Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
111
A
lejandro González Iñárritu tara-
fından yönetilen 2006 yılı yapımı
Babel (İbranice kargaşa sö
zcü-
ğünü çağrıştırıyor) filmi, ismini Tev-
rat’ta ve Kur’an’da da geçen ayrıca
dünyadaki başka yerel efsanelerde de
kendini duyuran, Babil Kulesi’nden
alıyor. Babil Kulesi’nden Tevrat’ın
yaratılış bölümünde şöyle bahsedilir:
“... Ve bütün Dünya’nın sözü bir, dili
birdi. Şarktan göçtükleri zaman Si-
near (
Sümer) diyarında bir ova bul-
dular, orada oturdular. Birbirlerine
‘gelin, kerpiç yapalım, onları iyice
pişirelim. Onların taş yerine kerpiç-
leri, harç yerine ziftleri vardı. Yeryü-
zünde dağılmayalım diye kendimize
bir şehir, başı göğe erişecek bir kule
yapalım’ dediler. Ve âdemoğullarının
yapmakta olduğu şehri ve kuleyi gör-
mek için Rab indi. Onlar bir kavm,
hepsinin tek dili var. Gelin inelim,
birbirlerinin dilini anlamasınlar diye
onların dilini karıştıralım. Rab onla-
rı oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi
bıraktılar. Bundan dolayı onun adına
Babil dendi.”
1
Çünkü Rab bütün insanların dilini
orada karıştırmış ve onları yeryüzü-
nün dört bucağına dağıtmıştı. Kıs-
sa, insanın ilişkide ve iletişimde en
yüksek uyumu araması ve bunu ya-
pılandırması mücadelesinde, sürek-
li uğraşını anlatmaktadır. Fakat bu
imge mutlak bir yenilgiyi temsil eder
çünkü kule yapıldıkça bir taraftan yı-
1 http://www.harabe.net/topic/16297-
babil-kulesi-efsanesi/
kılmaktadır. Kur’an’ı Kerim ise Ba-
kara Sûresi 102. âyette de Babil’den
bahseder. Hârut ve Mârut isimli iki
melek, insanları imtihan etmek için
Allah tarafından Babil’e gönderilir-
ler. Burada insanlara sihir öğretirler.
Melekler sihrin küfür olduğunu söy-
ledikleri halde insanlar sihir öğren-
mekte ısrar ederler ve karı-kocayı
ayırmaya yarayan sihirler öğrenir-
ler. Babil’den Yâkût el- Hamavî’nin
yazmalarında ve Lisân el- Arab’da
bahsedilir. Öyküye göre tüm insan-
lar rüzgârın önüne katılarak bir yerde
toplanırlar. Buraya sonradan Babil
denir. Babil’de insanlara Allah tara-
fından değişik lisânlar tahsis edilir
ve yeniden rüzgârla geldikleri yere
dağıtılırlar.
Babel filminin teması işte bu dağıl-
mışlığın getirdiği iletişimsizliğe dair.
İlginçtir film, bir peygamberin çölde
yürüyüşünü anımsatırcasına bir Orta
Doğulunun ıssız arazide yürüyüşü
ile başlar. Hem sırtında hem başın-
da beyaz bir aksesuarı taşımaktadır.
Birazdan sırtında ki beyaz çuvaldan
çıkaracağı silahı bir köylüye satacak-
tır. O esnada bebeklerini yeni kay-
betmiş olan Amerikalı genç bir çift
ilişkilerinde ki iletişim sorunlarını
çözmek için Fas’ta bir otobüs turun-
da bulunmaktadırlar ve gerginlikleri
sürmektedir. Bu sırada civar köyler-
den birinde söz konusu silah satışı
olur ve silahı alan şahıs onu çobanlık
yapan çocuklarına verir. Çocuklar tü-
fekle atış yaparken uzaktaki tur oto-
Oya Dirik’e...
(öylesine...) ... “
.”
-
Martin Heidegger,
“
”.
- “Crash” filminden.
“
”
- Alejandro González Iñárritu.
Anadolu Aydınlanma Vakfı
Düşünüyorum Bülteni
112
Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
büsünü vururlar. Otobüsün içerisinde
Amerikalı çiftten kadın olan şahıs
boynundan vurulur. O sırada çiftin
Amerika’daki evinde iki çocuklarına
bakıcılık yapan Meksikalı göçmen
kadın, erkek yeğeni ile birlikte oğlu-
nun düğününe gitme hazırlığındadır.
Riskli bir davranış olmasına rağmen
koşulları kontrol edemediğinden
çiftin çocuklarını da yanına almak
zorunda kalacaktır. Bu esnada Ja-
ponya’da sağır bir genç kız öfkesini
kontrol edemediği için voleybol ma-
çında kırmızı kart yemektedir. Aynı
anda Fas’ta otobüs durmak zorunda
kalır ve yaralıyı bir köye alırlar.
Japon genç kızın annesi yakın dönem
de intihar etmiştir. Babası ise
kendini
özel zevklerine, özellikle Ortadoğu
da dâhil yaptığı av turlarına adamış-
tır. Kızıyla ilişkisi kopuk ve görev
içerikli durmaktadır. Tur yolcuları
Mısır’da otuz Alman turistin boğazı-
nın kesildiğini söyleyerek, yaralıyla
kocasını orada bırakmak istemekte-
dir.
Yaralama olayı, Fas polisine bildirilir
ve soruşturma başlar. Meksika sını-
rında arabanın içinde Amerikalı çif-
tin çocukları, bakıcıları ve yeğenine
anne ve babalarının, Meksika’nın çok
tehlikeli bir yer olduğundan bahset-
tiklerini söylemektedirler. Onlar da
“
” diye yanıt vermektedir. Japon-
ya’daki sağır genç kız kendini kimse-
ye anlatamadığı gibi kimse de onunla
seks yapmıyordur ve aslında o da
yaşıtı erkeklerde aradığı duygusal ve
cinsel olgunluğu bulamıyordur. Fas
polisinin soruşturması olayları gide-
rek bir çatışmaya doğru ilerletecektir.
Ayrıca yaralamada kullanılan silahın
bir süre önce Fas’a avlanmaya gelen
bir Japon turistten alındığı tespit edi-
lir. Meksika sınırında düğünden dön-
mekte olan arabadaki Meksikalılar,
Amerika’ya girişte uğradıkları yoğun
polis tacizi sonunda sınırı hızla ge-
çerek çöle girmek zorunda kalırlar.
Fas’ta yaralıyı bekleyen tur otobüsü
çifti orada bırakarak kaçmıştır.
Babel’in aradığı yanıtlardan bir tane-
si de dil ve etnik farklar, gelişmişlik
düzeyleri, ulus bilinci, milliyet un-
surları, mesafeler, teknolojik ve kül-
türel ayrımlar, dünyayı medya bilinci
ile yorumlama derken insanlık olarak
kaybettiğimiz temel değerler neler?
Birbirimizden yoksunluğumuzun ne
ölçüde farkındayız?... Bu yüzden film
“Dinle” sloganıyla yayınlanmıştı.
“Devletler ve milliyetler olmadan be-
raber yaşayabileceğimiz
ortak bir va-
roluş zemini olabilir mi?” gibi ütopik
bir soruyu da hafifçe aralayan film,
büyük bir yabancılığı ve tanışmamış-
lığı da göz önüne seriyor. Babel filmi
hakkında “
” kullanıcı
adlı kişinin bir yorumunda şu görüş-
lere yer verilmektedir:
21. yüzyılın önemli sanat adamların-
dan John Berger’in “
” isimli kitabı, bir entellek-
tüelin, dünya sanki bir deniz kabu-
ğuymuş da kulağına dayayıp bütün
sesini dinliyormuşçasına kaleme al-
dığı küresel bir duyarlılığı içerir. Ya-
zar, Irak’tan Madrid’e, Ramallah’tan
İstanbul’a, Lübnan’dan, Paris’e ya-
pılan bu duyumsamaların “Nerede-
yiz?” isimli durağında şunları söyler:
Babel, dünyanın her yerinde aynı
2 http://www.frmtr.com/film-tanitimlari-
ve-sinema-haberleri/950063-babel-2006-
detayli-pdt.html
3
John Berger,
,
s: 44.
Anadolu Aydınlanma Vakfı
Düşünüyorum Bülteni