KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
171
ve planlarını yapardı. Her ne kadar resmi
olarak Bilimler Akademilerin
Bilimsel çalışmaları bu kurumun etkisinin dışında tutulsa da, bilim
adamlarının, tarihçilerin eserlerinin yayımı konusunda zorluklara kat-
landıkları kurum GLAVLİT olmuştur. GLAVLİT’te eserlerin incelenmesi
defalarca tekrarlanmaktaydı. Sansür yetkilisi eserin yazar nüshasını,
düzeltmeler nüshasını ve basıma hazır örneğini inceler,
eserin ideo-
loji yönü üzerine değerlendirmeler yapardı. Sansür yetkilisi “İdeolojik
değerlendirmedeki eksiklerinin giderilmesini” ve “gereksiz bilgilerin
değiştirilmesini” önerirdi. Burada yapılan önerilerde aynı zamanda
sözlerin, paragrafların, bölüm başlıklarının değiştirilmesi veya eserin
tamamen kaldırılmasına karar verilmekteydi. Bu notlarla ilgili bilgileri
genel cümlelerle yayınevine aktarır, yayınevi müdürü olayı yazara
anlatır, yazar da bu yönde düzeltmeleri yapardı. Fakat yazar hiçbir
zaman sansür yetkilisinin aldığı notları görmez. Ona gösterilmezdi.
Bundan dolayı da yazarlar çoğu zaman eserlerinin basımındaki dü-
zeltmeleri ancak eserleri yayınlandıktan sonra görebilirdi. Tarihçilerin,
eserlerinde parti liderlerinin yazılarından, eserlerinden alıntılar yapmaları
çoğu zaman eserlerinin yayınlanmasını
ve kabul görmesini sağlamak,
eserlerini garantiye almak ve “sigortalamak” anlamına da gelmekteydi.
315
Onay ise evraklara şu şekilde aktarılmaktadır: Yazarın el yazmasına
“Askeri ve devlet sırlarının açıklanması yok”, tashihçinin düzeltmelerine
“Yayıma izin veriliyor” ve eserin ilk örnek baskısına da “Basımına izin
verilir” yazılmaktadır. Bu etaplardan sonra eserin yayımı gerçekleşti-
rilmiş olurdu. Sansür yetkilisinin düzeltilmesini istediği düzeltmeler
yapılmadığı taktirde eser yayım listesine alınmıyor ve yıllarla yayı-
nevlerinde bekletilirdi.
316
Onun vizesi olmadan eserlerin yayınlanması
mümkün değildi.
317
GLAVLİT’in taşradaki görevini GLAVLİT’in o Cum-
huriyetlerdeki şubeleri yerine getirmekteydi ve bu şubeler merkeze,
Moskova’ya faaliyetleri hakkında bilgi aktarıyorlardı.
Tarihçilerin eserlerini yayımlama aşamasında yukarıda da bahis
edildiği gibi sadece GLAVLİT’in kontrolüyle uğraşmamaktaydılar. Bir
taraftan devlet kurumlarının kontrolü ve diğer taraftan da dönemin
şartları eserlerin yayımını geciktirmekte veya durdurmaktaydı.
Bunlar
Sovyet tarihçilerinin anılarında sık sık görülmektedir. “1946 yılında ünlü
tarihçi D. M. Petrushevski’nin anısına bir anı kitabı hazırlandı. Fakat
kitap parti makamının “objektifliğine” ters geldiği için yazarlardan ya-
zılarındaki “ideolojik sapmaların” “temizlenmesi” istendi.”
318
Veya “A. İ.
315 Gurevich,
a.g.e.,
s. 23.
316 Gurevich,
a.g.e.,
s. 95.
317 Tvardovskaya,
a.g.e.,
s. 63.
318 Gurevich, a.g.m., s. 13
SOVYET TARİH
YAZIMI VE
172
Neusıkhin doktorasını 1946 yılında bitirmesine rağmen, bu çalışmasını
ancak 1956 yılında yayınlayabildi. Burada bir taraftan eğer neden yazarın
kendi üzerinde çalışması ise de, diğer taraftan yönetimin ondan isteği
olmuştur. Moskova Devlet Üniversitesi’nin Ortaçağ bölümünden ondan
eserin girişinde tarihçi-Petruşevski ile ilgili görüşünü değiştirip,
onu bir
burjuva tarihçisi olarak gösterilmesi istenmişti. Fakat Neusıkin buna
yanaşmamış ve bu da eserin yayınlanmasını yıllarla geciktirmiştir.”
319
Prof. Dr. E. G. Gimpel ise “1918 Yılı Sovyet-Alman İlişkileri” adlı
eserinin yayınlanmamasını dönemin şartlarına bağlamaktadır.
320
Çünkü
yukarıda bahsi geçen sansür dışında devletin iç ve dış ilişkileri gibi
şartlar da eserin yayınlanmasında önemli bir etki yapmaktaydı.
Bütün bu uygulamalar göz önünde bulundurulduğunda tarihçinin
eserinin yayınlanmasında karşılaştığı problemleri, zorlukları görmek
mümkündür. Bu da Sovyet dönemi tarihçilerinin yayınlanan eserle-
rine görüşlerini ne kadar yansıtabildiklerini, buna ne kadar muvaffak
oldukları tartışmasını ortaya çıkarır ve bu tartışmalar
da bahsi geçen
dönemde yayımlanan eserler üzerinde çalışmalar yapan bilim adam-
larına geniş bir tarih kritiği yapmasının zorunluluğunu göstermektedir.
Bunların yanında tarihçilerin eserlerini yayınladıkları dergileri de
hatırlamakta yarar vardır. Dergileri de esasında merkezde ve taşrada ya-
yınlanan dergiler şeklinde iki gruba ayırmak mümkündür.
“Proletarskaya
revolyutsiya”
(Proletar İnkılabı) (1921-1938),
“Pechat i Revolyutsiya” (İnkı-
lap ve Yayın) (1921-1930),
“Pod Znamenem Marksizma” (Marksizm Bayrağı
Altında) (1922-1944),
“İstorik-Marksist” (Marksist Tarihçi) (1926-1941),
“Katorga i Ssılka”
(1923-1935),
“Krasnıy Arkhiv” (Kızıl Arşiv) (1922-1941)
ve s. dergiler özellikle II. Dünya Savaşı’ndan önce yayınlanan dergilerdi.
Bunun yanında Marksizm-Leninizm Enstitüsü’nün
Vopros İstorii KPSS,
SSCB Bilimler Akademisinin
Vopros İstorii, İstoriya SSSR dergileri Bilim
Akademisinin kurulduğu dönemden beri yayınlanmaktaydı. Birlik Cum-
huriyetlerinde de Bilimler Akademisinin ve ayrıca
da Akademinin Tarih
Enstitüsü’nün Haberleri adında dergileri yayınlanmaktaydı.
Bunlarla beraber tarihçilerin eserlerini yayınlayabilecekleri Üni-
versitelerin Haberleri adlı bilimsel dergiler de mevcuttu. Bu dergiler
zaman zaman ad değiştirseler ve bazıları kısa süreli yayınlansalar da
tarihçilere nerede neyi yayınlatmaları yönünden yardımcı olmaktaydı.
Ve tarihçiler artık bu yeni sistemde Bolşevik ideolojisi doğrultusunda
bu yayınlarda çalışmalarını yayınlatmaya gayret ediyorlardı. Bu der-
gilerin yayın ve danışma kurulları, yönetimi esasında partililer, yani
319 Gurevich,
a.g.e.,
s. 23.
320 1918 yılı Sovyet-Alman İlişkileri” konulu tezim başarıyla bitmesi, yayını
için öngörülme-
sine rağmen o dönemin şartları için yayınlanması mümkün olmadı”. Bkz.: “Yarım Yüzyıl Tarih
Biliminin Hizmetinde”, s. 140.