26
Deyim birlikleri - “anlamı onu oluşturan sözcüklerin anlamlarıyla
belirlenen semantik olarak bölünmez ve bütünsel deyimlere verilen addır.
”
14
Deyim birliğin bölünmez bütünlüğü onu oluşturan sözcüklerin anlamlarının
bir bütünsel ve genel olarak mecazi anlamla birleşmesi sonucunda ortaya
çıkmaktadır : «закинуть удочку» (zakinut’ udoçku) - havayı koklamak, ağız
aramak, durumu iskandil etmek
; «тянуть лямку» (t’anut’ l’amku) – hep aynı, sıkıcı
iş yapmak; sevimsiz bir işle uzun süre uğraşmak;
«зарыть талант в землю»
(zarıt’ talant v zeml’u) – kendini harcamak, yeteneklerini kullanmamak; «семь
пятниц на недели» (sem’ p’atnits na nedeli) – günü gününe uymayan, ne dediği
belirsiz.
Deyim kaynaşmalarından farklı olarak deyim birlikleri başka sözcüklerin
dahil edilmesine olanak tanımaktadır:
Örneğin;
«тянуть служебную
лямку» (t’anut’ slujebnuyu l’amku) - idari kemerleri
sıkmak
. Dahil edilmiş olan служебную (slujebnuyu) - idari sözcüğü.
Deyim birlik anlamsal olarak motive edilmiş, canlı ifadeye sahiptir: «уйти в
свою скорлупу» (uyti v svoyu skorlupu) - içine kapanmak; «кровь с молоком»
(krov s molokom) – yüzünden kan damlıyor, çok sağlıklı; «держать камень за
пазухой» (derjat’ kamen’ za pazuhoy) – deve kini gütmek, diş bilemek, unutmamak;
«довести до белого каления» (dovesti do belovo kaleniya) – (birini) çileden
çıkartmak
, son derece kızdırmak.
14
N. M. Şanskiy, 1969, s. 81
27
“Deyim birlikleri canlı ifadesi ve mecaziliği ile bir ölçüde deyim
kaynaşmalarına benzemektedirler
”.
15
Ancak şekilsel içeriğin sadece art zamanlı
olarak açıklandığı deyim kaynaşmalarından farklı olarak deyim birliklerinde
şekilsellik ve mecazilik çağdaş dilin bakış açısından algılanmaktadır. V.V.
Vinogradov bu nedenle şekilselliği sadece deyim birliklere has bir özellik olarak
saymaktadır.
“Deyim birliğin ögeleri arasındaki ilişki iç içedir ve mecazileşme açıkça
hissedilmektedir
”.
16
Deyim birliğini anlayabilmek için onun ögelerini mecazi
anlamda algılamak gerekir.
Deyim birliklerinde çağdaş dil açısından anlaşılmayan sözcükler
bulunmamaktadır.
Deyim birliklerine özgü özellikler özetle aşağıdaki gibidir:
1.
Canlı şekilsellik ve buna paralel olarak sözcük öbeklerine benzerlik,
2.
Farklı ögelerin anlamsallığının korunması,
3.
Bazı ögelerin başka ögelerle değişmezliği,
4.
Duygusal - çok anlamlılık açısından süslenmişlik (эмоционально –
экспрессивная окрашенность)
15
V.N.Teliya, Metafora v yazıke i tekste. Moskva, Nauka, 1988. s. 50.
16
V.N.Teliya, 1988, s. 51
28
5.
Ayrı sözcüklerle ya da diğer deyimlerle eşanlamlılık ilişkisine girme
yeteneği.
2. 2. 3. Deyim birleşmeler
Deyim birleşmeleri - “içeriğinde hem serbest anlamlı hem de deyimsel
olarak bağlı anlama sahip sözcüklerin olduğu deyimlerdir.
”
17
Örneğin;
«кромешный ад» (kromeşnıy ad) – cehennemi karanlık – zifiri karanlık
«скалить зубы» (skalit’ zubı) – sırıtmak, makaraya almak, alaylı alaylı
gülmek;
«трескучий мороз» (treskuçiy moroz) - ayaz, çok soğuk bir hava;
«насупить брови» (nasupit’ brovi) – yüzünü asmak.
Bütünsel ayrıştırılamaz anlama sahip olan deyim kaynaşmalarından ve deyim
birliklerinden farklı olarak “deyim birleşmeleri anlamsal ayrıştırılabilirlilik
özelliğine sahiptir.
”
18
Bu açıdan bunlar serbest sözcük öbeklerine benzemektedirler.
17
N. M. Şanskiy. 1969. s.82
29
Deyim birleşmelerine özgü özellikler şunlardan ibarettir:
1.
Ögelerden birinde varyant kullanma olanağı vardır,
Örneğin;
щекотливый вопрос – щекотливое положение (şçekotlivıy vopros –
şçekotlivoye polojeniye) - nazik bir sorun – nazik bir durum (uygunsuz)
Bu deyimdeki щекотливый (şçekotlivıy) sözcüğü aynı anlamı veren sadece
вопрос (vopros) ve положение (polojeniye) varyantlarından biriyle kullanılabilir.
2.
Çekirdek sözcüğün eşanlamsal değişimi mümkündür,
Örneğin;
кромешный ад – кромешная тьма (kromeşnıy ad – kromeşnaya t’ma) –
cehennemi karanlık – zifiri karanlık
скоропостижная смерть – внезапная смерть (skoropostijnaya smert’ –
vnezapnaya smert’) – ani ölüm
расквасить нос – разбить нос (raskvasit’ nos – razbit’ nos) – vurup burnu
kanatmak
18
N. M. Şanskiy, “Frazeologiya sovremennovo russkovo yazıka.” Moskva, Vısşaya şkola, 1985, s. 75
Dostları ilə paylaş: |