I uluslararasi



Yüklə 127,96 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/163
tarix10.12.2017
ölçüsü127,96 Kb.
#15028
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   163

I. Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu
23-25 Ekim 2014 Zonguldak, Türkiye
Türkmenlerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Serüveni
17
kahramancılıklı anlatıları hatırlatan tarih bilinci görmek mümkündür. Tüm toplumlarda da görülebilen 
kahramancılıklı anlatılar Türkmen toplumunda da önemli yere sahiptir. Özellikle de Gökdepe kalasındaki 
savaş halk arasında kahramancılıklı anlatılmaktadır. Bunun Türkmen halk ile Sovyetler Birliği tarih bilinci, 
daha doğrusu ideolojisi arasındaki farklı gösteren olgulardan bir olarak ifade edilebilir.
Aydınların Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı
İkinci olarak aydınların tarih bilinci ve tarih yazıcılığına gelince, ilk olarak onların düşünce yapısını belirlemek 
ile betimlenebileceği aşikâr olduğu görülecektir.  Çünkü her şeyden önce konunun açıklanmasında tarihi 
geçmişten gelen geleneksel zihniyet ve kurumlar çerçevesinin belirlenmesi ve analiz edilmesi olabilir.
XX. yüzyılda Türkmenistan’da gelişen tarih yazıcılığı hakkında genel bazı çalışmalar yapılmışsa da tesbit 
edebildiğimiz kadarıyla bu yüzyılın başında gelişen Türkmen tarihçiliği ile ilgili özel bir çalışma yapılmamıştır. 
Diğer yandan XX. yüzyıl tarih yazıcılığı hakkındaki çalışmalar, daha önceden Türkmenistan’da bu dönemde 
gelişen siyasi hareketleri ele alan araştırmalara dayandığı için bunlarda mevcut olan değerlendirmeler, bunun 
neticesinde Türkmen tarih yazıcılığı hakkındaki araştırmalar, siyasi hareketlerle ilgili çalışmaların gölgesinde 
kalmıştır.
XX. yüzyılın ilk çeyreğinde Türkmen halkında genel olarak iki ayrı düşünceye sahip olan grubu görmek 
mümkündür. Bu gruplarının düşünce yapısı bağlamında tarih bilincinin ve yazıcılığı olduğunu görülebilir.
Geleneksel/Muhafazakâr Ulemalar/Aydınlar
 Bunlardan birincisi, bilindiği gibi dini eserlere esaslanan Türkmenlerin “Ahun”, “Molla” dedikleri dini zümre 
olup geleneksel veya muhafazakâr ulemalardır/aydınlardır. Bunlar kesin ilmi tahsili devam edebilmek için, 
Türkistan’ın bazı meşhur yerlere gitmektedirler. Bunlardan Türkmenler için ikinci veya yüksek tahsil mekânı 
olarak Hiva, Buhara ve diğer merkezler görülmektedir. Buhara/Hive medresesi Türkmen kültüründe ayrı bir 
öneme sahiptir. Gezgin olarak ifade edilen Genri de Gulibef de Blokvil “Türkmenlerinkide Esirlikde”  adlı 
eserinde, “Türkmen mollaları güçlü medreselerde ilim okumak için birkaç yıllık ol (Hiva/Buhara) şehirlere 
gidip okuyorlar”
4
 diye ifade etmektedir. Gerçekten de Hiva/Buhara medresesi eğitim-öğretim de cazibe olarak 
kabul edilmektedir
5
. Nitekim Sovyetler Birliği zamanın ideolog düşünürü Bayramsahedov’un İslam dininin 
sosyal kültürel eksiklerini ifade etmek maksadı ile daha doğrusu olumsuz yaklaşımla kaleme alınan “İslam 
hakinde hakikat” kitabını Medrese hakkındaki yazılanları değerlendirme sonuç olarak görülebilir
6
.  Orta 
Asya da özellikle de Türkî halkların arasında kolektif bilinci oluşmasında medrese önemli bir eğitim-öğretim 
kurumu olmuştur. Din adamlar toplumda özgün ve ayrıcalıklı yeri olmak ile birlikte çok etkinliği ile ilgilidir
7

Bununla beraber bu zümrenin genel tutumu da bellidir. Gerçektende Baymirza Hayit bu konuda işi 
detaylandırmaktadır: “Medreselerin varlığına ses çıkarmadı. Sadece desteklememekle yetinildi. Medreseler, 
daha önceki şekli ile, yani bağışlarla varlığını devam ettirdi. Müslüman toplumu için medreselerde bir “ilmiye 
sınıfı” yetiştirildi. Fakat bu sınıf, geleneğe sarılmıştı ve modern gelişim anlayışına ilgi göstermiyordu. Rus 
hâkimiyetini, İslam’ın düşmanı olarak reddediyor ve Müslümanların Ruslardan uzak durmasını istiyordu”
8

Ancak bu medreselerde yetişen “Muhafazakâr” düşünürler medrese devam ettiği sürece toplum üzerinde çok 
о битвах текинцев. Туркменская историческая поэма XIX века. Издал, перевел, примечаниями и введением 
снабдил А. Н. Самойлович, СПб., 1914.
4  Genri de Gulibef de Blokvil, Türkmenlerinkide Esirlikde, (ter. Mıratdurdı Haşayev), “Altın guşak” Aşgabat 1992, s.59.
5  “Medreselerin yoğunluğu ve eğitim açısından, Buhara cazibe merkezi olma özelliğini muhafaza etmiştir”, Necip 
Hablemitoğlu, Çarlık Rusyası’nda Türk Kongreleri (1905-1917), Ankara 1997, s. 26.
6  Gerçekten de eserde, “İslam’ın ilim-bilim ve terbiyecilik işinin büyük merkezleri Buhara, Hive o zamanda Türkmenlerin 
arasında İslam dininin yayılmasında büyük rol oymamıştır” diye kabul edilmektedir. N.Bayramsahedov, “Islam hakında 
hakıkat”, türkmenistan neşiryat, Aşgabat 1988. s. 410.
7  Атаев, Х., Национально-освободительное движение в Хорасане. Ашгабат-1962. s. 17.
8  Hayit, Baymirza, Türkistan devlerlerinin millî mücadeleleri tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1995, s. 192.


I. Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu
Tahir AŞİROV
18
tesirli olan kesim olduğu bilinmektedir. Nitekim onlar çok bilgili olduklarına dair bilgi zamanın yazarlarından 
görülebilir
9
. Bunun bariz bir örneği Türkmen ailelerinde yeni yeni ortaya çıkarılan eserlerden görebiliriz
10

Bunları tarih bilinci geleneksel Türk - İslam tarih bilinci paralelliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak tarih 
yazıcılığına gelince ise, bu zamanında yok edilmede saklanan kitapların bulunması ve belirledikten sonra 
değerlendirmeye gidilebilir.
Yenilikçiler Aydınlar
İkincisi ise “Ceditçilik” veya yenilenmeyi, güncelleşmeyi öne süren “Usul-ı Cedid” olarak “Ceditçilik, 
Panislamizm, Pantürkizm, Milletçiler gibi yenilikçilerdir. Gerçekten de, İslam dünyası, orta asır Müslümanların 
oluşturduğu ilmi ve medeni birikimi hakkı ile devam etmemeleri/edememeleri sonucu yenilenme ihtiyacı 
tezahür eden bir zaman dilimine girmişti. Askeri yenilenmeye “Nizam-ı Cedid” ismi ile düzenlemeye gidilmiştir. 
Okul yenilenmesine ise, “Usul-ı Cedid” olarak belirtilmiştir. 
Türkistanlı aydınlar, 19. Yüzyılın sonlarına doğru Türkistan’ın neden Rus esaretine düştüğünü sorgulamaya 
başlamışlardı. Türkistan’ın tamamına yakınının, Rusların hâkimiyetine geçmesinden sonra, Çarlık Rusya’sı 
içinde kalan Türklerde, varlığını koruyabilmenin tek yolunun “milli değerlere dönmek” olduğu düşüncesini 
ortaya çıkarmıştır. Böyle bir ortamda, Türkistan’da eğitim kurumlarını yenileştirmek, halkı eğitmek, 
bilinçlendirmek amacı güden “Yenilikçiler” ortaya çıkmıştır. 
Gerçekten de Türkî halkların arasında Ceditçilik, Panislamizm, Pantürkizm, Milletçiler gibi yenilikçi 
hareketlerinde Türkmenler arasında oluşumun var olduğunu ifade etmek zorladığı gibi
11
, bariz bir şekilde etkin 
olduğunu söylemekte zorlamaktadır. Bununla beraber Türkmen Sovyet Ansiklopedisinin üçüncü cildinde 
“Ceditçilik” maddesinde de, Türkmen topraklarında Türkistan’ın diğer bölgeler bakıldığında pasif olduğu 
vurgulanmıştır
12
. Bu ise, Batı Türkistan’da başlayan Ceditçilik hareketi, Merkezi Türkistan’a sonra gelenliği 
vurgulandığını görmek mümkündür
13
. Ancak bu dönemde Türkmenler arasında bir yenilik hareketinin 
olduğu ise gerçektir. Burada bir şeyi ayrıştırmak gerekmektedir. Bu ise, Türkî halklarda kurumsal bir oluşumu 
gözlenebilirken, Türkmenler arasında kurumsalın karşısına bireysel olmasıdır. Türkmen arasında yenilik 
hareketlerinin olmadığını söyleyenler kurumsal bir olgunun, var olduğunu söyleyenler ise bireysel olarak var 
olduğunu kanaati taşımaktadırlar. Gerçekten de Türkmenler arasında Ceditçilik, Panislamizm, Pantürkizm, 
Milletçiler gibi yenilikçi hareketlerin kurumsal olarak var olduğunu söylemek konuyu ve iddiayı zorlamak 
olacaktır. Ancak bireysel olarak varlığı ise zamanının yazılarında olduğu görülebilir. Ayrıca bu iddia ile 
hayatlarına kaybedenler ise ayrı bir konudur. Bu bağlamda, Türkmen halkının tarihinde “Туркменоведение” 
(Türkmen araştırmaları) dergisi önemli bir konumdadır. Bu dergi de G. Veselkov tarafından “Письмо тов. 
Сталина и борьба за пролетарскую художественную литературу в Туркмении” adlı yazılan makalede 
“Milletçilik ve Pantürkizm çizginde” adlı bölümde “Vepayev, Kulmuhammedov, Geldiyev” isimlerini milletçilik 
ve Pantürkizm çizgisinde olduklarını görebiliriz
14
. Bu suçlamalar sonraki düşünürlerde de görülmektedir. 
Gerçektende yeni düşünce bir ifade edilmesi veya neşir edilmesi bir tarafa “Korkut Ata” gibi edebi mirasın neşri 
bazen hayata mal olabilecek yargı önünde çıkarmaktadır
15
. Ayrıca bu zamanda yazılan meşhur romanlarda da 
vurgulanmaktadır. Bu konuda Berdi Kerbabayev tarafından kaleme alınan “Aygıtlı Adim” adlı tarihi romanın 
9  А. Ломакинъ, Обычхое Право Туркменъ (Адатъ), Асхабадъ 1897.
10  Türkmenistan’ın Bilimler Akademisinin Yazmalar Enstitüsünün kütüphanesindeki yazma eserlerden de görülebilir.
11  Oliver Roy’a göre, “Ceditçiler, Türkmenistan’da hiçbir zaman mevcut olmamıştır”. (Oliver Roy, Yeni Orta Asya Ya da 
Ulusların İmal Edilişi, (çev. Mehmet Moral), Metis, İstanbul 2000. s. 83.) Ancak Türkmenistan’da etkin olmasalar bile 
olduğunu görülebilir. Türkmenistan SSR-nin Taryhy, I tom, ikinci kitap, Aşgabat 1960. 
12  Türkmen Sovet Ansiklopedisi, I-X. Aşgabat 1984, III/369.
13  N. Şükürov, S. Öveznepesov, Yaş Ateistin Spravoçniği, “Magarıf”, Aşgabat 1991, s. 42.
14  Г.  Веселков,  “Письмо  тов.  Сталина  и  борьба  за  пролетарскую  художественную  литературу  в  Туркмении”, 
Туркменоведение / Октябрь Декабрь, 1931, № 10-11. s. 44.
15   “1941-1945 yıllarında savaşta SSSR yenilse, milletçilikli toparlanışın adayları Türkmenistan’ın burjuva Türkiye’ye 
birleştirilmesini istemişlerdir” Jumageldi Hommatdurdyýew, Mati Köseyew hem-de Baýmuhammet Garryýewe sud 
edilişi, Aşgabat 1993. s. 32.


Yüklə 127,96 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   163




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə