205
Mari, Çuvaş ve Udmurdların dinleri günlük ihtiyacı anlatmakta istekleri ihtiyaçlara
göre belirlemektedir bu
yönlerini bilerek misyoner hareket etmelidir. Bu nedenle onlara gerçek hıristiyanlığı öğretmeli önder olarakta İsa’yı
benimsemeliyiz.
Yine Kreşen Tatarlarını da gezdiğim köy kiliselerinde göremedim, hiç birisi kiliseye devam etmiyor. En önemli
etken mollaların çalışması görünmektedir, bu nedenle hıristiyanlığın islamdan üstün bir din olduğunu bu topluluğa öğretmek
gerekmektedir. Geçmişte Ortodoks papazlar onları ya zorlama ya da menfeat yoluyla vaftiz etmişler ancak yeterli bilgiyi
vermedikleri için bu grup tekrar aslına dönmüştür. Onları zorlayarak kiliselere getirmek bundan
sonra bizlere bir fayda
sağlamayacaktır. Artık bilgi ile hıristiyanlığın islamdan yetkin bir din olduğunu anlatmalı ve insanları ikna etmeliyiz.
Tatarlar da, Çuvaş, Mari ve Udmurdlar gibi Rusça bilmiyor ve kilisede yapılan dualardan bir şey anlamıyorlar, bir
müddet sonra sıkılıp kileseye devam etmiyorlar. Bu nedenle her biriniz iyi Tatarca öğrenin ve onları ikna edin. Bunun başka
yolu yok. Bazı müslüman ve putperestler kaba davranacaklardır, sakin olun ve korkutmakdan kaçının zorlamanın
uzaklaştıracağını unutmayın. Nasihatleriniz ilk defa başarısız olursa ikinci ve üçüncüyü deneyin, yine başarısız olursanız
ümidinizi kesmeyin ve bir ara verin bu arada onların ruh hallerini anlamaya çalışın.
Yine ısrarcı olurlarsa bu sefer taktik değiştirerek günlük meselelrlee ilgili davranıyor gibi onlarla konuşmaya
çalışın, bütün bu tavırlarınızı sakin bir ruh haliyle yapın. Yine kabul etmezlerse onları kırmadan özür dileyin, iyilik istediğinizi
anlatın ve rahat bırakın ki size sevgi beslesinler.
Misyon faaliyetinizi günlük, aylık hatta yıllık görmeyin, mahsülleri on, yirmi,
elli yıl sonra alacak gibi davranın, hiçbir zaman ümitsiz olmayın zira Tanrı istediği zaman başarı gelecektir.
Putperest ve Muhammedilerin yoğun olduğu bölgelerde hıristiyanlaştırdığınız insanlarımızı etkileyen kimselere de
kaba davranmayın, sadece merkeze kanıtlarıyla bilgileri yollayın ve onun kararını bekleyin. Asla sakinliğinizi kaybetmeyin ve
güler yüzlü olun. Müslüman ve putperestlerin vaftiz hazırlığında aceleci davranmayın, önce hıristiyanlığın bütün gereklerini
öğretin ve yüceliğini anlatın. Önemine ve şarta göre mutlaka hıristiyanlığın gerekleri yerine getirilsin. Bu arada eski dinlerini
eksik ve yanlış yönlerini de anlatın ki, uzaklaşıp hıristiyanlığa bağlansınlar.
Vaftiz ettiklerinizle asla irtibatı kesmeyin, onları izleyin. Yaptıkları hareketlerin hıristiyanlığa
uygun olup
olmadığını kontrol edin ve onlara hıristiyan yaşam tarzını öğretin. Kiliseye gelmeleriyle yetinmeyin, gerçek hayatlarında da
hıristiyan olup olmadıklarını kontrol edin, zira bugün Kreşenlerin eski yaşamlarını devam ettirdiklerini görüyorsunuz, buna
dikkat edilmediği için bu durum devam etmektedir. Kiliseden uzak tutmayın, hususiyle pazar ve bayram günleri Tanrının evine,
kiliseye gitsinler.
Vaftiz ettiklerinizi evlerinde ziyaret edip nasihat edin, bu etkili bir yoldur ve önemsendiklerini hissederler. Bütün
rahipler bu tavrı benimsemeli ve böyle hareket etmelidir. Size emanet edilen Ortodoksluğu öğretmelisiniz, bu sizin
göreviniz.”
716
716
“Besedı cı duhovenstvomı Kazanskoy eparhii Grigoriya arhiyepiskopa Kazankago”,
Vseh Besıdı IX, 1 i 11
becıdı; izd. St.
Petersburg, 1855.
206
Piskopos Grigori’nin bu vaazı diyanet azalarınca dikkatle not edilmiş ve
misyon faaliyetlerinin yürütülmesinde yazılı olmayan ancak gönülden kabul edilen
kurallar olmuştur. Bu dönemde vaazın etkisiyle raporların mahiyeti değişmiş ayrıntılı
bilgiler de raporlarda yer almaya başlamıştır.
717
4.3. 1850 Sonrası Kreşenlerin Durumu ve Geri Dönüş (İhtida)
Dinî idare ve Devlet 1827 yılından 1849 yılına kadar ihtidâ edenlere ve
dönenlere yönelik faaliyetlerinde belirli bir aşama kaydedememiştir. Devlet dinî
idareden gelen rapor ve istekleri onaylarken bölgedeki dengeleri bozmamak için
önceliği dinî idareye bırakmayı benimsemiştir. Diyanet ise başarısızlığını,
daima eleman
ve kurumsal eksikliğe bağlamış ve yetersizliği dile getirmekden hiç çekinmemiştir.
Dinden dönüş hareketinde en etkili argümanın Bölgedeki müslüman nüfus ve tebliğ
olduğu bütün raporlarda dile getirilmiştir. Ayrıca eskiden zorla hıristiyanlaştırmanın
insanlar üzerindeki olumsuz etkileri de, bu etkene katılınca ortaya toplu bir yeniden
dönüş hareketini çıkarmaya yetmiştir. Ancak bu dönemin en çarpıcı özelliği 1770’li
yıllarda isyan hareketleriyle gelişen devletin misyon faaliyetini dinî idareye bırakması
gerçeğinin bizzat uygulanmış olmasıdır. Nitekim bütün raporlarda piskoposların
misyonerlerden isteği gönüllü olanların vaftiz edilmesidir. Nitekim devlet sürgün
kararları alsa da dinî idare bu yöntemin işleri daha da açmaza
sürükleyeceğini önce ikna
metodunun kullanılması gerektiğini sadece elebaşlarına cezai hüküm uygulaması
gerektiğini söylemektedir.
İhtida harketleri bir kısım din adamı tarafından devletin gayrı Ortodoks unsur
üzerindeki otorite zayıflığına bağlanmaktadır. Daha çok bu sınıfa bölgede çalışan
keşişlerin dâhil olduğu raporlardan anlaşılmakta, ancak bu görüş özellikle Piskopos
Grigori tarafından tenkit edilmektedir. 1802- 1827 ihtidâ ve dönüş hareketi, yavaş ve
mahkemeler huzurunda güç gösterisi şeklinde görülmekte; Devletin
rolü daima kiliseyle
paralel işleyerek zorlamalara sebep olmaktadır, hatta sürgün edilen toplulukların
bilgileri verilmektedir. Ancak 1827–1849 arasında devletin otoritesinin gelen raporlar
üzerine gevşediği, ikna metodunu öne geçtiği göze çarpmaktadır.
717
Bu tür raporlar için bakınız: E. A. Malov, “Prihodi starokreşennih i novokreşennih Tatarı vı Kazanskoy eparhii”,
Pravoslovniye Obozreniye, Ekim (Kazan 1865), s. 298–306.