KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
167
alınmalıydı, belgeler ikinci planda kalmaktaydı.
Yani tarihçi belgelere
dayandırıyordu fikirlerini, fakat tarihi belgelere değil, partinin o günkü
araştırılan konuyla ilgili belgelerine. Ve geçmişe de “parti bakışından”
bakmak zorundaydı. Burada parti liderinin telkinleri önem taşımaktay-
dı.
302
Liderler sadece geleceği değil geçmişi de belirliyordu. Eğer lider
şu olay bu şekilde olmuştur dediyse, demek ki olay öyleymiş.
Eğer o
düşünüyorsa ki, iki kere iki beş eder demek bu böyledir ve tarihçinin
de görevi iki kere ikinin beş ettiğini ortaya koymaktı.
303
Bunlar hiç de tarihçinin inceleme aşamasında tarafsız olamadığı
anlamına gelmemelidir. Çünkü tarihçi olayları belgelerden inceleyip
yazar, fakat değerlendirme aşamasına geldiğinde ise ideolojinin sınır-
larını aşamamaktadır.
304
Doğal olarak bu şartlar altında yazılan değerli eserler de bulunmakta-
dır. Bu değerli eserleri veren bilim adamlarının izledikleri yol, ya yakınçağ
tarihi konularından uzaklaşmak ya da merkezden uzaklaşıp taşralara
giderek daha dar konular üzerinde çalışmakla mümkün olmuştur.
305
Son olarak Sovyet tarihçisinin çalışmasının kaynaklar kısmında
mutlaka ideolojiye yönelik eserlerin bulunması gerekiyordu.
6. Tarihçinin Dili
Eserin yazın aşamasında tarihçinin dikkat
etmesi gereken diğer bir
husus da dil konusudur. İster kaynak taramasında, kullanımında ve
isterse de yazım aşamasında kullandığı dil tarihçi için olduğu kadar,
302 Lenin’in ölüm yıldönümünde parti liderlerinin yapacağı toplantıda bir bilim adamının
konuşma yapması gerekti. “Ocak ayının ilk günlerinde Stalin beni çağırttırdı. Bana şunları
söyledi: “Lenin toplantısında konuşmak sana nasip oldu. Amerikan emperyalizmini ifşa eden
bir konuşma yapacaksınız. Bunun için Lenin’in sözlerinden alıntılar yapın. Orada konuyla
ilgili yeterince sözler vardır. Konuşmanız bilimsel olacak. Bunu siz bilirsiniz. Keskin eleştiriler
yapacaksınız. Bunu da siz iyi bilirsiniz. 35 dakikalık da süreniz olacak. Konuşmama ben ciddi
şekilde hazırlandım. Arkadaşlar kaynakları hazırladılar, ben ise metni yazdım.
Zamana göre
kendimi ayarlamam için de tekrar tekrar okumalar yaptım. Konuşmamı 45 saniye erken bitir-
dim. Stalin saatine baktı ve “Aferin” dedi. Bkz.: Yu. A. Polyakov, a.g.m., s. 155.
303 T. İ. Khorkhordina, “Arşivler ve Totalitarizm (Karşılaştırmalı Tarihsel Analiz Denemesi)”,
Vatan Tarihi dergisi, sayı 6, Moskova 1994, s. 148 [Т. И. Хорхордина. Архивы и тоталитаризм
(Опыт сравнительно-исторического анализа). //
Отечественная история. Москова
1994. no. 6, c. 148].
304 Bu durumu Sovyetlerden sonraki dönemlerde ünlü tarihçi Polyakov da itiraf etmekteydi.
“Ben
çok isterdim ki, farklı şartlarda yetişen insanlar 50 yıllık geçmişi iyi anlasınlar. Enstitüdeki
her kes, hatta partisiz direktörümüz B. D. Grekov da iyi anlıyordu ki, onlar partinin direktiflerini
uygulamak zorundalar. Tarihçiler olayları esasında gerçekliklere dayanarak tarafsız inceli-
yorlardı, bilim gelişiyordu. Siyasi değerlendirmeye gelince ise tarihçiler ancak parti kararlarının
sınırları içinde hareket ede biliyorlardı…”. Bkz.: “Tarihi Enstitüsü Yarım Yüzyıl Önce”, s. 130.
305 Ağayev, a.g.t., s. 154.
SOVYET TARİH YAZIMI VE
168
eserin bilimsel derecesi ve eserin okuyucuya ulaşması açısından da
önemlidir. Tarihçinin dili derken anlaşılması gereken bir taraftan tarih-
çinin kaynak araştırmasında ve eserini yazıya aktarımında kullandığı
alfabe ve buna bağlı olarak dil, diğer taraftan ise yazının içinde kul-
landığı dildir, yani terminoloji.
Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarındaki alfabe karışıklığı
döneminden
sonraki 1940’lı yıllardan itibaren Sovyet tarihçisinin eserinde Kiril
alfabesinin ve Rus dilinin ön plana çıktığı görülmektedir. Birliğe bağlı
taşradaki Cumhuriyetlerde millî dildeki bir tarih yazımından ve eğiti-
minden bahis etmek mümkündür ki, burada da tüm kademelerde Rus
dilinin etkin bir dil olarak kullanıldığı görülmektedir. Zira millî dille
Cumhuriyet sınırları dışına çıkmak mümkün değildi ve Rus dilini bilmek
bu anlamda bir zorunluluktu.
306
Rus dilini bilmek zorunluluğu diğer bir konuda tarihçinin karşısına
çıkmaktaydı. Üniversitede veya Bilimler
Akademisi tarih enstitülerin-
de tez savunmasını yapan bilim adamlarının akademik unvanlarının
onaylanması için eserlerini Moskova’daki Ali Atestasiya Komitesi’nde
onaylatması gerekiyordu. Bunun için ise eserinin Rus dilinde yazılması
veya Rus Diline çevrisini yaptırması bir zorunluluktu.
307
Tarihçinin dil konusunda temas edeceğimiz ikinci bir bağlam da
Ekim İhtilali’yle beraber terminolojisinin değişikliye uğramasıdır. Ekim
İhtilali’nden sonraki dönemde yeni tarih yazımının oluşmasıyla beraber,
306 Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetlerindeki tarihçilerin kaynak kullanımı hususun-
da çektikleri önemli bir sıkıntı Arap alfabesine uzak kalmalarıydı. Bu alfabenin Sovyetlerin
ilk dönemleri hariç uzun dönem Üniversitelerin tarih bölümlerinde öğretilmemesi ve hat-
ta uzun süre de Kur’an alfabesi diye yasaklanması tarihçiyi eski kaynaklardan, kaynakların
kullanımından uzak tutmuştur. Bu alfabeyi bilen ve dolayısıyla eski kaynakları kullanabilen
tarihçilerin çoğu kısmı ise 1937’li yıllarda Pantürkçü, Panislamcı
ve benzeri suçlamalarla ha-
pis edilmiş, esir kamplarına sürülmüş veya idam edilmişlerdi.”. Bkz.: Ziya Bünyadov, “İki Asrın
Hududunda Azerbaycan’da Tarih İlmi: Vaziyet ve Perspektifler”,
Elm ve Hayat Dergisi, sayı
10, Bakü 1988, s. 2. Bu konuyu Moskova’daki bilimsel bir toplantıda Kazak tarihçi A. N. Nu-
supbekov da dile getirmekteydi. Ona göre “kısa sürede tarihçi öğrenciler doğu dillerini öğren-
meleri gerekiyor. Bunun için de özel programlar hazırlanmalıdır. En azından Sovyet dönemini
öğrenmek, araştırmak için bir öğrenme programı hazırlanmalıdır. Eski dönem kaynakları için
bunların öneminden daha bahsetmiyorum”. Bkz.: “A. N. Nusupbeyov’un Konuşması”,
Tarih
Bilimi Alanında Bilimsel-Pedagoji Kadroların Hazırlama İşinin İyileştirilmesi İçin Önlemler Ko-
nusunda Umumittifak Toplantı,
(18-21 Aralık 1962), Moskova 1964, s. 104 [[Выступления А.
Н. Нусупбекова //
Vsesoyuznoe Soveshanie o Merakh Uluchsheniya Podgotovki Nauch-
no-Pedagogicheskikh Kadrov po İstoricheskim Naukam (18-21 Dekabrya 1962 g.),
Moskova
1964, s. 104.
307 Bakü Devlet Üniversitesi
tarih bölümünden görüştüğüm, Sovyetler Birliği döneminde
tez savunmalarını yapan Prof. Dr. Musa Gasımov, Prof. Dr. Anar İskenderov, Prof. Dr. Esmet
Muhtarova özellikle bu çevri üzerinde durdular. Onlara göre, Rus dilini bilimsel düzeyde bil-
meyenlerin bu işlem için o dönem için iyi para olan 100 veya 150 rubleyi gözden çıkarmaları
gerekiyordu.