Yerel Dış Politikanın temelleri


Yerel Dış Politikanın temelleri   47



Yüklə 2,67 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/50
tarix21.06.2018
ölçüsü2,67 Kb.
#50126
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   50

Yerel Dış Politikanın temelleri   47
yolsuzluğun en aza indirilmesi, hukuk devleti ilkelerinin uygulanması 
ve siyasî hayatın katılımcı olması gibi kıstaslar gelmektedir (Wikipe-
dia, 07.07.2012; Whitehead’den aktaran Epstein, Serafino ve Miko, 
2007:5; Swedberg ve Sprout, 2008:10). Demokratikleşme süreci hak-
kında daha detaylı bilgi ileriki bölümlerde verilecektir. 
2.1.9.5. küreselleşme 
Küreselleşmenin tanımlanması ve onun tarihî perspektife oturtul-
ması  konusunda  görüşler  ciddî  çeşitlik  arz  etmektedir.  Bu  sebeple 
bu  tanıma  burada  daha  geniş  bir  yer  vermekte  fayda  vardır.  Küre-
selleşme olgusunu; a) ekonomi ve ticaret alanlarındaki değişimi ile 
sınırlı tutan, “bilgi-iletişim devrimini” ise bunun yanında ele alan; b) 
ekonomi ve ticaret, ulaşım ve bilgi/iletişim alanlarındaki değişimleri 
birlikte  ele  alan;  ve  c)  ekonomik  ve  ticarî,  sosyal,  kültürel,  siyasî, 
sınaî, askerî, bilgi-iletişim vb. alanlardaki gelişmelerin tümünü içine 
alan olmak üzere kavrama geniş bir yelpazede muhteva veren farklı 
yaklaşımlar mevcuttur.
Küreselleşme;  malların,  hizmetlerin,  emeğin,  teknolojinin  ve 
sermayenin  artan  hareketliliği  ile,  piyasaların  ve  işlerin  artan  karşı-
lıklı  bağımlılığıdır  (Roldan,  2010:5);  mal,  sermaye,  hizmet,  emeğin 
hareketliğinin  kolaylaştırılması  için  ulusal  sınırların  kaldırılması, 
“zaman-mekân  sıkışması”  ve  özellikle  bu  sıkışmanın  idrak  edilmesi 
(Wikipedia,  http://en.wikipedia.org/wiki/Globalization,  21.06.2012); 
mesafenin küçülmesi veya yok olması şeklindeki sosyal varlığın “za-
man ve mekan” sınırlarındaki değişiklik (http://plato.stanford.edu/ent-
ries/globalization/, 21.06.2012); küresel ağların ve sosyal hayatın kü-
resel ölçekte gelişmesi, küresel sosyal bilincin gelişmesi (http://www.
sociology.emory.edu/globalization/glossary.html#G, 
21.06.2012) 
olarak tanımlanmaktadır. Castels, Courchene ve Friedman’a dayana-
rak Shah (2008:77), küreselleşme ve bilgi-iletişim devrimini ayrı ayrı 
zikrederken, küreselleşmenin dünyada gelir/refah düzeyini yükseltti-
ğini, bilgi-iletişim devriminin ise vatandaşı güçlendirdiğini ve devlet 
işlerine  katılımını  artırdığını  yazmaktadır.  Küreselleşmenin;  ekono-
mik, sosyal, teknolojik, kültürel, politik, idarî ve ekolojik gibi çeşitli 
alanlarda cereyan eden değişimin, bütünleşmenin ve yakınlaşmanın 
olduğu (Ünal Erzen, 2012:118; Léautier ve Mehta, 2006:70; Karabağ, 


48  Yerel Dış Politikanın temelleri
2002:123;  Çukurçayır,  2009:13,16;  Coşkun,  2009:346;  Kacowicz, 
1998:6)  sıkça  dile  getirilmektedir.  Ancak  küreselleşme  tanımlarında 
ekonomik boyut ve bilgi-iletişim-ulaşım boyutu daha sıkça öne çık-
maktadır. Küreselleşme bir açıdan, liberal ekonomik düzlemin ulusla-
rarası düzleme yansımasıdır (Öke’den aktaran Beriş, 2006:246). 
Tüm bu görüşlerin ışığında, bu çalışmada küreselleşmeye dair ele 
alınacak temel unsurlar şunlardır: “insanların, malların, bilgilerin ve 
fikirlerin küresel ölçekte hızlı dolaşımı”, “zaman-mekân sıkışması” ve 
“küresel farkındalık”.
Küreselleşmenin ne zaman başladığına dair de birçok farklı görüş 
vardır. Küreselleşmenin kökeni bazılarına göre ilk çağlara kadar geri-
ye gitse de, daha yaygın görüşler onun tarihî gelişimini 15. yüzyıldan 
başlatarak beş veya üç dönem şeklinde ele almaktadır. Günümüzde 
yaşadığımız küreselleşmenin “son dalgasının” başlangıcını ise: a) 2. 
Dünya Savaşından hemen sonra 
Bretton Woods
15
 sisteminin kurulma-
sı ile 1945’lerde; b) 1970’lerde; c) 1980’lerde; d) Soğuk Savaşın biti-
minden sonra 1990’larda, c) İnternetin yaygınlaşması ile 2000’lerde 
görenler vardır (geniş bilgi için bkz. Coşkun, 2009:327-333; Karabağ, 
2002:126-130).  Ancak  1980’lerde  başlayıp  (Sassen,  2006:16,17), 
1990’lılarda  hızlandığı  görüşü  yaygın  olup,  bu  tez  kapsamında  da 
esas alınacaktır. Zira ekonomik gelişmelerin yanı sıra ulaşım ve ile-
tişim  araçlarının  yaygınlaşması,  ilişkileri  kolaylaştırmış  ve  karşılıklı 
farkındalığı artırmıştır.
2.1.9.6. Üniter Devlet, Bölgeli Üniter Devlet, Federal Devlet 
Federal  devlet  veya  federatif  devlet,  birkaç  devletin  bir  araya 
gelip  kurduğu  bir  devlet  türüdür.  Yani  devlet,  farklı  sorumluluk 
alanları bulunan federal ve federe (eyalet) yönetimlerin birlikteli-
ğinden oluşan siyasal bir örgütlenmeyi ifade etmektedir (Karabağ, 
2002:104).  Federatif  yapıya  sahip  devletlerde,  yasama,  yürütme 
ve  yargı  erkleri  federal  devlet  (merkezî  hükümet)  ile  federe  dev-
letler  (eyaletler)  arasında  paylaşılmıştır.  Federal  anayasa,  federal 
devletin yetkilerini sayarak ona istisnaî bir konum tanırken, federe 
15  Bretton  Woods  sistemi,  2.  Dünya  Savaşı  sonrasında,  BM  Para  ve  Finans  Konferansı’nın 
temellerini attığı iktisadî bir sistem olup, ortaya çıkan bu yeni uluslararası para idare sistemi, 
dünyanın önde gelen devletleri arasındaki ticarî ve malî işlemlerde uyulması gereken kuralları 
belirlemiştir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Bretton_Woods_sistemi , 07.07.2012). 


Yerel Dış Politikanın temelleri   49
devletleri  ise  diğer  alanlarda  genel  olarak  yetkili  kılmaktadır.  Bu 
ülkelerde  uygulanan  yerinden  yönetim  sistemine 
siyasî  yerinden 
yönetim denmektedir, zira federe birimler siyasî yetkilere sahiptir. 
Almanya veya Amerika Birleşik Devletleri gibi federasyonlarda aslî 
unsur federe devletler olup, federal anayasada belirtilen şartları ye-
rine  getirmeleri  halinde  federal  birlikten  ayrılmak  gibi  bir  hakka 
da sahip olabilmektedirler. Bazı devletler ise anayasalarında yap-
tıkları değişiklikler yoluyla federasyona dönüşebilmektedir. Bu tür 
devletlerde, çoğunlukla kültürel ve tarihî sebepler dolayısıyla fede-
re devletler kurulmakta; yasama, yürütme ve yargı erkleri merkezî 
idare  ile  federe  devletler  arasında  paylaştırılmaktadır.  Belçika  bu 
konuda en güncel örneklerden birini oluşturmaktadır. 
Federatif  devletlerde,  federal  devlet  “uluslararası”  kişiliğe  sahip-
ken, federe devletlerin böyle bir niteliği bulunmamaktadır. Diğer ta-
raftan, federal anayasa mahallî idarelere ya hiç değinmez ya da ma-
hallî idarelerle federe devletler arasındaki görev ve yetki paylaşımının 
federe  devletler  tarafından  yapılacağını  belirtir.  Bu  sebeple,  bu  tür 
devletlerde mahallî idareler genel olarak federe devletlerin anayasala-
rı tarafından düzenlenmiştir (Bozlağan, 2011:83,84).
Üniter devlet veya tekçi devlet, tek bir bütün olarak yönetilen, en 
üst  yönetimin  merkezî  yönetim  olduğu  ve  idarî  birimlerin  (ulus-altı 
yönetimlerin)  ancak  merkezî  yönetim  tarafından  kendilerine  verilen 
yetkileri kullanabildikleri bir devlet türüdür. Üniter devletlerde ege-
menlik  ulusa  aittir  ve  ulus-altı  topluluklara  verilmez.  Ülke  içindeki 
farklılıklar ve idarî bölünmeler, ülkenin tekliğini etkilemez. Dünyada-
ki devletlerin büyük çoğunluğu üniter yapıya sahiptir (http://en.wiki-
pedia.org/wiki/Unitary_state, 01.07.2012; Karabağ, 2002:100). 
Üniter  devletlerde  merkezî  idare  ile  mahallî  idareler  arasındaki 
görev  ve  yetki  paylaşımı  anayasada  belirtilen  genel  ilkeler  çerçeve-
sinde, mahallî idareleri düzenleyen kanunlarda belirtilir. Merkezî ida-
re, mahallî idarelere devrettiği yetkilerden bazılarını, gerekli görmesi 
halinde tekrar kendi üzerine alabilmektedir (Bozlağan, 2011:83,84). 
Üniter devletlerde uygulanan yerinden yönetim sistemine 
idarî yerin-
den yönetim denmektedir. 
Bazı üniter devletlerde ise mahallî idareler ile merkezî idare ara-
sında “bölge” ölçeğinde idarî birimler oluşturulmuştur. 
“Üniter-böl-
geli devlet” veya “bölgeli devlet” (bölgesel devlet) olarak adlandırı-


Yüklə 2,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə