137
talimatnâme yazarak İmparatoriçe II. Katerina’nın bütün dinlere saygı gösterdiğini
ibadet yerleri yapımında da müdahil olunmamasını istemiştir.
509
Aslında gayrı Rusların lehine çıkan bu kararnamelerin çıkış nedeni
bölgelerde
huzursuzluğun son derece yükselmesi ve devlete karşı isyanların başlamasıdır. Nitekim
aynı yılın (1773) Ekim ayında İdil ve Yayık nehri boyunca büyük bir isyan başlamıştır.
Pugaçev veya III Petro isyanı diye bilinen bu isyan 1773 yılının Ekiminde başlamış
gayrı Rus bölgelerini etkisine alarak hızla gelişmiş, bütün bölgeye Yayık’tan başlayıp,
Orenburg hariç İdil boyuna baştanbaşa sirayet etmiştir.
510
Pugaçev ayaklanmasını yatıştırmak için bölgeye General Bilikov
gönderilmiştir. Ancak Bilikov halktan destek görememiş hatta halkın
çoğunluğu
generale karşı gelmiş, iaşe ve ibade yardımı yapmayı reddetmiş ve orduyu bir bakıma
arkadan vurmuştur.
Bütün alınan önlemlere rağmen Bilikov isyanın sebepleri ortadan
kalkmadan başarıya inanmamıştır, devletin gayrı-Ruslara karşı kararları Tatarların ve
Başkurtların Pugaçev’e bağlılığının en önemli faktörüdür. Pugaçev İdil’in doğu
sahillerine geçince sadece Ortodoks olmayanlar, müslüman unsur değil, bütün Kreşenler
509
PSZ C. XIX, No. 13, 996. Senato’nun sorusuna İmparatoriçe adına 29 Mayıs 1773 yılında Albay – prokaror Knez
A. A. Vyazemskiy cevap vermiştir “Yüce Tanrımız
bütün dinleri, dilleri ve duaları kabul ediyor. İmparatoriçe
hazretleri tebası arasında her zaman karşılıklı anlaşma ve sevgi istediği için buna izin vermiştir.” Bunun üzerine
Sinod 17 Haziran 1773’te piskoposlara şu talimatnameyi göndermiştir: “Öteki dinlerden olanların dinî işlerine
karışmayacaksınız ve kendi inançlarına uygun dua evlerinin yapılmasına da karışmayacaksınız hatta devletle
aralarında olan anlaşmazlıkların çözümünde onlara yardım edeceksiniz.”
510
Kurat,
Rusya Tarihi, s. 283–284; “Katherina döneminin en mühim iç olaylarından birisi Pugaçev isyanıdır. Bu
isyan Aleksey Mihayloviç döneminde olan Stenka Razin ayaklanmasına benziyordu. Rusya’nın Türkiye ve Prusya ile
yaptığı savaşlar neticesinde vergi yükleri artan halk oldukça sıkıntıya düşmüştü. Yine 1771 yılında İç Rusya’da taun
salgını başlamış Moskova’da bile hergün 1000 kişi ölmeye başlamıştır. Hastalığa karşı alınan tedbirler halkı
kızdırmış aşağı tabaka ayaklanmış ve Moskova piskoposu öldürülmüştür. Bunları takiben Yayık
nehri boyunda da bir
ayaklanma çıkmış ve bu ayaklanmayı Yelemyan Pugaçev adlı bir Don Kazağı yönetmiştir. Pugaçev ayaklanmasına
gerekçe olarak meşru bir hükümdar olan ve Petersburg’daki Beyler tarafından tahtından indirilen III. Petro’nun
intikamını göstermiş, hükûmetten memnun olmayan Yayık Kazaklarını, köylüleri, Başkurt ve diğer gayrı Rus
tabakayı ikna etmiştir. Bu yönüyle Pugaçev ayaklanması sosyal bir durum kazanmıştır. Yayık nehri boyundaki
Orenburg hariç bütün kaleleri alan Pugaçev 25 binlik askerîyle İdil boyuna hareket etmiş, buradaki kaleleri yıkmış ve
zengin çiftlikleri yağmalayıp köylüleri özgürleştirmiştir. Kazan’a kadar uzanan ayaklanmaya Kazan
Türkleri de
iştirak edince ayaklanma iyice büyümüş, Rus devleti Türkiye ile savaştığı için yeterli askerî bölgeye
gönderememiştir. Ayaklanmanın daha da büyümesi sonucu hükûmet bölgeye Bilikov idaresinde bir ordu göndermiş,
ayaklanma yatışır
gibi olduysa da, Bilikov’un ölümüyle tekrar başlamıştır. Başkurt beyi Salâvat Yulay’ın ve
Pugaçev’in askerleri Kazan’a kadar yeniden ilerlemiş, ancak hükûmet buraya asker gönderince İdil’in sağ sahiline
geçerek Penza ve Saratov’u ele geçirerek Stalingrad’ı kuşatmıştır. General Miçelson ve Suvorov’un ordusuna yenilen
Pugaçev en yakın arkadaşları tarafından hükûmete teslim edilmiş ve 1775 yılında idam edilmiştir.”
138
de Pugaçev’e katılmıştır. Böylece dinî idareye veya devlete kinli olan bütün dinî ve
etnik gruplar bu isyanın tarafı olmuştur.
511
Pugaçev’in tutuklanıp asılmasından sonra da devlet hatasını anlamış ve Rus
olmayanlar üzerinde yaptığı bütün baskıları kaldırmıştır. Sinod’un piskopos ve
vilâyetlerdeki defterdarlıklara verdiği gizli bir emirle gayrı Ortodoks
halka uygulanan
bütün yasakların kaldırıldığı, cami ve dua evlerinin serbest olduğunu bildirilmiştir.
512
Vali ve vilâyet defterdarlıkları yeni gelen bu emirle gayrı Rus ahali aleyhine
uygulanan bütün kararları kaldırarak devleti “şefkatli” gibi göstermeye çalışsa da
Pugaçev isyanından sonra bölgedeki huzursuzluk bir müddet daha devam etmiştir. 1789
yılında Başkurt bölgesinde Başkurtlar zorla hıristiyanlaştırıldıklarını söyleyerek bir
isyan başlatmış, dinî idare bu bölgeye papaz göndermeyi bir müddet durdurmuştur. Bu
olay neticesi sadece Çelyabinsk ve Troitsk şehirlerine değil hassas durumda bulunan
Kazan, Astrahan, Ryazan, Ninnigorod, Vyatka, İrkutsk ve Tambovsk’a da Senato’nun
kararıyla keşişlerin ne amaçla olursa olsun gidişi yasaklanmıştır. Sinod’un
bu emri çok
gizli verdiği hatta emir gerekçelerinin bölge misyonerlerinden saklandığı kaynaklarda
yer almaktadır.
513
Yaklaşık 10 yıl süren bekleme döneminde Sinod devlete defalarca ne
yapacağını sorması üzerine devlet her seferinde keşişlerin sadece kilise içinde
kendiliğinden gelenlere hizmet etmesi gerektiğini köylere gezilerin gereksiz olduğunu
söylemiştir. 1764 yılında devletin misyon için aldığı tedbirler ve ayırdığı bütçe bu yıllar
içinde kaldırılmış ve bu durum 1799 yılına kadar devam etmiştir.
514
Yeni Vaftizliler Dairesi dönemi ve misyonu hakkında
Kazan valisi Knez
Şerbatov’un Kasım 1776 tarihinde yansıttığı durum tasvire değerdir. Valinin misyon
tarihinde bir döneme ad olan Daire’nin hafızada bıraktıkları, aslında bir muhasebedir.
Özetle Kazan Valisi Şerbatov Dairenin yanlış metodunu şöyle ifade ediyordu:
511
Puşkin,
İstoriya Pugaçev 2. bölüm, sayfa 256 ve 257. “Ek Bilikov’un mektubu graf Z. G. Çernışeva 24 Ocak
1774”: “Acele ediyorum ve bütün kuvvetimi sarf ediyorum, azık, yem ve yulaf bulamıyorum. Siz kendinîz
daha iyi
biliyorsunuz; bu zamanda bu zor içten kötülüğün ve ihanetin olduğu bir yerde bu işlerin zorluğu daha da artıyor. Bu
ihaneti temizlemeden bir adım ileriye atılmaz.”
512
Malov
, O Tatarskih meçitsyah vı Rossii, ayrı basım, Kazan 1868, s. 47–48.
513
Mojarovskiy,
İzlojenie, s. 104.
514
PSZ, C. XVI, No: 12,126