Microsoft Word içindekiler doc



Yüklə 2,39 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə52/110
tarix28.08.2018
ölçüsü2,39 Mb.
#65015
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   110

Uygur Efsanelerinde Lokman Hekim 
93 
  
Günlerin birinde, Lokman Hekim hastalanmış. Onun bir tek oğlu varmış. Oğlunu yanına çağırıp: 
 —Oğlum, eğer iyileşemezsem, sana şu üç vasiyeti bırakırım. Yerine getirirsen zarar görmezsin. 
Birincisi, sırrını  eşine söyleme; ikincisi, dorğa
26
 ile dost olma; üçüncüsü, köse bir kişiden borç alma, 
demiş. 
  
Aradan uzun zaman geçmeden Lokman Hekim, bu dünyadan göçmüş. Oğlu, babasının ölümünün 
üzerinden epey zaman geçse de onun vasiyetlerini unutmamış. Günler geçince, “Babamın vasiyetlerini 
sınayıp bir göreyim.” diye düşünmüş. Bir keçiyi gizlice öldürüp çuvala koymuş ve elinde kan lekesiyle 
eşinin yanına gelerek ona: 
 
—Ben bugün biriyle kavga ettim, öfkemi yenemeyerek onu öldürdüm. Bu çuvaldaki onun ölüsü. 
Bunu hemen bir yere gömelim, gel yardım et, demiş. Eşi, kabul etmiş. Çuvaldaki keçiyi, çuvalıyla beraber 
ahırın bir köşesine gömmüşler. O, eşine bu işi kimseye söylememesini tembih etmiş. Aradan bir yıl 
geçince oğlan, babasının ikinci vasiyetini sınayıp görmek istemiş ve yamulun
27
 bir dorğası ile dost olmuş. 
Onlar, birbirini bir an bile görmemeye dayanamaz olmuşlar. Oğul, üçüncü vasiyeti sınayıp görmek 
istemiş ve çok parası olduğu halde, tanıdığı bir köseden bin altın borç almış.  
 
Günler, aylar ve yıllar geçmiş. Bir gün eşi ile kavga etmişler. Eşi: 
 
—Seni katil! Geçmişte birini öldürüp ahıra gömdün, şimdi de beni öldüreceğini söylüyorsun! diye 
bağırmış. Bu sözleri etraftaki konu komşu duymuş. Sonunda bu söz her yere yayılmış ve ambalın
28
 
kulağına gelmiş. Ambal, derhâl dorğalarına bu oğlanı yakalamalarını emretmiş ve onlara:  
 
—Hanginiz onun evini biliyorsunuz?” diye sormuş. Oğlan ile dost olan dorğa, hemen: 
 
—Ben biliyorum! demiş ve polisleri onun evine götürmüş. Yiğidi sıkı  sıkı bağlayıp ambalın 
önüne getirmişler. Ambalın önüne gelince, daha önce bin altın veren kişi de gelmiş ve gözünü yumarak: 
 
—Sende iki bin altın param var, hemen ver! diyerek, onun yakasına yapışmış. Ambal, onu 
konuşturmak için dövmelerini emretmiş. Dostu olan dorğa, ona her vurduğunda: “Ben suçluyum de!” 
demesi için onu zorlamış; ancak yiğit de, “Ambal suçlu!” dermiş. Ambal, sonunda sinirlenip: 
 
—Hey katil! Sen suçsuzsun, ben mi suçluyum? demiş. O vakit yiğit: 
  
—Yüce ambal, siz başkalarının sözünü dinleyerek, işin aslını araştırmadan, bana vebal 
yüklediniz. İşin aslı buydu, demiş ve babasının vasiyetinden başlayarak, bütün bunları niçin yaptığını tek 
tek anlatmış. Sonunda, babamın vasiyetinin değerini anladım, babam gerçekleri söylemiş. Demek ki, anne 
babanın vasiyetinden hiç zarar gelmezmiş, diyerek sözünü tamamlamış. Ambal, kendini tutmuş. Yiğitle 
beraber polisleri araştırma yapmaya göndermiş. Polisler çuvalın gömülü olduğu yeri kazmışlar ve oradan 
gerçekten bir keçinin kemikleri, boynuzları ve çürümüş olan çuval parçaları  çıkmış. Ambal, yiğidin 
anlattıklarının gerçek olduğuna inanıp, kocasını töhmet altında bırakan kadını, dorğayı ve borç para veren 
namerdi zindana atıp, yiğide birçok mal mülk verip, ondan af dileyerek evine göndermiş.  
11.
 
Lokman Hekim’in Ölümü
29
 
 
Lokman Hekim bin yaşına girdiğinde, Azrail, kuş suretinde onun karşısına çıkmış ve: 
                                                 
26
 Dorğa: Âmir 
27
 Yamul: Yönetim, idare. 
28
 Ambal: Başkan, âmir, idareci. 
29
 Kök Yallik Böre, s. 208–210. 


Adem Öger 
94 
 
—Ey Lokman, Allahuteala sana bin yıl ömür verdi, artık yeter, can kuşunu, ten kafesinden 
uçuracağım, demiş. Lokman Hekim demiş ki: 
 
—Sen acele etme, başkalarının canını almaya devam et, ben daha yaşamaya doymadım. Ben 
canımdan bezdiğimde, seni çağıracağım, şimdi benim vaktimi harcama, işim çok acele. 
 
—O zaman sözün söz ha! diyerek, Azrail uçup gitmiş. Aslında Allahuteala, Azrail’e: “Lokman’ın 
karşısına çık, razı olursa canını al, olmazsa geri dön, demiş. 
 Günler 
geçmiş, bir gün Lokman Hekim, bağında ilaç yaptığı bitkilerin bakımını yaparken, buzağı 
ipini çözüp, bitkileri çiğnemiş geçmiş ve bir yerden kovalasa, diğer yere gidip bitkileri yiyerek talan 
etmiş. Lokman Hekim, bin bir cefayla bu buzağıyı tutup bağlamış. O, işine başlayınca buzağı yine ipini 
çözüp, bitkileri talan etmiş. Lokman Hekim onu kovalamaktan yorulmuş. Bu iş, üç kez tekrarlanınca, 
Lokman Hekim farkında olmadan: 
 —Canımdan bezdirdi bu buzağı! deyivermiş. O anda, önünde Azrail belirmiş. Lokman Hekim’in 
bileğinden tutuvermiş. Lokman Hekim: 
 
—Ben çağırdığımda gelmeyecek miydin? demiş.  
 
—Ey Lokman, canımdan bezdim dedin ya! demiş Azrail. Lokman Hekim korkarak: 
 —Düşünmeden söyledim, gerçek mi sandın? demiş. Ancak Azrail boş yere gelmemiş. Allah’ın 
emriyle geldiğini söylemiş. Aslında görünmeden buzağıyı çözerek, Lokman Hekim’i canından bezdiren 
Azrail’miş. 
 
—Öyle mi? demiş Lokman. Çoluk çocuğumla vedalaşıp, vasiyetimi bildireyim, ondan sonra 
canımı alırsan al, demiş. Azrail kabul etmiş ve ona bir mühlet vermiş.  
 Verilen 
mühlet 
dolduğunda Azrail bakmış ki kırk bir tane Lokman var. Azrail, o an Lokman’ı 
fark edememiş ve Allah’a müracaat etmiş. 
 —Lokman 
kırk bir tane oldu, bunlardan hangisinin canını alayım? demiş. Allah: 
 
—Hepsinin gözüne elini uzat, hangisi gözünü kırparsa, onun canını al, demiş.  
 
Azrail öyle yapınca, Lokman Hekim gözünü kırpmış. İstemeyerek de olsa bu yüce âlim, bu dünya 
ile vedalaşmış. 
 Aslında, bin yıl yaşayan Lokman, ölmeden önce kendine benzeyen kırk heykel yapmış. O günden 
beri halk arasında: 
Bin yıl yaşayan Lokman,  
Ölüme hileler katan. 
Derdine bulmadı derman, 
Bu dünyada yok sonsuz yaşayan... 
şeklindeki şiir kalmış. Bunun için insanlar yaşamaya doymazmış ve ölmeyi hiç istemezmiş.  


Yüklə 2,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə