Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
117
Her insan varlığa sorulmuş bir soru
olarak varlığın kipidir. İnsan soru var-
lığıdır çünkü ve kendi cevabı onun
dünyasını inşa eder. Emmanuel Levi-
nas “
”
1
derken bizâtihi insan varlığını
kast eder.
İnsanın bir soru olarak orta yerde dur-
ması ve kendi olumsallığı ile
’nın
duvarında yaratabileceği muhtemel
yıkım, bir anlamda kendi ben’inin fe-
nomenal sınırlarında ortaya çıkan tah-
rifata
2
işaret eder. Soruya ilişkin ola-
sı bir cevabın sınırlarını her defasında
yıkan bu çaba, yıkıcı olduğu kadar da
dönüştürücüdür. Onun varlığı, Hei-
degger’in de belirttiği üzere ölümün
kesinliği gelinceye dek insan varlığın
varoluşsal tarihini yazar.
Gündeliği meşgul eden soru tarzının
arkasından temel bir soru olarak du-
ran
sorusu,
insan eylemine biçim ve yön veren bir
erek olarak çoğu zaman örtük kalsa
da insan yine de bu soruyu sormak-
tan kaçamaz. Hatta Heidegger “
derken
anlam arayışının bir erek olarak zo-
runluluğuna vurgu yapar.
belirlenimsizliği, varlığın
anlamsızlığı olarak elbette düşünü-
lemez. Hegel varlık hakkında
der
3
. Gerçekten
1
Emmanuel Levinas,
, Çev: Işık Ergülen, Dost
yayınları, Ekim 2011 Ankara s. 43
2 Tahrîfat
burada fenomenolejik bir
bakışa
yaslanan
olarak
düşünülmüştür. Varlığa
bir yorum
getirmeyi içerir.
3 G. W.F. Hegel,
,
Çev. Aziz Yardımlı, İdea yayınları,
de varlığın tümelliği onu tanımsız bı-
rakır. Daha üst bir kavramın mevcut
olmayışı ve de diğer cins-tür ilişkisine
ait alt kavramların göreli varlığı bunu
bizim için mümkün kılmaz. Varlık,
var-olanlar cinsinden olmadığı için
Heidegger haklı olarak temelleri eski-
çağ ontolojisine dayanan geleneksel
mantığın uyguladığı usulle varlığa
yaklaşmanın imkânsız olduğunu bil-
dirir. Heidegger için varlık kavramı,
kendi tümelliliği içinde hiçbir açık-
lamaya ihtiyaç duymayan en açık
kavram olduğu yönündeki tanımla-
manın aksine en karanlık olandır.
4
Bu
sebeple “Varlık nedir?” sorusu tüm
“zaman”lar için sorulmuş olmasına
rağmen tanımsızdır.
Fakat Heidegger varlığın tanımına
ilişkin bu temel soru’nun çözümsüz-
lüğüne rağmen ontik temelde bu im-
kânsızlığın bizi başka bir soruya da-
vet edeceği üzerinde durur. Bu namlı
soru “varlığın anlamı” sorusudur.
Bahsi geçen tanımsızlığın karşında
dikilen “anlamın” mümkün dünyası-
na rağmen yine de dikkat edilmesi ge-
reken husus, insanın belirli bir varlık
anlayışı içerisinde yaşıyor olmasının
varlığa ilişkin anlamın karanlıklar
içinde kalmasına sebebiyet verme-
sidir. Bu sebeple Heidegger varlığın
anlamı sorusunu yeniden ele almakta
ısrarcı olmamızı tembihler. Bu çaba-
nın varlığı ise tahrifattır: Alışılmış
anlam dünyamızın duvarına çekiciyle
vuran bilincin yarattığı tahrifat. Ben-
zer şekilde Heidegger de kendisin-
den önce oluşmuş onto-teo-loji tarihi
içinde daha çok bir gedik, bir tahrifat
olarak durur.
Heidegger, “
” der. Varlığın anlamı-
na dönük bir çaba içinde olacaksak
bunu ancak var-olanlardan hareketle
anlamlı hale getirebileceğimizi dü-
şünür. Fakat var-olanlar içerisinde
temel olacak hareket noktamızın han-
İstanbul 2014., s. 161
4Martin Heidegger,
,
Çev. Kaan H. Ökten, Agorakitağlığı
yayınları, İstanbul 2011., s. 3
gi var-olan olacağı hala bir problem-
dir. Bu nedenle haklı olarak “
Hangi
” diye sorar. Bu biraz da
düşüncenin kendi macerasında, var-o-
lanlar içerisinde gezinerek kendi üze-
rine dönmesinin tarihidir. Burada so-
ru’nun kendisi bizâtihi bir varlık kipi
olarak soruyu soranın kendi varlığına
bir öncelik sunar. Dolayısıyla Heideg-
ger için “Varlık sorusunu çalışmak de-
mek bir varolonanın (
)
kendi varlığı içinde şeffaf kılınması
demektir”. Heidegger başka varlık
imkânlarının yanı sıra soru sorma im-
kânına da sahip olan bu asli var-olana
(
)
Dasein diyecektir. Heide-
gger’de varlığın bir tarzı olarak insan,
yani
, varlığın soru olmasıyla
aynı olgudur.
6
“Varlığın anlamına
ilişkin sorunun belirtik ve şeffaf ola-
rak formüle edilmesi, bizden evvela
bir var-olanın(
) kendi varlı-
ğı bakımından uygun bir biçimde açı-
ğa kavuşturulmasını istemektedir.
” 7
Dolayısıyla, varlığı anlayan ona bir
soru olarak yaklaşan, varlık hakkında
kendini sorgulayan bir var-olan olan
insandan yola çıkarak varlığın anla-
mına yaklaşmak bir ön-gereklilik ola-
rak ortaya konur. Levinas’a göre He-
idegger için bu sorgulama psikolojik
bir özellikte olmayıp, tersine, insana
özgüdür.
5 Dasein: Dünyada varlık. Orada ve Şu-
rada Varlık. Hegel
için “
” der (
,
s. 161). Levinas
’daki Da’nın(dün-
yada olmak) üç yapı özelliğiyle tanımla-
nabileceğini yazar: a)Kendinin-önünde
olmak(proje), b)Zaten-dünyada olmak(ol-
gusallık), c)...-yakınında (şeylerin yakı-
nında, dünya içinde karşılaşılan yakın-
lığında)- olmak olarak dünyada olma.
(tanrı, ölüm ve zaman s.32). Da: orada ol-
maktır. Da, varlık üzerine sorgulama olan,
dünyanın orasında olma tarzıdır. (tanrı,
ölüm ve zaman s.28).
6 Levinas s. 37
7 Heidegger,
s. 7
Anadolu Aydınlanma Vakfı
Düşünüyorum Bülteni