Jack onu ciğerlerine çektiğinde, kendisinin de o an doğmakta olduğunu hissetti. Tılsım'ın yangı bir vajina gibiydi. Tabii Jack hiç vajina da görmemişti. Yapısı hakkındaki bilgileri de pek azdı. Gözleri Tılsım'ın yangındaydı.

Karanlık pencerelerin dışındaki o inanılmaz gürültüyü, o kuş seslerini ilk defa farketti.

(Müzik mi? (Ne...?)

Küçük, top gibi bir ışık Jack'ın görüş alanına girdi, açık yarıkta bir an durdu. Tılsım'ın bulutlu yüzeyinin altındaydı. Kıpırdayıp duruyordu. Jack gözlerini kırpıştırdı. Sanki bu bir... Peşinden bir ikincisi geldi. Bu sefer Jack minik küreninin üzerindeki mavi ve kahverengi işaretleri de görebildi. Kıta sahilleri ve dağlık yerler. O ufacık dünyada, şaşkın bir Jack Sawyer, çok daha minik bir parlaklığa bakıyordu. Hattâ orada da bir başka Jacky, atom boyunda bir başka dünyaya bakmaktaydı. Bu ikisini bir başka dünya izliyordu. Dönüyor, yarıktan çıkıyordu.

Annesi sağ elini kıpırdatıp inledi.

Jack açıktan açığa ağlamaya başladı. Yaşayacaktı. Artık biliyordu bunu. Her şey Speedy'nin dediği gibi olmuştu. Tılsım annesinin yorgun ve hasta vücuduna zorla hayal yolluyor, onu öldüren kötülüğü öldürüyordu. Eğildi, içinden Tılsım'ı öpmek geldi. Burnuna çiçek kokuları doldu. Burnunun ucundan bir gözyaşı damlası düştü, Tılsım'ın ışığında mücevher gibi panldadı. Yarıktan bir dizi yıldız çıktığını gördü. Panldayan bir san güneş geniş siyah karanlığın içinde yüzdü. Müzik dolduruyordu Tulsım'ı. Odayı da, tüm dış dünyayı da. Yarıkta yabana bir kadının yüzü belirdi. Çocuk yüzleri de... sonra başka kadınların yüzleri... Jack'm yanaklarından yaşlar boşalıp duruyordu. Annesinin yüzü de vardı Tılsım'ın içinde... B filmleri kraliçesinin... Jack o dünyalann arasında kendi yüzünü Tılsım'dan doğmak üzere görünce, içi duyguyla patlayacak gibi oldu. Genişledi Jack. İçine ışık Soluyordu. Annesinin gezlerinin iki saniye açık kaldığını gördüğü zaman çevresindeki tüm sesleri duyabilmeye başladı...

(kuslax. kadar canlı, dünyalar kadar canlı şeyler vardı Tılsım'ın içinde... kulağına müzik sesleri geliyordu. Trombonlar, trompetler, saksofonlar... nice kurbağa, kaplumbağa ve kuşun ortak şarkısı. İnsanlar sihirimi biliyor, diye şarkı söylüyordu Wolf lar da bir ağızdan. Bir geminin burnuna sular sıçradı, balıklar yüzdü, bir gökkuşağı yere vurup bir çocuğa gideceği yolu gösterdi... Coşkun bir orkestra müziği tüm kalbiyle çınlıyordu. Oda o seslerin bileşimi olan bir tek sesle doldu. Vites değiştiren kamyonlann sesi, fabrika düdüklerinin sesi, patlayan bir lâstiğin sesi, bir çatapatın sesi... bir çocuk bağırdı, sesi yükseldi, yükseldi, Jack göremediğini farket-medi, sonra yeniden görebilmeye başladı.

Lily'nin gözleri iri iri açıldı. Jack'e "Neredeyim ben?" dermiş gibi şaşkın bakışlarla baktı. Yeni doğan bir bebeğin bakışıydı bu. Sonra ağzından şaşkın bir soluk çıktı...

... ve nehirler dolusu dünyalar, galaksiler, evrenler, Tılsım'ın içinden dışına doğru çekildi. Hepsi Lily'nin ağzına ve burnuna doldular... pınl pırıl, onun solgun tenine kondular. Çiğ damlaları gibiydiler. İçireyi doğru eridiler. Bir an annesi bir ışık kaynağı gibi göründü.

... biran için Tılsım'di annesi.

Yüzünden bütün hastalık silindi. Filmlerdeki gibi yavaş yavaş olmadı. Bir anda oldu. Bir anda. Hastaydı... sonra iyiydi. Pespembe, sağlıklı bir renk parıldıyordu yanaklannda. Cılız saçlan canlanmış, koyu bal rengine dönmüştü.

Annesi ona bakarken o da annesine baktı.

"Ah... ah... Tanrım..." diye fısıldadı Lily.

Gökkuşağı parlaklığı soluyordu artık. Ama sağlık kalıcı oldu.

"Anne?" Jack ona doğru eğildi. Parmaklannın altında bir şey selofan gibi buruştu. Bu Tılsım'ın boş kalan kabuğuydu. Jack onu başucu masasının üstüne koydu. Bunu yapabilmek için annesinin ilaç şişelerinden bazıla-nnı itti. Bir kısmı yere düştü ama önemi yoktu. İlaca ihtiyacı olmayacaktı artık Lily'nin. Jack boş kabuğu büyük bir saygıyla masaya koydu. Biraz sonra onun gitmiş olacağım... bilmese bile... hissediyordu.

Annesi gülümsedi. Harikulade, doyum dolu, biraz şaşırmış bir gülümseme... Merit aba, dünya, işte yine ben! Ne dersin buna?

"Jack, eve döndün," dedi sonunda. Serap görmediğinden emin olmak istermiş gibi gözlerini ovaladı.

'Tabii," dedi Jack. Gülümsemeye çalıştı. Yüzünden boşalan gözyaşlarına rağmen yine de iyi bir gülümsemeydi. "Elbette döndüm."

"Kendimi... çok daha iyi hissediyorum, Jacky."

"Öyle mi?" Avuçlarıyla gözlerini kuruladı. "Çok iyi, Anne."

Lily'nin gözlerinden ışık saçılıyordu.

"Sarıl bana, Jacky."

Boş bir yaz otelinin dördüncü katındaki bir odada, Jack Sawyer adlı on üç yaşında bir çocuk öne doğru eğildi, gözlerini kapadı, annesini sımsıkı kucakladı ve gülümsedi. Okulla, arkadaşlarla, oyunlarla, müziklerle dolu yaşamı ona geri döndü. Geceleri kolalı gibi gergin çarşaflar arasında yatabilecekti. On üç yaşında bir çocuğun normal hayatı (eğer on üç yaşındaki çocuğun hayatına normal denilebilirse) ona geri dönmüştü. Jack bunu anladı. Tılsım ona da bunu vermişti. Başını çevirip bakmayı hatırladığında Tılsım orada yoktu.

SON SÖZ
Kaygılı kadınlarla dolu bembeyaz bir odada Diyar Kraliçesi Laura De Loessian gözlerini açtı.

SONUÇ
Bu hikâye burada bitiyor. Bir erkek çocuğun

hikâyesi olduğu için burada bitmek zorunda.

Bir erkeğin hikâyesi olmaya dönüşmeksizin,

daha fazla devam edemezdi.

İnsan yetişkinlerle ilgili bir hikâye yazdığı zaman

nerede duracağını çok iyi bilir...

evlilikte bitirir.

Ama gençler hakkında yazanlar, nisbeten

iyi bir yer bulup orada durmak zorundadırlar.

Bu kitaptaki kişilerin çoğu halen hayattadır,

varlıklı ve mutludurlar.

Günün birinde hikâyeyi tekrar ele alıp,

onların sonlarının nasıl geldiğine

bakmak ilginç olabilir. '

Bu nedenle hayatlarının o kısmını

şimdi açıklamamak akıllılık olur.

-Mark Twain, Tom Sawyer

Stephen King'in yayınevimizde yayınlanmı: kitapları:

• Dolores Claiborne

• Ejderhanın Gözleri

• Falcı

• Rüyalar ve Karabasanlar



• Tom Gordon'a Âşık Olan l

• Üçün Çizgileri

• Yaratık

• Yüzyılın Fırtınası

"Senin bir görevin var, Gezgin Jack," demişti Speedy ona. "Yakanı bırakmayacak bir görev. İşin doğrusu bu. Keşke böyle olmasaydı."

Jack Sawyer'in, olrHW üzere olan annesini kurtarabilecek, ana-oğulu yok etmeye uğraşan düşmanı yenebilecek tek şey o Tılsım'dı. Ama Jack, amacına ulaşabilmek için yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'ni baştan başa geçmekle kalmayacak, inanılmaz güzelliklerle ve korkunç tehditlerle dolu DİYAR topraklarını da aşmak zorunda kalacaktı.

Jack, DİYAR'a gittiği zaman, orada kendi dünyamızın Karanlık Çağı'ndan k az farklı bir dünya bulur. Havası billur gibidir. Bir mil ilerdeki tarladan turp sökülse, kokusu gelebilmektedir. Ama bu dünyada hayatlar, iyiyle ü arasındaki sürekli çatışmada mum alevi gibi kolaylıkla sönebilmektedir. k orada "Ikizler"i keşfeder. Bunlar dünyadan tanıdığı bazı kimsele İliklerinin yansımasıdır. İçlerinde en önemlisi, Jack'in annesinin ikîzî in Kraliçe Laura'dır. Bu dünyadan pek az insan DİYAR'a geçiş ^bilmektedir. Jack'in ölen babası gibi, onun kötü yürekli ortağı MorgM at da bu işte oldukça deneyimlidir!...

Jack, Tılsım'ı almak üzere batıya doğru yol alırken her adımda karşısına jek durduran tehlikeli bir serüven çıkar. Indiana'da başıboş bir çocuklar yurdunda hapsedilip sadist, dindar bir fanatik yönetici tarafından uygulanan Vİ işkenceden tutun da, Kraliçe Laura'nın düşmanlarının saldırılarına uğramaya kadar. Ama Jack kararlıdır...


9789751002990
Stephen King ve Peter Straub Cilt1 Tılsım

Kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır.

UYARI:
www.kitapsevenler.com
Kitap sevenlerin yeni buluşma noktasından herkese merhabalar...

Cehaletin yenildiği, sevginin, iyiliğin ve bilginin paylaşıldığı yer olarak gördüğümüz sitemizdeki

tüm e-kitaplar, 5846 Sayılı Kanun'un ilgili maddesine

istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacıyla

ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuşan "Braille Not Speak", kabartma ekran

vebenzeri yardımcı araçlara, uyumluolacak şekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayıcı ve OCR (optik

karakter tanıma) yazılımı kullanılarak, sadece görmeengelliler için, hazırlanmaktadır. Tümüyle ücretsiz olan sitemizdeki

e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"düşüncesiyle, hiçbir ticari amaç gözetilmeksizin, tamamen gönüllülük

esasına dayalı olarak, engelli-engelsiz Yardımsever arkadaşlarımızın yoğun emeği sayesinde, görme engelli kitap sevenlerin

istifadesine sunulmaktadır. Bu e-kitaplar hiçbirşekilde ticari amaçla veya kanuna aykırı olarak kullanılamaz, kullandırılamaz.

Aksi kullanımdan doğabilecek tümyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amacı asla eser sahiplerine zarar vermek değildir.

www.kitapsevenler.com

web sitesinin amacıgörme engellilerin kitap okuma hak ve özgürlüğünü yüceltmek

ve kitap okuma alışkanlığını pekiştirmektir.

Ben de bir görme engelli olarak kitap okumayı seviyorum. Sevginin olduğu gibi, bilginin de paylaşıldıkça

pekişeceğine inanıyorum.Tüm kitap dostlarına, görme engellilerin kitap okuyabilmeleri için gösterdikleri çabalardan ve

yaptıkları katkılardan ötürü teşekkür ediyorum.

Bilgi paylaşmakla çoğalır.

Yaşar MUTLU
İLGİLİ KANUN:

5846 Sayılı Kanun'un "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler" bölümünde yeralan "EK MADDE 11" : "ders

kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa

hiçbir ticarî amaçgüdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü bir kişi tek nüsha olarak

ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi

kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi

bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir

şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz.

Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin

bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur."


bu e-kitap Görme engelliler için düzenlenmiştir.

Kitap taramak gerçekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir iştir. Ne mutlu ki, bir görme

engellinin, düzgün taranmış ve hazırlanmış bir e-kitabı okuyabilmesinden duyduğu sevinci paylaşabilmek

tüm zahmete değer. Sizler de bu mutluluğu paylaşabilmek için bir kitabınızı tarayıp,

kitapsevenler@gmail.com

Adresine göndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katılmayı düşünebilirsiniz.

Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emeğe ve kanunlara saygı göstererek lütfen bu açıklamaları silmeyiniz.

Siz de bir görme engelliye, okuyabileceği formatlarda, bir kitap armağan ediniz...

Teşekkürler.

Ne Mutlu Bilgi için, Bilgece yaşayanlara.

Tarayan Yaşar Mutlu

www.kitapsevenler.com

www.yasarmutlu.com

yasarmutlu@yasarmutlu.com

yasarmutlu@kitapsevenler.com

kitapsevenler@gmail.com



Stephen King ve Peter Straub Cilt1 Tılsım
Yüklə 2,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə