Stephen King Kara Kule Cilt2 üçün Çizgileri



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə27/33
tarix16.08.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63306
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   33

Silahşor’un şimdilik istediği Detta'nın Odetta'yı görmemesiydi.

Hiç değilse şimdilik onu görmemeliydi.

Roland içine doğan bir duyumsamayı Kapı girişinde görmek üzere oraya doğru bakmayı istiyordu.

Orada şimdi vakit geç olmalıydı. Kapıdan görünen ışık saatin öğleden sonra üç, belki de dördü olabileceğini gösteriyordu.

Denizden ıstakozlara benzer yaratıkların çıkmasına ve Eddie'in yaşamının sona ermesine kaç saat kalmıştı?

Üç saat mi? İki mi?

Silahşor geriye dönecek ve Eddie'yi kurtarmaya çalışacaktı. Ama böylesi tam Detta'nın istediği şey olacaktı. Kadın bir tuzak kurmuştu. Tıpkı öldürücü kurttan korkan ve onu kurban edilecek bir kuzunun üzerine çekip ok menziline sokmak isteyen köylüler gibi kadın kurduğu tuzağın yakınında bekliyordu. Roland hasta bedeniyle oraya gidecek... ama orada kalışı uzun sürmeyecekti. Kadının yalnızca gölgesini görmesinin nedeni, Detta'nın tabanca kucağında olarak oraya kıvrılıp yatışıydı. Silahşor’un bedeni kımıldadığı anda kadın ateş edecek ve adamın yaşamına son verecekti.

Sonu, kadın kendisinden korktuğu için hiç değilse acı çektirmeyen biçimde olacaktı.

Oysa, Eddie'nin sonu korkutucu haykırışlar içinde gelecekti.

Roland, Detta Walker'ın çirkin ve kıkırdayan sesini duyar gibi oluyordu: Bana saldırmak istiyorsun, değil mi beyaz mumlu? Demek bana saldırmayı istiyorsun! Sakat bir zenci kadından hiç korkmuyorsun, değil mi?

Jack'ın ağzı mırıldandı, "Yalnızca bir şekilde. Yalnızca bir şekilde..."

Büronun kapısı açıldı. Kabak kafalı, çerçevesiz gözlükler takan bir adam kapıdan içeri baktı.

"Dorfman'ın hesapları üzerinde çalışıyor musun?" diye sor du.

"Hasta gibiyim. Sanırım öğle yemeği dokundu. Bürodan ayrılmayı düşünüyordum."

Kabak kafalı adam endişeyle bakarak konuştu, "Belki de virüs yüzündendir. Berbat bir virüsün çevreyi etkilediği söyleniyor."

"Olabilir."

"İyi... Sen, Dorfman dosyasını yarın öğleden sonra bitireceğine göre..."

"Evet. O zamana kadar bitiririm."

"Çünkü o herifin ne kadar lanet olası biri olduğunu biliyorsun."

"Evet."

Kabak kafalı adam biraz rahatsız olmuş gibi bakarak başını eğip onayladı. "Evet. Şimdi eve gidebilirsin. Her zamanki halinde değilsin gibi..." dedi.



"Evet, iyi değilim."

Kabak kafalı hızla kapıdan dışarı çekildi.

Silahşor düşündü: Jack beni duyumsadı. Kısmen öyle. Ama, davranışının tüm nedeni bu değil. Adamlar Jack Mort'dan korkuyorlar. Nedenini bilmiyor ama ondan korkuyorlar. Ve de korkmakta haklılar...

Jack Mort'un bedeni ayağa kaktı. Kafasının içine Silahşor’un girdiği anda taşıdığı evrak çantasını buldu. Masasının üzerindeki kâğıtları çantanın içine doldurdu.

Roland, Kapı'ya doğru göz atmak üzere içinde tuhaf bir zorlama duyumsamasına karşın oraya bakmamak için direndi. Her şeyi rizikoya sokana ve geri gelene değin Kapı'ya bakmayacaktı.

Bu arada zaman kısalıyordu. Yapılacak işler vardı.

İKİNCİ BÖLÜM
BAL KABI
1
Detta, sanki birçok tuhaf gizi taşıyan yaşlı bir adamın taşa dönüşmesiyle oluşmuşa benzeyen koyu gölgeli bir kayanın yarığına uzanmıştı. Aşağı bakıyor ve şimdi de döküntü taşların yayıldığı kesimlerde ve kayaların üzerinde bir aşağı inip bir yukarı çıkarken kendi kendine kaba sesle bağıran Eddie'yi gözlüyordu. Genç Adam'ın yanaklarında uzamaya başlayan ince tüyler sonunda sakal görünümünü kazanmıştı. Şimdi uzaktan baktığınızda onu yetişkin bir erkek olarak algılayabilirdiniz. Oysa, Eddie son üç, dört seferinde Detta'nın yakınından geçerken (genç adam o denli yakın geçmişti ki, istese kadın elini yılan gibi sessizce uzatıp adamın ayak bileğini yakalayabilirdi) gene de onun tepeden tırnağa pek yorgun yeniyetmeden başka biri olmadığı kolayca görülüyordu.

Kadın, Odetta olsa Eddie'ye acırdı. Ama, Detta şimdi de doğal bir yırtıcının yapacağı hazırlık içinde oraya kıvrılıp yatmış, oğlana saldırmayı bekliyordu.

Başlangıçta, şimdi yattığı yere kadar sürünüp gelirken ellerinin altında bazı şeylerin bir ormandaki dökülmüş sonbahar yaprakları gibi kırılıp çıtırdadığını duyumsamıştı. Yattığı yerin gölgesine gözleri alışınca bunların yaprak değil, küçük hayvanların çürüyen kemikleri olduğunu anlamıştı. Eğer sararmış olan kemikler gerçeği anlatıyorsa, bir zamanlar burayı sansar ya da gelincik gibi yırtıcı hayvanlar in olarak kullanmışlardı. Bu hayvanlar belki de geceleri daha yüksek kesimlerdeki çalılıkların arasına gidip avlanmış; yakaladıkları avı öldürmüş, yemiş ve geri kalanını ertesi gün yemek üzere buraya taşımışlardı.

Şimdi bu inde daha büyük boyda bir yırtıcı bulunuyordu. Ve başlangıçta Detta buranın eski sahibinin yaptıklarına benzer davranışı yapmayı düşündü: Aşağıda Eddie uyuyana kadar bekleyecek; genç adamın uyuduğuna emin olunca onu öldürecek ve cesedi buraya sürükleyecekti. Daha sonra, sahibi olacağı iki tabancayla Kapı girişine kadar sürünecek ve orada Gerçek Kötü Adam'ın dönüşünü bekleyecekti. İlk düşüncesi, Eddie'nin gereğine baktıktan hemen sonra Gerçek Kötü Adam'ın orada yatan bedenini öldürmekti. Ama bu doğru olmazdı, öyle değil mi? Eğer Gerçek Kötü Adam geriye gidecek bir bedeni olmazsa Detta buradan nasıl çıkar ve kendi dünyasına hangi yolla dönebilirdi?

Acaba Gerçek Kötü Adam'ın kendisini geriye götürmesini sağlayabilir miydi?

Bu, belki olası değildi.

Ama, olabilirdi de...

Eğer Gerçek Kötü Adam, Eddie'nin yaşadığını bilirse ikinci olasılık gerçekleşebilirdi.

Ve bu da Detta'nın kafasında daha iyi bir düşüncenin oluşmasına yol açıyordu.
2
Detta pek kurnazdı. Bunu bilip benimsemesine karşın, birisi yüzüne karşı söylese ona kabaca gülerdi. Ama, kadın kendisinin aynı şekilde güvencesiz olduğunu da biliyordu. İkinci özelliği nedeniyle Detta zekası kendisininkine yaklaşanlara hemen kurnaz sıfatını değer görüyordu. Silahşor için de düşündüğü buydu. Sabahleyin, Gerçek Kötü Adam'ın ateş ettiğini işitmiş ve adamın elindeki silahtan duman çıktığını görmüştü. Daha sonra| adam tabancayı bir kez daha doldurmuş ve Kapı'dan geçip gitmeden önce silahını Eddie'ye fırlatmıştı.

Şimdi Detta onun davranışlarının Eddie'ye ifade ettiği anlamı biliyordu: Tüm mermiler ıslak değildi. Silah, genç adamı koruyacaktı. Kadın bunları n kendisi için ne anlama geldiğini de sezinliyordu. Kuşkusuz, Gerçek Kötü Adam kadının kendilerini gözetlediğini biliyordu. Kadın uyumuş olsa bile, kendileri çene çalmaya başlayınca ya da atışı yaptıklarında uyanmış olacaktı. Kendisine şu mesaj veriliyordu: Eddie'den uzak dur. Onda da, sağlam mermisi bulunan bir silah var!

Ancak, şeytan da kurnazdı ve hile yapardı. Eğer bu küçük oyun kadın için sahneye konulmuş olsa bile, aynı zamanda Gerçek Kötü Adam aklında kadına ya da Eddie'ye başka bir şeyi göstermek fikrini taşıyor olamaz mıydı? Yani, Gerçek Kötü Adam şöyle düşünemez miydi: Eğer Detta o silahta sağlam kurşunların bulunduğunu görürse, Eddie'den almış olduğu elindeki tabancanın da ateş edebileceğini anlayacaktı.

Ama, Eddie'nin uyuyabileceğini Gerçek Kötü Adam kestirebiliyorsa ne olacaktı? Gerçek Kötü Adam, kadının bekleyeceğini, genç adamın silahını aşıracağını ve yeniden tepelere, güvenliğine doğru döneceğini düşünmez miydi? Evet, bütün bunları n hepsini Gerçek Kötü Adam önceden görmüş olmalıydı. O, beyaz adam olarak pek zekiydi. Detta'nın beyaz oğlandan alacaklarına bağımlı olduğunu çok iyi biliyordu.

İşte bu nedenle, Gerçek Kötü Adam bilerek kadının elindeki silahı ıslak kurşunlarla doldurmuştu. Adam bir kez onu aldatmıştı. Bir kez daha neden aldatmasındı? Bu kez kadın elindeki silahın boş fişek kapaklarıyla doldurulup doldurulmadığına bakmalıydı. Evet, bunlar dolu mermi gibi görünüyordu ama durumları sağlam mermi olduklarını ifade etmezdi. Şeytan adam, kadının elindeki tabancanın mermilerinden birinin bile ateş edecek kadar kuru olmasını şansa bırakmazdı, yoksa bırakır mıydı? Her ne olursa olsun, silah olayı, Gerçek Kötü Adam'ın işiydi. Neden böyle yapıyordu? Neden mi, kadını aldatmak ve ona kendisinin ne olduğunu göstermek içindi bu kuşkusuz! Daha sonra Eddie elinde gerçekten işe yarayan bir silahla Detta'yı tehdit edecek ve genç adam yorgun olsun ya da olmasın aynı hatayı yinelemeyecekti. Gerçekte yorgun olduğu için aynı hatayı ikinci kez yapmamaya dikkat edecekti.

Gölgeli ve tabanı çürümekte olan kemiklerle yumuşayıp bir dereceye kadar rahatlaşmış olan ininde yatan Detta, Hoş bir deneme, beyaz adam, diye düşündü. Çok hoş bir deneme, ama ben o pislik tuzağına düşmeyeceğim!

Kadın, Eddie'ye ateş etmeye gereksinmeyecekti. Onun tüm gereksinimi beklemekti.
3
Detta'nın tek korkusu, Eddie uyumadan önce Silahşorun geri dönmesiydi. Ancak şu anda Gerçek Kötü Adam uzaklardaydı. Kapı'nın yanındaki bedeni ölü gibi hareketsizdi. Belki de adam fena halde gereksindiği ilacı bulmakta güçlükle karşılaşmış ya da başka bir soruna bulaşmıştı. Böyle adamlar kızışmış bir dişi köpek gibi her an başlarını belaya sokabilirlerdi.

Eddie, "Odetta!" diye seslenerek, tepeleri inip çıkarak ve sesini neredeyse yitirecek kadar bağırarak kadını aranırken iki saate yakın bir süre geçmişti. Oysa Detta, "Odetta" adından ne kadar da tiksiniyordu.

Sonunda genç adam, Detta'nın beklediği şeyi yaptı. Tepeden aşağı inip çevresine avunma bilmez bakışlarla bakarak tekerlekli sandalyenin yanına oturdu. Sandalyenin tekerlerinden birine dokundu. Bu dokunuşu sanki bir okşayış gibiydi. Sonra eli yana düştü ve genç adam derin derin içini çekti.

Bu görüntü Detta'nın gırtlağına çelik sokulmuş gibi büyük acı getirdi. Duyumsadığı acı kadının başının bir yanından öbür yanına yaz gününün şimşeği gibi çaktı ve kadın bir sesin kulağına seslenişini duyar gibi oldu... Bu bir sesleniş ya da istekti.

Hayır, yapma! diye düşündü. Ne hakkında düşündüğünü ya da konuştuğunu bilmeden kendi kendine mırıldandı: Hayır, yapmamalısın. Bu kez, şimdi yapmamalısın. Şimdi değil, bir daha hiç yapmamalısın! Acı bir kez daha kafasında şimşek gibi çaktı ve kadın ellerini sıkıp yumruk şekline soktu. Sanki yüzü de yumruklarım sıkmış, kutsayan bir kararlılık ve çirkinliğin karışımıyla kadının suratında dikkate değer bir ifade oluşmuştu.

O acı bir kez daha kadının içinde çakmadı. O tür acılara ilişkin bazen duyduğu konuşmaları da artık işitmedi.

Detta bekledi, bekledi.

Bu sırada Eddie çenesini eline dayıyor ve başını dik tutmaya çalışıyordu. Gene de kısa sürede başı düşmeye başladı. Eli yanağında yukarılara doğru kaydı. Detta, kara gözleri parıldayarak bekledi.

Genç adam başını salladı. Zorla ayağa kaktı, deniz kıyısına kadar yürüdü ve elleriyle aldığı suyu yüzüne çırptı.

Tamam, beyaz oğlan. Uyu artık. Bu dünyada utanacak şey kalmadı, değil mi beyaz mumlu! Tamam, değil mi?

Bu kez tekerlekli sandalyeye Eddie oturdu. Ama, belli ki orayı pek de rahat bir oturulacak yer olarak görmüyordu. Açık duran Kapı'ya uzun süre orada oturup baktıktan sonra kıçını (!) kaldırıp gene yumuşak kumun üzerine bırakıverdi. (Bu arada Detta kendi kendine konuşarak genç adama soruyordu: O Kapı'da ne görüyorsun, beyaz oğlan? Detta ablan bunu öğrenmek için sana yirmi dolar vermeye hazır!)

Genç adam başını gene eline dayamıştı.

Kısa sürede yeniden başı düşmeye başladı.

Bu kez başının düşmesini durduracak bir şeyi bulunmuyordu. Çenesi göğsüne kadar inmişti. Denizden gelen köpüklü dalgaların yüksek sesine karşın Detta onun horultusunu işitebiliyordu. Kısa sürede oğlan yan tarafına doğru düştü. Oraya kıvrıldı, uyudu kaldı.

Kadın aşağıdaki oğlanın durumunu görerek duyumsadığı acıya şaştı, kendi kendinden iğrendi ve korktu. Eddie şimdi bir yılbaşı gecesi geç saate kadar uyanık kalmaya çaba harcayıp sonunda uykuya yenilen kendini beğenmiş küçük bir oğlana ne kadar da benziyordu.

Ama sonra Detta aşağıdaki o küçük oğlanın Gerçek Kötü Adam'la birlikte kendisine zehirli eti yedirmek istediklerini, kendi yedikleri iyi etle onu karıştırıp son anda eti önünden çektiklerini... ve hiç değilse ölebileceğini düşünerek korktuklarını düşündü.

Senin öleceğinden korkuyorlarsa, neden başlangıçta sana zehirli eti yedirmeye çalışıyorlardı?

Bu soru onu biraz önce genç adama acıyışı kadar korkutmuştu. Detta kendi kendine soru sormaya alışkın değildi. Üstelik, aklında soru soran ses hiç de kendi sesine benzemiyordu.

Belki de o zehirli etle beni öldürmeyi düşünmüyorlardı? Yalnızca hasta etmek istemişlerdi. Herhalde ben kıvranıp kusarken karşıma geçip halime güleceklerdi?

Kadın yirmi dakika kadar bekledi ve sonra kıyıya inmek üzere yola çıktı. Elleri ve güçlü kollarıyla kendini yerde çekiyor, bedeniyle yılanlar gibi zikzaklar çizerek ilerliyor, gözlerini Eddie'nin üzerinden hiç ayırmıyordu. Kendisine kalsa yirmi dakika yerine yarım saat, belki bir yarım saat daha beklemeyi ve bu arada küçük Mafia üyesinin derin uykuya iyice dalmasını yeğlerdi. Oysa beklemek şimdi Detta'nın bedelini ödemeyeceği bir lükstü. Gerçek Kötü Adam her an buraya dönebilirdi.

Şimdi de kereste atölyelerindeki hızarlar gibi horlayan Eddie'nin yattığı yere yaklaşınca Detta elini bir kaya parçasını aldı. Bu, bir yanı hoşa gidecek kadar kaygan ve düz, öbür yanı çentikli bir taştı.

Avucunun içiyle taşın kaygan yanını kavrayıp daha sonra bakışlarında işleyeceği cinayetin parıltılarıyla genç adama bakan kadın adamın yattığı yere doğru yılanlar gibi sürünmesini sürdürdü.


4
Detta'nın yapmayı planladığı şey basit ve acımasız bir eylemdi: Elindeki taşın çentikli yanıyla Eddie'ye vuracak ve onu çevredeki ölü kayalar kadar kımıltısız bir hale sokacaktı. Sonra adamın belindeki tabancayı alacak ve Roland'ı bekleyecekti.

Silahşor’un bedeni yattığı yerden kalktığında Detta ona tek bir seçenek tanıyacaktı: Bu da, adamın kendisini alıp dünyasına götürmesiydi. Karşı çıkarsa adam ölecekti! Ve ne olursa olsun, benimle oraya gideceksin, sersem! diyerek ekleyecekti, Genç arkadaşın öldüğüne göre, yapmak istediğini gerçekleştirmene olanak kalmadı zaten.

Eğer Gerçek Kötü Adam'ın Eddie'ye verdiği tabanca çalışmazsa (ki bu olasıydı. Çünkü Detta şu ana değin Roland kadar korktuğu ve nefret ettiği bir kişiye rastlamamıştı. Bu yüzden adamdan gelecek her türlü kurnazlık ve hileyi bekliyordu) Silahşor'a de aynı şeyi yapacaktı. Yani elindeki taşla ya da çıplak elleriyle adamı öldürecekti. Roland hastaydı ve üç parmağının eksik oluşundan ötürü sağ elini kullanmaktan utanç duyuyordu. Detta, onun işini de bitirecekti.

Ama, Eddie'ye yaklaşırken kadının aklına huzurunu kaçıran bir fikir geldi. Bu, bir başka soruydu ve sanki başka bir kişi ona soruyu soruyordu:

Eğer Roland durumu öğrenirse ne olacak? Eddie'yi öldürdüğün anda durumu anlarsa ne olacak?

Detta kendi kendine hitap ederek soruyu yanıtladı: Roland hiçbir şeyi öğrenmeyecek. O. ilacını bulmakla pek meşgul. Bildiğim kadarıyla, bir de kendini düzdürmekle (!) çok meşgul olacak.

Aklındaki yabancı ses yanıt vermedi. Oysa, bir kez kuşku tohumu atılmıştı. Adamlar onu uyuyor sanıp konuştuklarında Detta onları dinlemişti. Gerçek Kötü Adam bir şeye gereksiniyordu. Kadın bunun ne olduğunu bilmiyordu. Daha önceden öğrendiği Kule ile ilgili miydi? Gerçek Kötü Adam, o Kule'nin altın, takı ya da benzeri değerli şeylerle dolu olduğunu mu düşünüyordu? Oraya varmak üzere Eddie ve Detta'ya gereksiniyorum demiş ya da kadın onun sözlerini böyle anlamıştı. Böyle olmasa, Kule'ye giden yolda neden büyülü Kapılar bulunsundu?

Eğer ortada bir büyü varsa ve kendisi Eddie'yi öldürürse, Roland durumu öğrenebilirdi. Eğer Detta, Kule'ye giden yolu ortadan kaldırırsa, beyaz mumlu'nun uğruna yaşadığı tek değerli şeyi yok etmiş olacaktı. Eğer bir amacı olmazsa Mafia üyesi ne yapacaktı? Onun artık hiçbir şeye önem vermeyeceği açıktı.

Böyle bir durumda Gerçek Kötü Adam'ın neler yapabileceğini düşününce Detta korktu ve ürperdi.

Pekiyi, kendisi Eddie'yi öldürmezse ne yapacaktı? Genç adam uyurken belindeki silahı alabilirdi. Ancak, Gerçek Kötü Adam geri geldiğinde iki tabancayı birden kullanabilecek miydi?

Bunu bilemiyordu.

Gözleri tekerlekli sandalyeye takıldı. Oradan uzaklaşmak üzere harekete geçti. Sonra dönüp hızla sandalyeye yaklaştı. Sandalyenin arka kesiminde derin bir torba bulunuyordu. Adamlar, oraya koydukları iple kendisini sandalyeye bağlamışlardı.

Torbadan çektiği ipin ucuna bakınca genç adama ne yapabileceğini anladı.

Detta yönünü değiştirip bu kez Silahşor’un hareketsiz bedenine doğru süründü. Adamın torba dediği sırt çantasından gereksindiklerini alacak, sonra tekerlekli sandalyeden alacağı iple olabildiğince çabuk olarak düşündüğü şeyi yapacaktı... Ama, bir an için Kapı'ya bakınca kanı donar gibi oldu.

O da, Eddie gibi Kapı girişinde gördüklerini filmlerde gördükleriyle yorumluyordu... Ancak bu kez gördüğü daha çok TV'nin cinayet dizilerindekilere benziyordu. Sahne bir eczahaneyi gösteriyordu. Detta fena halde korkmuş ki eczacıyı görüyor ama onu kınayamıyordu. Adamın suratına çevrilmiş bir silah vardı. Eczacı bir şeyler söylüyor ancak sesi çok uzaktan ve ses engellerine takılmış gibi parazitli olarak geliyordu. Detta işittiklerinin ne olduğunu anlayamıyor silahı tutan elin sahibinin kim olduğunu da bilemiyordu. Ama sonra soygunu yapan kişiyi görmesine gerek olmadığını düşündü. Öyle değil miydi? Detta adamın kim olduğunu kesinlikle biliyordu.

O, Gerçek Kötü Adam'dı.

Aslında başka biri, hatta onun erkek kardeşi gibi görünebilirdi. Ama soygunu yapan kişinin içinde kesinlikle Gerçek Kötü Adam bulunmalıydı. Onun başka tabanca edinmesi güç bir şey değildi.

Haydi, harekete geçmelisin, Detta Walker.

Roland'ın torbasını açtı. İçinde çok eski zamanlardan kalmış hafif ama baygın bir tütün kokusunu duyumsadı. İlk bakışta rasgele seçilmiş ıvır zıvırla doldurulmuş gibiydi... Oysa, dikkatle incelenirse, her türlü koşul altında yolculuk etmeye hazır bir adamın yolculuk çantasını akla getiriyordu.

Detta torbanın içerdiği şeyleri şöyle bir inceleyince Gerçek Kötü Adam'ın Kule'si için pek uzun zamandır yolculuk etmekte olduğunu sezinledi. Eğer öyleyse, torbadaki şeylerin zavallılığı bir başka şaşırmanın nedenini daha oluşturabilirdi.

Haydi artık, harekete geç Detta Walker.

Torbadan gereksindiği şeyleri aldı. Ve sessiz davranarak tekerlekli sandalyeye doğru süründü. Oraya varınca balık tutan kadınların makaralarındaki misinayı suya salarken yaptığı gibi davranıp kolunu uzatarak sandalyenin derin torbasından ipi çıkardı. Arada bir Eddie'ye bakıp onun uykuda olduğunu garantilemeye çalışıyordu.

Detta, genç adamın boynuna bir ilmik atıp sıkana değin Eddie hiç kıpırdanmadı.
5
Genç adam uyanınca ilk düşüncesi şimdi de uykuda olduğu ve canlı canlı gömüldüğü ya da belki boğulmakta olduğu şeklinde gerçekleşti.

Sonra gırtlağına gömülen ilmiğin oluşturduğu acıya ve yutkundukça çenesinden aşağı akan ılık tükrüğünü duyumsadı. Yaşadığı bir düş değildi. Hemen boynundaki ipi tutup çekmeye ve ayağa kalkmaya çabaladı.

Kadın güçlü kollarıyla onu itti. Eddie pat diye yere kıçının (!) üstüne düştü. Yüzü morarmaya başlamıştı.

"Yapmaya çalıştıklarından vazgeç!" diyen Detta genç adamın arkasında şimdi ıslık çalar bir yılanınkine benzer sesle konuşuyordu. "Eğer vazgeçer ve bir şey yapmazsan seni öldürmeyeceğim. Oysa, beni dinlemezsen seni boğar, kurtulurum."

Eddie ellerini boynundan indirdi ve hareketsiz kalmaya çaba harcadı. Bunun üzerine Detta'nın boğazına geçirdiği ilmik yeterince gevşedi ve genç adam taze bir soluk alabildi. O anda tüm diyebileceği durumunun soluk almamaktan daha iyi olduğuydu.

Kalbinin ürkü içindeki gümbürtüsü biraz ağırlaşınca Eddie çevresine bakınmaya çalıştı. İlmik boğazında hemen sıkılandı.

"Çevreni boşver! Şu anda bakmayı isteyeceğin tek yer orası olmalı senin!"

Genç adam dönüp okyanusa baktı ve ilmik temiz havayı ciğerlerine doldurmasını sağlayacak kadar gevşedi. Sol elini kaydırıp sürekli olarak pantolonunun belini aranıyordu. (Ama, kadın onun hareketini fark etmiş ve sırıtmaya başlamıştı.) Belinde silah yoktu. Tabancayı kadın almıştı.

Kulağına, Sen uyurken kadın sürünerek üzerine geldi diyen kuşkusuz Silahşor’un sesiydi. Sana bunun olacağını söylediğimi yinelemenin yararı yok artık. Ama söylemiştim, değil mi? İşte romantizminin seni getirdiği nokta: Boynunda sıkı bir ilmik ve arkanda iki elinde silah olan deli bir kadın var...

Eğer o kadın beni öldürmeyi istese, şu ana değin çoktan yapmış olurdu. Ben uyurken işimi bitirirdi.

Ve şimdi bu deli kadının ne yapacağını düşünüyorsun? Sana tüm harcamaları önceden ödenmiş bir Disney Dünyası bileti vereceğini mi sanıyorsun?

Eddie, "Dinle beni, Odetta" dedi.

Son sözcüğü ağzından çıkar çıkmaz boynundaki ilmik iyice sıkıldı.

"Beni o adla çağırmanı istemiyorum. Gelecek sefer bana 'Odetta' diyişinde son konuşman olacak. Benim adım, Detta Walker. Eğer ciğerlerine temiz hava almak istiyorsan bunu anımsaman iyi olur, Beyaza boyanmış pislik!"

Eddie boğulur gibi oldu, bir şeyler söylemeye ve elleriyle ipleri tutup koparmaya çabaladı. Genç adamın gözlerinin önünde şeytan çiçekleri gibi iri, kara noktalar uçuşmaya başlamıştı.

Sonunda onu boğan ilmik biraz gevşetildi.

"Anladın mı beni, beyaz adam?"

"Evet" diyen Eddie'nin sesi kaba bir hırıltı şeklinde çıkmıştı.

"Şu halde söyle. Adımı söyle."

"Detta Walker"

"İyi" diyen kadın ilmiği biraz gevşetip ekledi, "Şimdi beni dinle, beyaz ekmek! Eğer iyi davranırsan güneş batana kadar yaşarsın. Sen, açıkgöz biri gibi davranmaya çalışma diye yanına geldiğimde ilk işim silahını almak oldu. Şimdi bacaklarımın altı yok diye gene açıkgöz davranıp bana karşı bir şeyler yapmaya kalkma. Bacaklarımı yitirdiğim günden bu yana pek çok şey öğrendim ben. Şimdi beyaz adamların iki tabancası da benim elimde. Bunlar bir işe yaramalılar... Anlıyorsun beni, değil mi?"

"Evet" diyen Eddie'nin sesi bir kez daha kısık olarak çıkmıştı. "Ben kendimi hiç de açıkgözmüşüm gibi duyumsamıyorum" diyerek sözünü sürdürdü.

"İyi. Gerçekten çok iyi" diyen kadın kesik kesik güldü. "Sen uyurken ben çok didindim. Bütün yapacaklarımı düşündüm. İşte yapmayı düşündüğüm şeyler şunlar, beyaz mumlu! Ellerini arkana koy ve bağlanana değin kıpırdanma. Ellerini orada boynundaki gibi ilmikle bağlayacağım. Böylece üç ilmiğin olacak. Sen burada tembel tembel uyurken ben hep düşündüm, tembel beyaz adam!" diyen Detta bir kez daha kıkırdadı, "İlmikleri bileğinde duyumsayınca bileklerini birbirine bitiştireceksin. Sonra ipi sıkıladığımı duyumsayacaksın... "Kadının konuşması bu noktada kesildi. Biraz duraladıktan sonra sözünü şöyle tamamladı, "Sen bir kez çevrene bakınsan iyi olacak."

Eddie onun sözüne uyup çevresine bakındı. Detta bir cadıya her zamankinden çok daha fazla benziyordu. Üzerindeki, Roland'ın onu Macy adlı büyük mağazadayken ele geçirdiği zaman giyinmiş olduğu elbise şimdi kirlenmiş ve yerde sürünmekten bazı yerleri yırtılmıştı. Kadın, Silahşor’un torbasından aldığı bıçağı kullanarak giysinin beline yakın iki yerini kesmiş ve kalçalarının şişkinlik yaptığı yerde iki tabancalık doğal yarık oluşturmuştu. Roland'ın silahlarının yıpranmış kabzaları şimdi bu yarıklardan gözüküyordu.

Kadının sesi şimdi biraz perdelenir gibi oluyordu çünkü ipin ucunu dişleriyle tutuyordu. İpin yeni kesilmiş ucu kadının sırıtırken görünen dişlerinin arasındaydı. İpin geri kalanı genç adamın boynundaki ilmiğe doğru uzanıyordu. Detta'nın bu görünüşü (ağzında görünen iple ve eski püskü giysisiyle), kadını öyle yırtıcı ve barbar yapıyordu ki, Eddie duyumsadığı korkuyla buz kesmiş, sabit bakışlarla ona bakıyordu. Bu bakışı da Detta'nın çirkin sırıtışını artırarak sürdürmesine neden oldu.

"Ben senin ellerinle uğraşırken sen de açıkgöz olmaya çalış" derken kadının sesi bir kez daha ağzındaki ipler nedeniyle engelleniyordu. "Ama sen açıkgöz olmaya çalışırsan ben de dişlerimin arasındaki iple senin soluk borunu sıkacağım. Bu kez gevşetmeyeceğim, anlıyorsun değil mi?"

Eddie konuşmaya cesaret edemedi. Yalnızca başını öne eğip onayladı.

"İyi. Öyle yaparsan o zaman belki biraz daha uzun yaşarsın."

"Eğer ben ölürsem" diye söze başlayan Eddie kısık sesle sözünü sürdürdü, "Sen de Macy'deki tırtıklamalarının zevkini yeniden tadamazsın, Detta. Çünkü Roland durumu öğrenecek ve seni gözden çıkaracaktır."

"Sus, sen şimdi sus!" diyen Detta neredeyse alçak sesle şarkı söyler gibi konuşuyordu, "Sen şimdi yalnızca sus! Düşünme işini bunu yapanlara bırak! Şimdi senin yapacağın tek şey bileklerindeki yeni ilmikleri duyumsamak olsun!"


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə