27
rabilmesine olanak ve fırsat verilmelidir. Sanat eğitimi,
bireyin kendisini kuşatan dünyayı, ayağını yere basarak
sorgulamasını, algılayarak yansıtmasını sağlayabilmeli-
dir. Sanatçı adayına çok boyutlu bakabilmesinin yollarını
açmak için devamlı olarak kendini yenilemelidir (Ötgün,
2009, s.286).
Yaratıcılık ve Yaratıcılığın Geliştirilmesi
Torrance yaratıcılığı şöyle tanımlar: “Sorunlara; bozuk-
luklara, bilgi eksikliğine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa
karşı duyarlı olma; güçlüğü tanımlama, çözüm arama,
tahminlerde bulunma ya da eksikliklere ilişkin denence-
ler geliştirme, bu denenceleri değiştirme ya da yeniden
sınama, daha sonra da sonucu ortaya koymadır”(Sun-
gur, 1992, s.20). Yaratıcılık sanatın ayrılmaz bir parçası
olmakla birlikte, bugün yaşamın her alanında önemli
bir yere sahiptir ve kuşkusuz ki her alanda yaratıcı
bireylerin yetiştirilmesine ihtiyaç vardır. Bir basın-yayın
firmasında yapılan deney farklı düşünebilme cesareti ve
güveninin yaratıcılıktaki önemini ortaya çıkartır. “Bu fir-
ma, editörlük ve pazarlama faaliyetlerinde yeni fikirler
ortaya koyamamaktan yakınmaktadır. Psikologların bir
yıllık çalışmaları sonucunda, sorunun yaratıcı personel
eksikliği olmayıp, yaratıcı düşünebileceğine inancın
olmaması olduğu tespit edilmiştir. Bu inanışın ortadan
kaldırılması için yapılan çalışmalar sonucunda, aynı
insanlarla yepyeni programlar ve yayınlar üretilebilmiş-
tir”(Sümbül(a), 2005, s.159) .
Yaratıcılık, plastik sanatlar eğitiminde önemli bir un-
surdur. Yaratıcılığı sınırlayan her türlü engellemelerden
kaçınmak gerekir. Sanat eğitimi veren kurumlar, kaliteli
eğitim veren bilgiye, araştırmaya, denemeye öncelik
veren ve önemseyen bir tutumu benimsediğinde yaratıcı
düşünceden söz edilebilir. Bununla birlikte çoğu zaman
çıkan sonuç; özgünlükten uzak, kendini tekrar eden,
güvensiz, tutuk, içe kapanık, yenilikten uzak, korkuların
hakimiyetinde, kendini tanıma olanağı bulamayan birey-
ler ve ortaya konan sanat çabaları olmaktadır.
Uzmanlar eğitimdeki en büyük sıkıntının kalıplara
dayanmasından kaynaklandığını belirtmektedirler. Eğer,
eğitim sistemi kalıplara ve otoriteye bağımlı ise kendi
başına bir şey yapamayan, sürekli oteriteye danışan,
itaat eden, söylenenleri sorgusuz sualsiz kabul eden,
sözden çıkmayan birbirine benzer insan yetiştirir.
Bu kalıplardan çıkmak, yaratıcılığımızı geliştirmek
için önemli bir adım olacaktır. “Sanat eğitimi de salt
görüleni yinelemek ya da hocanın kimliğinde gelişmek
değil, öğrencinin bireysel ayrıcalıklarının çerçevesinde
yeni, farklı yapıtlar yaratmasına, düşünceler üretmesine
olanak tanımak gerekir. Yaratmak, yaratıcı yeti insan ya-
şamını ve dünyayı değiştiren, geliştiren en önemli olgu.
O halde okullarımızın baş tacı olmalı. Çünkü okulun
misyonu da budur. Yaratıcı eğitimin amacı, önceki ku-
şakların yaptıklarını yinelemek değil, bunların üzerine
bir şeyler koyabilmek, tasarıya, yaratıcılığa, düşünme-
Öğrenciye sunulacak özgür ortamın bireyin kendini
özgün bir şekilde ifade etmesine olanak sağlayacaktır.
Herbert Read “gerçek bir sanatçı kendisine zorla kabul
ettirilmek istenen malzeme ve duruma kulak asmaz.
Kendi biçim verme isteğine yarayacak her hangi bir du-
rumu kabul eder” demektedir (Read, 1974, s.186-187).
Bireyin sanat eğitimi örneğe ve ezbere bağımlı olmama-
lıdır, kendi çözümlemelerini arayan ve kendini özgürce
ifade edebilen bir kişilik kazanması çok daha önemli-
dir. Sanat eğitimi alan genç sanatçı adayları cesur ve
atılgan olmalı, yeniliğe açık ve öncü olmalı, söyleyecek
sözü olmalı, eleştirel gözle bakabilme ve kendini ifade
edebilme gücü ve cesareti olmalıdır. Ancak o zaman
özgün ve özgür sanattan ve sanatın kendi doğasında
var olan eleştirel tavırdan söz edilebilir. Bu özelliklere
sahip bireyler yetiştirebilmek ise bireyin özgürce kendini
ifade etmesine olanak veren eğitim ortamı hazırlamakla
mümkün olabilir.
Kültürel ve Sanatsal Aktivitelerin Önemi
Modern eğitimin ilk öncü değişikliği olarak, gelenek-
sel yöntemlerin yerini altarnatif öğrenme yöntemlerin
alması, kültürel ve sanatsal aktivitelere eğitimde önem
verilmeye başlanmasıdır. Sanat eğitiminde sanatın her
dalından yararlanmak, bilinçli bir izleyici olmak bireyi
besleyecek ve icra ettiği sanatına önemli ölçüde katkısı
sağlayacaktır.
Genel olarak; öğrencilerin katıldığı ders dışı etkinlikler,
farklı kültürel ve sanatsal faaliyetler, yakın çevrele-
rinde karşılaşacakları estetik düzenlemeler, sergiler,
müzeler, farklı tartışma ortamları, sempozyumlar gibi
bilgi alışverişinde bulunma olanakları onların geliş-
melerine ve akademik başarılarını olgunlaştırmalarına
önemli katkılar sağlayacağı bilinmektedir. Yalnızca
bilgiye dayalı eğitim ve dolayısıyla sanat eğitiminde
tek başına atölye eğitimi yeterli değildir. Sanatsal ve
kültürel etkileşimler akademik eğitimle birlikte yer al-
ması eğitimi zenginleştirecek, bireyi yaratıcı düşünceye
sevk edebilecektir. Eğitim Sistemini bilgi aktaran değil,
farkındalıklar oluşturan bir sistem haline dönüştürüle-
bilirse yaratıcı, sorumluluk alan, sorgulayan ve düşünen
bireyler yetiştirebiliriz.
Yalnızca okulda alınan sanat (atölye) eğitimi yeterli
görülmemektedir. Dünyayı görüp tanımak, farklı kül-
türlerle tanışmak, farklı atölyelerde çalışma olanakları
bulmak kişiyi sanat adına daha çok geliştirecektir. Bireyi
yüreklendirmek, teşvik etmek, desteklemek; eğitim
kurumlarının, devletin, ayrıca özel sektörün de görevi
olmalıdır. Öğrencilerin katıldığı ders dışı etkinlikler
bireyin gelişimi için son derece önemlidir.
Cebrail Ötgün bir söyleşide, sanat eğitimi ile ilgili
olarak; sanat için, sanatçı adayı için referans yeryüzü-
dür der. Öğrenci yalnızca atölye içine kapatılmamalı,
yaşadığının, yani içinden geçtiği sürecin farkına vardı-
rılmalıdır. Yaşamda var olma noktalarını anlamlandı-