120
CEYLAN TOKLUOĞLU
Kasım - 2012
ulusal kaderini, İslam dünyasının ruhani ve siyasi başı olan Osmanlı devletiyle
birleşmekte tasavvur ettiğini yeterince açık belirtmiştir.
72
Bir diğer Azerbaycanlı düşünür, 1908 Jön Türk devriminden sonra Osman-
lı İmparatorluğu’na göç eden Ahmet Ağaoğlu’dur. Ağaoğlu, Akçura gibi, Paris’te
bulunduğu sırada Ernest Renan’nın öğrencisi olmuş ve Zenkovsky’nin iddiasına
göre, ondan “ulusun ırk tarafından belirlenen doğal bir grup olduğu” fikrini öğ-
renmiştir. Ağaoğlu, ilerleyen yıllarda, bu etki altında “Turancılar” adını verdiği,
“sadece bütün Türklerin değil, Ural-Altay halklarının tamamının birleşmesi”
anlamına gelen görüşün en hararetli savunucularından olmuştur.
73
Ali Bey Hü-
seyinzade, Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçura ve Dış Türkler tarafından savunulan
bu düşünceler Türkiye’de birçok insanı etkilemiştir. Irkçılık konusu ve bunun
Türkiye’deki etkileri, Akçura ve Gökalp’in görüşleri temelinde aşağıda tekrar ele
alınacaktır.
1908’de kurulan Türk Derneği’nin kurucuları arasında Necib Asım ve Yu-
suf Akçura gibi tanınmış aydınlar bulunmaktaydı. Macaristan, Budapeşte’de
kolu açılan derneğe de kısa sürede İsmail Bey Gaspıralı, Ahmet Ağaoğlu, Ali
Bey Hüseyinzade, Mehmet Emin Yurdakul, Mehmed Fuad Köprülü ve Fuad
Sabit gibi isimler katılmıştır. 1911 yılında yurt dışındaki Türk öğrenciler ta-
rafından İsviçre, Fransa ve Almanya’da Türk Yurdu (Türk Talebe Yurdu), 1913
yılında da Türk Bilgi Derneği kurulmuştur. Dış Türkleri de bünyesinde barın-
dıran Türk Yurdu, Türk Derneği gibi kültürel Pantürkçü eğilimi olan bir dernek
olarak bilinmektedir. Birinci Dünya Savaşı boyunca var olmaya devam etmiş
olan Türk Yurdu derneği hem Mustafa Kemal’in mücadelesini hem de Kırım
ve Rusya Azerbaycan’ının bağımsızlığını desteklemiştir. İstanbul Türk Yurdu
derneği daha çok Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Ali
Bey Hüseyinzade ve Ali Muhtar gibi entellektüellerden oluşmuştur. Gökalp bu
derneğe daha sonra katılmıştır. Üyelerinin bir kaç ay sonra Türk Derneği’ne ka-
tılmasıyla Türk Yurdu kapanmıştır. Türk Yurdu derneğinin en önemli katkısı
1911’in sonundan itibaren çıkan ve Pantürkçülüğün en önemli yayın organları
72 Ali Haydar Bayat, Hüseyinzâde Ali Bey, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayını, Ankara
1998, s. 32-33, Tadeusz Swietochowski, Russian Azerbaijan 1905-1920: The Shaping of
National Identity in a Muslim Community,
Cambridge University Press, Cambridge 1985,
s. 60-61.
73 Zenkovsky,
a.g.e.,
s. 96.
121
ZİYA GÖKALP: TURANCILIKTAN TÜRKÇÜLÜĞE
Sayı: 84
olan Türk Yurdu (editörü Yusuf Akçura) ve Halka Doğru dergileridir. O günle-
rin en önemli bir başka Pantürkçü kuruluşu 1911-1931 yılları arasında faaliyet
gösteren Türk Ocağı derneğidir. Mehmet Emin Yurdakul, Ahmet Ferit, Ahmet
Ağaoğlu, Fuat Sabit, Yusuf Akçura ve Mehmet Ali Tevfik bu derneğe üye olmaya
ve derneği yönetmeye davet edilmişlerdir. Landau, sonradan Gökalp ve Halide
Edip’in de katıldığı bu derneğin milliyetçi Türkçülük doktrinine Pantürkçülük
fikrini aşıladığını ileri sürmektedir.
74
Bu gelişmelerin Osmanlı toplumundaki yansımaları aşağıdaki bölümde
Gökalp’in eserleri çerçevesinde tartışılacaktır. Bu tartışma Turancılık, Türkçü-
lük ve Pantürkçülük kavramlarına yüklenen yeni anlamlar üzerinden yapılacak-
tır.
TURANCILIKTAN TÜRKÇÜLÜĞE
Gökalp’in Türkçülük konusundaki fikirleri çeşitlilik göstermiştir: Türkolo-
ji çalışmaları çerçevesinde geliştirdiği Türklerin kültürel (etnik) uyanışı;
75
Türk
dili konuşan tüm dünya halklarının kültürel birliği (Turan) ve son olarak ulus
devletin temelini oluşturan millî kültür ve millî bilinci işlediği dönem. Bu geçiş-
ler sırasında Pantürkçülük ideolojisi zamanla Turancılıktan koparak Türkçülük
içinde çözülmüştür. Böylece Pantürkçülük ve Türkçülük terimleri arasındaki
karışıklık da ortadan kalkmaya başlamıştır. Diğer bir ifadeyle önceleri genişle-
yerek Turancılığa kadar uzanan Pantürkçülük, zamanla yerel milliyetçiliklerin
oluşmasına zemin açan daha dar kapsamlı Türkçülük fikrine doğru evrilmiştir.
Bu çerçevede Pantürkçülük hem kültürel Türkçülüğü hem de siyasi Türkçülü-
ğü içinde barındıran, siyasi konjonktüre ve coğrafyaya göre değişiklik gösteren
muğlak ve esnek bir ideoloji olarak tanımlanabilir. Turancılık ise yine siyasi kon-
jonktüre ve içeriden ya da dışarıdan algılanış biçimine göre ırkçı, irredantist,
saldırgan ya da emperyalist olarak tanımlanmaktadır. Dolayısı ile, Turancılık
da bir yandan kültürel, diğer yandan siyasi bir proje olarak değerlendirilebil-
74 Landau,
a.g.e.,
s. 39-42.
75 Gökalp, Avrupadaki Türkoloji (Türkiyat) çalışmalarına işaret ederek, bu araştırmaların Türk-
lere, Hunlara ve Moğollara dair yaptıkları araştırmaların Türklerin eski bir millet olduğunu ve
muhtelif zamanlarda cihangirâne devletler ve yüksek medeniyetler kurduklarını ortaya koy-
duğunu söyleyerek, Türkolojinin olumlu etkilerine değinmektedir. Bk. Ziya Gökalp, Türkçü-
lüğün Esasları,
Varlık Yayınları, İstanbul, Birinci basım 1923, 1973, s. 7-8.
122
CEYLAN TOKLUOĞLU
Kasım - 2012
mektedir. Turancılığın Pantürkçülükten kesin olarak ayrıldığı nokta, yükselişte
olduğu dönemde Rusya ve İran gibi büyük aktörlerin geniş bir bölgeye yönelik
çıkarlarını tehdit edecek boyutta bir tehlike olarak algılanmasıdır. Türkçülük ise
yine kültürel (etnik ve dışlayıcı) ya da siyasi (territoryal ve birleştirici) bir proje
olarak ayrıştırılmaya çalışılsa da özünde yerel milliyetçilik ideolojisidir.
Türkçülük, ulus devlet inşası sürecinde; ortak bir dil, din, kültür, yaşam bi-
çimi, geçmiş ve gelecek temalarını harmanlama çabasında olan devlet kurucula-
rının söyleminin önemli bir parçasıydı. Bir başka açıdan Pantürkçülük ve onun
daha kapsamlı bir türü olan Turancılık uluslararası, Türkçülük ise ulusal mil-
liyetçilik akımı olarak tanımlanabilir. Türkçülük, cumhuriyetin ilk yıllarında
oluşturulmaya çalışılan “yeni bir ulus” anlayışı temelinde bugün dâhi yeniden
yorumlanan, farklı anlamlar yüklenen ve Türk milliyetçiliği, etnik milliyetçilik,
resmî milliyetçilik, Atatürkçülük gibi çeşitli adlarla tanımlanan tartışmalı bir
kavramdır. Gökalp’in Turancılık mefkûresinden kopuşu onun Türkçülüğünün
içeriği hakkında önemli ipuçları vermektedir.
Bakü-Batum demiryolunun tamamlanmasıyla, 1883 yılında, Azerbaycan,
Rusya ve Batı Avrupa pazarlarına bağlanmış, aynı zamanda İstanbul’la iletişimi
kolaylaşmıştır. Böylece Azerbaycan’daki Türk etkisi güçlenmiştir. Bu gelişme
aynı zamanda Azerbaycan’ı Sünni Türkiye’den ayıran Rusya ve Ermenilere yöne-
lik karşıt
duyguların (aynı zamanda Şiilik karşıtı duyguların) gelişmesine de yol
açmıştır.
76
Yukarıda bahsedildiği gibi tüm bu gelişmeler “bütün Türklerin birli-
ği” fikrine zemin hazırlamış ve Turancılık ideolojisinin temelini oluşturmuştur.
Bu gelişmeleri takiben, Birinci Dünya Savaşı’ndan beş altı yıl öncesinde İstanbul
Pantürkçü hareketin merkezi haline gelmiştir. O sıralarda hâlâ Bahçesaray’da
olan İsmail Bey Gaspıralı dışında Ahmet Ağaoğlu, Ali Bey Hüseyinzade, Yusuf
Akçura, Mehmet Emin Resulzade ve birçok başka Kırımlı, Azerbaycanlı, Tatar
ve Özbek göçmen ve öğrenci İstanbul’da beraber çalışmaktaydılar.
77
Akçura bu
dönemde, 1911 yılında, Türk Yurdu’nu çıkarmaya başlamış ve 1912 yılında ise
Türk Ocakları’nı kurmuştur. Akçura, Ağaoğlu ile birlikte, yazılarında Türkçülük
(sonradan Turancılık olarak adlandırılan) çağrısı yapmıştır. Ağaoğlu, Türk Yur-
du’ndaki yazılarında Türklerin birliği ve tarihte oynadıkları rol fikrini işlemiş-
tir. Dünyada sayıları 70-80 milyon civarında olan bütün Türklerin birleşmesi
76 Zenkovsky,
a.g.e.,
s. 92-95.
77 Zenkovsky,
a.g.e.,
s. 107-108.
Dostları ilə paylaş: |