Rashadat Seyidzade
362
2. Leasing sözleşmesinde, kiracıya kira süresi bitiminde malı o
tarihte beklenen
piyasa değerinin altında bir değerden satın alma hakkının tanınması.
3. Kira süresinin leasing konusu malın ekonomik ömrünün en az yüzde 75`ine
eşit olması ve kira ödemelerinin toplamının, malın kira süresinin başlangıcındaki
değerinin, piyasa değeri üzerinden en az yüzde 90`ına eşit olmasıdır.
Leasing / finansal kiralama uygulamasının aşamaları
1. Kiracı istediği mal üzerine satıcı ile ön satış anlaşması yapar, fiyatını belirler.
Kiracı malı satın alamaz.
2. Kiracının katılım bankasına müracaatı üzerine katılım bankası kiracının
istediği malı satıcıdan alar ve satıcı malı kiracıya, malın faturasını da katılım
bankasına gönderir.
3. Katılım Bankası malı satıcıdan aldığı zaman malın bedelini satıcıya öder ve
malın mülkiyetine sahip olmuş olur. Katılım bankası satın aldığı malı müşterisine
kiralar.
4. Kiracı malın ücretini/ kira taksitlerini katılım bankasına öder, kira müddeti
devam ettikçe malı kullanma hakkına sahip olur.
5. Kiralar tahsil edildikten sonra mal satış veya hibe yoluyla kiracıya geçer.
E. SELEM
Nitelikleri belirli bir malın bedelinin önceden ödenip kendisinin ileri bir tarihte
teslimini içeren sözleşme türü selem satış olarak adlanmaktadır.
33
Bu
sözleşmenin
tarihi İslamiyetin ortaya çıktığı tarihlere kadar dayanıyor. Genelde bu tür sözleşmeyi
ziraat işleri ile uğraşan insanlar yaparlar. Ancak selem akti sadece zirai ürünleri konu
almaz, her türlü mal üzerine selem sözleşmesi yapılabilir. Sözleşme sürecine
baktığımız zaman ilk önce Katılım Bankası ile müşteri arasında anlaşma sağlandığını,
daha sonra bankanın satıcıya
mal siparişini verdiğini, bankanın malın bedelini satıcıya
peşin ödediğini ve mal üretildikten sonra bankanın üretilen malı müşteriye teslim
ettiğini görüyoruz. Banka malın bedelini satıcıya ödediği zaman malın mülkiyeti
bankaya geçiyor. Vade sonunda ise müşteri bankaya geri ödeme yapıyor.
F. İSTİSNA
İnsanlar kendilerine gerekli olan bir çok malı sipariş verip özel olarak imal
ettiriyorlar. Bu mal mobilya türleri, ayakkabı, giyim, elbise ve.s olabilir. Bir malın
anlaşma üzere sipariş verilerek imal ettirilmesi istisna sözleşmesidir.
Burada selem
akdinde olduğu gibi paranın peşin verilmesi şart değildir. Para hem peşin hem de
veresiye olabilir. “Ancak sipariş bedelenin bir bölümünün işin başında verilmesi ve
yaklaşık bir teslim tarihinin konuşulması gerek ödeme planının yapılması ve gerekse,
siparişi üstlenen işi sıkı tutması bakımından önemli olabilir”.
34
33
Özsoy, Şerafettin, a.g.e, s. 184
34
Döndüren, Hamdi, a.g.e, s. 64
Katılım bankacılığı tarihi ve katılım bankalarında fon kullandırma yöntemleri
363
G. SUKUK
Sukuk genel olarark “İslami tahvil” olarak da tanınır. Ancak daha doğru tanımı
varlığa dayalı yatırımdır.
35
Sukuk işleminde 3 taraf olur: akit mevzusu mal, yatırımcı,
projenin finansörü. Yine sukuk işlemi 3 şekilde baş tutar: borç üzerine,menfaat
üzerine ve mal üzerine. Borç üzerine işlem gören sukuk`un caiz olmamasında
fukahanın ittifakı vardır. Bunun sebebi faiz ilaveli borçlanmaya dayalı olduğundandır.
Aynı zamanda bu işlemle batıdakı menkul kıymetleştirme arasında fark yoktur.
Menfaat üzerine sukuk işlemine gelince ise, bu işlem en
çok başvurulan sukuk
işlemidir. Her hangi bir kuruluş, bir arazi alar ve ya onu kiralar, buradan gelir elde
eder, daha sonra bu mal üzerindeki menfaatini menkul kıymet
haline dönüştürüp
yatırımcıya satar. Bu işlem fıkhin temel akitlerinden olan kiralama akdidir. Burada
icap-kabul vardır. Mal sahibi kira sertifikasını piyasaya arz etdiyi zaman “icap”
oluşur. Yatırımcı sertifikanı aldığı zaman “kabul” meydana gelir. Yatırımcılar bu
setifikaya yatırım yaptıkları zaman kiraya mevzu olan malın menfaati üzerine ortaklık
kurmuş olurlar. Sonuçta, ortaklık kurdukları mevzuunun gelirini satın aldıkları
sukukun değeri oranında paylaşırlar. Bu işlem menfaat üzerine kurulmuştur. Bu
işlemin diğer bir adı “İcare sukuku”dur. Bu işlem İslam fıkhı açısından caiz işlemdir.
Sukuk bir borç enstrümanı değildir: temelinde mutlaka bir dayanak varlık
bulunmaktadır. Sertifika sahibine dayanak varlıktan doğan gelirden istifade etme
hakkı tanınır.
36
SONUÇ
Bireysel zihniyete sahip olmayan, her zaman toplumun çıkarlarını önde tutan
İslamın ön gördüğü müslüman toplumlar için onların dini inançlarına ve yaşam
prensiplerine zıt olan kapitalist sistemin ortaya çıkardığı bankacılık ve
finans sistemi
asla faydalı olamazdı. Aynı zamanda mevcut kapitalist sistemin ortaya çıkarmış
olduğu sorunlar ve mevcut sistemin toplumu değil bireyi ön pilanda tutan prensipleri
20. yüzyılın 60`lı yıllarından itibaren İslam dünyasının önde gelen ülkelerinin üst
düzey finans sorumlularında bu sisteme alternatif başka bir sistem kurma gereği
hissettirdi. 1960`lı yıllardan teorik olarak başlayan faizsiz finans sitemi 1970`li
yıllarda artık pratiğe dönüşmeye başladı. Temel adlandıra bileceğimiz bu başarılar
sonucunda bu gün biz dünyanın dört bir tarafına yayılmış olan
faizsiz finans
sisteminden, katılım bankacılığından söz edebiliyoruz. Her ne kadar faizsiz finans
sistemi ve katılım bankacılığı İslam ülkelerinde ortaya çıkarak müslümanların
çoğunlukla yaşadığı coğrafi bölgelerde talep görse de, artık devletin özel desteği ile
nüfusunun az bir kısmı müslüman olan Hıristiyan ülkelerinde
de gelişim
göstermektedir. Buna örnek olarak İngiltere`yi, Çin`i, Fransa`yı, Almanya`yı, Honk
Kong`u, İtaliya`yı, Yaponiya`yı, Koreya`yı, Luksemburg`u, Singapur`u göstere
biliriz.
35
Saraç, Mehmet, Sukuk, s.3
36
Özsoy, Şerafettin, a.g.e, s. 188