132
CEYLAN TOKLUOĞLU
Kasım - 2012
Gökalp, Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak tezini, Türk Yurdu’nda
yazdığı dönemde geliştirmiştir. Erişirgil’in belirttiği gibi, Gökalp’in Türk
Yurdu’nda Akçura ile bu konuda sohbetleri olmuştur. Ancak zamanla aralarında
fikir ayrılıkları belirmiştir.
119
Akçura, Osmanlı Türklerini ilk defa uyandıran-
ların Rusya Türkleri olduğunu iddia etmekten
hiçbir zaman vazgeçmemiş ve
Rusya Türklerinin medeniyetçe Osmanlı Türklerinden üstün olduğunu iddia
etmiştir. Gökalp, Akçura’nın ölmüş eski Türk medeniyetlerini yeniden dirilt-
mek istediğini ve Türk an’aneleri adı altında diriltmek istedikleri hayatın Os-
manlı Türklerinin geleneklerine uymadığını düşünmekteydi. Bu fikir ayrılıkla-
rından dolayı Gökalp Türk Yurdu’na gidip gelmekten vazgeçmiş ve Akçura’nın
düşüncelerine karşı cephe almıştır.
120
Gökalp, Garp medeniyetine körü körüne
hayran olanların millî harsı anlayamayacağı gibi, eski Türk medeniyetine hayran
olanların da bugünkü Türk harsını anlayamayacağını düşünmekteydi. Gökalp’e
göre, Türkçülük canlı harsı bırakıp eski Türk medeniyetlerine gitmek demek
değildi; çünkü Türk harsı ve Türk medeniyeti birbirinden farklı şeylerdi.
121
Gökalp için önemli olan bütün Türklerin ortak bir kültürünün olması ve
Yakutlar hariç, hepsinin Müslüman olmasıydı. Bu halkların benzer gelenekleri
ve kurumları vardı ve dilleri esasen aynıydı. Türk dili birçok diyalekte ayrıl-
mış olsa da, Gökalp’e göre, çoğu Türk birbirini anlamaktaydı.
122
Gökalp, Türk
âlemini gayet geniş olarak tanımladıktan sonra, Anadolu Türklerinin tarihini
yazarken bütün Türk tarihini bunun içine sokmanın doğru olmadığını söyle-
mektedir. One göre,
Göktürklerle, Kırgızların ayrı tarihleri vardır. Anadolu Türkleri, ne Gök-
türklerdendir ne de Kırgızlardandır. Bu iki uyruğun tarihinde <> uyruğu
vardır. İşte Anadolu Türklerinin aslı olan Oğuzlar bu Talaz uyruğundandır.
123
tüşmeye girmiştir; iki ideoloji arasındaki benzerlikler bundan kaynaklanmaktadır. Bk. Sezer,
a.g.m.,
s. 232.
119 M. Emin Erişirgil,
Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp, İnkilap Kitabevi, İstanbul
1984, s. 99.
120 Erişirgil, a.g.e., s. 99.
121 Erişirgil, a.g.e., s. 143, 155.
122 Hostler, a.g.e., s. 143.
123 Ziya Gökalp, Makaleler VII: Küçük Mecmua’daki Yazılar, Hazırlayan Dr. M. Abdülhalûk
Çay, Kültür Bakanlığı Yayınları, Sayı 387, Ziya Gökalp Dizisi 17, Ankara 1982, s. 215.
133
ZİYA GÖKALP: TURANCILIKTAN TÜRKÇÜLÜĞE
Sayı: 84
Berkes’e göre, Gökalp’in “Osmanlıcılık” (Osmanlı devletçiliği) döneminde
de, “Turancılık” döneminde de en çok niteliğini belirleyen fikir özelliği “halk-
çılık” görüşü olduğu halde, bugün ırkçılık davası güdenlerin elinde bayrak ola-
rak anıldığını söylemektedir. Oysa Osmanlı aydınları arasında ırkçılık sanılan
görüşü getiren Gökalp degil, Akçura’dır. Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük
görüşlerinin ve siyasalarının karşılaştırmalı tartışmasını daha önce yapan kişi
yine Akçura’dır.
124
Rus İmparatorluğu’ndaki Müslümanların uluslaşma akı-
mıyla, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Müslüman ve Türk olmayan grupların
uluslaşma eğilimleri arasındaki paralelliği yine ilk gören ve buradan hareketle,
Türkiye’de Türk ulusculuğunun gelecegini Gökalp’ten çok önce kavrayan yine
Akçura’dır.
125
Bu noktadan hareketle Berkes, halkçılık ve ırkçılık kavramlarının
ikisinin de Osmanlı toplumuna Çarlık Rusyasından geldiğini yazmaktadır. Bi-
rincisi, Rusya’daki “inteligentsiya” akımımın, ikincisi Rusya Müslümanlarının
bir din toplumu olmaktan çıkıp uluslaşma akımına yönelmelerinin yansıması
olmuştur. Osmanlı toplumunda bu iki kavram da köklü bir anlam değişikliğine
uğramıştır.
126
Bu anlamda Tatarcılık ve Türkçülük akımları aslında ilk orta-
ya çıktıkları zamandan beri çekişme ve rekabet içinde olmuştur.
127
Bu noktada
Berkes, Gökalp ve Akçura arasında kesinlikle görüş farklılıkları olduğunu be-
lirtmektedir. Gökalp ve Akçura arasındaki temel ayrılık, halk, devlet, ulus ve
uluslaşma konularında belirgindir. Ayrıca Akçura, ulus toplumlarında dayanak
noktasının ırk, halk, köylü, esnaf, hatta devletten çok burjuva sınıfı olduğunu
savunmuştur. Gökalp’in dayanak noktası ise Osmanlı esnaf kavramının devamı
olarak gördüğü meslek zümreleridir.
128
Berkes şöyle demektedir;
124 Berkes,
a.g.e., s. 210. Berkes, Yusuf Akçura’yı ırkçı olarak tanımlamadığını özellikle belirt-
mektedir. Bk. Berkes, a.g.e., s. 210.
125 Berkes, a.g.e., s. 211. Berkes, Gökalp’in Ulusal Bağımsızlık Savaşı dönemine kadar Osmanlı
devletçiliğinden hiç çıkamadığını, Türkçülüğünün Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde
kaldığını, Batıcılığının İslam beynelmileliyetçiliğinden henüz kopmadığını ve halkçılığına
rağmen ancak hilafetli bir Müslümanlık düşünebildiğini yazmaktadır. Bk. Berkes, a.g.e., s.
212.
126 Berkes, a.g.e., s. 211.
Ayrıca bk.
François Georgeon, Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri: Yu-
suf Akçura (1876-1935),
Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1986, s. 108-112.
127 Georgeon, en önce Ali Bey Hüseyinzade’nin geliştirdiği bu üçlü formülü, Akçura’nın Tatar
modeli olarak gördüğünü yazmaktadır. Tatarcılık ve Türkçülük akımlarının karşılaştırmalı bir
değerlendirmesi için bk. Georgeon, a.g.e., s.100-101, 103-108.
128 Berkes, a.g.e., s. 214-216.