Bulten sinir sayisi pdf



Yüklə 182,95 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə59/93
tarix05.03.2018
ölçüsü182,95 Kb.
#30613
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   93

Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
129
İ
çinde  yaşadığımız  âlem  açısından  baktığımızda,  her 
şeyde bir sınır görülmektedir ve Cenab-ı Hakk’ın kud-
retiyle sınırlar belirlenmiştir. Bu bütün bilim dallarında 
da görülmekle birlikte, zamanı geldikçe, çalışmaya, emek-
lere bağlı olarak sınır tedricen kalkmaktadır. İnsan tecrü-
belenip  aklı  geliştikçe  sınır  konusunda  farklı  düşünceler 
geliştirip sınırları aşmak için çalışmış, hâlâ da çalışmak-
tadır. Zaman içinde sınırlar aşılmış gibi görülse de hep bir 
sonrakinin gölgesinde kalacağından yine sınırlı olacaktır.
Müzik yönünden baktığımızda ise, sınırlar öncelikle mu-
hayyilede başlamakta, bu da insanın eğitimine, bu konuda-
ki mesâisine, dünyayla, yaşamla ve san’at dallarıyla olan 
alâkasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Konservatuar-
da öğrencilerime eğitimin önemli olduğunu, ancak farklı 
tarzlarda çok çeşitli müzikleri dinlemenin ve de analiz şek-
linde dinlemelerinin çok daha önemli olduğunu söylerim. 
Bundan maksat, müziğe ister istemez sınırlar getiren tek-
nik eğitimin yanında, duyuş yoluyla sınırlanmayı engelle-
mek ve öğrencinin bakışını genişletmekti. Ancak yine de 
bir sınır var ki bu da öğrencinin algı ve anlama sınırıdır.
Bana göre aslında sınırdan kurtulmak mümkün değil, an-
cak muhayyile, beceri ve eğitime bağlı olarak sınırları ge-
nişletmek mümkün olabilir. Yıllar önce insanın özgürlüğü 
hakkında bazı çalışmalar yaparken kendimce bir kanaate 
varmıştım. Genel olarak hayatın bir denize benzediği, öz-
gürlüğün ise bir şamandırayla denize atılmış ağ gibi oldu-
ğunu düşünürdüm. Deniz hareket ettikçe ağın kenarları da 
şekil değiştirmekteydi. Şamandıra ise hayatta nerde oldu-
ğunuzu göstermekteydi. Deniz (hayat) hareketlendikçe ağ 
(sınırlar) da hareket ederek uyum göstermekteydi. Ancak 
her halükârda ağ mevcuttu.
Dolayısıyla insan sınırlı bir varlık olarak sınırları kaldır-
mak için çabalarsa, ki bu çok emek isteyen bir yoldur, yo-
ğun çabaların sonunda varılan birikimler doğru zamanda, 
doğru yerde, doğru kişiden bir san’at eseri olarak ortaya 
çıkabilir.
Teknik  olarak  müzik,  seslerin  (tonların)  zaman  içinde 
hareket  ettikleri  ya  da  etmedikleri  anlardan  oluşur.  İşin 
içinde  zaman  boyutu  olduğundan,  ister  istemez  sınır  var 
olmaktadır. İlk ritim duygusunun başlangıcından itibaren, 
zamanın fonksiyonu ortaya çıkmış ve insan geliştikçe bu 
duygu  da  gelişmiştir.  Müziğin  dünyasında  bir  hiyerarşi 
vardır ki şöyle sıralanır:
1- Ritim, 2- Melodi, 3- Armoni
Müzikte Sınır 
Konusuna
Kısa Bir Bakış
 Shutterstock.com


130
Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
: Ritim, müziğin ilk ve en temel kategorisidir. Müzi-
ğin her tarzı ritme sahiptir; ritim olmaksızın hiç bir müzik 
var değildir. Eğer bir müzik tarzı sadece bu kategoride, bu 
basamakta  bu  adımda  kalmışsa,  eğer  o  hiçbir  melodiye, 
hiçbir  armoniye  sahip  değilse  “aşağı  müzik”  diye  nite-
lendirilir. Bu açıdan müziği iki biçimde anlıyoruz: Aşağı 
müzik ve yüksek müzik. Buna göre aşağı müzik yalnızca 
ritme sahiptir. Fakat yüksek müzik, ritme ve melodiye sa-
hiptir, onun bir tarzı aynı zamanda armoniye de sahiptir.
Ritim belli bir tempoda (zaman aralığında) kuvvetli ve za-
yıf vurguları art arda yinelemekle oluşur ki ritim müzikte 
sınır belirleyicidir. Bu da belirlenmiş olan zaman aralığına 
eşit aralıklarla tekrarını sağlar. Bunun sonucunda sözlü bir 
müzik eserinin ya da enstrümantal (saz müziği) müziğin 
vurgusal olarak insan üzerindeki duyusal etkisi ortaya çı-
kar. Ritim mevhumunda kesin tekrar söz konusudur. Bu da 
bir döngü oluşturur ki ritim kendisiyle uyum içinde bir me-
lodiyle  birleştiğinde  duygusal  olarak  hem  beklenen  hem 
de  beklenmeyen,  farklı  düzeylerde  etkiler  yaratır.  Ritm 
olgu olarak kendi dünyasında sınırlı bir belirleyici olma-
sıyla birlikte, hükmedici olarak insan devreye girdiğinde 
sınırlar içinde bir “sınırsızlık” hissedebilirsiniz. Ancak bu 
da insanın duyum ve hissiyatıyla sınırlanmış olacaktır.
: Müziğin ikinci kategorisi olan melodi (ezgi) söz-
cük olarak Yunanca “şarkı söyleme tarzı, nağme” demek 
olan  “
”dan  gelir.  Melodi, 
  (tek  sesli) 
veya 
 (eş sesli) olabilir. Seslerin bir müzik cüm-
lesinde yatay bir çizgide bulunmasına 
 (tek sesli 
modal),  buna  karşın  seslerin  bir  müzik  cümlesinde  hem 
yatay,  hem  dikey  bulunmasına  da 
  denir.  Me-
lodinin  bu  tarzı  armonik  şekilde  yapılandırılmıştır.  Hem 
tek sesli (
) hem çok sesli (
) müzikte melodi 
vardır.
Melodilerin  dünyasında,  insan  yaratılışına  bağlı  olarak 
“duyum”  açısından  sınırlanmışlık  söz  konusudur.  İnsan 
kulağı 20 hz. İle 20.000 hz (hertz) arasındaki sesleri duy-
maktadır.  Bunu  örneklemek  gerekirse;  insan  kulağının 
duyulabileceği en kalın ses kontrbas ya da bas gitarın en 
pest sesi (kalın) ki 41,2 hz.’tir. İnsan kulağının üst sınırı 
olan 20.000 hz. ve üstü ise, kedi köpek gibi hayvanların 
duyabildiği bir sınırdır. Bu da kullandığımız herhangi bir 
enstrüman ya da insan sesi olarak karşımıza çıkmaz. An-
cak elektronik ortamda üretilebilen ve elektronik aletlerde 
var olan bir ses frekansıdır.
Ancak 20.000 hz.’in biraz altında örneğin 19.000 hz. gibi, 
sinek  vızıltısı  buna  örnek  olabilir. Aşağı  doğru  inildikçe 
480 – 4608 hz. aralığı flüt, 192 – 3072 hz. aralığında ke-
man gibi enstrümanların duyulabilen seslerine ulaşılır.
Dolayısıyla  insan  kulağı  bu  şekilde  sınırlıdır.  Müziğin 
dünyasında insan kulağı ikiye ayrılır. Normal kulak diye 
tâbir  ettiğimiz  herkeste  bulunan  normal  duyma  işlevine 
yardımcı olan duyu organıdır. Müzik kulağı ise yukarıda 
frekanslarını verdiğimiz ses aralıklarını çok rahat algılaya-
bilen ve farkları ayırt edebilen kulak tipidir. Müzik kulağı 
insanda doğuştan, yaratılıştan varolan bir duyumdur. Ça-
lışılarak  elde  edilemez.  Dolayısıyla  normal  bir  kulak  bir 
melodiyi dinlerken ondan etkilenebilir ve duygu etkileşi-
minde bulunabilir. Ancak müzik yapmaya gelindiğinde ise 
bu  kulak  sadece  seyirci  olabilmektedir.  Çünkü  bu  kulak 
müzikal  olarak  sınırlıdır.  Öyle  ki  bir  melodiyi  dinlerken 
hangi  enstrümanlar  icrâ  edildiğini  dahi  farkedemez,  ses 
aralıklarını algılayamaz, farkları ayırt edemez.
Melodi dünyasındaki hareket kabiliyeti 30 hz. ile 15.000 
hz. arasında sınırlıdır. İnsan duyusal olarak bu sınırı keş-
fettikten sonra, müzikal çalışmalar buna göre oluşturulma-
ya başlanmıştır. Zaman içinde bu ses frekansları arasında 
ses verebilen yeni enstrümanlar keşfedilmiş ve üretilmiş, 
Orkestralar da buna göre şekillenmiştir.
Armoni: Müziğin üçüncü ve son kategorisi olan armoni 
sözcük olarak Yunancada “uyum, oran” demek olan “har
”dan  gelir.  Armoni  bir  bütünün  parçalarının  hoşa 
giden uyumluluğudur. Ritim ve melodi ardışıktır, ama ar-
moni, kendi içinde art ardalığa ve bir 
 (birlikte 
oluş)’e sahiptir.
Armonide farklı tonlar aynı anda seslendirilir. Bunlardan 
bir tanesi egemen tondur ki diğerleriyle beraber armoniyi 
oluşturur. Bu armoni birliği, tüm tonların bir anda birlik-
te oluşuyla 
 adını alır. Bunlar arka arkaya ge-
lir ve böyle sürer gider. Dolayısıyla armonik müzik hem 
ardışıklığa  hem  de 
  (birlikte  oluş)’a  sahiptir. 
Bu birlikte oluş sabit, statik değil, fakat dinamiktir. Her-
bir 
  zaman  içinde  art  arda  kaybolur.  Kısaca 
söylemek gerekirse; Aşağı müzik, yalnızca ritme sahiptir. 
Yüksek müzik ise; ritme, melodiye ve armoniye sahiptir. 
Yüksek müzikteki bu armonik sistem ülkelere, kültürlere 
ve oralardan yetişen müzisyenlere göre değişiklikler gös-
termektedir.
Ben müzikte sınır konusuna bir de müzik türü üzerinden 
bakmak istiyorum. Batı müziği ve Doğu müziği. Bunu da 
“asgarî ve azamî sınırlar” şeklinde ayıracağız.
:  Bu müzik türünde teknik olarak ses 
dizileri  tonal  gamlardan  oluşmaktadır  ve  müziğin 
 
yapısı  hakkında  kesin  belirleyici  rol  oynamaktadır.  Batı 
müziğinde her biri yedi artçıl sesten oluşan on dört adet 
ses  dizesi  (
)  bulunur  ve 
  olarak  birbirlerinden 
farklılık gösterir. Ancak bu ses dizeleriyle müzik yapma-
nın olmazsa olmaz kuralları ve dolayısıyla sınırları vardır 
ve  biraz  da  matematikle  ilgilidir.  Sınırlayan  bu  kurallar 
ise yakın tonlama hareket etmek, bu hareketlerin müzikal 
Anadolu Aydınlanma Vakfı 
Düşünüyorum Bülteni


Yüklə 182,95 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   93




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə