10
haricinde çok önemli olan yukarıda bahsettiğim konularda hiçbir zaman ortak çalışma
gerçekleştirilmemiştir.
Bir müzisyen eğitim görerek yetişir. Yetişmiş bir müzisyen
ise yeteneğini ve bilgisini
dinleyici karşısında sergilemek ister. Düşüncelerini, araştırma ve deneyimleri sonucu
edindiği yenilikleri yayınlamak ister. Yıllar içerisinde edindiği ustalığını audio ya da
audio-visual kayıt etmek ister. Bu kayıtların öncelikle ülkemizde, daha sonra tüm
dünyada ilgilenenlerin edinmesi amacıyla markete çıkmasını arzu eder. Uluslararası
konser, kayıt, doküman değişimi yapılmasını diler. Teknolojinin
getirdiklerinden müzik
alanında yararlanılmasını ister. Bu gün ülkemizin gerçeği, üniversitelerin sadece eğitim
kısmını üstlendiği, diğer çok önemli konuların ise özel kişi ve kuruluşlara bırakıldığıdır.
Vitrin özel kişi ve kuruluşlara bırakılınca şahsi zevkler ülke müzik yaşamında çok
öne çıkmaktadır. Bu durum zamanla müziğin bilimsel olarak ele alınmaması ve hatta
ekonomik ya da politik düşüncelere alet olması gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Sonuç
ise bir anlamda binlerce yıllık birikimin hazin bir şekilde tahrip olması ve hatta yok
olmasıdır.
Ülkemiz Müziğinin Tanıtımı
Ülkemizde dünya standartlarının altında olmayan çok ilgi uyandıracak, üstün
nitelikli müziğimiz vardır. Problemin ülkemiz müziğinin yurt içi ve yurt dışında
tanınmamasından kaynaklandığı düşünülebilir. Teknolojik gelişmeler tanınması
yolunda
çok olanaklar getirebilir. İçinde bulunduğumuz yıllarda audio, audio-visual kayıtlar,
konserler, festivaller, basın, yayıncılık, televizyon, radyo, arşiv ve kütüphaneler,
bilgisayar gibi iletişim imkanı tanıtım konusunda yaralanılabilecek kaynaklardır.
Yapılması gerekli tüm işlemler bir ekip çalışmasını gerektirir. Sürekli iletişim içerisinde
olacak birimler, bütün oluşturarak organize bir şekilde
hedefe doğru gidilmesini
sağlayacaktır. Yurt dışı ile sürekli iletişim şarttır. Aynı zamanda ihtiyaç duyulduğunda
ihtiyaç duyulan konuyla ilgili başvurulacak adresin de tanımlı olması gereklidir.
Henüz böyle bir organizasyon ülkemizde kurulmamıştır. Dahası kültürümüz açısından
çok önem taşıyan böyle bir konunun ihtiyaç olduğunun bile farkına varılmadığı
düşünülebilir.Klasik gitar, dünya üzerinde oldukça yaygın kullanılan bir sazdır. Müzik
okullarında çok öğrenci bu sazın eğitimini almaktadır. Birçok uluslar arası festivaller,
gitar icra yarışmaları yapılmaktadır. Bu tip faaliyetler ülkelerin kültürünü tanıtma ve
değişim yaparak zenginleştirme açısından çok önem oluşturmaktadır.
Uluslar arası ilişkilerin en önemlilerinden birisi müziktir. Bu iddialı cümlenin altında
yatan bir gerçek vardır. Bir toplumun müziği dinlenildiğinde duyarlı bir kulak tarafından
tanınır. Bunun anlamı o müziğin belirli bir toplum ya da kültürün izlerini taşıdığıdır.
Günümüzde, var olmak için yapılan savaşımın belki daha da zor olanı varlığını
sürdürebilmek için yapılanı olmuştur. Nükleer savaş araçlarının keşfiyle birlikte
11
SANAT YAZILARI
22
başlayıp, daha sonra insan yaşamının güvenliğini temin amacıyla oluşturulan uluslar
arası kuruluşlar yavaş yavaş dünyadan sıcak savaş felaketini silmeye başlamıştır. Sıcak
savaşın uluslar arası kontrolü ile birlikte soğuk savaş dönemini başlatmıştır. İnsani
çıkarların ötesine giden çıkarcı düşünce tarzı eskiden kalma
isteklerini başka şekillerde
elde etmenin yollarını araştırmaya başlamışlardır. Bu konuda açıkça olmasa da amaç;
çok rahat olmaması, pahalı olması ve insan kaybına neden olması nedeniyle sıcak
savaş yerine değişik yöntemlerle bir ülkenin içine sızmak haline gelmiştir. Görülen o ki
kültür ve eğitim şekillendirilmesi bir ülkeyi entegre etme konusunda etkin bir yöntem
olmaktadır. Özellikle temel eğitimin ve kitle iletişim araçlarının yaygın kullanılması bu
amacın gerçekleştirilmesi konusunda çok etkili olmasını sağlayabilir.
Yaşadığımız dönemde radyo, televizyon, ses dinleme cihazları yaygın
bir şekilde
her gün kullanılmaktadır. Denetim konusunda da ciddi sıkıntılar vardır. Denetimin
zor olduğu bu ortamda ülkemiz kültür ve eğitimini uygun olmayan şekilde deforme
edebilecek müzik yayını yapılmaktadır. Defalarca tekrarlanan ve değişik yollarla çekici
hale getirilen müzik zaman içerisinde alışkanlık oluşturabilmektedir. Sonuç olarak
çağlar boyunca yaratmak için büyük ve çok değerli çabalar harcanmış olan müzik
kültürümüz zaman içerisinde yaralanabilir ve hatta yok olabilir.
Dünyada iletişimin yoğunlaşmasıyla kültürler arası etkileşimin artması ve hızlı
değişimler her kültürün kendine daha çok sahip çıkmasını, korunmasını
gündeme
getirmiştir. Dünya kültürü içinde çok farklı ve özel bir yerde duran ülkemiz müzik
kültürünü dünyaya tanıtmak önemli bir kültürel davranıştır. Bu durumda uğraşısı kültür
olan her fert, dünya kültürleri ile alış-veriş içerisinde olmalı ve ülkesinin kültürünü
dış ülkelere tanıtma hedefine sahip olmalıdır. Bu anlamda ülkemiz bestecilerinin
gerçekleştirdiği
gitar eserlerinin, yurt dışında popüler bir saz olan gitar çalanlara
ulaştırılması önemlidir.
Ülkemizde Gitar
Müzik okullarında gitar sanat dallarının açılması türlü nedenlerle gecikmiştir. Bunun
farklı nedenlerinden bir tanesi, konservatuarların asıl amacının senfoni ve opera
orkestralarına çalgıcı yetiştirmek olduğu düşüncesidir. Çünkü gitar bir klasik orkestra
çalgısı değildir. Dünya konservatuarlarında klasik gitar 1930’lu yılların başından bu yana
meslek sazı olarak kabul edilmiştir (Örnek: Madrid Konservatuarı 1929).
Gitar hem eşlik
sazı hem solo saz niteliklerine sahip olması ve çok sesli müziğe çok yatkın bir saz olması
nedeniyle ülkemiz müzik yaşamında önemli bir yer alabilir. Ne yazıktır ki Bela Bartok ile
birlikte halk müziği üzerine çok önemli çalışmalar yapmış olan Ahmet Adnan Saygun’un
tavsiye etmemesi üzerine 1970’li yıllarda İstanbul Devlet Konservatuarında gitar sanat
dalı açma çabaları gecikmeye uğramıştır.1980’li yılların ortalarından itibaren gittikçe
artan sayıda gitar sanat dalları müzik okullarında kurulmaya başlamıştır. Üniversitelerin
müzik eğitmeni yetiştiren kurumlarının hemen hepsinde gitar eğitimi yapılandırılmıştır.