184
m a r t 1 1
kitapların sayısının her geçen gün artmasıdır.
Türk Dış Politikası Yıllığı, Türkiye’nin dış po-
litikasının değişik alanlarına ilişkin verilerin,
konunun uzmanları tarafından belirli bir sis-
tematik içerisinde ve olayların anlaşılmasını
kolaylaştırıcı bir biçimde okuyucuya aktarıl-
masını sağlamayı hedeflemektedir. Aktarılan
bu verilerin analizi konusunda okuyucuya yol
gösterilmekte, ancak aktarılan bilgilerden oku-
yucunun kendi analizini yapmasına da fırsat
tanınmaktadır. Bunun yanında, yıllığın ikinci
bölümünde yer alacak olan Türk dış politika-
sına ilişkin bağımsız makaleler daha çok analiz
ağırlıklı olacaktır.
Türkiye gibi, giderek artan bir şekilde bölgesin-
de önemli roller üstlenen bir ülkenin dış politi-
kasını inceleyen düzenli bir yıllık çalışmasının
bugüne kadar yapılmamış olmasının ciddi bir
eksiklik olduğu düşüncesiyle 2009 yıllığıyla
başlayan bu projenin sürekli olacağını, her yı-
lın ortasında, bir önceki yıla ilişkin Türk dış
politikası gelişmelerinin inceleneceği yeni bir
kitabın yayınlanmasının planlandığını ifade et-
mek istiyoruz. Bu şekilde, Türk dış politikasına
ilgi duyan okuyucuların, öğrencilerin ve araş-
tırmacıların faydalanacağı bir çalışmanın Türk
uluslararası ilişkiler literatürüne kazandırılması
temel amacımızdır.
Söz konusu olan bir yıllık olduğu için, atıflar ve
kaynakça konularında farklı bir yöntem izlen-
miştir. Okuyucuyu sıkmamak amacıyla, yarar-
lanılan gazetelerin ve haber ajanslarının önemli
bir kısmı internetten alınmasına rağmen, inter-
net adresleri verilmemiş, sadece haberin ismi,
hangi gazete ya da haber ajansından alındığı ve
haberin yayınlandığı tarih bilgileri yazılmıştır.
Söz konusu haberlerin asıllarına ulaşmak is-
teyen okuyucuların, ilgili gazete ya da haber
ajanslarının internet sitelerinden, haber başlığı
ve tarihini yazmak suretiyle arama yapmaları
yeterli olacaktır.
Bu kitabın ve Türk Dış Politikası Yıllığı’nın
bundan sonraki sayılarının okuyucuya faydalı
olmasını diliyoruz.
İÇİNDEKİLER
Türk Dış Politikasında Davutoğlu Dönemi: 2009
Değerlendirmesi
Bülent Aras & Pınar Akpınar
Ekonomik Küreselleşme Çağında Diplomasi:
Türkiye’nin Yeni Dış Politikası ve “Rekabet Devleti”
Sadık Ünay
TÜRK DIŞ POLİTİKASININ 2009 YILI
GELİŞMELERİ
Türkiye’nin İran, İsrail/Filistin ve Suriye Politikası 2009
Kemal İnat, İsmail Numan Telci
Türkiye’nin Irak Politikası 2009
Mesut Özcan
Türkiye’nin Körfez Ülkeleri, Yemen, Mısır, Ürdün ve
Lübnan Politikası 2009
Muhittin Ataman, Nuh Uçgan
Türkiye’nin Avrupa Birliği Politikası 2009
Ali Resul
Usul
Türkiye’nin Kıbrıs Politikası 2009
Nasuh Uslu
Türkiye’nin ABD Politikası 2009
Ramazan Gözen
Türkiye’nin Rusya Politikası 2009
Vügar İmanov
Türkiye’nin Almanya Politikası 2009
Savaş Genç,
Bahadır Çelebi
Türkiye’nin İngiltere Politikası 2009
Ali Balcı
Türkiye’nin Kafkasya Politikası 2009
Kamer Kasım
Türkiye’nin Balkanlar Politikası 2009
Hüseyin
Emiroğlu, Turgay Kayalak
Türkiye’nin Orta Asya Politikası 2009
Ertan Efegil
Türkiye’nin Doğu Asya Politikası 2009
Selçuk
Çolakoğlu, Cemal Alpgiray Bölücek, Yunus Can Polat
Türkiye’nin Latin Amerika Politikası 2009
Ayşe Aslıhan
Çelenk
Türkiye’nin Afrika Politikası 2009
Mehmet Özkan
TÜRK DIŞ POLİTİKASI ÜZERİNE BAĞIMSIZ
MAKALELER
İki Yüzyılın Hikâyesi: Türk Dış ve Güvenlik
Politikasında Süreklilikler
Gökhan Çetinsaya
Küreselleşme, Modernite ve Demokrasi Türk Dış
Politikası 2009 Ve Sonrası
E. Fuat Keyman
Ana Akım Türk Dış Haberciliğinde Şarklılaştırma
Pratikleri
Fahrettin Altun
Türk Dış Politikasında Afganistan
Sevinç Alkan Özcan
185
s u u d i a r a b i s t a n d e ğ i ş i m i n n e r e s i n d e ?
Tunus, Mısır, Libya ve hatta Bahreyn’de yaşanan
olayların Suudi Arabistan sokaklarındaki yan-
sımaları, değişim taleplerinin dillendirilmesi-
nin önündeki yasal engeller ve yaratılan korku
atmosferi sebebiyle oldukça kısıtlı kalmıştır.
Ülkede bugüne kadar yapılan en önemli gös-
teriler, yaşanan sel sonrası Cidde’de ve Şiilerin
yoğun olduğu Arabistan’ın doğusundaki Katif
bölgesinde yaşanmıştır. Ancak bu gösteriler de
kararlı müdahale eden ve şiddet kullanmaktan
kaçınmayan Suudi güvenlik güçlerince bastı-
rılmıştır. Geçen hafta başında yapılan “Öfke
Günü” çağrıları karşılıksız kalırken, cuma na-
mazının heyecanının da eklenmeye çalışıldığı
ikinci deneme de istenilen büyüklükte bir kala-
balığı sokağa dökmeye yetmemiştir.
Gösteriler cılız kalsa da, genç nüfusunun yüzde
30-40’ının işsiz olduğu, 1932’den beri Suud ai-
lesinin yönettiği ve dünya petrol rezervlerinin
yüzde 20’sine sahip olan ülkede değişim, Suu-
di yönetiminin yüzleşmesi gereken bir ihtiyaç
halindedir. Değişim taleplerinin merkezinde
ise meşruti krallık yer almaktadır. Bu noktada
göstericilerin büyük kısmının kralı devirmek-
ten ziyade kralın yetkilerini parlamento eliyle
paylaşmak amacında olduğunun da altını çiz-
mek gerekiyor. Muhalefetin hazırladığı ve deği-
şim taleplerini içeren broşürlerin krala sağlık ve
uzun ömür duasıyla başlaması da bu anlamda
oldukça önemli. Ülkede bir kısmı yurtdışında
yaşayan liberallerin, nüfusun %10-15’ini oluş-
turan Şiilerin ve Suud ailesinin tekelindeki din
anlayışına karşı çıkan dini muhaliflerin, muha-
lefetin üç kanadını oluşturduğu bilinmekte. Fa-
kat siyasi partilerin ve hareketlerin yasak oldu-
ğu, hiçbir demokratik deneyime sahip olmayan
SETA YORUM
Suudi Arabistan Değişir mi?
Suudi Arabistan’ın sosyo-ekonomik ve siyasi problemlerine rağmen Ortadoğu’da de-
vam eden gösteriler bu ülkede yayılamadı ve muhalefet kolaylıkla sindirilebildi.
UFUK ULUTAŞ
suudi arabistan değişimin neresinde?
MART 2011 -
2010’un Aralık ayında başlayan halk ayaklanması sırasıyla Mısır, Yemen, Bahreyn,
Libya ve Suriye’ye sıçramasına rağmen Suudi Arabistan’da bir hareketlenmeye sebep olmadı.
Ülkenin doğusundaki Şii yoğunluklu Katif bölgesinde yapılan gösteriler güvenlik güçlerince bas-
tırıldı. Suudi yönetiminin gösteriler karşısında şiddet kullanmaktan çekinmeyeceği uyarısında
bulunması zaten ortak bir vizyonu olmayan muhalefetin iyice sinmesine neden oldu. Bu durum,
isyan dalgasının Körfez’deki monarşileri nasıl etkileyeceği sorusunu gündeme getirdi. Dünya ve
özellikle ABD ekonomisi için büyük öneme sahip olan petrol zengini Suudi Arabistan’da yaşana-
cak bir istikrarsızlığın sadece ülkeyi değil dünyayı da etkileyecek olması, Batı’nın Arabistan’da
yaşanan kısık sesli gösterilere tepkisiz kalmasının sebebi olarak yorumlandı.