I. Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı
Sempozyumu
Ahmet KÜTÜK
352
nasıl anlatıldığı üzerinde yoğunlaştığı için içerikten çok üslubun bu dönemin tarih yazıcıları için temel kaygı
olduğu söylenebilir. Dolayısıyla bu eserlerde üstün bir belagate rağmen zayıf içeriğin olması buna bağlanabilir.
Tarih anlatısı bu dönemde alabildiğine kaderci ve tevekkeldir. Ayrıca çoğu zaman ideal tip ve davranışa
yoğunlaşılır. Hadiseler aktarılırken “olan” anlatılarak “olması gereken” üzerinde odaklanılır ve olayların
faillerine bu kıstas üzerinden değer biçilir. Yapılan işin faili, yazarın model olarak gösterdiği davranışa ne kadar
yakın ya da uzak ise o nispette takdir ya da tekdir edilir. Bu bağlamda eserlerde “ahlakçılık” merkezde yer alır
ve müellifin kalemini yönlendirir.
Sayısı çok olmayan bu dönem eserlerinin, günümüz tarihçiliği bağlamında düşünüldüğünde eksik yanı çok
olsa da ait olduğu dönemin baskın tarzının ürünleri olan bu kaynaklardan bugünün tenkitli, karşılaştırmalı ve
nedensellik bağı olan birer tarih kaynakları olmalarını beklemek doğru olmayacaktır. Nasıl ki, tarihsel olayları
kendi çağı ve mantığı içerisinde düşünmeli ve öyle yorumlamalıyız diyorsak, aynı şekilde tarihçileri ve onların
tarih algılarını yazım üslubunu da bu çerçevede düşünmek gerekir. Sonsöz
olarak şunu diyebiliriz ki, Anadolu
Selçuklu tarihçiliği, İslam tarih yazıcılığı ile İran kültürünün şiirsel tarih anlatısının harmanlandığı, kendi
çağının siyasi, sosyal ve coğrafi hususiyetlerini de içinde barındıran, çoğu zaman ahlakçılık ve kadercilikten
beslenen bir tarih yazıcılığı anlayışını muhtevi idi.
Kaynaklar
AKA, İsmail, “Aksarayî”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 2, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 1989, s. 293.
AKSARAYî, KERİMÜDDİN MAHMUD, Musameratü’l Ahbar, (Çev. M. Öztürk), TTK Yayınları, Ankara, 2000.
AKSARAYLI MEHMED OĞLU KERİMÜDDİN MAHMUD, Müsameret Ül-Ahbar, Moğollar Zamanında
Türkiye
Selçukluları Tarihi, (Mukaddime ve Haşiyelerle Tashih ve Neşreden Osman Turan), TTK Yayınları, Ankara, 1999.
ATEŞ, Ahmet, “Hicri VI-VIII. (XII-XIV.) Yüzyıllarda Anadolu’da Farsça Eserler” Türkiyat Mecmuası, İstanbul, 1945, s. 94-
135.
CAHEN, Claude, “Selçuklu Devri Tarih Yazıcılığı” (Çeviri ve Notlar: N. Kaymaz), A.Ü.D.T.C.F. Dergisi, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara, 1973, s. 193-221.
CAHEN, Claude, Osmanlılardan Önce Anadolu, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2002.
DUDA, H. W., “İbn Bibî”, Encyclopedia Of Islam
2
, Vol. III, J. Brill, Leiden, 1986, s. 737-738.
ERZİ, Adnan Sadık, “İbn Bibî”, İslam Ansiklopedisi, C. V/II, MEB Yayınevi, Eskişehir, 1997, s. 712-718.
FAYDA Mustafa-ÖZGÜDENLİ, Osman Gazi, “Tarih”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 40, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara,
2011, s. 30-36, 64-66.
GIBB, H. A. R., “Tarih”, İslam Ansiklopedisi, C. XI, MEB Yayınları, Eskişehir, 1997, s. 782-799.
GORDLEVSKI, Vladimir, Anadolu Selçuklu Devleti, (Çev. A. Yaran), Onur Yayınları, Ankara, 1988.
HOROVITZ, Josef, İslami Tarihçiliğin Doğuşu, İlk Siyer ve Meğazi Müellifleri, (Çev. R. Altınay-R. Özmen),
Ankara Okulu
Yayınları, Ankara, 2002.
İBN BİBî, El-Evâmirü’l Alâ’iyye Fi’l Umuri’l Alâ’iyye, (Neşreden N. Lugal-A. S. Erzi), C. I, TTK Basımevi, Ankara, 1957.
İBN BİBî, El-Hüseyin B. Muhammed B. Ali El-Ca’feri Er-Rugadi, El-Evâmirü’l Alâ’iyye Fi’l Umuri’l Alâ’iyye, Selçuknâme,
(Çev. M. Öztürk), TTK Yayınları, Ankara, 2014.
İBN BİBî, Selçuknâme, (Çev. M. Halil Yinanç), (Haz. R. Yinanç-Ö. Özkan), İstanbul, 2010.
KAYMAZ, Nejat, Anadolu Selçuklu Sultanlarından II. Gıyâseddin Keyhüsrev ve Devri, TTK Yayınları, Ankara, 2009.
KÖPRÜLÜ, M. Fuad, “Anadolu Selçuklu Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, Belleten, C. VII, Sayı: 27, Temmuz, 1943, s. 379-522.
OCAK, Ahmet Yaşar, Babailer İsyanı, Aleviliğin Tarihsel Altyapısı, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1996.
ÖZAYDIN, Abdülkerim, “İbn Bibî”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 19, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999, s. 379-382.
TOGAN,
Zeki Velidi, Tarihte Usûl, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1985.
TURAN, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1998.
353
ENDÜLÜS’TE TARİH COĞRAFYA YAZICILIĞI
Özet
Endülüs’te tarih yazıcılığı fetihten sonra başlamıştı. Endülüs tarih yazıcılığının başlatılmasında ismi öne çıkan ilk Endü-
lüslü olan İbn Habib’in (ö.238/852) “Tarih” isimli eseri, bize eksik ulaşmasına ve son kısmının öğrencileri tarafından
ilave edilmiş olmasına rağmen dünya tarihi türünde yazılmış en eski metinlerden biri olması bakımından önemlidir.
Ama şu bir gerçek ki Endülüs tarih yazıcılığının ilk ve özgün eserlerini X. Yüzyılda vermeye başladığı görülmektedir.
XI. yüzyılda ise Endülüs’te İbn Hayyan (ö.1076) ve İbn Hazm (1064) gibi tarihçilerin yetişmesine imkân sağlanmıştır.
XII ve XIII. Yüzyılları Endülüs tarih yazıcılığının en verimli dönemi olarak nitelemek yanlış olmaz. Öyle ki es-Sayrafî
ve İbn Sahibu’s-Salât bu dönemde isimleri öne çıkan tarihçilerdir. Ama XIV. yüzyıl Endülüs tarih yazıcılığının zirvesi
sayılabilecek bir yüzyıl olup, bu yüzyıl İbnü’l-Hatib (ö.1375) ve İbn Haldun (ö. 1406) gibi
tarihçiler eliyle olgunluk
dönemi eserlerinin verildiği bir yüzyıl olmuştur.
Diğer yandan Endülüs tarih yazıcılığının ortaya koyduğu eserleri, konuları, türleri ve yazılış metotları bakımından
incelediğimizde; Endülüs Tarihleri, Hanedan Tarihleri, Şehir Tarihleri,
Manzum Tarihler, Terâcim ve Tabakâtlar ile
Endülüs dışındaki konularda yazılan tarihler karşımıza çıkmaktadır.
Endülüs’te tarihe olduğu kadar coğrafyaya da ilgi gösterilmiş, IX ve X. Asırlarda ilk coğrafyacılar ortaya çıkmış, XI
ve XII. yüzyıllar Endülüs’ün dünya çapında coğrafyacı ve seyyahlar yetiştirdiği bir dönem olmuştur. Gerçek o’dur ki;
Endülüs’ün bir yandan İslâm âleminin batısında yer alması, öte yandan Avrupa ülkesi olarak komşularıyla ilişkilerinin
bulunmasının tabii bir sonucu olarak ülkede seyahate önem verilmiş ve meşhur seyyahlar yetişmiştir. Bu bağlamda
Endülüs seyahatname literatürüne ilk katkıyı doğu seyahati izlenimlerini Tertibu’r-Rıhle adıyla kitap haline getiren
fakih Ebu Bekir İbnü’l-Arabî (ö. 543/1148) yapmıştır. Endülüs’te yetişen en meşhur seyyahlardan
biri olarak gösterilen
İbn Cübeyr (ö.616/1219) er-Rıhle isimli ünlü eseri meydana getirmiştir. Ayrıca bu Endülüslü seyyah ve coğrafyacıların
haritacılığa da önemli katkılarda bulundukları görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Endülüs, Tarih Yazıcılığı, Coğrafyacılar, Seyyahlar.
Mustafa HİZMETLİ*
* Doç. Dr., Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Bartın.
Endülüs’te tarih yazma faaliyeti fetihten sonra başlamıştı. VIII. Yüzyılda Endülüs’ün fethi ve sonrasındaki
gelişmeleri konu edinen haberler daha çok mısırlılar ve onlardan nakilde bulunan öğrencileri tarafından
rivayet edilmiştir. Önceleri şifahi rivayetler şeklinde aktarılan bu haberler zamanla yazılı hale getirilmiştir.
Bu rivayetlere hakim olan menkıbevi ve efsanevi unsurların bu dönemde kaleme alınan eserlerde de
kendini gösterdiği gözlenmektedir. Bu etki Mısırlı Said b. Ufeyr’in “Ahbarü’l-Endelüs’ü ve Abdülmelik
b. Habib’in Tarih’inde açıkça görülmektedir. Endülüs tarih yazıcılığının başlatılmasında ismi öne çıkan
ilk Endülüslü olan İbn Habib’in (ö.238/852) “Tarih”
isimli eseri, bize eksik ulaşmasına ve son kısmının
öğrencileri tarafından ilave edilmiş olmasına rağmen dünya tarihi türünde yazılmış en eski metinlerden
biri olması bakımından önemlidir. Eserde yer alan Endülüsle alakalı haberlerin temelde Mısırlılardan
I. Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu
The First International History Conscious in The Turks And Historiography Symposium
23-25 Ekim/
October 2014 Zonguldak,
Türkiye