169
sağlık mesleki okullar için
olabilir (hasta her zaman yanında alkolun bulunduğundan emin olmak
ister). Bu durum hastanın kiminle dostluk kuracağı ve zamanını nerede
geçireceği olgusuna etki edecektir. Başlangıçta hastalar alkol karşısında
yüksek tolerans gösterebilirler diğerlerine kıyasen daha büyük mikdar-
da alkol alarak daha az netice verebilirler. Kişi zamanla giderek daha
çok içmeye başlar. Alkol kişinin hayatında ailesi, işi, şöhreti ve fiziksel
sağlığından daha önemli olmaya başlar. Kişi içme kontrolunu kaybeder
ve ne kadar alkol içebileceği konusunda endişeli olur. Alkol almanın
hoş olmayan efektlerinden kaçınmak için, bütün günlük içmeye yol
açan fiziksel bağımlılık belirebilir.
Alkolun organizmaya doğrudan sedatif ve zehirleyici etkisi var-
dır. Yoğun içme döneminde kaydedilen sırasız beslenme, zaten bileşik
olan sağlık durumunda komplikasyonlar yaratmaktadır. İlerleyen vaka-
lar genelde hastaneye yatırılır. En önemli organik sistemlere olan etki-
leri kumulatifdir ve digestif sistemde bir dizi bozukluğa yol açabilmek-
tedir: mide ülseri, pankreas iltihabı, karaciğer sirozu. Sinir sisteminde
daimi hasar meydana gelerek, halüsinasyonlar, alaca karanlık durum-
lar ve titremeler belirmektedir. Hastalığın ileri aşamasında en ciddi
semptom olan deliryum tremens belirebilir. Bunun sonu feci olabilir.
Hamilelik sırasında ılımlı mikdarda alkolun alınması bile üründe fetal
alkol sendromu
olarak adlandırılan ağır neticelere sebebiyet verebile-
ceği ispatlanmıştır.
Günümüzde bu hastalığın tedavisi, alkolizmin önceden olduğu
gibi, başka bir problemin neticesi olarak değil, birincil problem olarak
ele alınmasından ibarettir. Bu bakımda kamuoyunun bu problem karşı-
sında daha duyarlı olması da önemlidir. Alkolizmi gizlemek gerekmez.
Alkolizm hakkında ne kadar daha erken ve daha açık konuşulursa, has-
talık teşhisi ve tedavisi de daha çabuk olur. Alkol almayı bırakan hasta-
da beliren fiziksel problemlerin halledilmesi yanı sıra, zorunlu olarak
beliren psikolojik problemleri de önemlidir. Bu durumlarda tedavi edi-
len ve alkoldan vazgeçmeye çalışan alkol bağımlılarından oluşan öyle-
denilen “destek grupları” ve bu problemlerle uğraşan uzman kişilerin
yardımı gerçekten çok büyük önemdendir.
170
Psİkolojİ
UYUMSUZ VE SAPKIN DAVRANIŞLAR
İnsanın her günlük yaşamında devamlı olarak ayak uydurması ge-
reken değişiklikler meydana gelmektedir. Uyum bazan daha çok bazan da
daha az başarılı olur. Ortam ile uyum sağlayan, görevlerini yerine getiren,
çabalara açık olan ve etrafındaki insanlarla armonik ilişkiler geliştiren kişi
iyi uyum sağlamış kişidir. Uyum genelde başarısız ise, insanda ülser, kalp
damar hastalığı, migren ve benzeri psikosomatik hastalıklar veya başka
bir nevrotik tepki (yorgunluk, saldırganlık, uykusuzluk, çaresizlik, vb.)
belirebilir. Uyum sağlayamayan insanın hem iş görevleri hem de insan-
lar karşısında problemelri olur (isteksiz, korkak, dikkafalı, suç işlemeye
yatkın). Uyumsuz davranışlar tamamen sağlıklı insanlarda da belirebilir,
ama genelde zayıf psikolojik bünyesi olanlarda gözlenir (olgunlaşmayan
kişiler). Genelde psikolojik ve fiziksel açıdan daha yoğun angaje olmaları
gerektiği zaman uyumsuz davranan psikopatlar sözkonusudur. Özellikle
çatışmalı durumlar ile karşılaşan nevrotik kişilerde de uyumsuz davranış-
lar gözlenmektedir. Uyumsuz davranışlar genelde: ilkel tepki, apsentizm,
narkomani, alkolizm, sapkınlık olarak ifade edilir.
1. İlkel (primitif) tepki
insanın regresif davranış şeklidir ve onun
yaşı ile statüsüne uygun değildir. Örneğin: büyük insan çocuk gibi davra-
nır, genelde karakter hırsı, saldırganlık, nefret ve benzeri duygular ifade
edilir.
2. Apsentism
, iş yeri, okul veya evdeki görevlerden kaçmak demek-
tir. İş görevlerini yerine getiremeyen ya da insanlararası ilişkilerini nor-
male sokamayan işçi sıkça işbaşı yapmaz. Derslerini öğrenemeyen öğrenci
sıkça derslere girmez. Aile problemleriyle yüzleşmeye hazırlıklı olmayan
ebeveyn daha çok evin dışında olmaya nedenler bulmaktadır.
3. Sapkın davranışlar
, erken çocukluk çağında ebeveyn sözü dinle-
memekten başlayarak, suç anlamlı sapkın davranışlara kadar geniş asosyal
davranışlar tabelasını kapsamaktadır. Evlerinden, okullarından kaçan kü-
çük yaş çocuklar, yalan söyleyen, hırsızlık yapan, başıboş dolaşan çocuk-
lar, eğitimi ihmal edilmiş çocuklar olarak adlandırılırlar.
En hafif vakalardan suç işlemlerine kadar uzayan sapkın davranışlar
en çok ergenlik çağında görülür. Bu dönemde sayısı çok psikolojik kay-
naşma olur; rüyalar, istekler, ebeveyinler ile temasın kesilmesi, onlarla an-
laşmazlıklar, tartışmalar, inat, özgürlük isteği, öz afirmasyon, gibisinden
171
sağlık mesleki okullar için
çok sayıda psikolojik kaynaşma meydana gelir. Ebeveyn otoritesi azalır.
Ebeveynler eski moda, gülünçütür, hiçbir şey anlamazlar, onların gelişi-
mini engellerler vb. Ebeveyinler, okullardaki öğretmenlerle ve ortamla
meydana gelen bu çatışmalı durumlar dolayısıyle, gençler çeşitli sapkın
davranış şekilleriyle tepki göstermkete, bazı gençler ise yasalarla da çatış-
maktadırlar. Sapkın davranışların en sık rastlanan çeşitleri şunlardır: ka-
panmışlık ve çekinme, herhangi bir faaliyet için istek kaybı. Öte yandan
aşırı dışadönüklük da belirebilir: kahraman olma, maceralar, erkeklik veya
dişiliğin afirmasyonu, aynı fikirde olanlar grubunun kurulması, birlikte
hırsızlık yapma veya kavgaya iştirak etme, sokakta saldırgan davranış ve
benzeri durumlar belirebilir.
Davranışlardaki bozukluklar iki temel gruba sıralanabilir: nevrotik
ve psikotik-asosyal davranışlar. Nevrotik davranışlara pişmanlık duygu-
suyla izlenen suçlar girmektedir. Mesela suç işleyen kişi işlemiş olduğu
suçu anlamakta ve neticelerin farkındadır. Ancak kişinin süper ego-sun-
da bozukluk varsa veya henüz oluşmamışsa, psikopat asosyal davranış tipi
söz konusudur. Bu kişilerde hastalık sık sık tekrarlanmaktadır ve onların
tedavisi ve topluma ayak uydurması zordur. Bu tip suçluların kendini be-
ğenmişlik problemi de vardır, bunun sonucunda işlemiş oldukları suçla-
rın sayısı artarken, başkalarının cesaret edemedikleri bir şeyi yaptıkları
için gururları da artmaktadır. Onların sadece kurban bulmaları gerekiyor,
kriminel aktivitelerini ise her zaman aynı steryotip usulle işlemektedirler.
Bunun sayesinde kovuşturma organları tarafından kolaylıkla bulunmak-
tadırlar. Sevgisiz ve toplumsallaşma modeli dışında büyüyen bireyler söz-
konusudur, bunun sonucunda onların tespit yeteneğinde azalma vardır.
Davranış bozuklukları olan çocukların tarihçesi incelendiğinde, vakala-
rın hemen de tümünde, okulda başarısız oldukları, özellikle daha yüksek
sınıfl ara geçişte başaramadıkları verilerine rastlanmaktadır. Çünkü daha
yüksek sınıfl arda öğrencilerden daha çok çalışmaları ve daha çok ders ve
öğretmenlere uyma beklentileri vardır. Nevrotik davranış bozukluklaru
aşırı sıkı terbiye rejimi veya aşırı derecede hoşgörü ile yetiştirilen çocuk-
larda belirmektedir. Her iki vakada da suçluluk duygusunu cezalayan son
derece sert süper ego mevcuttur. Bu kişiler aktivitelerden çekilmekte veya
suçluluk duygularını azaltacak ceza almaları için kasıtlı olarak suç işle-
mektedirler. Kişi kendisini bularak istikrara ulaşmaya başardığı halde, bu
savunma mekanizması kaybolabilir.
Dostları ilə paylaş: |